0
Onlar; “Ordu hedef gözeterek havan mermisi attı, çoban kız Ceylan’ı öldürdü” diye yazdılar. Acaba doğru mu, “Gerçekten ordu bunu yaptı mı?” şüphesinde kalarak beklemeyi seçen benim gibi gazete yazarlarını da aşağıladılar, “susmakla, göbeğini kaşımakla, vicdanını satmakla” açıkça suçlamış oldular.
Haksız bir saldırıydı.
Benim ağrıma gitti.
Aynı seviyeye inmeyeceğim.
Onlara dönüp, “Şimdi siz dötünüzü kaşıyan tetikçi gazeteci durumuna düştünüz...” diye yazmayacağım.
Rapor açıklandı.
Öldüren havan mermisi değil.
Askeri birlikten atılmamış.
Karakoldan ateşlenmemiş.
Ceylan’ı ordu öldürmemiş.
Kimin tarafından atıldığı bilinmeyen ve orada durmakta olan 40 milimetrelik Launcher bombasını Ceylan, elindeki “tahra” denilen orak benzeri bağ budama bıçağıyla dürttüğü için patlamış, küçük masum kızın ölümüne bu Launcher bombası sebep olmuş.
Şimdi ben şunu soracağım:
Siz kimin kalemisiniz?
***
Gazeteci, bu mesleği hakkıyla, namusuyla yapmaya karar vermişse, sadece gerçeklerin, doğruların, adaletin, vicdanın kalemi olur. Sizin her yazınızda yandaş çıktığınız, övüp övüp göklere çıkarttığınız AKP iktidarının İçişleri Bakanlığı’na getirdiği Prof. Dr. Beşir Atalay, sivil kurumlara “üç koldan” çok detaylı araştırma yaptırdı ve “Ceylan’ın ölümüne neden olan bombanın havan mermisi olmadığını, askeri birlikten ya da karakoldan sıkılmadığını, tüfekle atılmış ve patlamadan orada kalmış bir bomba olduğunu” açıkladı.
Yalan yazmış oldunuz.
Ceylan’ın cesedi üzerinden “orduyu vurmak pis tuzağına” düşerek “Türkler ile Kürtlerin arasına döşenmeye çalışılan nefret havuzuna irinli kinlenmeler taşıyan tetikçiler” durumuna düştünüz.
Yakışık aldı mı?
Kafkaslar ve Ortadoğu’yu içine alan bu sancılı coğrafyaya gerçekten “Türklerle Kürtlerin, Ermenilerle Azerilerin, İranlılarla Arapların dostça yaşayabileceği ve yüksek zenginlik ile yüksek adalet ve yüksek medeniyet üretebilecekleri bir kalıcı barış gelecekse” Türkiye ordusunun güçlü olması gerekiyor.
Ordu güçlü olmazsa!
PKK silahı bırakmaz.
Demokratik açılım gelmez.
Ordu güçlü olmazsa.
Ermeniler Ağrı’yı ister.
Muş’u, Erzurum’u alır.
Ordu güçlü olmazsa.
Kıbrıs gider.
Kıbrıslı Türkleri keserler.
Ordu güçlü olmazsa.
İstanbul da Türkiye’ye kalmaz.
***
Evet bizim ülkemizin ordusu da diğer ülkelerin söz gelimi ABD, İngiliz, Fransız orduları gibi hatalar yapıyor. Kıbrıs savaşında bizim ordu “kendi gemisini” batıracak kadar büyük bir beceriksizliğe bile düştü. Diğer ordularda olduğu gibi Türkiye ordusunda da “defolu subaylar, askerlik onuruna ve dürüstlüğüne yakışmayacak davranışlarda bulunanlar” var.
Bunu eleştirebiliriz.
Eleştirmeliyiz.
Ben orduyu savunan bir yazar değilim. Çok eleştiri yazısı yazdım. Ordu güçlü olsun diye har vurup harman savursun, harcamaları denetlenmesin diyen biri de değilim. Tersine, ordunun harcamalarının da şeffaflaşmasını isteyen yazıları 25 yıldır yazıyorum. Söylemesi ayıp; “ordu emekli generallerinin holding yönetim kurullarında yüksek maaşlarla görev almasını” ilk kez ağır şekilde eleştiren yazar benim. Ordunun ayrıcalığı yok. Olmamalı. Fakat havan atmamışsa! Ceylan’ı ordu öldürmemişse; sırf PKK yandaşlarının duymaktan ve duyurmaktan mutlu olacakları “TSK öldürdü” hükmünü nasıl gerçekmiş gibi yazabilirsiniz?
Bu vicdansızlık değilse nedir?
Siz kimin kalemisiniz?
Kaynak
