İçerik değiştir



Dünyadan Şiirler / Dünyadan Şairler


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 66 yanıt verildi

#41 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 30.07.2009 - 17:57

En İyi Adamlar Yalnızken Güçlüdür

Seçimini
zekice
yapmak
yarılamaktır
zafere giden yolu;
diğer yarısı
kayıtsızlıkla
fethedilir.

Bir yanda
istediğin
her şeyi
söyleyebilirsin,
öte yanda
mecbur
değilsin.

Ben
bir şekilde
ikisini de
yapmayı
becerdim.

Bu yüzden
benimle
bir sorununuz varsa
size
aittir.

Charles BUKOWSKI




**********
Charles BUKOWSKI kimdir ?


- Yaşamı:
ABD'li şair ve yazar Charles Bukowski 16 Ağustos 1920'de Almanya'nın
Andernach kentinde doğdu.

Asıl adı Heinrich Karl Bukowski'dir, yapıtlarında Henry Chinaski
adını da kullandı.

Ailesiyle birlikte üç yaşında ABD'ne geldi. Babası asker,
annesi kadın terzisiydi. Çocukluğu, Los Angeles'ta geçti. Los Angeles Şehir
Koleji'nde bir yıl gazetecilik ve edebiyat eğitimi aldı, fakat öğrenim yılı sonunda
okulu bıraktı. İlk öyküsünü yirmi dört yaşında, ilk şiirini otuz beş yaşında yazdı.
Posta İdaresi dahil birçok işte çalıştı.

Yapıtlarının edebiyat dergilerinde yayınlanmaya değer bulunmaması üzerine
on yıl kadar yazmaya ve yaşamaya küstü, kendini içkiye verdi.
Bir alkol koması sonrası öldü diye hastaneye yatırıldı.

Hastane çıkışı bir daktilo satın alarak ABD'nde 'underworld' denilen yer altı
dünyasını bütün pisliği ve bayağıyla yansıtan yapıtlar verdi. Saçmalık ve
kışkırtmanın birbirine karıştığı şiirler, romanlar ve gerçek bir söz yaratıcılığı ile
dikkat çeken öyküler yazdı.

9 Mart 1994'te California Eyaleti San Pedro
kentinde öldü.

- Yapıtlarından:
Günler Tepelerden Aşağı Koşan Vahşi Atlar Misali (Parantez Yayınları, 1994)
Bana Aşkını Getir (Parantez Yayınları, 1998)
Suda Yan Ateşte Boğul (Parantez Yayınları, 1999)
Gülün Gölgesinde (Parantez Yayınları, 2002)
Kapalı Bir Kapıdır Cehennem (Parantez Yayınları, 2002)

-Şiirlerinden:
Ana
Bazıları Delirmez
Cehennem Köpekleri
Dilenmek
Edebi Bir Aşk
Gözyaşlarına dayanamam
İtiraf
Kızlar
Mavi Kuş
Nasihatler
Öğleden Sonra 2 Birası
Sensiz
Tanıdığım Biri İçin
Ufak Bir Şikayet Dürtüsü
Vietnam
Yalnız Yerdir Cehennem

(siir.gen.tr, antoloji.com)

#42 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 07.08.2009 - 13:32

Veda Şarkısı

1.
Kayalıkta çakılı yelkenli
sana bırakıyorum veda şarkımı.

2.
Benim uzaklardaki ölümümün kanında tohumlanışı da
kayalar devranının altında değişken köklerle.
Yalnızlık! geçmişe özlem çiçeği canlıı duvarların.
Yalnızlık, yeryüzünde adanmış faniliğim.

3.
Taşımak istemiştim heybemde
yüreğinin gelip geçici tadını,
ama kaldı havaya çizilmiş kesin eğrilerle,
yadsıma oldu umudumun yiğitliğine.
Giderim hatıradan daha uzun yıllar boyu
kapalı yalnızlığıyla gezginin,
fakat havaya çizilmiş kesin eğri sanki bana döndü
ve bir işaret koydu pusula kaderime.
Sonu geldiğinde bütün gündelik işlerin
yol yapacağım bir geleceğim olmasa,
gelmiş olacağım bakışında canlanmaya
kaderimin sırıtan parçası olarak.
Gideceğim hatıradan daha uzun yollar boyunca
zincir halkaları gibi eklenen elvedalarla zamanın akışında.

4.
Dimdik hatıra sonunda düşmüş yola,
usanmış beni bir geçmişi olmadan izlemekten,
unutulmuş yol kıyısındaki bir ağaçta.
Uzaklara gideceğim, hatıra
parçalanarak ölünceye yolun taşlarında,
ve devam edeceğim, içimde
hep o gezginin acısı, yüzümde gülümseyiş.
Bu dönenen bakış ve güç
büyülü bir matador mendilinde.
Alıkoydu kaygı duymaktan tüm çıkarlara,
hep yitiren bir çizgi oldu benim eğrim.
Ve bakmak istemedim seni görürüm diye
beni isteksizce davet etmeni
mutluluğumun pembe boyalı torerosu
Deniz seslenir bana sevecen elleriyle.
Çayırım -bir kıta-
Dümdüz yayılır, tatlı ve silinmezdir
alacakaranlıkta bir çan gibi.

5.
Bir sicil memuresi karşısında kurumlu bir doktor gibidir
kara bir mikroskopu gösteren bilim.
Sanat... sanat diye arzıendam eden şey
bir Leica'nın kısır mekaniğidir.
Acılar ve kaygılarla dolu bir yerli (ve tabii özlemleriyle
olup ta şimdi yiten için
ve onun dönüşünde arzu gönlünde),
coca, alkol ve açlığın aptalca gülümsemesiyle.
Üç kuruşa satılan cinsellik
-Amerika'da pek ucuz-
Boş çarşafların umursanmaz hatırası.
Guetamala bıraktın beni
bağrımda derin bir yarayla
ve de acılarını bana emzirme
ya da emme fırsatıyla,
kahreden bir hıçkırığın belirsiz duygusunda bulan kadını.
Kederleri teker teker birleştiren bir bağ var yine de:
uyanan insanın haykırışıdır o da.

6.
İşte bugün böyle titrek ellerle
belirsiz bir kayıta koyuyorum prizmamı.
Ağacın olgunluğunu tüketmeden
kasalanmış meyvanın garip tadıyla.
Çağırışını farkedemiyorum bazen
yaşlı, garip kanatlanmış kulemden,
fakat bazı günler var ki cinselliğin uyanışını hissediyor
ve bir öpücük dilenmeye dişiye gidiyorum
ve böylece beni arkadaş diye çağırmayanın
ruhunu hiçbir zaman öpemeyeceğimi anlıyorum...
Biliyorum ki tertemiz değerlerin kokusu
bereketli kanatlarla dolduracak beynimi,
Biliyorum ki hayata geçmesi mümkün olmayan
fikirleri barındırmak gibi zevkleri bırakacağım.
Biliyorum ki ölümüne çarpışma günü
halk çocukları benimle omuz omuza verecek,
halkın savaştığı amacın kesin zaferini
göremezsem eğer
fikri en yüksek geleceğe götürmek için
mücadele verdiğimdendir,
eski kabuğun tüylerini yolarken
doğan umudun kesinliğiyle biliyorum bunları.

Che GUEVARA
Çeviren : Adnan ÖZER ve Vilma KUYUMCUYAN





**********
Che GUEVARA kimdir ?


Gönderilen Resim

Küba Devrimi' nin önderlerinden, Latin Amerikalı gerilla savaşçısı ve kuramcısı.

- Yaşamı:
1928 yılında Arjantin’in Rosaria kentinde doğdu.
tam adı Ernesto Guevara De La Serna'dır.

Tıp öğrenimi gördü. Öğrenciyken okuluna bir yıl ara verip, Güney Amerika kıtasında geziye çıktı.
Macera diye başladığı gezinin ardından Che, komünist oldu. Meksika’da siyasi mülteci olarak bulunan Raul ve Fidel Castro’yla tanıştı. Bu tanışıklık Che’yi de Küba’nın ele geçirilmesi hedefine ortak etti. 1956-1959 yılları arasında süren gerilla savaşı Küba’da başarıya ulaştı. Önce Merkez Bankası’nın başına, ardından Sanayi Bakanlığı’na getirildi.

Hayal edilenle gerçekleşen devrim arasındaki uçurum Che’yi yeni hayallere sürükledi.
Devrim konusunda Che’nin üç temel değişiklik düşüncesi şunlardı:
1. Halk güçleri düzenli orduya karşı zaferi kazanabilir.
2. Devrim yapmak için her zaman tüm şartların bir araya getirilmesi gerekmeyebilir.
3. Latin Amerika’da savaşın temel alanı kırsal kesim olmalıdır.

Marksist düşünceden esinlense de marksizme yabancı bu düşünceler sadece Latin Amerika’da değil, dünyanın birçok yerinde yankı buldu.

Hayali, devrimin bütün Latin Amerika’ya yayılması olan Che, bu amaçla Bolivya’ya gitti. Ancak yakalandı.

9 Ekim 1967 günü Vallegrande yakınlarındaki La Higuera’da Bolivya Ordusu’nun elinde iken, önce işkence yapılarak öldürüldü.

- Yapıtlarından:
Gerilla Savaşı
Devrimci Savaştan Kesitler
Şiirler
Savaş Anıları
Sosyalizme Doğru

- Şiirlerinden:
Veda Şarkısı
Tomas'la Vedalaşma
İhtiyar Maria
Gölgeli Otoportre
Fidel'e Şarkı
Ve Burda
Ağıl

(siir.gen.tr, webhatti.com, kitapalemi.com)

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 19.08.2009 - 15:33


#43 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 12.08.2009 - 19:41

Anımsa, Beden

Anımsa, beden, ne denli sevilmiş olduğunu değil yalnızca,
o uzanmış olduğun yatakları değil yalnızca,
ama o arzuları da anımsa: Gözlerde
senin için sakınmadan parıldayanları
ve senin içinde titreşen arzuları
ve bir engel yüzünden gerçekleşmemiş olanları.
Şimdi her şeyin geçmişte kaldığı şu anda
kendini vermiş gibisin neredeyse bu arzulara--
nasıl parıldarlardı, anımsa, o sana bakan gözlerde,
nasıl titreşirlerdi senin içinde, anımsa, beden.

Constantino KAVAFIS, 1918
Çeviri : Herkül MILLAS ve Özdemir İNCE





*********
Constantino KAVAFIS kimdir?


- Yaşamı :
Yunan şiir geleneğinin dışında kendine özgü bir şiir yaratan Yunanlı şair Konstantinos Kavafis 1863 yılında İskenderiye'de doğdu.

Tam adı Konstantinos Pétrou Kaváfis'tir.

İstanbul'dan İskenderiye'ye göç eden bir Rum ailesinin dokuzuncu çocuğudur. Kavafis çocukluğunda bir süre ailesiyle birlikte İngiltere'de Londra'da kaldıktan sonra yeniden Mısır'a dönmüş, İstanbul'a, Paris'e, Londra'ya ve Atina'ya yaptığı kısa yolculuklar dışında yaşamının tamamını İskenderiye'de sürdürmüştür. İskenderiye'ye döndükten sonra Su İşleri Bakanlığı'nda uzun yıllar kâtiplik yapmış, İskenderiye Borsası'nda simsar olarak çalışmıştır.

Ömrünün son yıllarında gırtlak kanserine yakalanan Kavafis yalnızlık içinde ölmüştür. İlk şiirleri 1903'te Yunanistan'da yayımlandı. Bir yıl sonra 14 şiirden oluşan ilk kitabını çıkardı. 1907'de Nea Zoe adlı edebiyat dergisinin çevresinde toplanan genç sanatçılarla ilişki kurdu. 1910'da birinci kitabını 12 şiir ekleyerek yeniden yayımladı. 1911'den ölümüne dek şiirlerini dergilerde yayımlayan Kavafis'in 154 şiiri toplu olarak 1935'te yayımlanabildi. Bütün şiirleri 1963'te gün yüzü görebildi. En önemli şiirlerini 40 yaşından sonra yayımladığı için kendisini "yaşlılığın şairi" olarak nitelendirmiştir.

Kavafis Hıristiyanlığa, milliyetçiliğe ve heteroseksüelliğe ilişkin geleneksel değerleri reddetmiş, şiirlerinde Roma, Bizans ve Helenistik dönem tarihlerinden yol çıkarak yarattığı dramatik atmosfer içinde güncel olanı lirik bir dille ele almıştır. Kullandığı dil, klasik kurallara bağlı kalınarak geliştirilmiş gösterişli ve incelikli Katharevusa ile halkın konuştuğu Demotikos'un özgün bir karışımıdır.

Tarihsel olarak nitelendirilen şiirlerinde kendi özgün kişiliğini başka başka karakterlerin ağzından konuşturarak ince alaycılığa denk düşen dramatik bir anlatımı oluşturmuştur. Düzyazının sınırında duran şiirlerinde içtenlik ve gerçekçilik egemendir, şiirin bütünü tek bir imge olarak yer alır.

29 Nisan 1933'te İskenderiye'de yaşama veda etti.

- Yapıtlarından :
Poiemata (Şiirler, 1952)

- Şiirlerinden :
Anımsa, Beden
Barbarları Beklerken
Barbarları Beklerken
Duvarlar
Kent
Kaleler

- Türkçe'de Konstantinos KAVAFIS :
Seçme Şiirler (Yön Yayınları, 1992)
Barbarları Beklerken (İmge Kitabevi, 1997)
Konstantinos Kavafis Bütün Şiirleri (Varlık Yayınları, 1998)
Tensel Haz (Boyut Yayın, 2000)
Bir Başka Deniz Bulamazsın (Adam Yayıncılık, 2003)
Bütün Şiirleri (Varlık Yayınları, 2005)

(siir.gen.tr)

#44 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 19.08.2009 - 10:58

Düşüş

Bir insanın ölümü, güçlü bir ulusun düşmesi gibidir:
Geçmişte kalmıştır yiğit orduları, kaptanları, yalvaçları,
Görkemli limanları, denizlerde egemen gemileri,
Ama artık o ulus, kuşatılmış kentleri kurtaramaz,
Antlaşma yapamaz başka uluslarla;
Kentleri boşalmıştır, halkı darmadağın,
Devedikeni kaplamıştır eskiden ekin dolu topraklarını,
Ülküsü unutulmuş, dili yitip gitmiştir:
Bir köy ağzı kalmıştır ta yükseklerde, dağ başlarında.

Czeslaw MILOSZ
Çeviri : Talât Sait HALMAN





**********
Czeslaw MILOSZ kimdir?


- Yaşamı:
Polonya asıllı ABD'li şair, deneme yazarı, eleştirmen Czeslaw Milosz 1911 yılında Sateiniai (Litvanya)'da doğdu.

Dünyanın bir felakete sürüklendiği savunan Katastrofistler denilen bir grubun önderiydi. Polonya'nın Naziler tarafından işgal edilmesi üzerine direniş hareketine katıldı. Polonya'da sosyalistler iktidara gelince (1946) Washington D.C.'de kültür ataşeliği ve Paris'te kültür işleri müsteşarlığı yaptı. 1951'de siyasi mülteci olarak Fransa'ya sığındı. 1960'da ABD'ne giderek Kalifornia Üniversitesi Berkeley kampusünde öğretim üyesi oldu; 1970'de ABD vatandaşlığına kabul edildi.

14 Ağustos 2004'te Krakov'da yaşama veda etti.

- Yapıtları:
Poemat o czasie zastyglym (Donmuş Zamanın Şiiri, 1933)
Piesn niepodlegla (Yenilmez Şarkı, 1942)
Ocalenie (Kurtuluş, 1945)
Bells in Winter (Kış Çanları, 1978)

- Şiirleri:
Düşüş
İthaf
Karşılaşma
Mutlu Bir Hayat
Şiir Sanatı
Sunu
Yirminci Yüzyılın Portresi

- Ödüllleri:
1978 Uluslar arası Neustadt Ödülü
1980 Nobel Edebiyat Ödülü

(Tuğrul Asi Balkar / siir.gen.tr)

#45 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 21.08.2009 - 22:25

Aşk Üstüne Aşk

Zaman gelecek.
coşkuyla.
kutlayacaksın kendini varınca
kendi kapına, kendi aynanda.
her biri gülümseyecek ötekinin hoş karşılayışına.

diyeceksin ki, şuraya otur. Ye.
Kendin olan yabancıyı seveceksin yine.
Şarap sun. Ekmek sun. Yüreğini sun
yüreğine, yaşadığın sürece

seni seven yabancıya, başkası için
ihmal ettiğin kendine, seni ezbere bilene.
İndir kitaplığın rafından aşk mektuplarını,

fotoğrafları, umutsuz notları,
soy kendi yansımanı aynadan.
Otur. Yaşamınla bir ziyafet çek kendine.

Derek WALCOTT




**********
Derek WALCOTT kimdir?


- Yaşamı:
1930 yılında Küçük Antiller'e bağlı St. Lucia adasının Castries
kentinde doğdu. Walcott'un anne ve babası evleri kitap dolu öğretmenlerdi. Babası, Walcott bir yaşındayken öldü.

Ada o sırada İngiliz sömürgesiydi. Doğum yeri, Afrika kökenli olması
ve İngilizce'yi iyi kullanması Walcott'un karmaşık esinlerine kaynak oluşturdu.

Batı Hint Adaları Üniversitesi'nde Fransızca, İspanyolca ve Latince öğrenimi gördü.
Yirmi yedi yaşındayken Rockefeller Vakfı'nın bursuyla New York'ta yönetmenlik dersleri aldı.
Trinidad'ta Tiyatro Atölyesi'ni kurdu, Antiller ve İngiltere'de oyunlarını sergiledi.
Boston Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak çalıştı.

Derek Walcott klasiklere, folklora ve tarihe beslediği sevgiyi evrensel terimlerle dile
getirmiştir. Sömürgeci geçmişleriyle yüzleşen Antil yerlilerinin verdikleri mücadelelerden,
Afrikalı, Hollandalı ve İngiliz kanlarının karışımı olan kendi melez ırkına duyulan tepkilere,
köleliğin acı gerçekliğinden kişinin doğum yerinin doğal yapısının etkisine kadar çok
çeşitli konuları kapsayan şiir, yazı ve oyunlarında zengin bir dil kullanmıştır.

Derek Walcott 1992'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldı.

- Yapıtlarından:
25 Poems (25 Şiir, 1948)
Gençliğin Sinyazıtı XII Kanto,1949
Poems (Şiirler, 1951)
In a Green Night (Yeşil Gecede, 1962)
Selected Poems (Seçme Şiirler, 1964)
Kazazede ve Diğer Şiirler, 1965
Körfez ve Diğer Şiirler,1969
Another Life (Başka Hayat, 1973)
Sea Grapes (Deniz Üzümleri,1976)
Şanslı Gezgin,1981
Midsummer (Yaz Dönümü, 1984)
Arkansas Vasiyetnamesi, 1987

- Şiirlerinden:
Ağıt
Aşk Üstüne Aşk
Negatifler
Övgü Mektubu

(Tuğrul Asi Balkar/siir.gen.tr)

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 02.09.2009 - 14:39


#46 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 27.08.2009 - 01:10

Geleceğin Şairlerine Bir Çift Söz

bizim aşkı yazacak zamanımız olmadı hiç
düşünmeden hareket eden âşıklar olduğumuzdan
vatan özgürlük türkülerine gereksinim duyuyordu
vatan tarlalarda olgunlaşan tohumların türkülerine gereksinim duyuyordu
vatan buyuruyordu bizim yoksul şairlerimize
bilisizlikle savaşmayı öğreniyorduk
ırmaklara baraj yapıyorduk
dağlarda sosyalizmin ışıklarını yakıyorduk
dert etme sen gözünü yeni açan şair
ve yargılama bizi her şeyi tamamlayamadığımız için
kendine benze, biz bakacağız mizacını ve taşınması güç
bukağılar yüklenmiş basit keşişler gibi
uykusuz gecelerimizi çok harcadık
birçok büyük işin tamamladığına tanık olduk
kısacık da olsa bir çift aşk şiiri yazabilir miydik
kekeleyemediysek de ey sevgili aşkım, diye
inanma sen yüreğimizin olmadığına! görebilseydin eğer
neler çektik sevdiğimiz kızlardan neler işittik bir bilsen
ne tatlı şeyler fısıldadık kulaklarına bu ışık saçan gecelerde
ama zamanımız yoktu bu tatlı şeyleri yayımlamaya
yayıncılarımız da meşguldü çok önemli işler yapmakla

Dritero AGOLLİ
Çeviri: Kenan HANOK





**********
Dritero AGOLLİ kimdir?


- Yaşamı:
Arnavut şair Dritëro Agolli 1931'de Güney Arnavutluk'ta Korça yakınlarındaki
Devon bölgesinde Menkulas köyünde doğdu.

1952'de Gjirokastra'da orta öğrenimini, 1957'de Leningrad Üniversitesi'nde yüksek öğrenimini tamamladı.
Ülkesine dönünce günlük Halkın Sesi gazetesinde yazar olarak, Tirana
Üniversitesi'nde gazetecilik bölümünde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1973-
1992 arasında Arnavutluk Yazarlar ve Sanatçılar Birliği başkanlığı yaptı.
Halk Meclisi üyeliğine seçildi.

- Yapıtları:
Në udhë dola (Yolumdan Ayrıldım, 1958)
Hapat e mija në asfalt (Asfalt Yolda Adımlarım, 1961)
Shtigje malesh dhe trotuare (Dağ Yolları ve Kaldırımlar, 1965)
Pelegrini i vonuar (Geciken Gezgin, 1993)
Lypësi i kohës (Zaman Dilencisi, 1995)
Shpirti i gjyshërve (Atalarımızın Ruhu,1996)
Vjen njeriu i çuditshëm (Yabancı Yaklaşıyor,1996)
Baladë për tim atë dhe për vete (Babam ve Kendim İçin Baladlar, 1997)
Fletorka e mesnatës (Geceyarısı Defteri,1998)
Kambana e largët, (Ağır Çan, 1998)

- Şiirleri:
Bir Kahramanın Terekesi
Geleceğin Şairlerine Bir Çift Söz
Küçük Burjuva
Oğul
Yürek

(Tuğrul Asi Balkar / siir.gen.tr)

#47 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 30.08.2009 - 11:10

Liman Kırıntıları

Bahamalı martılar beni çağırdı
bir ikinci bahar gecesi.
Yalan söyledim
yırtık blucinli tayfalara
Seni sevmediğimi söyledim.
Oysa rıhtımlar
en şarkılı dalgalarla yıkanıyordu
Midye kabuklarında sakladım gözyaşlarımı;
Hastaydım
kırık kötümser bir öksürük yapışmıştı boğazıma
Seni unutmak gerekiyordu...

Bahamalı martılar beni çağırdı
bir ikinci bahar gecesi.
İskele fenerlerinin altında oturup
seni bekledim sevgilim
Ellerim ıslaktı, gözlerim ıslaktı.
Gelip caydırabilirdin beni gitmekten
Oturup sigara içer, anlaşabilirdik...
Sana tapacağım yalan değildi
benim olursan
Seni seviyordum, seni istiyordum...
Bahamalı martılar beni çağırdı
bir ikinci bahar gecesi.
Filler gibi içtim liman meyhanelerinde;
seni unutmak için içtim...
Senin sokağında geceler yıldızsızdı
senin sokağında gece yağmur yağıyordu
Ben zayıftım, çabuk ıslanıyordum
Bana sevmek yaramıyordu,
ben sevilemiyordum...
Bahamalı martılar beni çağırdı
bir ikinci bahar gecesi.
Sana bırakacağım bu kentin
üç semtinde üç damla gözyaşı döktüm
Birincisi seni ilk gördüğüm yerdi
ikincisi seni ilk öptüğüm yerdi
Üçüncüsü... söylemeye dilim varmıyor,
üçüncüsü bana git dediğin yerdi
İşte bu mısraları orda karalıyorum;
işte demir aldı şilebimiz
Gidiyor, gidiyor, gidiyorum...

Edgar Allan POE




**********
Edgar Allan POE kimdir?


Gönderilen Resim

- Yaşamı:
ABD'li şair ve öykücü Edgar Allan Poe 19 Ocak 1809'da Boston'da doğdu.
Gezici tiyatro oyuncusu bir ana babanın oğluydu. Babasıyla annesi, o çok küçükken arka arkaya ölünce, Richmond'lu zengin bir tütün tüccarı olan John Allan onu evlat edindi ve Edgar Allan adını verdi.

Poe 1815-1820 arasında İngiltere'de ardından Richmond'da öğrenim gördü. 1826'da Virginia Üniversitesi'ne girdiyse de kumar borçları yüzünden bir yıl sonra okuldan atıldı. Onun edebiyata olan tutkusunu onaylamayan John Allan para yardımını kesince yaşamını kazanmanın yollarını aramaya başladı. 1827'de orduya yazıldı, 1830'da West Point'teki askeri akademiye girdi, ancak disiplinsizlik yüzünden 1831'de atıldı.

Bu arada birkaç şiiri yayımlanmış ama ilgi görmemişti.1835-1836 arasında Southern Literary Messenger dergisinin yayın yönetmenliğini yaptı. 1836'da teyzesinin ondört yaşındaki Virginia Clemm adlı kızıyla evlendi. 1839'da Philadelphia'ya giderek Burton's Gentleman's Magazine'de yöneticilik yaptı. Başarılı bir yayımcı oldu ancak sürdüremedi. 1844'te New York'ta çeşitli gazete ve dergilerde çalıştı. Bu arada, sorunlarla dolu yaşamının yarattığı bunalımlar yüzünden kendini içkiye vermişti. Karısının 1847'de veremden ölmesinden sonra düzensiz, sefih bir yaşantıya kapıldı.

1849'da Baltimore'da bilinçsiz bir şekilde sokakta bulunup hastaneye kaldırıldı.
7 Ekim 1849'da yaşama veda etti.

"Ne kadar içler acısı bir trajedidir Edgar Allan Poe'nun yaşamı!" diye haykırıyor Charles Baudelaire ve sürdürüyor: "Onun ölümü, başarısızlığı yüzünden ürkütücülüğü artmış korkunç bir sondur! -Okuduğum belgelerin tümünün bende uyandırdığı ortak kanı, Amerika Birleşik Devletleri'nin Poe için geniş bir hapishaneden başka bir şey olmadığı yolundaydı. Bana sorarsanız Poe, havagazıyla aydınlatılmış bu büyük barbarlıkta değil, daha temiz kokan bir dünyada nefes alabilmek için yaratılan varlığının ateşli çırpınışları içinde arşınlıyordu hapishanesini. Bu sevimsiz çevrenin etkisinden kurtulabilmek için gösterdiği sürekli çaba, onun bir şair ve hatta ayyaş olarak iç dünyasını, ruhsal yapısını belirleyen tek etkendi."

- Yapıtlarından:
Tamerlane and Other Poems (Timurlenk ve Başka Şiirler, 1827)
Al Aaraff Tamerlane and Minor Poems (Araf, Timurlenk ve Önemsiz Şiirler, 1827)
Poems (Şiirler, 1831)
The Raven and Other Poems (Kuzgun ve Başka Şiirler, 1845)
Eureka: A Prose Poem (Evreka: Bir Düzyazı Şiir, 1848)

- Şiirlerinden:
Annabel Lee
Kuzgun
Akşam Yıldızı
Bir Düş
Çanlar
Eldorado
Gelin Baladı
Liman Kırıntıları

- Türkçe'de Edgar Allan POE:
"Kuzgun" Edgar Allan Poe Bütün Şiirleri (Beyaz Balina Yayınları, 2000)

(siir.gen.tr)

#48 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 04.09.2009 - 10:27

sevgilim

sevgilim
kralı karanlık olan
bir ülkedir senin saçların
alnın çiçeklerin bir havalanışı

başın dipdiri bir ormandır senin
uyuyan kuşlarla dolu
oğul oğul ak arıdır memelerin
dalı üstünde gövdenin
gövden nisandır benim için
koltukaltlarında ilkbaharın gelişi

kralların arabasına koşulmuş
ak atlardır kalçaların
ve has bir ozanın mızrap vuruşlarıdır
aralarında her zaman tatlı bir ezgi

sevgilim
başın kutusudur
aklın olan o serin mücevherin
başındaki saç yenilgi bilmeyen
bir yiğittir
omuzlarındaki saçlar
zafer davullarıyla yürüyen bir ordu

düşlerin ağaçlarıdır bacakların
meyvesi unutkanlığın özü

kızıllar giyinmiş satraplardır dudakların
öpüşü kralları birleştiren
bileklerin
kutsaldır
kanının anahtarlarının bekçileri
gümüş vazolardaki çiçeklerdir ayak
bileklerinin üstü

güzelliğinde flütlerin ikilemi

gözlerin aldatışı çanların
günlük kokuları arasından sezilen

Edward Estlin CUMMINGS
Çeviri: Cevat ÇAPAN





**********
Edward Estlin CUMMINGS kimdir?


ABD'li şair ve yazar.

- Yaşamı:
1894 yılında Massachusetts / ABD'de doğdu.

Harvard Üniversitesi'nde edebiyat öğrenimini tamamlayan (1916) Cummings, Birinci Dünya Savaşı'na gönüllü katıldı. Fransa'da sağlık birliklerinde cankurtaran şoförlüğü yaptı.

Cepheden yazdığı mektuplarında savaşın yönetimini eleştirdiği savıyla, Fransız Sansür Kurulu tarafından La Ferte-Mace'deki toplama kampında üç ay gözetim altında tutuldu. Resmi görevlilere güvensizliğini pekiştirici olaylarla örülü gözetim günlerindeki deneyimlerini anlatan The Enormous Room (Büyük Koğuş) adlı romanı ABD' de savaşı dile getiren en iyi yapıtlardan biri sayılır.

ABD' ne dönünce, savaş günleriyle ilgili yergi şiirlerini yayınladı. Daha sonra şiirin yanı sıra roman, gezi notları, tiyatro oyunları, desen ve resim alanlarında yapıtlar verdi. 1925 yılında Amerikan edebiyatına katkılarından ötürü Dial Şiir Ödülü'nü, 1955 yılında Ulusal Kitap Komitesi Özel Ödülü'nü ve 1957 yılında Bollingen Şiir Ödülü'nü aldı.

1961 yılında North Conway'de yaşama veda etti.

Alay, yergi, yazım kurallarını hiçe sayma büyük harf kullanmayı reddetme, bürlesk ve kaligramlar kurma şiirinin özelliklerindendir. Anglosakson şiirinin Apolainaire'i olarak nitelendirilmiştir.

- Yapıtlarından:
The Enormous Room, Büyük Koğuş, (1922)
Him (Onun) 1927
No Title (Başlıksız) 1930
CIOPW (Resim Çalışmaları) 1931
Eimi (Sovyet Rusya Gezi Notları) 1933
Santa Claus (Noel Baba) 1946
I: Six Nonlectures (Ders Notları) 1953

- Şiirlerinden:
Aşkın Yazgısını Aşa Yaza Göçtü Babam
Ava Giden Keriz(kim
Beniâdem Yaşadı Şirin mi Şirin Bir Kasabada
Bir Satıcı Pis Kokan Bir Şeydir Bağışlayın
Cambridge'li Hanfendiler Yaşar Dayalı Döşeli Ruhlarıyla
Cennetler Varsa Eğer
Çünkü Tam Da
D-üş-l-ey-e-re-k
Ekonomik Güve
Elbet Önce Tanrı Sonra Amerika Ben
Hişt Dinle
Kim Bilir Ya Ay
L-e-r-g-e-k-i-r-ç-e
Müge Ve Mine Ve Menekşe Ve Mayıs
O Henüz Bakire
Şarkısını Söylerim Olaf'ın Kutlu Ve Görkemli
Sevgilim
Şirin Eskipüskü Fasafisolarım
Tanrı Karar Verince Yaratmaya

(Tuğrul Asi Balkar / siir.gen.tr)

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 12.09.2009 - 13:50


#49 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 09.09.2009 - 13:55

Paris'ten Geçti Sonbahar

Dün, sessizce geçip gitti Paris'ten sonbahar.
Saint-Michel'e çıkan bir sokağı iniyordu
Yürüyordu sıcaktan uyuklayan ağaçların altında,
Kararlı, bana doğru geliyordu.

Ağır adımlarla yaklaşıyordum Seine nehrine.
İçimde ölmüş ormanların ateşi şarkı söylüyordu.
Garip bir şarkı, acımasız, kan rengi
Bana kendi ölümümden söz ediyordu.

Yanıma geldi sonbahar. Bir şeyler söyledi kulağıma
Saint Michel Bulvarı korkudan tir tir titriyordu
Ve yol boyunca şen şakrak yapraklar
Neşe içinde dans ediyordu.

Bir an sürdü. Umarsamadı yaz, tınmadı bile,
Ve güz gülerek ayrıldı Paris'ten ruh gibi bir anda.
Geçip gitti. Ama bilen kimse yok olan biteni
O ağır ağaçların altında benden başka.

Endre ADY
Çeviri: Özdemir İNCE





**********
Endre ADY kimdir?


- Yaşamı:
Macar şair Endre Ady 1877'de Erdmindszent'te doğdu.
Sonradan yoksul düşmüş soylu bir aileden geliyordu.

Debrecen'de hukuk öğrenimi gördü.1900 yılından başlayarak gazetecilik yaptı.
Birçok kez Fransa'ya gitti. Nyugat dergisinde yayımlanan şiirleri müthiş ilgi uyandırdı.
Birinci Dünya Savaşı'na savaş-karşıtı ve insancıl özle dolu şiirlerle karşı çıktı.

27 Ocak 1919'da alkole yenik düşerek Budapeşte'de öldü.

- Yapıtları:
Versek (Şiirler, 1899)
Még egyszer (1903)
Uj Versek (Yeni Şiirler, 1906)
Az Illes Szekeren (1908)
Menekülö Elet (1912)
Ki Latott Engem (1914)

- Şiirleri:
Bakışını İçimde Saklıyorum
Paris'ten Geçti Sonbahar
Tanrının Adı
Üç Damla Gözyaşı
Yarıda Kalan

- Türkçe'de Endre Ady:
Kan ve Altın (Adam Yayınları, 1992)

(Tuğrul Asi Balkar / siir.gen.tr)

#50 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 12.09.2009 - 13:37

Göçmen Kuşlar İlkyaz

Kadınsın sen
Göğsünde fundalık çiçekleri
Alnında, yeni açmış çiçeklerden bir sis.
Rüzgardan bir ata binmiş de
uçuyorsun unutulmuş ülkeme doğru
bir başkasının boynuna dolanmış kolun
Oynaşım
yolculuğu yurt etmişsin kendine.
Öpüşlerin bir yara, bir dans
arp eşliğinde
kiliseli tepelerde şeytanın çaldığı

ve uzun zaman titreyen kara toprak
evrende kimsesiz bir evin önünden
geçip gittikten sonra atlı ordular.

Erik STINUS
Çeviren : Murat ALPAR




*********
Erik STINUS kimdir?


Gönderilen Resim

- Yaşamı:
Orta halli bir ailenin çocuğu olarak 1943 yılında Danimarka doğdu.

Daha ilkokul yıllarında Almanların Danimarka'yı işgali sonucu savaşı ve savaşın olumsuzluklarını yaşamaya başladı.
Gençlik yıllarında politik düşüncesinin gelişmesiyle birlikte şehrin solcularına katılıp özgürlük savaşına katıldı. O sırada yeni tanıştığı arkadaşlar sayesinde dünya şairlerinin kitaplarını okuma fırsatı buldu.

1951 Berlin Dünya Gençlik Festivali nde Nâzım Hikmet le tanıştı ve onun etkisinde kaldı.

1960 yılına dek öğretmenlik yaptı, sonra tüm zamanını yazarlığa adadı.
1965 yılında eğitim gönüllüleri olarak ailecek Tanzanya ya gittiler.
1968'e dek orada yaşayıp orada yaşayan ozanlarla da büyük dostluklar kurdu.

Günümüz Danimarka edebiyatının olduğu kadar, Batı şiirinin de en önemli adlarından ve dünyayı, yaşamı kavramaya yönelen gerçekçi tutumun usta bir temsilcisi olan ozan hem kendini, hem başkalarını anlama çabası olarak görüyor şiiri... Yazmakla hem kendinin hem yaşadığı çağın bir resmini çizmeyi amaçlıyor.

1982 yılında Danimarka' da bir Nazım Hikmet antolojisi hazırlayan ve Türkiye'de oldukça geniş bir okur kitlesine sahip Stinus'un 20 şiir, 4 öykü, 4 gezi kitabı ile bir romanı bulunuyor.

- Yapıtlarından:
Yaşamı Diriltmek İçindir Şarkılarım
Kışın Bir Ağacın Binde Biri

- Şiirlerinden:
Aşevinde
Çatıdaki Adamlar
Denge Durumu
Göçmen Kuşlar İlkyaz
Kaptan
Kimin Suçu?
Ovada
Özellikle Pazar Günleri
Sevgilim, Sözcükler ve Bengilik
Şili Onbeşinci Kışında
Taşlar
Vızıldayan Sinek

- Türkçe'de Erik Stinus:
Şiirler (Memleket Yayınları)
Yaşamı Diriltmek İçindir Şarkılarım (Yordam Yayınları)
Kışın Bir Ağacın Binde Biri (Toroslu Yayınları)

- Ödüllerinden:
2009 Uluslararası Nâzım Hikmet Şiir Ödülü

(derleme)

#51 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 18.09.2009 - 03:42

Devran Buyurdu Bize

Devran buyurdu bize şarkı söyleyin
Ve kesti dilimizi kökünce.
Devran buyurdu bize su gibi akın
Ve tıpa soktu tüm deliklerimize.
Devran buyurdu bize kalkıp oynayın
Ve iğneli fıçıyı giydirdi bize.
Ve sonunda ey devran ! al sana,
Dışkının dik âlâsı, buyursana.

Ernest HEMINGWAY, Paris 1922
Çeviri: Tuğrul Asi BALKAR






**********
Ernest HEMINGWAY kimdir?

Gönderilen Resim
(1899 – 1961)

ABD'li yazar ve gazeteci.

- Yaşamı:
Oak Park, İllınois/ABD'de doğdu.

Tam adı Ernest Miller Hemingway'dir.

Altı çocuklu ailesinin iki erkek çocuğundan birisiydi.
Adını, babası ve de amcasının adlarından almıştı.
Çocukluğunda eski bir müzisyen olan annesinden müzik dersleri aldı.

İlk makalelerini lise yıllarında okul gazetesi olan Trapeze’de yayınladı.
Lisenin ardından ailesinin isteğinin tersine üniversiteye gitmek yerine Kansas City Star adlı gazetede muhabir olarak göreve başladı.

Hemingway’ın liseden mezun olduğu bu yıllarda Avrupa’da Birinci Dünya Savaşı başladı.

ABD o yıllarda savaş konusunda tarafsız kalsa da daha sonra Nisan 1917 de savaşa girmesinin ardından Hemingway de orduya katılmak için başvurdu. Fakat Hemingway sol gözündeki bozukluktan dolayı orduya alınamadı. Ardından 1917 sonlarına doğru Kızılhaç’ın da gönüllü aldığını duyduğunda ilk başvuranlar arasındaydı. Ocak 1918’de Hemingway’in başvurusu kabul edildi ve ambulans şoförü olarak göreve alındı.

Kızılhaç ta çalışmaya başlar başlamaz gazetedeki işinden ayrıldı. Gazete de kaldığı kısa zaman içerisinde birçok yöntem ve de teknik öğrendi. Daha sonraki yıllarda o günleri "Gazetecilik yıllarında öğrendiğim kurallar en güzelleri idi ve de tüm yazarlık hayatım boyunca onları unutamadım" şeklinde hatırlayacaktı.

Avrupa da ilk olarak vardığı şehir Paris oldu. Orduda bir süre normal bir görevli olarak çalışmasının ardından ambulans şoförlüğüne geçti. 8 Haziran 1918 de birkaç adım ilerisinde patlayan bir Avusturya topu yüzünden ağır şekilde yaralandı. Yardım etmeye çalıştığı İtalyanlardan bir tanesi ölürken diğeri bacaklarını kaybetti. Aynı olay esnasında başka yaralı bir İtalyan askerini cepheye taşımaya çalışırken bacaklarından yaralandı.

Yaşananların ardından İtalyan gazetelerinde kahraman olarak ilan edilip, İtalyan görevlileri tarafından Gümüş Onur Madalyası ile ödüllendirildi. Hemingway bu olayı bir mektubunda arkadaşına şu şekilde anlatıyordu: "Bazen savaşta ön saflarda büyük bir gürültü duyarsın, ben de aynı gürültüyü duydum; ardından ruhumun sanki bir mendilin cepten çekilişi gibi benden çekildiğini hissettim. Son olarak ise ruhumun bir bütün halinde tekrar bedenime döndüğünü fark ettim ve de o andan itibaren benim için ölüm yoktu."

Hemingway bu olayların ardından Milan’da bir hastanede tedavisini tamamlarken hemşire Agnes von Kurawsky ile tanıştı. Bu da onun ölümsüz eserlerinden olan Silahlara Veda ( A Farewell to Arms ) adlı eserini yazmasını sağladı. Tekrar Amerika’ya dönen yazar ailesinin iş bulması için yaptığı baskılara rağmen sakatlığından dolayı ordunun verdiği parayla bir yıl kadar işsiz olarak yaşadı.

Daha sonra 1921 yılında eşi Hadley Richardson ile tanıştı ve evlendi.

Aynı yıl içerisinde Chicago’ya göçtü.
Toronto da bulunan Daily Star adlı gazetede yazmaya başladı. Gazetede iş bulduktan sonra ilk iş olarak Paris’e taşındı. Paris yıllarında birçok yazarla tanıştı. Kendisine yavaş yavaş da olsa bir isim yapmaya çalıştı ama 1923 yılında eşinin hamile olduğunu fark edince çocuklarının Kuzey Amerika da doğması için Amerika’ya döndüler. 1924 yılında ilk çocukları doğdu. Hemingway ailesi 1924’te tekrar Paris’e döndü.

1925-1929 yılına kadar olan dönemde Hemingway kendi yazarlık yıllarının en güzel örneklerini verdi. Bu yıllarda hiç tanınmayan bir yazarken birden bire dünyanın en ünlü yazarları arasında girdi. İlk basılan romanı olan Güneş de Doğar adlı kitabı bu yıllarda basıldı. Güneş de Doğar adlı eserinde savaş yorgunu bir askerin anılarını anlatan Hemingway 1929 yılında basılan Silahlara Veda adlı eseri ile çok büyük yol kaydetti. Silahlara Veda’da yaralı bir askerin savaşta bir hemşireye duyduğu aşkı dile getiriyordu. Bu romanında kahraman hem yaralanıyor hem de hamile olan sevgilisinin ölümüne dayanmaya çalışıyordu. Hemingway böylelikle savaşında anlamsızlığına değinmeyi amaçlıyordu.

1931 de Avrupa anılarından olan İspanya yıllarına dair Öğleden Sonra Ölüm adlı kitabını yazdı. Afrika’da yaptığı turla ilgili yazılarını ise Afrika’nın Yeşil Tepeleri adlı kitabında topladı. 1940 yılında ise en başarılı eserlerinden olan Çanlar Kimin için Çalıyor adlı eserini yazdı ve mesleğinde artık zirveye ulaştı.

1942’de Amerikan Deniz Kuvvetleri’ne girdi. 1944’te Fransa çıkartmasına katıldı ve de Paris’in kurtuluşuna şahit oldu. 1950 de çok da başarılı olmayan Irmaktan Öteye ve Ağaçların İçine adlı eserlerini yazdı. 1952’de gerçek başyapıtı olan İhtiyar Adam ve Deniz adlı eserini yazdı. Bu kitapta insanın yaşama nasıl bağlanması gerektiği ve de aslında insan yaşamında her şeyin boş olduğuna dair olan fikirlerini belirtti. 1953’te aynı eseri ile Pulitzer Ödülünü aldı. 1954’te ise Nobel edebiyat ödülüne layık görüldü.

Ernest Hemingway çok tutkulu bir yaşamın ardından 2 Temmuz 1961 günü Ketchum/Idaho’da kendini av tüfeği ile vurarak yaşamına son verdi.

Hemingway özellikle 20. yüzyıl kurgu romancılığını etkilemiştir. Kahramanları genelde kendisinin bir yansımasıdır ve zor durumlarda gururlarını korumaları gerekir. Hemingway’in çoğu eseri, bugün Amerikan edebiyatının başyapıtlarından kabul edilir

- Yapıtlarından:
Silahlara Veda [A Farewell to Arms], 1929
Çanlar Kimin İçin Çalıyor [For Whom the Bell tolls], 1940
Irmağın Ötesi [Across the River and into the Trees], 1950
Afrika’nın Yeşil Tepeleri [The Green Hills of Africa], 1935
İhtiyar Adam ve Deniz [Old Man and the Sea], 1952
Kadınsız Erkekler [Men without Women], 1927
Ya Hep Ya Hiç [To Have and Have not], 1937
Güneş de Doğar [The Sun Also Raises], 1926
Paris Bir Şenliktir [A Moveable Feast], 1964
Öğleden Sonra Ölüm[Death in the Afternoon], 1932

- Şiirlerinden:
Aynıdır Bütün Ordular
Devran Buyurdu Bize
İyi Adamlar Ölmüş
Tutsaklar

(biyografi.info, Tuğrul Asi BALKAR/siir.gen.tr)

#52 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 23.09.2009 - 18:20

Barışın Tadı

Bir ağaç, kesebilirler ağacı,
Ağacın ne gelir elinden?

Biraz çaba, testere falan,
Eh, az çok da zaman,
Ağaç devrildi gitti.

Bir kuş, vurabilirler bir kuşu
Bir el ateş ya da bir iki taş
Bir avuç tüy düşer toprağa.

Bir öküzün ya da bir atın
İşi kolay görülür ve hazırdır
Kesimevinde kasap önlüğü.

Bir çocuğun, oğlan ya da kız,
Ne gelir elinden katile karşı?

Bakışlar, diyeceksiniz şimdi,
Ama gözü dönmüşse katilin
Ya da kimse yoksa ortada?

Bir adam, koca bir adam da
Bir kuş gibi avlanabilir,
Belki daha da kolay hatta.

Bir ağaç, bir kuş, bir öküz, bir at
Bir çocuk, bir adam
Yok oldular işte ard arda.

Ama dostlarım, hepimiz olsak
Ne bok yiyebilirler
Onca insanın karşısında?

Ne yapabilirler
Direnen halklara?

Eugène GUILLEVIC
Çeviri: Cemal SÜREYA





**********
Eugène GUILLEVIC kimdir?


- Yaşamı :
Fransız şair Eugène Guillevic 5 Ağustos 1907'de Fransa'da Carnac (Mohriban)'da doğdu.

Liseyi bitirdikten sonra 1925'te kamu görevlisi oldu. Uzun yıllar taşrada çalıştı; daha sonra çeşitli bakanlıklarda görev aldı, ulusal ekonomi müfettişi olarak emekli oldu. İspanya İç Savaşı'ndan etkilenerek toplumcu görüşlerin etkisi altına girdi. Louis Aragon, Paul Eluard ve Robert Desnos ile birlikte, İkinci Dünya Savaşı sırasında, Almanların Fransa'yı işgali üzerine başlayan Fransız Direniş Hareketi'ne ve FKP' ye katıldı.

Başlangıçta kapalı, kötümser ama insancı bir şiir dönemi yaşadı; görüşlerindeki değişime koşut, esin kaynağını eylemlilikten alan tümüyle siyasal bir şiir dönemi geçirdi. Daha sonra nesneye, nesne dünyasının - taş görünümlü, kısa ve özlü, eksiltmecelere dayalı neredeyse dilsiz olmayı öngören- duru bilincine geniş açılı duyarlıkla yoğunlaştırılmış bir şiire yöneldi.

1976'da Yugoslavya'nın Struga kentinde düzenlenen şiir şenliklerinde Altın Çelenk Ödülü'nü ve Fransız Akademisi En İyi Şair Ödülü'nü, 1984'te Ulusal Büyük Şiir Ödülü'nü kazandı.

Eugène Guillevic 19 Mart 1997'de Paris'te yaşama veda etti.

- Yapıtlarından :
Requiem (1938)
Terraqué (Toprak ve Su, 1942)
Exécutoire (Yürürlükteki, 1947)
Elegies (Ağıtlar, 1948)
Gagner (Kazanmak, 1949)
Les Murs (Odalar, 1950)
Terre à bonheur (Mutluluk Toprakları, 1952)
Trente et un sonnets (Otuz bir Sone, 1954)
Carnac (Karnak, 1961)
Sphère (Alan, 1963)
Avec (İle, 1966)
Euclidiennes (Öklit'e Göndermeler, 1967)
Ville (Kent, 1969)
Encoches (Kertik/Kayıt düşme, 1970)
Du domaine (Barınak'tan, 1977)
Étier (Kanal, 1979)
Autres (Diğerleri, 1980)
Trouées (Geçitler, 1981)
Requis (Görev, 1983)
Motifs (Biçimler, 1987)
Creusement (1987)
Art poétique (Şiir Sanatı, 1989)
Le Chant (Şarkı, 1990)
Maintenant (Maişet, 1993)
Possibles futurs (1996)

- Şiirlerinden :
Ayakta
Barışın Tadı
Bir Çivi
Işıltı
Karnak
Kayalar'dan
Portre
Şiir Sanatı
Şiir Sanatı
Yaşamak Artıyor

- Türkçe'de Eugène Guillevic :
Seçme Şiirler (Yön Yayıncılık, 1993)

(siir.gen.tr)

#53 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 30.09.2009 - 04:40

Ey Yaşam

Ey yaşam ne kesin yüz çizgileri ne inandırıcı yüzler
Ne de mal mülk istiyorum senden
Tedirgin döngünde artık
Balla acının birdir tadı benimçin

Hiçbir devinimi umursamayan yüreği
Çok az sarsıyor bundan böyle irkilmeler
Böyle ses çıkarır kimi vakit
Kırların sessizliğinde tüfek patlaması

Eugenio MONTALE
Çeviri : Bedrettin CÖMERT






**********
Eugenio MONTALE kimdir ?


- Yaşamı:

'Kapalı şiir' anlayışının İtalya'daki en önemli temsilcilerinden İtalyan şair Eugenio Montale 1896 yılında Cenova'da doğdu.
Cenova Üniversitesi'nde edebiyat derslerine devam etti. Kendini müzik çalışmalarına adayabilmek için öğrenimini yarıda bıraktı. Bariton Sivori'den şan dersleri aldı. I. Dünya Savaşı'nda subay olarak çeşitli cephelerde savaştı.

Savaştan sonra kendini tümüyle edebiyata verdi. 1927'de Floransa'da bir yayınevinde çalışmaya başladı. Faşist rejime karşı çok kayıtsız kaldı ve Ulusal Faşist Partisi'ne katılmayı kabul etmedi. Solaria gibi çeşitli edebiyat dergilerinde eleştiri yazıları yazdı. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Milano'ya yerleşti. 1948'den sonra İtalya'nın önemli gazetelerinden Corriere della Sera'da yazarlık yaptı.

Eugenio Montale 12 Eylül 1981 günü Milano'da yaşama veda etti.

- Yapıtlarından:
Ossi di seppia (Mürekkep Balığı Kemikleri, 1925)
Le Occasioni (Rastlantılar, 1939)
La bufera e altro (Fırtına ve Başka Şiirler, 1956)
Satura (1971)
Diaro del'71 e del'72 (71 ve 72 Günlüğü, 1973)

- Şiirlerinden:
Dağılgan Gönlümüz
Ey Yaşam
Uzanmak Gölgesine, Soluk Ve Dalgın
Yaşama Sancısıyla

- Türkçe'de Eugenio Montale:
Xenia(Şiir) (İmge Kitabevi, 2000)

- Ödülleri:
1962 Lincei Akademisi Uluslararası Edebiyat Ödülü
1975 Nobel Edebiyat Ödülü

(Tuğrul Asi Balkar/siir.gen.tr)

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 30.09.2009 - 04:41


#54 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 07.10.2009 - 05:34

Doria

Karanlık savruların ölümsüz anlarınca
benim ol,
Sevinci gibi çiçeklerin
geçici değil.
Beni güneşsiz yarların,
kül rengi suların
Korkunç yalnızlığında sev.
Bizden söz etsin tanrılar
Gelecek günlerde,
Gölgeli çiçekleri Orkus'un
Ansınlar seni.

Ezra POUND
Çeviri: Cevat ÇAPAN






**********
Ezra POUND kimdir?


Gönderilen Resim

(1885 - 1972)

- Yaşamı:
ABD'li şair, çevirmen, deneme yazarı Ezra Loomis Pound 1885 yılında Idaho Eyaleti'nin Hailey kasabasında doğdu.

Bir süre Cheltenham Askeri Akademisi'nde öğrenim gördü, ancak ortaöğrenimini Wyncote'da tamamladı. New York'ta Hamilton College'ın felsefe bölümünü bitirdi. Pennysylvania Üniversitesi'nde lisansüstü eğitimi gördü. Bir süre Indiana'da Crawfordsville'de Wabash College'da öğretmenlik yaptı.

1907'te ABD'nden ayrılarak Avrupa'ya gitti; uzun süre İngiltere'de, dört yıl kadar da Fransa'da oturdu (1921-1925), sonra İtalya'da yerleşti. İkinci Dünya Savaşı yıllarında Faşizm'den yana konuşmalarından dolayı 1943'te 'vatan haini' sayıldı; savaş sonunda tutuklanıp önce Pisa'da bir kampta altı ay gözetimde tutuldu; ardından Washington'a yargılanmak üzere götürüldü, ancak akıl hastası olduğu ileri sürülerek Amerika'da Washington D.C.'deki Saint Elizabeth Hastanesine yatırıldı (1945-1958); çeşitli ülkelerdeki sanatçıların çabasıyla özel bir afla serbest kalınca, yine İtalya'ya giderek ölene dek Rapallo ve Venedik'te yaşadı.

1912'de Hilda Doolittle, Richard Aldington ve F.S. Flint'le birlikte İmgecilik akımının, ardından Blast adlı dergide W.Lewis'le birlikte Vortisizm akımının öncüsü olmuştur. 1949'te Bollingen Şiir Ödülü'nü almıştır. Batı sanat ve kültürünü her yanıyla inceleyen Pound, klasik İlkçağdan Çin ve Japon şiirine kadar ilgi göstermiş, bunlardan esinlenerek şiire yeni olanaklar ve zenginlikler kazandırmıştır. İngiliz ve Amerikan şiirini derinden etkileyen Pound "şairler şairi" olarak nitelendirilmiştir.

Ezra Pound 1 Kasım 1972 günü Venedik'te yaşama veda etti.

- Yapıtlarından:
A Lume Spento (Sönmüş Mumlarla, 1908)
Exultations (Kutlamalar, 1909)
Personae (Kişiler, 1909)
Ripostes (Karşılıklar, 1912)
Lustra (Görkem, 1916)
Hugh Selwyn Mauberley (1920)
The Cantos (Kantolar, 1976, ö.s.)

- Şiirlerinden:
Alba
Aşka Övgü
Atthis
Bahçe
Bir Kız
Canto L
Çayhane
Dönüş
Doria
Göl Adası
Gözler
Hugh Selwyn Mauberley
Irmak Boyu Tüccarın Karısı: Bir Mektup
L'art
Meditatio
Metro İstasyonunda
Nisan
Oyuncu Kadın
Pan Öldü
Tavan Arası

- Türkçe'de Ezra Pound:
Ezra Pound Seçilmiş Canto'lar (Adam Yayınları, 1995)
Cathy, Ezra Pound ( BFS Yayınları, 1987)

(Tuğrul Asi BALKAR / siir.gen.tr)

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 07.11.2009 - 07:24


#55 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 19.10.2009 - 15:31

Rubai

Senin yitik anılarındı önceki gece yüreğimi ürperten
İlkbaharın çorak bahçelere gizlice girmesi gibi
Çölü usulca yalaması gibi sabahın serin esintisinin
Kendini iyi hissetmesi gibi bir hastanın, yok başka bir nedeni

Faiz Ahmed FAİZ
Çeviri : Tuğrul Asi BALKAR





**********
Faiz Ahmet FAİZ kimdir?


- Yaşamı:
Muhammed İkbal'den sonra Urdu şiir geleneğinin çağdaş temsilcisi kabul edilen Pakistanlı şair ve gazeteci Faiz Ahmed Faiz, 1911 yılında Sialkot'da (şimdi Pakistan toprağı) doğdu.

Lahor'da felsefe, Arap ve İngiliz edebiyatı eğitimi gördü.
İkinci Dünya Savaşı'nda İngiliz-Hind Ordusu'da subay olarak görev yaptı, British Empire Medal (İngiliz İmparatorluk Madalyası) ile ödüllendirildi. Pakistan, Hindistan'dan ayrı bir devlet olunca, ordudaki görevinden istifa ederek Pakistan Times (Pakistan'da Zaman) adlı sosyalist gazetede yayın yönetmeni olarak çalışmaya başladı.

1951'de Rawalpindi Suikastı olayında yer aldığı gerekçesiyle tutuklandı, dört yıl kadar cezaevinde yattı. Anjuman Tarraqi Pasand Mussanafin-e-Hind (İlerici Yazarlar Hareketi) üyesiydi. 1979'da Ziya-Ül-Hak askeri darbesinin ardından Beyrut'ta gönüllü sürgün olarak yaşadı. Asya-Afrika Yazar Birliği'nin yayın organı Lotus'ta çalıştı.1982'de ülkesine döndü.

Faiz Ahmed Faiz 20 Kasım 1984'de Lahor'da yaşama veda etti.

- Şiirlerinden:
Bu Zincire Vuruluş, Bu Darağacı Ânı
Gazel
Hapishanede Bir Akşam Üstü
İki Cihanda da Yitiriyor Aşkını
Konuş
Rubai

- Ödülleri:
1962 Lenin Barış Ödülü


(Tuğrul Asi BALKAR/siir.gen.tr)

#56 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 25.10.2009 - 22:11

Artık Bana Kızma

Eskiden biz ikimiz
Gökle deniz gibiydik;
- Birmizin üstüne bulut çökse - öbürümüz kararırdı
Birimize hava azıcık açsa - Her şey mavileşirdi öbürümüze.
Eskiden biz ikimiz
Ocakta iki odun gibiydik:
Birbirinden ayrılınca sönüveren
Birbiriyle birleşince tutuşan.
Ama sevi
ne de çabuk kine dönüşüverdi...

Artık bana kızma, hadi.

Fatos ARAPİ
Çeviri : Tahsin SARAÇ






**********
Fatos ARAPİ kimdir?


- Yaşamı:
Arnavutluk'un seçkin şairlerinden Fatos Arapi 1930 yılında Zvërnec yakınlarındaki
liman kenti Vlora'da doğdu. 1949-1954 yılları arasında Sofya'da Karl Marx Enstitüsü'nde
ekonomi öğrenimi gördü. Tiran'da gazetecilik yaptı ve Tiran Üniversitesi'nde Çağdaş
Arnavutluk Edebiyatı bölümünde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1970 yılından sonra
Bağımsızlık Dönemi Arnavutçası dersleri verdi.

Halen Tiran'da yaşamaktadır.

- Yapıtlarından:
Şiirsel Yollar (Shtigje poetike) 1962
Dizeler ve Şiirler (Poema dhe vjersha) 1966

- Şiirlerinden:
Artık Bana Kızma
Gömüt Üzerine Bir Avuç Toprak
Özgürlüğe

(Mehmet Murat YAŞAR ve Tuğrul Asi BALKAR / siir.gen.tr)

#57 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 29.10.2009 - 14:09

Sezilmemiş Aşka Gazel

Karnındaki karanlık manolyanın
Kimseler anlamadı kokusunu.
Acıttığını kimseler bilemedi
Dişlerinle sıktığın o aşk kurşunu.

Binlerce Acem tayı uykuya yattı
Alnının ay vurmuş alanında,
O senin kar düşmanı göğsünü
Kucaklarken dört gece kollarımla.

Bakışın, tohumların solgun dalıydı
Alçılar, yaseminler arasından,
Aradım vermek için yüreğimde
O fildişi mektupları her zaman diyen.

Her zaman: acımın bahçesi benim
Gövden her zaman, her zaman şaşırtıcı
Damarlarının kanıyla dolu ağzım,
Ağzın ölümüm için söndürdü ışığını.

Federico Garcia LORCA
Çeviri: Ülkü TAMER






**********
Federico Garcia LORCA kimdir?



Gönderilen Resim

(1899 - 1936)


- Yaşamı:
İspanyol şair, müzisyen, ressam ve oyun yazarı Federico Garcia Lorca 1899 yılında Granada bölgesindeki Fuente Vaqueros'ta doğdu.

Babası Granada'da toprak sahibiydi. Lorca böylece İspanyol halkını yakından tanıma olanağını buldu. Dadısından dinlediği geleneksel İspanyol baladları ve çingene öyküleri ile büyüdü. Ailesinin daha çocuk yaşlarda satın aldığı bir kukla tiyatrosu, sanatçının tiyatroyla tanışmasına önemli bir vesile oldu.

Ailenin Fuente Vaqueros'tan Granada'ya taşınmasıyla, Lorca'nın gençlik yılları çingeneler arasında şiirler yazarak ve şarkılar söyleyerek geçti. Colegio Del Sagrago Corazon des Jesus adlı Cizvit okulu'ndan sonra Granada Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girdi. Hukukun yanı sıra edebiyat, tiyatro, müzik ve resimle ilgilendi, uğraştı.

1918'de ilk kitabını yayımladı. 1919'da Madrid'e yerleşti. Madrid'de verimli bir kültür ortamı buldu; İspanyol folklorunu inceledi. Rafael Alberti, Vicente Aleixandre, Juan Ramon Jimenez, Salvador Dali, Pedro Salinas ve Luis Bunuel ile dostluk kurdu. Yayımladığı şiir kitapları müthiş ilgi uyanırdı. 1930'da Amerika'ya çağrıldı, birçok konferans verdi. 1933'te ikinci kez Amerika'ya gitti; Arjantin, Brezilya ve Uruguay'ı dolaştı.

1934'te İspanya'ya döndüğünde ortalığı karışmış buldu. Hükümet sağcıların eline geçmişti. Maden işçilerinin ayaklanması silah zoruyla bastırılmıştı. Lorca bir yandan şiirlerini yazıyor, bir yandan tiyatrolarını oynatıyordu. 1936'da solcular başa geçince birkaç ay içerisinde toplumsal durum gerginleşti. Faşistler suikastlara girişiyor, halk da bu suikastlara karşılık veriyordu. Lorca için Granada'ya dönmekten başka çıkar yol kalmamıştı. Ama o Granada'ya döndükten bir iki gün sonra, ayaklanan Franco'cular Güney İspanya'yı ele geçirdiler ve etnik-ideolojik temizliğe başladılar. On beş bin kişiyi kurşuna dizdiler.

Federico Garcia Lorca da tutuklandı, 19 Ağustos 1936'da Falanjistler tarafından kurşuna dizildi.

Federico Garcia Lorca, yüzyılının en büyük iki İspanyol şairinden biri olarak kabul edilir. Şiirde, politikada ve ahlak anlayışında modernliğin savunucusu olan Lorca için çağdaşlarının "en yaratıcısı, en gelenekseli ve en İspanyol'u" tanımı kullanılmaktadır.

- Yapıtlarından:
Impresiones y paisajes (İzlenimler ve Görünümler, 1918)
Poema del cante jondo (Cante Jondo Şiiri, 1921)
Libro de poemas (Şiirler Kitabı, 1921)
Oda a Salvador Dalí (Salvador Dali'ye Ode, 1926)
Canciones (Şarkılar, 1927)
Primer romancero gitano (Çingene Baladları, 1928)
Poeta en Nueva York (Şair New York'ta, 1930)
Llanto por Ignacio Sánchez Mejías (İgnacio Sançez Mejiyas'a Ağıt, 1935)
Seis poemas gallegos (Altı Galiçya Şiiri, 1935)
Diván del Tamarit (Tamarit Divanı, 1936)
Sonetos del amor oscuro (Kara Sevda Soneleri, 1936)
Primeras canciones (İlk Şarkılar, 1936)

- Şiirlerinden:
Anış
Atlının Türküsü
Ayağı Karıncalı
Deniz Suyu Türküsü
Dövülen Çingenenin Şarkısı
Göğün Yeşilinde
Hoşça Kalın
Kaçışa Gazel
La Soleâ
Ölü Çocuğa Gazel
Sevilla Ninnisi
Sezilmemiş Aşka Gazel
Su Kıyısında İki Gemici
Üç Nehir Üstüne Küçük Balad

- Türkçe'de Federico Garcia Lorca:
Seçme Şiirler (Yön Yayıncılık)
Zambak ve Gölge (Yordam Yayınları)
Seçilmiş Şiirler (Adam Yayınları)
"Cante Jondo" Şiiri (Adam Yayınları)
Federico Garcia Lorca: Bütün Şiirler (4 kitap) (Çekirdek Yayınlar)
Ne Garip Federico Adında Olmak ( Can Yayınları)
Federico Garcia Lorca Bütün Şiirleri (Varlık Yayınları)

(Tuğrul Asi BALKAR / siir.gen.tr)

Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 29.10.2009 - 14:10


#58 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 07.11.2009 - 12:15

Ecce Homo*

Evet, bilirim nereden geldiğimi
Alev gibi doymamış, aç
Yanar, tüketirim kendimi.
Işık olur, ne tutarsam,
Küldür arkamda kalan.
Ben ateşim besbelli.

Friedrich NİETZSCHE
Çeviri: Önay SÖZER


* Ecce homo: İşte insan





**********
Friedrich NİETZSCHE kimdir?


Gönderilen Resim

(1844 - 1900)

- Yaşamı:
Alman şair ve varoluşçu filozof Friedrich Nietzsche, Röcken'de doğdu.

Tam adı Friedrich Wilhelm Nietzsche'dir.

"Güç İstenci", "Üstinsan", "Bengidönüş" gibi özgün fikirlerle tanınır.

Babasının 1849'da ölümü nedeniyle annesi ile birlikte Naumburg'a giderek Bürgerschule'de öğrenime başladı. 1858'de ünlü Alman aydınlarının öğrenim gördüğü Pforta'ya yazıldı. Arkadaşlarıyla şiir, kültür tarihi, felsefe çalışmaları yapan Germania adlı bir dernek kurdu. 1864'te Bonn Üniversitesi'ne girdi.

1865'te, öğrenimini izlediği dil bilgini Friedrich Wilhelm Ritschel'in Leibzig Üniversitesi'ne
geçmesi üzerine burada öğrenimini sürdürdü. 1868'de yüksek öğrenimini bitirdi. Fransız-Prusya Savaşı başlayınca gözleri bozuk olmasına karşın süvari olarak orduya alındı, eğitim sırasında attan düştü ve sık sık bunalım geçirmeye başladı. 1869'da Basel Üniversitesi'ne öğretim görevlisi olarak atandı. Ertesi yıl İsviçre vatandaşı olarak öğretim üyeliğine getirildi. 1870'de Fransa-Almanya Savaşı'na gönüllü sağlık görevlisi olarak katıldı, ancak dizanteri ve difteriye yakalanması nedeniyle Basel'e döndü. 1875'ten 1899'a kadar iniş çıkışlı bunalımlı sarsıntılı dönemler geçirdi. 1879'da Basel Üniversitesi'nden malulen emekli edildi.

1889 yılı başında bir daha düzelmeyen bir ruhsal çöküntüye giren Friedrich Nietzsche 25 Ağustos 1900 günü Weimar'da yaşama veda etti.

- Felsefesi:
Nietzsche'nin felsefe öğretisi, kendi çağına tümden bir karşı çıkış olarak görülmektedir. Amacı, insanı akılcılığın kıskacından kurtarıp kendisi üzerinden düşünmesini sağlamaktır. Ona göre Tanrı ölmüştür ve insanlar Dünya'da yapayalnız kalmışlardır. Bu yüzden insanlar Tanrı'dan bekledikleri umut ve istekleri bir kenara bırakıp kendilerini Dünya'ya adamalıdırlar. Böylelikle düşünce ile yaşam arasında bağ kurulması daha kolay olur.

"Güç İstenci", "Üstinsan", "Bengidönüş" gibi özgün fikirlerle tanınan Nietzsche, Psikanaliz'de kullanılan "BilinçAltı" (id) kavramından ilk kez bahseden kişi olmuş ve bu yönüyle Sigmund Freud ve Psikanaliz'i etkilemiştir.

- Kitaplarından:
Böyle Buyurdu Zerdüşt
İnsanca, Pek İnsanca
Tragedyanın Doğuşu
Ecce Homo
Tarih Üzerine
Aforizmalar
Putların Alacakaranlığı
Dionysos Dithyrambosları

- Şiirlerinden:
İşaret Ateşi
Köprünün Üstünde
Yalnız
Ecce Homo
Yeni Denizlere Doğru
Yurtsuz

(tr.wikipedia.org, Tuğrul Asi BALKAR / siir.gen.tr)

#59 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 11.11.2009 - 04:16

Yabandan Gelen Kız

O dar vadideki yoksul çobanlar
Arasına uzak ellerinden,
Genç ve güzel bir kız baharla koşar
Gelirdi ilk tarla kuşu öterken.

Doğduğu yer onun başka ellerdi,
Kimseler bilmezdi geldiği yeri;
İzi de hemen kaybolur giderdi,
Bırakır bırakmaz bu vadileri.

Çobanlar genç kızı görünce hemen,
İçleri neşeyle dolar taşardı;
Olmazdı fakat hiç taşkınlık eden,
Çünkü kız o kadar güzel, kibardı.

Onlara mutlu bir elde yetişen,
Bambaşka güneşler altında olan,
Yemişler, çiçekler getiren bu şen
Kızı dört gözle beklerdi her çoban.

Hepsine güzel bir hediye verir,
Kâh yemiş, kâh çiçek, memnun ederdi;
Genç,yaşlı, ihtiyar, herkes sevinir,
Şen şatır gülerek eve giderdi.

Herkese karşı çok cömertti bu kız;
Ama sevişen bir çift görünce hemen,
Çiçeği, yemişi seçer ve yalnız
Onlara verirdi en güzelinden.

Friedrich SCHİLLER
Çeviri:
Burhanettin BATUMAN






**********
Friedrich SCHİLLER kimdir?


- Yaşamı:
Alman romantik, şair, tiyatro yazarı ve estetikçi Friedrich Schiller, Marbach'da doğdu.
Tam adı Johann Christoph Friedrich von Schiller'dir.

Hukuk ve tıp okudu. Orduda hekimlik yaptı. Rousseau ile Kant'tan etkilendi. Eski Yunan ozanlarını inceledi. Haydutlar (Die Rauber) adlı oyununda baskıcı yönetimlere başkaldırıyı savunduğu için Stuttgart'tan ayrılmak zorunda kalarak önce Mannheim'e, sonra Saksonya'ya gitti. Birkaç yıl Leipzig ve Dresden'e yaşadı. 1787'da Weimar'a yerleşti. Goethe ile birlikte 'Horen' adlı dergiyi çıkardılar. Alman Yazınında Coşkunluk (Sturm und Drang) akımının temsilcisidir.

Aydınlanma çağının ve felsefe akımının önemli düşünürlerinden olan Friedrich Schiller 9 Mayıs 1805 günü Weimar'da yaşama veda etti.

- Şiirlerinden:
Alman Sanatı
Bölüşün Dünyayı
Genç Kızın Yakınışı
Kutsal Amaçlar Yolcusu
Paris'te Antik Eserler
Yabandan Gelen Kız

- Yapıtlarından:
Hırsızlar
Maria Stuart
Kişinin Estetik Eğitimi Üzerine Notlar
Otuz Yıl Savaşı Tarihi
Goethe'ye Mektuplar
Wilhelm Tell

- Türkçe'de Friedrich Schiller:
Balad'lar ve Şiirler

(derleme)

#60 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 14.11.2009 - 13:40

Rüzgâr Bizi Götürecek

küçücük gecemde benim, ne yazık
rüzgârın yapraklarla buluşması var
küçücük gecemde benim yıkım korkusu var

dinle
karanlığın esintisini duyuyor musun?
bakıyorum elgince ben bu mutluluğa
bağımlısıyım ben kendi umutsuzluğumun

dinle
karanlığın esintisini duyuyor musun?
şimdi bir şeyler geçiyor geceden
ay kızıldır ve allak bullak
ve her an yıkılma korkusundaki bu damda
bulutlar sanki, yaslı yığınlar misali
yağış anını bekliyorlar

bir an
ve sonrasında hiç.
bu pencerenin arkasında gece titremede
ve yeryüzü giderek durmada
bu pencerenin arkasında bir bilinmez
seni ve beni merak ediyor
ey baştan aşağı yeşil!
yakıcı anılar gibi ellerini,
bırak benim aşık ellerime
ve dudaklarını
varlığın sıcak duygusunu
benim sevdalı dudaklarımın okşayışına bırak
rüzgâr bizi götürecek
rüzgâr bizi götürecek.

Furuğ FERRUHZAD
Çeviri: Haşim HÜSREVŞAHİ







**********
Furuğ FERRUHZAD kimdir?


Gönderilen Resim

(1935 - 1967)

İranlı şair, yazar, ressam, sinema yönetmeni , oyuncu.


- Yaşamı:
Tahran'da doğdu.

Mahalle mektebinde 9. sınıfa kadar devam ettikten sonra kız sanat okuluna gitti.
17 yaşındayken Perviz Şapur ile evlendi. Eğitimine kocasının yanında Ahvaz'da devam etti.
Evliliğinden iki yıl sonra eşinden ayrıldı.

Tahran'a geri dönüp şiir yazmaya devam etti ve Esir adını verdiği ilk kitabını yayınladı.
1958 yılında eleştirmen, yazar ve yönetmen İbrahim Gülistan'la tanıştı ve dokuz ayını Avrupa'da geçirdi.
Bu dönemde şiirlerine devam etti ve iki kitabını daha yayınladı. Bunlardan ilki "Duvar" diğeri ise "İsyan"dır.

İranlı cüzzam hastaları ile ilgili olarak Tebriz'de film yaptı. 1962 yılında "Kara Ev" adını verdiği filmiyle dünyanın çeşitli yerlerinde ödüller kazandı.

1963 yılında "Yeniden Doğuş" adlı eserini yayınladı. Artık şiirde olgunlaşma dönemidir ve sanatsal düzeyi yüksektir. Bu kitabıyla şair, İran şiirinde derin ve etkileyici değişikliklere yol açtı.


İran'ın 20. yy'da yetiştirdiği en önemli kadın şairlerinden olan Furuğ Ferruhzad 13 Şubat 1967 günü henüz 32 yaşındayken bir otomobil kazası sonucu yaşama veda etti.

Modern İran şiirine önemli katkılar sağlayan şairin ölümünden sonra çalışmaları "Soğuk Mevsim" adı altında bir kitapta toplandı. Michael Hillman, "Yalnız Kadın" adıyla onun hayatını ve şiirlerini 1987 yılında yayınladı. Şairin şiirleri ve yaşamı hakkında daha pek çok makale ve kitap yayınlandı. Hayatı filme çekildi.

Füruğ Ferruhzad, şiirlerinde kadınların sorunlarını ele almakta, İran toplumunun kadınlara karşı uyguladığı ayrımcılığı eleştirmektedir. Bu fikirleri zaman zaman şiddetli tartışmalara yol açmıştır. İran'da kadınların yaşamlarının daha iyi hak ve koşullara kavuşmasını savunmaktaydı. Dönemindeki Şah'ın despotluğuna da karşı çıkmıştır. Şiirleri kimi zaman İran toplumunca erotik bulunmuştur.

Ünlü İranlı yönetmen Abbas Kiyarüstemi'nin 1999 yapımı "Rüzgar Bizi Sürükleyecek" filminin adı, şairin yukarıdaki şiirinden alıntıdır.


- Ödüllerinden:
1962 yılında yaptığı belgeselle İtalya belgesel filmler festivalinde birincilik.
1963 yılında “Kara Ev” filmiyle, Almanya Oberhausen Film Festivalinde En İyi Film ödülü.

- Yapıtlarından:
Tutsak (1952)
Duvar (1956)
İsyan (1957)
Yeniden Doğuş (1963)
Seçme Şiirler (1964)

- Şiirlerinden:
Akbaba
Kızıl Gül
Pencere
Rüzgâr Bizi Götürecek
Tutsak
Yeryüzü Ayetleri
Yeşil Düş

- Türkçe'de Furuğ Ferruhzad:
Sonsuz Günbatımı (Ada Yayınları, 1989)
Ve Yaralarım Aşktandır (Öteki Yayınevi, 1999)
Bütün Şiirleri (Şule Yayınları, 1999)
Bir Başka Doğuş (Om Yayınları, 2002)


(derleme)





Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

0 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 0 ziyaretçi, 0 gizli