Boşluğa gömülmüş her yanım
sevgiye batmışız,
ahlâka batmışız
adam sanmışız dünyayı
adamlığına kanmışız...
Kapılar örmüşüz alnımıza
her bir taraftan yokluğumuza kapanan.
Ardından,
ellerimizi açmışız
boşluğa
binbir edayla
umuda yol etmişiz tırnaklarımızı
o sevda
ve
o ellerimiz ki
her duada ayrı birbirinden
birbirlerine yardımsız
yalnız yakaran...
Çözülmeden hazlarımız
köle kılmışız bedenleri
Dosta,
Sevgiye,
Allaha...
Hani o gitmeyeceklermişçesine sarıldığımız
düşlerimiz sonsuz artık
düşleyemiyeceğimiz kadar
hep düşmüşler düşlenmeyen düşlere
çıkagelmiş yolumuza ansızın
tırnaklarımız
kırılmış...
Ve
ilk kırılganlığı değil bu uzun yolumuzun
son savaşmamızda değil bu boşçalar...
kimbilir ne yanmalar var şu savakta
ne ölümler...
ne zulümler...
ne de sezgilere serzenişler...
herşey
ölüm kadar yüce
herşey
insan kadar boş her tarafta
aslında;
aslında var ya aslında.
aslında yok aslında...