İçerik değiştir



Sayı 84: 1909 Adana Olayları'nın Yüzüncü Yıldönümü


  • Yanıtlamak için giriş yapın
Bu konuya yanıt verilmedi

#1 LaHesis

LaHesis

    Baş Yazar

  • Üyeler
  • 1.142 Mesaj
  • Cinsiyet:Belirtilmedi

Gönderim zamanı 22.04.2009 - 00:36


yazmış hoca,üzerine söyleyecek söz yok,reklam da yapalım bu arada,TÜRKSAM ı takip edin arkadaşlar, bu ülkede birşeyler yapmaya çalışanlar da var...

1909 Adana Olayları için nasıl söylenmesi yada nasıl bir adlandırma yapılması gerekir diye baktığınızda 31 Mart Vakası diye bilinen Siyasal İslamın 13/14 Nisan 1909 tarihinde İstanbulda ortaya koymuş olduğu eylemler bütününün Adanadaki Ermeniler tarafından maçlarda gol için tam zamanı, tam zamanı şimdi tezahüratı gibi anlamlandırılarak bir ayaklanma şekline büründürülmesidir. Bir başka deyişle, olayların başlangıcının yüzüncü yılını idrak ettiğimiz şu günde, yüz yıl önce II. Meşrutiyetten itibaren silahlanmalarını yasal çizgiye çeken Ermenilerin bu krizi fırsat olarak değerlendirilerek bir ayaklanma gerçekleştirmeleri olgusudur. Gerçek budur da Ermeniler dış dünyaya nasıl çıkmışlardır. Evet olar her zaman olduğu gibi dünyayı yine kendi bildikleri yolda kandırmışlardır. Dünya kamuoyuna meseleyi öyle bir algılatmışlardır ki, yaşanan olaylar 1909 Adana Ermeni Katliamıdır. Peki geçekten de durum böyle midir? Zinhar. Bu kan gövdeyi götüren kitlesel olaylar Ermenilerin başlattığı Müslümanların kendilerini koruma güdüleriyle ortaya koydukları bir toplumlararası çatışmadır.

Peki Yüz Yıl neden bu kadar çok önemlidir? Kuşkusuz Yüzüncüyıl her şeyden ve her türlü eylemden çok önemlidir. Çünkü bu tarihlerde yapılan eylemler toplumun sosyal belleğinde kalıcıdır.İşte bu nedenle dış dünyada çıkar sağlama uğruna Ermeni soykırım savlarını kabul ettirme mücadelesini veren Ermeni aktivistleri için onlu, ellili yıllar bu yüzden önemlidir ve onların bu yıllarda gerçekleştirilmesi gereken önemli hedefleri vardır ve de kurumsal olarak hedefleri yönünde yapılanmışlardır. Bunun nedeni basittir ve açıktır. Çünkü bu mesele Ermeni aktivistleri tarafından ciddi bir meta haline gelmiştir. Bu durum, meydanı dolduran Hikmetinden sual edilmez sahnedeki Türk aktivistleri için de aynı derecede geçerlidir. Ama yine bir hakikattir ki, hem suçlu hem de güçlü yaklaşımda oldukça beceri ve deneyim sahibi olan Ermeni aktivistler bizim Türk aktivistlerinden fersah fersah öndedirler. Onların bu meseleyi canlı tutmak için yapmış oldukları etkinlikleri irdelendiğinde görüleceği üzere, koydukları hedefe de büyük ölçüde ulaşmış oldukları görülmektedir. Açıkça ifade etmek gerekir ki, Türk-Ermeni İhtilafının Dünya Kamuoyu tarafından tek yanlı olarak kabul görür hale gelmesinde, Ermeni Aktivistler açıkça Ermenistan lehinde gerçekten başarılı olmuşlardır. Bu konuda Sezarın hakkını Sezara vermek gerekir. Yine Ermeni aktivistleri bu meseledeki akilâne açılımlarıyla Demoklesin Kılıcı gibi TC Devletini Ankara merkezli üretilen politikalarda dış dünyaya açılamaz duruma getirmişler, Türkiyenin olumlu açılımlarına ket vuracak biçimde gündemi bu şekilde kısırlaştırmışlardır.

Onların bu açılımlarından maksat ihtilaf kazanım olarak geri dönmeli ve nihayetinde yüz yıl sonra herkesin kabul edebileceği bir nihaî hedefle sonuçlanmalıdır. İşte bu nedenle ara ve nihai hedefler ya da ulaşılması gereken en büyük kazanımlar olarak yıl dönümlerde hedef olarak belirlenmiştir. İşte, onlar böyle düşünürler, koydukları hedefler kendi nokta-i nazarlarından gerçekçidir, genellikle de düşledikleri hedeflerle bütünleşirler. 1915 Olaylarına benzer şekilde bu yıl 1909 Adana Olaylarının 100. yıldönümüdür. Kuşkusuz bu yıldönümündeki hedef de bir ulusal kontrat gibi yazılı olarak bağıtlanmıştır. Bu bağlamda, bu yıl için iki büyük nihaî hedef ortaya koymuşlardır. Ermeni aktivistlerine göre 2009 yılının nihaî hedefini de ABD Başkanı Barrack H. Obama yerine getirecektir. Çünkü Başkan Obama Amerikan seçimleri öncesi 2009 yılında yapacaklarını yazılı olarak taahhüt etmiştir. Bunlardan birincisi Başkan Barrack H. Obama 24 Nisan 2009 tarihinde yapacağı geleneksel konuşmasında mutlaka soykırım lafzını telaffuz etmesidir. Her ne kadar Türkiye seyahati sonrası soykırım sözcüğünü tam olarak ifade etmeyeceği az çok belli olsa da her halde buna benzer bir sözcük kullanacağı da açıktır. Başkan Obama?nın 24 Nisan 2009 tarihinde sözde Ermeni Soykırım günü yapacağı konuşmasında annihilation, extermination sözcüklerini kullanacağı düşünülmektedir. Bu sözcüklerden birisini kullandığında Türkiye?de zafer çığlıkları atılarak AKP Hükümetinin zaferi olarak kamuoyuna sunulması yeğlenecektir. Gelin görün kü bu sözcükler en soykırım sözcüğü kadar tehlikelidir. Bu sözcüğün birincisinin anlamı yok ediş ikincisinin anlamı ise ırk katliamı, ortadan kaldırma dır. Obama büyük bir olasılıkla bu iki sözcükten birisini kullanacak biz de Türkiyede acaip sevindirik olacağız sormayın gitsin. Gazete başlıklarını şimdiden görür gibi oluyorum. Bravo Bay Başkan, ancak bu senden beklenirdi diyeceğiz, büyük puntolarla Hatta bazı gazetelerimizin Obamaya yalakalık yaparak İngilizce manşet atmayı da yeğlemeleri ihtimal dahilindedir. Thank You Obama yedi sütuna manşet

Haziran ayında da muhtemelen ABD?den Türkiyeye yönelik bir ikinci açılım gelecektir. Nedir bu ikinci eylemsel hareket? Temsilciler Meclisinde Fransız Meclisine benzer tarzda Ermeni Soykırım ve İnkar Yasası?nın geçmesini sağlayacaklardır. Bu yolda ABD Başkanından yazılı bir taahhüt almalarının arkasında yatan neden ise ?1909 Adana Olaylarıdır. Ama gelin görün, görülen odur ki ABD Başkanının ve ABDnin Temsilciler Meclisinin Ermeni meselesinde yapacağı olumsuz çıkışlara karşı TC?nin nasıl bir tavır sergileyeceği de net bir biçimde belirlenmemiştir, ortaya konulamamıştır. Başbakan yeşil bölgeden kırmızı bölgeye geçerken sararken çıkacağı da belli değildir ve bu konudaki politika hala belirsizliğini korumaktadır. Obamanın Adana Olaylarının yüzüncü yıldönümünde ortaya koyacağı performans daha sonraki çıkışlarına zemin oluşturması açısından hem Ermeni aktivistler hem de Ermeni kökenli Amerikan seçmeni tarafından umutla beklenilmektedir.

Ülkemizdeki Ermeni sever bilim insanlarımız da gerekli ortamı hazırlamağa 2008?in son aylarından itibaren başlamışlardır. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Çağdaş Türk Tarihi Atatürk Enstitüsü tarafından 21 Kasım 2008 tarihinde Adana ve Çevresinin Sosyal ve Ekonomik Tarihi (The Social and Economic History of Adana and its Districts) bir çalıştay (Workshop)la başlamış, aynı gün Enstitü Müdürü Prof.Dr. Zafer Toprak, Meltem Toksöz,Dr.Hilmar Kaiser, Halis Akder, ünlü Gomidas Enstitüsü Başkanı Ara Sarafian, Vahe Tachjian bu çalıştayda birer bildiri sunmuşlardır. Ertesi günü ise Prof.Dr.Binnaz Toprak moderatör olarak Buradan Sonra Nereye Gideceğiz? (Where do we go from here?)yapılacaklar hakkında bir değerlendirme yapmıştır. Onlara göre gidilecek yer bellidir. Zaten özür kampanyasıyla nereye gideceklerini ortaya koymuşlardır.






Benzer Konular Daralt

0 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 0 ziyaretçi, 0 gizli