İçerik değiştir



- - - - -

Bakış Açısı


  • Yanıtlamak için giriş yapın
Bu konuya yanıt verilmedi

#1 WaLe

WaLe

    Kimene!

  • Üyeler
  • 6.730 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Eskişehir

Gönderim zamanı 18.05.2009 - 16:00







Ahmet HAKAN / Hürriyet

Danimarka spermi

SEVGİLİ Güner Özkul...

Milletimizin Münir Özkul Baba'sının biricik biyolojik kızı...

Öyle ya da böyle son günlerde gündemdesin...

Halkımız her şeyi öğrendi:

Yaşın 43'e dayanmış... Bir evlat sahibi olmak istemişsin...
Bir "baba adayı" bulmanın bin türlü ceremesini çekmek yerine, "aman ne uğraşacağım onla,
bunla"
tarzında bir çıkar yol bulmuşsun kendine...
Sperm bankasından, paraya kıyıp sperm ısmarlamışsın yeteri kadar...
Böylece hamile kalmışsın... Dünyaya bir bebek getirecekmişsin falan...

Senden kaynaklansın ya da kaynaklanmasın, gördüğün gibi her şeyin farkındayız...

Sevgili Güner Özkul...
Biliyorum, sonuçta karar senin kararındır... Biliyorum, bize laf düşmez...

Ama iş bu kadar dallanıp budaklanınca,
ister istemez üstümüze düşmeyen görevleri de üstlenebiliyoruz.

Ne yaparsın, köşe yazarlığı denilen şu tuhaf meslek, biraz da "çıkıntılık yapma" mesleğidir.
Ekmek paramızı böyle kazanıyoruz... Çok görme ne olur, "kör olası hanede evlad ü ayal var".

Neyse... Neyse...

Eğer düşündüğüm kadar "bencil" bir insan değilsen Sevgili Güner,
"doğan her çocuğun babasının kim olduğunu öğrenme hakkı" bulunduğunu sanırım kabul edersin...

Düşünsene: Sperm bankası aracılığıyla ürettiğin biricik evladın,
biraz büyüyüp aklı ermeye başlayınca, bir Küçük Emrah filmi repliğine benzer acıda,
alnını kederli kırışıklar içinde bırakarak, dönüp soracaktır sana:

"Benim babam kim anne? Yoksa attaya mı gitti anne?"

Ne cevap vereceğini biliyor musun Güner?
Yoksa zavallı Emrah'ın annesini oynayan Oya Aydoğan gibi yapıp,
gözyaşlarını saklamaya çalışarak ağlayacak mısın?

Hadi diyelim ki bir biçimde bu sorunu aştın...

Fakat Sevgili Güner, başka bir arıza daha var:

Yine işittiğimize göre evladını dünyaya getirmeyi sağlayacak spermi Danimarka'dan almışsın ya...

Sen sanıyor musun ki dünyaya yeni bir Soren Kierkegaard falan getireceksin?

Unutma: Danimarka'da da olsa sperm bankalarının bağışçıları,
öyle sandığın ya da umduğun gibi "Danimarka kalitesi"ni yansıtmazlar.

Üç kuruş para için sperm bankasına kimlerin başvurabileceğini herhalde tahmin ediyorsundur.

Yani dünyaya yeni bir Soren Kierkegaard falan getirmeyi düşünüyorsan...

Bunu "Danimarka'da bir domuz çiftliği çalışanının spermi" ile sağlaman pek olası görünmüyor.

Tabii ki keyfinin káhyası değilim ama yine de anımsatayım dedim...























































Yonca TOKBAŞ / Hürriyet

Bir Sperm ayrımcılığımız eksikti Ahmet HAKAN!

Dünkü yazının altında yatan psikoloji neydi bilmiyorum; ama kınıyorum.

Yazı,

Sperm bankasından anne olmaya,

Ve hatta,

Evlat sahibi olmaya karar vermiş her kadını ve her aileyi haksızca, insafsızca yargılıyor.

Dünyada her isteyen ve imkanı olan kadın anne, her çift de ana baba olsun, inşallah!

Ha tabi, eğer ki kadın kendisi doğurmayı düşünüyorsa,
bence mutlaka baba adayı Erkeğin onayını da almalı.


Ancak, kadın anne olmayı istiyor ve buna hazır baba adayını bulamıyorsa,
sperm bankası büyük nimettir diye düşünüyorum!

Tıpkı ana baba olamayan ailelerin ve imkanı olan tüm ailelerin,
Mutlaka bir çocuğu evlat edinmeleri gerektiğini düşündüğüm gibi!
Güner Özkul'un yerinde ben olsaydım, Ben de bir çocuk doğurmak isteseydim,
Hiç tereddüt etmez sperm bankasına gider, yine anne olurdum, yine anne olurdum!

Kararımın sonuçlarına da, çocuğumun bana soracaklarına da,
bu kararı vermiş bir insan olarak katlanacak gücü kendimde görür,
ona her türlü dürüst cevabı verebilecek kadar mert olur, dik dururdum.

Annelik,

Çocuğunuz konuşmayı öğrenip binlerce can alıcı soru sormaya başlayana kadar,
dağları yıkacak gücü zaten insana daha ilk avazda veriyor!

Böyle bir konuda, gazeteci olmak gibi sözde haklı bahaneler yaratmak,
inanın hiçbir katta geçerli sayılamaz. İnsan gönlünde de, vicdan katında da iyi durmaz.

Ayrıca hiçbirimiz, İsteyerek sahip olduğumuz çocuklarımızın babalarının spermlerini,
annelerinin yumurtalarını;
sıfat, din, dil, mezhep, ırk ve/ya zeka unsuruna göre test etmeyi düşünmedik!!!
Adam çiftlikte domuz mu yetiştirir, çöpçü müdür,
tır şöförü müdür; işin o maddesel kısmıyla hiç mi hiç ilgilenmedik.
Sadece anne olmak, ana baba olmak istedik!
Çocukları olmadığı için veya imkanları el verdiği için

Kimsesiz ve muhtaç çocukları evlat edinen o kutsal ve elleri öpülesi anne babalar,

Cami avlusuna, tren istasyonuna terk edilmiş onun bunun(!) sperminden olan bir çocuğu,
bir bebeği bağırlarına basıp evlerine götürdüklerinde,
babasının spermlerinin bir domuz çiftliğinden gelmiş olma olasılığını da
asla ve hiçbir zaman düşünmediler!

Kimsesiz çocukların malum ne anneleri belli, ne de babaları...
O çocukları, ömrü boyunca koşulsuz sevip sayan, sahip çıkan,
annesi babası olan kutsal insanlar da var bu dünyada. Keşke o insanlardan bizde daha da çok olsa...
Farklı din ve ırklardan olan evlat edinilebilecek muhtaç çocukları,
babalarının spermlerinden dolayı; müslüman, hristiyan, musevi, budist ve saire olarak mı ayırmalıyız?
Ve/ya Bambaşka milliyet ve dinlerden insanların evlenmesine,
birlikte çocuk sahibi olmalarına, sperm kökenine göre mi onay vermeliyiz?!


Aman tanrım! Bir sperm ve yumurta ayrımcılığımız eksik kalmıştı, O da oldu!

Hadi bunlar da bir yana,
Yazı da adı geçen Danimarkalı Soren Kierkegaard' ın döllendiği yumurtaların sahibi olan sevgili annesi de,
Soren' in öz babasının hizmetçisiydi mesela!
Kimbilir belki onun da babası, yani Soren' in büyük büyük babası da domuz çiftliği sahibiydi, ne belli?
Yani, Soren, yetersiz olarak nitelendirilebilecek bir annenin döllenmiş yumurtasının sonucudur,
haberimiz ola!

Ve bazılarına göre maalesef niteliksiz sayılacak,
bir o kadar mucize çocuklar yetiştirmiş nice domuz çiftliği çalışanı ana baba vardır bu dünyada...
Ve ne büyük bir hoşluktur ki; Soren, varoluşculuğunun özündeki nesnelliğe karşı çıkar.
Çünkü, nesnel düşüncede kişisel tutkunun, sevgi ve nefretin, ilginin,
kısaca her içten olan şeyin öldüğüne inanır.

Çocuk sevgisi, Kaleme alınan o nesnel yazıdaki gibi,

Bir domuz çiftliği çalışanının maddesel kapasitesine, dinsel, ırksal özelliklerine indirgenemez.
Çocuk sevgisi ve isteği,
Danimarkalı, Türk, Kürt, Japon, Afgan, Sudanlı, Arap veya soyu sopu belirsiz spermlerden döllenmiş
ve terk edilmiş olmasına göre kabul edilir veya edilemez diye ayrımcı bir yaklaşımla beslenmez!

O yüzden,

Sevgili Güner Özkul' a desteğim ve saygım şimdi daha da sınırsızdır.

Danimarka Spermi yazısı,

Bizim, içimizde gizliden besleyip büyüttüğümüz utanç verici bilinçaltımızı yansıtan,
Büyük bir ayıbımızdır. Umarım bunca sperm ve döllenme ve yumurta lafı üzerine,

Abdestiniz kaçmamıştır!

Yonca
“Anne”

"YURTTA SULH, CİHANDA SULH"
Gönderilen Resim



’Düşüncenin üstesinden gelemeyen‚ düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.

Paul Valéry






Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

1 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 1 ziyaretçi, 0 gizli