İçerik değiştir



Dilek Akın


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 8 yanıt verildi

#1 Hayat Perdesi

Hayat Perdesi

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 32 Mesaj

Gönderim zamanı 16.10.2009 - 15:09


Aşk; Bir /B/ölme İşlemi



aşk acısı olmayan bir şiir tarifin var mı üstad?

yüreğime yapışan bir günahı
deşip çıkarmak zamanı gelmişti çoktan
ah! ne büyük günahtı seni sevmek

gölgenin yalan sıcağından sıyrılırken
gölgemin titrek adımları
korkarım;
kapat ışıkları
gerçekleri görmeyeyim

- - -

şeytan uyma bana / sana uyduğum yerde kal - gitmeliyim

verdiğin sözden döndüğün yolda
büyürken ihanetin sancılı, soğuk duvarı
bini bir para pişmanlığının

zehirli çiçeğin yalancı rengine aldanmış,
aldatmışken sen
ve ben aldatılmış....

yaşadığımı ancak bir ölü anlayabilir
seni içimde ölmeliyim

- - -

avuçlarımdan taşan duaları yudum yudum iç Tanrı'm / ziyan olmasın

aklımın ucundan gelip geçen korkuların tecavüzünde duygularım
kaybetmek; düelloya yatırılmış arsız bir sokak kadını
hangi sebeple sevişse
sonuç doğuramaz biliyorum
ki bilmek ölmek gibidir
gitmek; bile bile ölmek

gözyaşlarıyla yıkanmaktan çekmiş olsa da umudum
bazen ölmek; silbaştan başlayabilmek
bırak rahat öleyim

- - -

hayatımın dağınıklığını toplamayı bıraktım
şimdilerde kırış kırış olan ruhumun buruşukluğunu ütülüyorum

iç acılarımın toplamı aşka ters bir açı
ki aşk bir /B/ölme işlemi
çok kalanlı acılarımı
kalansız mutluluklara bölüp
seni içimde ölüyorum

hiç olamadığın kadar gerçek
olduğun gibi yalan kal
aşkın vurduğu yürekte acı biter
gidiyorum..

acısı olmayan bir aşk tarifin var mı üstad?


Dilek Akın

Bu mesaj Hayat Perdesi tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 16.10.2009 - 15:13

Ölmek
Bir sanattır, herşey gibi.
Özellikle iyi yaparım.

S. Plath

#2 Hayat Perdesi

Hayat Perdesi

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 32 Mesaj

Gönderim zamanı 16.10.2009 - 15:13

Günah Eskizinde Yaşama Davet


' Şiir yolunu bulur üstad ... '


Antika sızılarımı açık arttırmaya çıkardım
üç kuruşluk gerçekleri paha biçilmez yalanlarla örtbas ettiler
bilmediğiniz her şeyi biliyorum
suç aletim inancım bayım
ve bilin
ben en çok kendime inandım
bildiklerimi bilseniz şimdi
ve ben bilmesem...

Bu şiir unutulmak için yazıldı
son cümlede kendi intiharını yazmak
ve bir daha hatırlanmamak
unutmayın
her şiir kendi kalemiyle vurulur...

Ben unutmak için sevmedim bayım
hangi tene uyduysa tenim yoldan çıktı
kimle konuştuysa biberler sürüldü vücut dilime
sevgiyle açıldı sandığım kollarda gerildim çarmıha
ve duvarlar örüldü kalbimin hicret emri aldığı her kalbe
ben kalbimle sevmem bayım
biz ayrı dünyaların - kuyrukları kesilmiş - yalanlarıyız.

Benim de aklım tutuldu zamanında / kalbim lades
aklımı kaçırıp aşık oldum
düş kırıklarımı kalbimle topladım / kanadım
kalp çarptığı kadar yaşar insan
ve beyin yaşadığı kadar sever
- beyin ölümü gerçekleşen kalp sevemez -
ben unutmak için sevmem bayım
bundan en çok tanımadığım insanları sevdim
iyisi mi siz
hep yabancı kalın...

Suni sancılarla doğurduğum şiirlerle uymuyor DNA'nız
şiirlerin Meryem anasıyım, icabında
masalların bekareti çalınmış güzel Pollyanna'sı
acısını alsın diye tuza yatırırım düşlerimi geceden
düş biterse ölüm gelir bayım
düşlüyorum öyleyse varım.
Ben anne de olamam bayım
kundakta acılar büyütürüm en fazla
umut dayarım ağızlarına ağladıklarında
acıların Meryem anasıyım, icabında
filmlerin kötü kadını, üvey annesi, Aliye Rona'sı
insanlığın hudut kapısından
elimi kolumu sallayarak çıkar
şeytana iltica edebilirim
yediğim çanağa pisler sonra
kırar şeytanın bacağını
Pollyanna senaryolarımdan bir çift değnek sunabilirim huzuruna...

Acılar eskidikçe sızısı ucuzlayıp
artıyordu değeri
seneye de giyerim diye bir boy büyük hüzünler seçtim kendime
hacimsiz mutlulukların tadı damağıma varamadı hiç
batıl inançlarım olmadı mesela
nazar değmesin diye mi kurşun döküyordu kalleşler masum çocuklara
kısır topraklara dilekler ektim en görkemli umutlarımdan
kuyulardan boş hayaller kaçırdım
vurmadım hiç tahtalara
kara kedilerle samimi oldum
Tanrı'yla saklambaç oynadık merdiven altlarında
ben ebe oldum
ne zaman dokunmaya kalksam
- O ki dokunmayan ve dokunulamayan - yok oldu
hiç yoktan iyidir bayım
hiç olmayı öğrendim
sihirli bir dünyada çok gerçek kaldım
ve gerçek bana hiç yakışmadı.

Gerçeğinden ayırt edilemeyen muazzam yalanlar diktim dudaklarıma
ne zaman gerçeği söylesem gerildi dikişlerim / kanadım
katında yerim olsun diye
Tanrı'nın gözüne girmek için hiç uğraşmadım
kork dediler
korkmadım bayım, sevdim / günahım ne büyük
Tanrı'nın etkisiz elemanı olmam istendi
pi sayısı gibi sabit, cahil
ruhsuz, dilsiz, tam anlamıyla beyinsiz / beceremedim
Tanrı'yla güldük insanlığa, ağladık bayım / ne büyük günah
Tanrı gülmez değil mi
ancak hesap sorardı...

İnsanlık öldü bayım
Tanrı dayanamayıp - bu yüzden- intihar etti
inanmazsınız,
Tanrı öldü bayım / ruhuna el mucize...

Doğruyu söylediğim doksan dokuzuncu köyden de kovulup
derme çatma kelimelerimle kendi köyümü kurdum
ki siz buna şiir diyorsunuz
benim hiç şiirim olmadı bayım
son cümlede intihar eden tüm yaşamlar gibi
yalnızca bir düştü, geldi ve geçti
geçerken acıttıysa eğer
üzgünüm bayım...

Ölümleri temize çekmek isterken
bir darbe daha almamak uğruna
ölü taklidi yapıyorum
karaya bulanan hayata
bu bir şiirse eğer
susa susa şiirbaz oldum bayım
ve ben hep
kendi silahımla vuruldum.

Kendinizden kaçıyorken masallarla
on ikiden sonra balkabağına dönüşebilir şiir
aslolan o zamana kalmadan
bir şeylerin değişebilmesi
ben size bayım demiş olabilirim
ama siz
lütfen üzerinize alının.


Dilek Akın

Arnavutluk, Kosova, Türkiye / Havalimanı ve uçakta - Mart,Bir'İkibinsekiz

Mor Taka / Sayı 12

Yazılıkaya / Sayı 36
Ölmek
Bir sanattır, herşey gibi.
Özellikle iyi yaparım.

S. Plath

#3 Rabbit

Rabbit

    bir ilgi delisi

  • Yöneticiler
  • 11.851 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:qop

Gönderim zamanı 16.10.2009 - 15:23

şiirler bir şahane
Dilek Akın hayranı olabilirim devam lütfen :)
"seni o kadar yakından görünce,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni"

#4 Hayat Perdesi

Hayat Perdesi

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 32 Mesaj

Gönderim zamanı 16.10.2009 - 15:31

Dilek Akın hayran olunmayacak gibi değil, gerçekten harika yazıyor.
Ölmek
Bir sanattır, herşey gibi.
Özellikle iyi yaparım.

S. Plath

#5 Hayat Perdesi

Hayat Perdesi

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 32 Mesaj

Gönderim zamanı 16.10.2009 - 15:33

Gözlerinden Kayan Binbir Yıldız Masalları



Gözlerinde uyuttuğu yıldızlar adına,
‘ Biz O’nunla karadelik gibiydik ‘ diyen Işıl’a...



İntiharın eşiğinden döndüm az önce
saat gece yarısını vurduğundan
eşiğe takılı kalan ponponlu terliklerim
bir masal saçmalığına kurban gitti
kırılmıştım
tüm kırılmışlıklarımı üst üste dizmiş
dipsiz bir uçurum kıyısından kendimi bırakmaya hazırlanıyorken
dur bile demeyen Pollyanna'dan dost olmazdı anladım
içinde besle büyüt yıllarca
kendi infazına göz yumsun
Bugün Pollyanna'ya rest çektim bayım
büyükannemin kılığına bürünse de
açmayacağım hiçbir masal kapımı

Masalların acıtan taraflarını törpülemeye kalktım az önce
gerçeklerin keskinliği size zarardı bayım
en az Pollyanna kadar kırgındım size
eski kırık kalbini getirene yenisini veren bir kampanya da yoktu üstelik
umudumun yırtık zarını güzel yalanlarla yamaladım
dikiş yerleri siz kanadı bayım
bir film şeridi gibi gözümün önünden geçerken aldanışlarım
acilen hayatıma cüzi dozda şiir almalıydım

Şiiri fazla kaçırdığım bir akşamda
kendimden geçiyordum
size uğradım
çok kalmayacaktım
mevsimsizliğime dokunurken
güzden geçtiğinizi söylediniz
her akşam aynı satır başında buluştuk sonralarda
kağıttan uçaklar yapıp
cam kenarında afili bir yere iliştirip aşkımı
gönderdim yüreğinize
paragraflar boyunca seviştik sonra
bütün imla suçlarını işliyorduk
failiydik kusursuz imhaların
de’ler ve ki’ler ayaklandılar
virgüller aşktandı, dokunmadık
önümüze gelen noktaya kaç sille
sayamadık

Aşırı dozda şiirler almıştık yine
parantez aralarını boşaltmaktan aranan iki zanlıydık
- ' mevsimsiz, zamansız aşka yardım ve yataklıktan ... ' -
ojelerini bozduğumuz tırnak işaretleri arasında yer alıyordu isimlerimiz
iğne deliğinden cennetler geçirirken biz
kimin umrundaydı

Şiirlerin masallara bulaştığı bir anda
miş'li zamanların laneti düştü üzerimize
elimiz kolumuz bağlandı dilek kiplerinde
mutlu sona doğru
bir cümleden diğerine geçerken nefes nefese, kan ter içinde
azami hız sınırını aşmaktan yargılanacaktık bir de

Yıldızların kuyruklarının kesildiği hecede soluklanırken
kimliği bilinmeyen mevsimlerce ateşe verilmişti masallar
aşkın kan kaybeden apoletleri düşüp kırılırken
' Güz sadece bir mevsim değil 'diyordunuz bayım
gözlerimden dökülen yıldızlar avuçlarınızdan kayarken
tutmadığınız her dilek kendi mezarını kazıyordu

Koynumda beslediğim ihtimal mevsimsizliğe büyüyorken
kollarımı açabildiğim kadar sevmiştim sizi bayım
boyumca yalnızlığım var şimdi
DNA'sı ihanetin Güz’e dönümü

Ben sizden geçiyordum bayım
bir şiire uğradım
düştüğümde beni gördünüz sandığım
kör kuyuydunuz
Güz bir mevsim değildi anladım;
gözlerime inen perdede sahnelenen aldatılışım,
kırılmışlıklarımdan görünmeyen mutsuz sonsuz masallarım...

Dip bucak temizlik yapmaya karar verdim masallarda
ne Pamuk Prenses'in çürüyen elması kaldı
ne Hansel ile Gratel’in ekmek parçalarını yiyen kuşların pisliği ormanda
ne Pinokyo’nun tahta tozları arasında yalanları
ne de külleri Pollyanna'nın
intiharın eşiğinden dönerken bayım
içimde kalan siz kalıntıları
bir şiirde can verecekti

Şiirden de geçtim bayım
kendime geldim
masallar duruyordu
siz yoktunuz




Altşiir : Güz keşke bir mevsim olsaydı.
Hazan’dan Zemheri’ye geçerdi.
Hiç değilse...


Dilek Akın

09.03.09 / İstanbul

Anafilya / Sayı 94
Ölmek
Bir sanattır, herşey gibi.
Özellikle iyi yaparım.

S. Plath

#6 Hayat Perdesi

Hayat Perdesi

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 32 Mesaj

Gönderim zamanı 16.10.2009 - 15:38

Sızımın Gizi; Ölü Ruhta Yara İzi


' Bazen bir şiir sadece bir şiir değildir.
Bir ölüden bir ölüye... '


yirmibeşinci mumum da söndü gözyaşı işgali altında
böyle olmaz dedi Tanrı, gülümse biraz
pardon bayım; hayatınızda fazla tebessüm var mı? / bende bir neden kalmadı da

üzerimdeki emanet şiirleri çıkardım
üstelik dar geliyordu çoğu, sığamıyordum
ruhuma batan düş kırıkları,
bir dolu hüzün,
sızım sızım sız(lan)an sızı(ntı)lar,
kaos desen diz boyu
buna şiir mi dayanır
kanatsa yaralasa da yakışanı giymeli
gerçek kadar acıtmayınca yalanlar kendinden kaçıyor insan
pardon bayım; bu yalan sizin miydi? yanlışlıkla üzerine oturmuşum

hayatla ayrı yerlerde durup ayrı noktalara bakıyoruz
dilimizde aynı küfür; ya ben seni ya sen beni
okunaksız bir el yazısıyla yazıyorum kaderi
kalem tutmayı sizden öğrenmiştim
siz şiirler yazardınız
kan damlardı dizelerinizden ama mutluydunuz
mutlu olmanın beş şartı neydi?
pardon bayım; üzerinizde fazla mutluluk var mı? bende kalmadı da

bundan yirmibeş Ekim önce ensemden tutup Tanrı
hayata bıraktı bırakalı
sudan çıkmış balık misali
ölüme çarpa çarpa yaşadım
Tanrı görmüyor
Tanrı duymuyor
Tanrı bilmiyor
Tanrı üç maymunu oynuyor
siz Tanrı'ya ne çok benziyorsunuz bayım

kaç kez intihara teşebbüs etti içimdeki sefil çocuk
yıkık dökük im(h)a hatalarıyla avuttum hep
senin ....n bir melekti çocuk, biz bize yeteriz
hayatın rahminden ölüme kayıp düşmek an meselesiydi
ki büyümek ölmek demekti
yirmibeş defa öldüm mesela
öldüm dirildim
yaşamla ölüm arasındaki yedi fark neydi?
pardon bayım; kırk defa ölsem gerçek olur mu?

topuklu ayakkabılarımın iç gıcıklayan sesi
belirginleşen yüz çizgilerim
ya da yokluk emzirdiğim göğüslerime aldırmayıp
defalarca buruşturup attım kadınlığımı
sadece sevişirken kadın oluyorum
pardon bayım; siz sevişmeden de adam olabilmek ister miydiniz?

oyuncaklarım hala ucube bir yalnızlıkta sallanmakta
ve piç değil hiçbiri
bir hiç gibi yaşamaktansa piç olmayı yeğlerdim
kelimelerimde öldürüp sizi ....ya susamış bir katil olmazdım en azından
ya da siz...
daha ilk cümlede ölmeseydiniz
mutlu sonla biten tüm şizofren masallara inanabilirdim
ama siz bayım bir vardınız bir yoktunuz / hiç vardınız hep yoktunuz

bir aralasalar ruhumu görecekler toplu mezarları
çok miktarda acı gömdüm içime
yıllanmış kalıntılar
bir yığın ölü dokunuş
aldanış, vazgeçiş
bugün çok sevinçliyim kesin kötü bir şey olacak diyerek
elimdeki avucumdaki sevinci bile gömdüm içime
bir fahişenin maskesine aldanıp
peşi sıra sürüklenmenizle içime akan çok kanamalı gözyaşları
ve sizi bayım
sizi gömdüm içime
pardon bayım; siz hiç hiç olmaktan korkmadınız mı?

bir fahişenin yüzüne fahişe denilmez aslında
fahişe vardır zamandan çalan
ve fahişe hayat çalan
o gerçek bir fahişeydi
çünkü ....mı çaldı
karanlık dünyasına girdiğinizde nasıl bir hayat keşfettiniz
hiç saydınız mı
kaç çığlık darbesinde kaç dünya kararttınız
neyse, neyse... bunların önemi yok
pardon bayım; çaldığınız hayallerimi geri verir misiniz? bir tur atıp geri geleceğim

her küfüre meyilli sızılarımı
dilimi damağıma yapıştırıp eziyorum
her gün hayattan kopan bir şiirle örerken acımı
canımın kırılmışlıklarını çatlamış umutlarla yamalayabilirim
defter aralarında kuruttuğum anıları kaldırıp atmasını da bilirim de
ne zaman aynaya baksam yüzünüzü görürüm
pardon bayım; sizin adınız neydi?
ben size yanlışlıkla baba dedim

tüm noktaların (....) bir tek anlamı var şimdi; baba !


Dilek Akın

Ekim,yirmi'ikibinsekiz '04.40 / yirmibeşyaşsenfonisi
Ölmek
Bir sanattır, herşey gibi.
Özellikle iyi yaparım.

S. Plath

#7 Hayat Perdesi

Hayat Perdesi

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 32 Mesaj

Gönderim zamanı 16.10.2009 - 15:55

Nü Veda; Ayrılığa Dudak Payı

'Berto Riccardo Biaggio' sızısına ...


Ritmik bozgunlara uğramış kalp odacıklarında
solunum yetersizliğinden an be an ölen düşsel yan(ı)lışlarını
şaşaalı cenaze törenleriyle gömüyordu kadın
ruhunun keşmekeş ütopyasına ...

erken boşalan gözyaşlarına mezar olurken gamzelerin
kaç intihar gizlenir kirpik uçlarında
dur Riccardo, sırası değil
daha sonra ölebilirsin

gitmeliydi kadın
ki gitmek için kalmıştı

usunun her köşesinde
arsız tebessümlerle bezenmiş
boylu boyunca uzanan gerçeklerin üzerini
özenle seçtiği yalanlarla örttü adam
ölüme dudak payı bırakmışken zaman
ektiği hayallerden gerçek biçemezdi

sus Riccardo, konuşmaya vakit yok
biraz daha sevişelim

uzun cümleler paslı makas darbeleriyle kesiyordu aşkın gitmelere yenik düşen ömrünü
dil altına yerleştirdi adam dudak ucuna gelen çıplak kelimeleri
susuyordu
konuşsaydı mutlak bir ölüm çınlayacaktı lal olmuş hücrelerinde
ölümü içine kustu adam
ve sustu

aşkın mağrur infazına tanıklık ediyordu gece
gece yıl(dız)ların saydıkça kanatan sivri köşelerini saklıyordu karanlığında
gece (d)okunuyordu ebruli bir ayrılığın her zerresin(d)e
tende sızı oluyordu gece,
(ç)özümlenmeyi bekleyen acı bir denklemken kadının parmak uçlarında.

dudağının kenarında kalan tirada zehir zemberek bir dille dokunuyordu kadın;

ah Riccardo yanılıyorsun
hayatın zarı çoktan patlamış
bu yüzden hiçbir yaşam bakir/e değil

ayrılık; iki ucu keskin bıçak
yırtıyordu güne doğdukça tan yerini
(k)an kaybediyordu aşk oluk oluk
adam gitme diyordu kadına
ben ölmeden ölme.

kıskanarak izlerken Tanrı aç biilaç;
yitik gölgesini atıp sırtına kadın
ayak üstü sevişmelerde ruhunu teslim etti adama
huzur içinde uyuyabilirdi artık yalnızlığa

hadi Riccardo şimdi
sen de
ölebilirsin

bir elveda cümlesinin kıyısından aşağı bıraktı adam kendini
ve bu yüzden hiçbir vedaya el süremedi

kadın gitti
adam öldü
gökten üç nokta düştü
yakışmadı hiçbir aşkın sonuna ( ... )

son kez yazgının deklanşörüne basıyordu Tanrı,
gözlerde aynı hüzün, iki ayrı coğrafyada ...


Dilek Akın
Ölmek
Bir sanattır, herşey gibi.
Özellikle iyi yaparım.

S. Plath

#8 Hayat Perdesi

Hayat Perdesi

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 32 Mesaj

Gönderim zamanı 18.11.2009 - 13:21

Dilek Mezarlığı



Ben bu satırları yazarken sen çok uzaklarda öleceksin!
Adımı ölüm koy, her öldüğünde beni hatırla...



Dilek dilendiği kadar vardı
Ve ölüm
Yaşandığı kadar…

Tanrı ölümü düşürdüğünden hayata
Kan duman yaşanan
Bu O’nun beceriksizliği (!) değil
Dilek dilenmeye eğilmediğinden
Ölüm duman direnen
Yazgı (!) bu değil

Vakit ölüm üstü şimdi
Ki ben ilk kez yaşamıyorum bu seferi
Dölyolundayken başlamıştı ölüme kalım yarışım
Ve zafer bayrağımı sallayarak düştüğümde ana rahminden
Vaftiz edildim ölümle

Binbir ölüm heceleyerek söktüm okumayı
Ve yalnızca ölüm yazmayı öğrendim
Yaşamayı değil belki
Ölmeyi kendim seçtim

En çok Azrail’i kıskandım
Aynı zamanda her yerde nasıl olabiliyordu
Bir görüş vaktinde elbet soracaktım bunu
Ama ölmek en çok anneme yakışırdı
Azrail’i reddeder
En şık ölümleri giyer çıkarırdı
En son babam terk ettiğinde öyle bir öldü ki
Bir daha ölecek hali kalmadı

Oyunlarını bir tekmeyle yarına atmış
Çek defterine yazılmış baba sevgisiyle büyüyen
Eli yüzü ölüm kokan bir çocuktum
Hayata sıkı tutun demişti annem
Acısın avuçların, kanasın
Bırakırsan
Ölüme düşersin
Çalakalem düşler doğururken şiir şiir
Toprak kanar diz(e)lerin
Durduramazsın

Esrik no(k)taların kendini astığı bir şarkıda
Dilime yapışan nakarat şimdi ölüm …
En şuh yalanları takarken saçlarıma
Sırtımı dayadığım masallar taşımıyor beni
Ne kadar bağlıysam yaşadığıma
O kadar söküldüm
Hayat tutuyor olur olmadık
Kanla karışık ölümler kusuyorum
Aşırı gerçek kaybeden tüm dileklerimi
İçimde saklı mezarlığa gömüyorum
Kendi mezarıma...



Öldüğüm dileğimi sorsaydın;
' Baba ' derdim ...
' Öldüğümde beni içine göm! '



Dilek Akın
Ölmek
Bir sanattır, herşey gibi.
Özellikle iyi yaparım.

S. Plath

#9 Hayat Perdesi

Hayat Perdesi

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 32 Mesaj

Gönderim zamanı 18.11.2009 - 13:21

A'Lubnatsİ

İki yakanın bir araya gelmeyeceğini biliyordum yokluğumda
ve varlığımla geçemeyip boğazından
genzine düşüp
öleceğimi
...

Dilek Akın

Romanya '2004

Ölmek
Bir sanattır, herşey gibi.
Özellikle iyi yaparım.

S. Plath





Benzer Konular Daralt

0 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 0 ziyaretçi, 0 gizli