İçerik değiştir



- - - - -

Nefes


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 28 yanıt verildi

#1 shy

shy

    xrÜt / kudI

  • Kurucular
  • 16.791 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 31.03.2009 - 16:07







DOÐRUNUN SÖYLENMESİNDEN ÇOK, KİM TARAFINDAN, NEREDE VE NE ZAMAN SÖYLENDİÐİ ÖNEMLİDİR.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Gönderilen Resim

#2 shy

shy

    xrÜt / kudI

  • Kurucular
  • 16.791 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 31.03.2009 - 16:54

“Nefes”, Güneydoğu’da Irak sınırına yakın bir ilçedeki komando tugayında bulunan ve Karabal Tepesi’ndeki röle istasyonunu korumakla görevlendirilen bir yüzbaşı komutasındaki 40 askerin hikayesidir.

Buz gibi sulardan geçtiler, tepelere tırmanıp, yamaçlardan indiler…
Güneşte kavruldular, iki gün iki gece..
Ellerinde tüfekleri… Sırtlarında evleri… yüreklerinde sevdikleriyle…

Sınır nedir, neresidir bilmezdi çoğu... Emir almadıkları, emir de vermedikleri bir hayattan, her şeyi emirle yaptıkları bir hayata geçtiklerinde sınırları da gördüler...

Mevzilerde beklediler.. Korudukları telsizden analarıyla, babalarıyla, sevgilileriyle görüşebilmek için telefon sırası beklediler…

Kendilerini neyin beklediğini bilmeden günlerce, aylarca beklediler Karabal Tepe’de…

Yönetmen: Levent Semerci

Senaryo: Levent Semerci, Mehmet İlker Altınay, Hakan Evrensel

Yapım:
2008 ~ Türkiye

Tür:
Dram, Gerilim, Savaş

Yönetmen:
Levent Semerci

Senaryo:
Levent Semerci, Hakan Evrensel, M. İlker Altınay

Senaryo (Kitap):
Hakan Evrensel

Yapımcı:
Levent Semerci

Müzik:
Fırat Yükselir
Dağıtım:
Medyavizyon

Filmin Websitesi:
www.nefesfilm.com

Süre:
2 saat

Gösterim Tarihi:
29 Ekim 2009
DOÐRUNUN SÖYLENMESİNDEN ÇOK, KİM TARAFINDAN, NEREDE VE NE ZAMAN SÖYLENDİÐİ ÖNEMLİDİR.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Gönderilen Resim

#3 Who am I

Who am I

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 1.041 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:ça test egale
  • İlgi Alanları:naie pas peur de moi

Gönderim zamanı 08.07.2009 - 22:19

Bu filmin baya , reklamlarını gördüm daha yayına girmedi bekliyorum gidicem bakalım nasıl filmmiş çok merak ediyorum *vava
Doğa yıllardır bize herşeyi veriyor , peki biz doğaya ne verdik ? Sigara paketine 5 tl yada 7 tl veriyoruz , peki açan olanı görüyormuyuz ? bir hayvan öldürüldüğünde günlerce protesto ediyoruz ,peki bir şehit verdiğimizde kaç gün şehitlerimizi anıyoruz ? dizi yada şarkı sözlerini ezberliyoruz peki , kaç kişi Atatürk ilke ve inkilaplarını biliyor ? Müslümanız diyorsunuz , ama islamın şartlarını yada kurallarını bilmiyorsunuz bu nasıl müslümanlık ? herkes kendini imam sanıp konuşuyor , açın kuranı okuyun ne yazıyor acaba diye,insanları eleştiriyoruz peki kaçımız kendimizi eleştirmeye cesaret buluyor

#4 Can Ka No Rey

Can Ka No Rey

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 9.354 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 17.08.2009 - 17:02

Gönderilen Resim

“Nefes”, Güneydoğu’da Irak sınırına yakın bir ilçedeki komando tugayında bulunan ve Karabal Tepesi’ndeki röle istasyonunu korumakla görevlendirilen bir yüzbaşı komutasındaki 40 askerin hikayesidir.

Buz gibi sulardan geçtiler, tepelere tırmanıp, yamaçlardan indiler…

Güneşte kavruldular, iki gün iki gece..

Ellerinde tüfekleri… Sırtlarında evleri… yüreklerinde sevdikleriyle…

Sınır nedir, neresidir bilmezdi çoğu... Emir almadıkları, emir de vermedikleri bir hayattan, her şeyi emirle yaptıkları bir hayata geçtiklerinde sınırları da gördüler..

Mevzilerde beklediler.. Korudukları telsizden analarıyla, babalarıyla, sevgilileriyle görüşebilmek için telefon sırası beklediler…

Kendilerini neyin beklediğini bilmeden günlerce, aylarca beklediler Karabal Tepe’de…


Yapım: 2008 ~ Türkiye

Tür: Dram , Gerilim , Savaş

Oyuncular: Engin Hepileri , İlker Kızmaz , Mete Horozoğlu , Banu Çiçek , Barış Bağcı

Yönetmen: Levent Semerci

Senaryo: Levent Semerci , Hakan Evrensel , M. İlker Altınay

Senaryo (Kitap): Hakan Evrensel

Yapımcı: Levent Semerci

Görüntü Yönetmeni: Fırat Yükselir

Dağıtım: Medyavizyon

Filmin Websitesi: http://www.nefesfilm.com/

Süre: 2 saat

Gösterim Tarihi: 16 Ekim 2009 (Türkiye)



#5 konyaforum.biz

konyaforum.biz

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 6 Mesaj
  • İlgi Alanları:www.konyaforum.biz tek ilgi alanım sitem ve futbol :)

Gönderim zamanı 17.08.2009 - 19:43

bu film gercektende süpere benziyor
www.konyaforum.biz konyalıların bulusma adresi

#6 antiqa

antiqa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 7.424 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 19.08.2009 - 15:55

sen uyursan herkes ölür.

fragmanlar güzelmiş bakalım hele bir film çıksın.

#7 matahari

matahari

    ...Ney Neva Eyler...

  • Muhabirler
  • 2.440 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Gurup Şurup
  • İlgi Alanları:Kitap,müzik,spor ,kelime ve zeka oyunları...Genel kültür yarışmaları...

Gönderim zamanı 13.10.2009 - 05:25

Gönderilen Resim

Yönetmen Levent Semerci
Senaryo Hakan Evrensel, M. İlker Altınay
Filmin Türü Drama, Gerilim
Orijinal Adı Nefes
Yapımcı Firma Lions Gate Films Inc.
Yapım Yılı 2008
Yapım Ülkesi Türkiye
Filmin Süresi 120 dakika
Resmi Sitesi http://www.nefesfilm.com/
Dağıtıcı Firma Medyavizyon
Vizyon Tarihi 29.10.2009


Irak sınırında görevli 40 askerin hikayesinin anlatıldığı Nefes filmi mehmetçiğin destansı öyküsünü anlatmakta.



Bir yandan Kürt açılımı bir yandan da şehit haberleri ile bunalmışken 16 Ekim'de ayında vizyona girecek "Nefes" filmi epey ilgi göreceğe benziyor.

Filmin başrol karakteri yüzbaşı, bir askerin nöbet sırasında öldürülmesi üzerine, geri kalan askerlerine, izleyiciyi ağlatan bir konuşma yapıyor.

Filmin senaryosu aynı zamanda filmin yönetmeni olan Levent Semerci ile Mehmet İlker Altınay ve Hakan Evrensel'e ait. Senaryo Hakan Evrensel'in 'Güneydoğudan Öyküler' adlı kitabından uyarlanmış.
Kitabında Güneydoğu'da yaşanan terörü anlatan Hakan Evrensel, askeri okul mezunuymuş. Uzun yıllar Güneydoğu'da subay olarak görev alan Evrensel, kendi isteğiyle ordudan ayrıldıktan sonra tanıklıklarını kitaplaştırmış.

Levent Semerci'nin yönetmenliğini yaptığı film, Antalya'nın Kemer İlçesi yakınlarındaki Tahtalı Dağı'nda çekilmiş. Film için dağda, 2365 metre yükseklikte, küçük bir karakol kurulmuş.

Film, gerçek bir hikayeden yola çıkılarak yazılmamış.
Bugüne kadar görülen, duyulan ve yaşanan olaylar birbirine eklenerek, tamamen kurmaca olaylar ve karakterler yaratılmış.

40 askeri canlandıracak yetenekli, zamanı bol ve ünlü olmayan isimler seçilmiş.

Çekimler Tahtalı Dağı'nın yanı sıra Gömbe, İstanbul ve İzmit'te yapılmış

Hazırlık aşamasında bölgede görev yapmış emekli askerlerle ve askerliklerini orada yapmış gençlerle konuşulmuş

Hazırlıklarına iki yıl önceden başlanan filmin çekimi 140 gün sürmüş.

Oyuncular bir ay, emekli bir eğitim subayı tarafından gerçeğe birebir uygun şartlarda eğitim almış.


Aşağıda yayınlamış olduğum filmdeki bir sahneden alınmış videoda geçen diyalog:

Yüzbaşı: Kamil Ateş sen öldün! Karın var mı?

Asker: Var komutanım.

Yüzbaşı: Lojmanda mı kalıyor?

Asker: Evet komutanım.

Yüzbaşı: Söyle hemen yeni ev arasın. Lojmanda çok fazla tutmayacaklar. Çünkü sen öldün. Anan, baban hayatta mı?

Asker: Evet komutanım.

Yüzbaşı: İyi cenazeni ona göndeririz. Sen!

Asker: Hakan Atakan, Hatay. Emret komutanım!

Yüzbaşı: Öldün sen Hataylı. Annenizin gözü yaşlı, hüngür hüngür ağlıyor kadın.
Komşularınızın kolları arasında.
Bileklerini ovuyorlar kolonyayla. 'Evladım' diye ağlıyor.
Babanız da ağlıyor.
Göstermiyor ama yıkılmış bir köşeye içten içe ağlıyor adam.
Ama ağzında bir cümle, 'Vatan sağolsun, memleket sağolsun, bir oğlum olsa onu da gönderirim' diye ağlıyor.
Aldılar hepinizi, aldılar.
Gönderdik cenazeleri ailenize, kurşun izlerini silerler, yıkarlar sizi.
Bir güzel de bayrağa sararlar.
Böyle öldü.
En değer verdiğim adam böyle öldü.
Ama uyuduğu için değil, buraya erken gelelim diye.
Koydular helikoptere, gönderdiler memleketine.
Televizyona bile çıkarsınız. 45 saniyeliğine kahraman olursunuz.
Çıkar süslü bir karı, hüzünlü sesle anlatır.
Hekim Bulut, karakol baskınında şehit düştü.
45 saniye.
Sonra da magazin haberleri.
Kahramanca mı savaştınız? Hayır.
Bu adam uyuduğu için öldünüz.
Kızmayın ona.
Kızmayacaksınız.
Kendinize kızın.
Burası bir birlik.
Arkadaşınla hareket edeceksin.
O uyusa bile uyumayacaksın.
Uyurken ölemeyeceksin! Uyursan ölürsün! Ölürsünüz! Sen uyursan herkes ölür.
Bak 'Hazırım' yazıyor.
Neye hazırsınız?
Uyurken ölmeye hazırsınız.
Uyumayacaksınız! Yemeyeceksiniz, dinlenmeyeceksiniz.
Sizin cesetlerinizi, sizin cenazelerinizi ailenize göndertmeyeceğim.
Ölmenizi yasaklıyorum.
Anlaşıldı mı asker?

Asker: Emredersiniz komutanım
BİZ ÜÇ KİŞİ YAŞIYORUZ..BEN,KENDİM VE ŞAHSIM..

#8 DKNH

DKNH

    εїз Black Mamba 24 km/h hız yapar..

  • Muhabirler
  • 9.404 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Yok ki benim bir yedeğim

Gönderim zamanı 13.10.2009 - 11:33

bazen oraların da biizim topraklar oldugun hatırlamaya ihtiyacımız oldugun
kendimiz hatırladıgımız gibi oradakilere ve baska topraklardaki insanlara da hatırlatmak gerektigini düşünüyorum
seyretmem gerek
Gönderilen Resim
Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....

#9 Edys

Edys

    ....

  • Dokunulmazlar
  • 16.109 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:istanbul,antalya,bodrum ve başka yerler
  • İlgi Alanları:FENERBAHÇE

Gönderim zamanı 13.10.2009 - 13:06

nefes nefes e diye bir film daha vardı. gerçi içeriği farklıydı onun ;)

bu film de izlenilmesi gereken bir film gibi duruyor.. kimsenin oradaki askerleri falan aklına getirdiği yok hiç değilse bu şekilde biraz hatırlanır umarım.

#10 Rabbit

Rabbit

    bir ilgi delisi

  • Yöneticiler
  • 11.851 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:qop

Gönderim zamanı 13.10.2009 - 13:11

izleyemem ben bunu hayır ;)
"seni o kadar yakından görünce,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni"

#11 kılıç

kılıç

    Sadece KILIÇ...

  • Üyeler
  • 11.484 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:BAŞIMIZ DİK

Gönderim zamanı 14.10.2009 - 12:08

İzleyelim görelim.Umarım çok iyi bişey çıkmıştır ortaya....
Bir gün daha geçti ve biz biraz daha yaklaştık;Bizden hiç uzak olmayan ölüme...

#12 Hammurabi

Hammurabi

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 1.804 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Di li Geçmiş zaman. hani şu uğruna cihan değen var ya...
  • İlgi Alanları:İlgilenmeye değecek HERŞEY.

Gönderim zamanı 14.10.2009 - 14:36

bir izleyelim hele sonra konuşuruz *böö
Beni övücü sözleri bırakınız geleceğe dair planları konuşalım.
(Mustafa Kemal ATATÜRK)

#13 Lamos

Lamos

    Kelyu

  • Dokunulmazlar
  • 7.490 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 21.10.2009 - 20:04

Filmin sonunda salondan birisi şöyle diyordu.

Bazukamı alıp dağlara çıkacam anasını satim çok feci sinirlendim o. çocuklarına :D

#14 pikaçu

pikaçu

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.230 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:gurup şurup
  • İlgi Alanları:bıdı bıdı

Gönderim zamanı 21.10.2009 - 20:11

ben onu herzaman diyorum :D

televizyona çıkan şehit anneleri madem onlar (o.çukları) annelerine döndü bizimkileride yolla başbakan diyolardı :P
SABIRRRR SABIRRR SABIR........

#15 kılıç

kılıç

    Sadece KILIÇ...

  • Üyeler
  • 11.484 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:BAŞIMIZ DİK

Gönderim zamanı 22.10.2009 - 13:33

Bazukası mı varmış?Daha ne duruyor öyleyse..:)Hafta sonu gideyim, heycanlamdım şimdiden....
Bir gün daha geçti ve biz biraz daha yaklaştık;Bizden hiç uzak olmayan ölüme...

#16 antiqa

antiqa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 7.424 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 25.10.2009 - 12:18

seyrettim dün akşam da o kadar da güzel bir film olmamış. filmi güzel yapan tek şey herhalde yaşanmış olması.
ilk başlarda atraksiyon var. filmin girişini iyi yapmışlar, ortalar çok sıkıcı. gereksiz ayrıntılar. filmi dolduralım istemişler.
filmin sonuna doğru tekrar yükseliyor atraksiyon.

#17 Rabbit

Rabbit

    bir ilgi delisi

  • Yöneticiler
  • 11.851 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:qop

Gönderim zamanı 25.10.2009 - 19:00

izlemeylim o zaman antiqa begenmemiş *fiuv
"seni o kadar yakından görünce,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni"

#18 Lamos

Lamos

    Kelyu

  • Dokunulmazlar
  • 7.490 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 25.10.2009 - 19:04

Yukardaki fragmanları izle yeterli zaten. Film fragmandan ibaret *fiuv

İlk 10 dakka ve son 10dakka var filmde *fiuv

#19 pikaçu

pikaçu

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.230 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:gurup şurup
  • İlgi Alanları:bıdı bıdı

Gönderim zamanı 25.10.2009 - 19:24

önemnmli olan amacı arkadaşlar ne anlatmak istediği
SABIRRRR SABIRRR SABIR........

#20 alsancakE24

alsancakE24

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.849 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 21.11.2009 - 10:02

Gönderilen Resim
Mehmet Ali KIŞLALI

**********
Nefes filmi karşı propoganda mı?


Nefes filmi gündemde ve çeşitli yönden tartışılıyor.
Doğu’da, olayın geçtiği yıllarda, piyade komando olarak görev yapmış bir meslektaş değerlendirmesi şöyle.
”Film bir telsiz karakolunu korumaya giden timin ve başındaki komutanın hikâyesi. İyi oynanmış. Çekimler de
çağdaş ve inandırıcı. Hikâye ilginç, ama senaryo, kurgudan çok belgesel gibi şekillendirildiği için biraz sıkıntılı.
(Bundan sonraya yazacaklarımı, filmi seyretmemiş olup da seyretmek isteyenler okumasın. Çünkü filmin sonuna değinmem gerekiyor.)

Film, her ne kadar ‘Kürt Açılımı’na ve Kürtçü filmlere bir antitez olarak sunulsa da, tam tersine, ulusalcı kesimi ‘Kürt Açılımı’na ısındırmaya soyunuyor. Konuda, doğal bir kahraman olan komutan hep yaptığı işi ve Türk ordusunun haklılığını sorguluyor. Uzun monologlarıyla, ordunun yanlış yaptığından, savaşın böyle kazanılmayacağından bahsederek günah çıkarıyor.

Sözde kötü karakter, PKK’lı ‘doktor’ lakaplı çetebaşı, baştan sona sadece sesi duyularak, özel bir kahraman konumuna sokuluyor. Sonunda da komutanı o öldürüyor.

Zaten filmin kurgusunda da sürekli komutanın sonunda öleceği, çünkü aslında ölmeyi hak ettiği ve kendisinin de içten içe bunu bildiği, bu hayatı kendisinin seçmediği ve yanlış yaptığı işleniyor. Bu yaklaşım, adına savaş denen mücadeleden savaşarak galip çıkılmayacağının itirafı oluyor.

Filme konu olan öykünün yazarı, aynı zamanda filmin yönetmeni ile beraber üç senaristinden birisi. Filmin geçtiği dönemlerde kendi iç sıkıntıları nedeniyle ordudan ayrılmış bir subay olması da önemli. Yazar, herhalde o dönemde sık sık düşündüğü gibi kendi başına sıkamadığı kurşunu, filmde PKK’lı çetebaşına sıktırarak, kendi yerine orduyu, PKK ile mücadeleyi suçluyor.

Film boyunca Atatürk heykeli, bayrak ve Atatürk resimlerine karşı özel hassasiyet gösterilmesi, PKK’lı çetebaşını, Atatürk’ün heykelini silen erin, komutanın akıllıca kurduğu tuzakla öldürmesi, komutandan daha sağlıklı gözüken ve gerçek Türk subayını temsil eden ikinci komutanın, sonunda karakola baskın yapanlardan hayatta kalan yaralı ve silahsız bir PKK’lıyı öldürmemesi, filmdeki askerlerin mükemmel yansıtılan insanlığı ve arkadaşlığı filmi ulusalcı kılmaktan ve kurtarmaktan çok, ulusalcıların gönlünü okşayan böylece filmi kabullenmelerini sağlayan, ancak filmin tamamında bilinç altına işlenen ‘Bu savaş yanlıştı, Türk ordusu hatalıydı ve savaş böyle kazanılamazdı’ mesajını maskeleyen bir görüntü olarak kalıyor.

Filmden çıktığınızda, hem güncel olayları izleyen bir gazeteci, hem de o dönemi öyle veya böyle yaşamış bir iç güvenlik asteğmeni olarak, aklınızda kalan imge, “Ulusalcılar, bu kazanılacak bir savaş değildi, Türk ordusu da hata yaptı, siz bu savaşı kazanmadınız, alın size sizi utandırmadan, gururunuzu kırmadan bu işin içinden şerefinizle sıyrılma fırsatı. Bu yaklaşımı kabul edin. Ödün vererek bu problemi çözün” mesajı oluyor.

Filme gerçek hikaye üzerine kurulmuş havası verilmek istenmiş ama aslında tam bir kurgu haline dönüştürülmüş.
En önemlisi sonuç değiştirilmiş. Bu da olaylardan çıkarılacak dersin tam tersine dönüşmesine neden olmuş.

Bizim görev yaptığımızda aldığımız ve verdiğimiz ders “PKK’lılar bu dağlarda durdukça biz de duracağız. Ama PKK’lılar eninde sonunda ölecek, ölerek inecek, biz ise bu görevi sadece bayrağı arkadan gelenlere devredene kadar yapacağız. Adı üstünde; ordu bu dağlarda durdukça PKK başarılı olamamış olur. Çünkü ordu sadece burada durarak görevini yaparken, PKK’nın hedeflediği ülkeyi kurmasına bu şekilde ulaşmasını engeller” anlayışıydı.

Şimdi Kürt açılımı ile yapılmak istenen de bu direnci kırmak, orada durmanıza gerek yok mesajını vererek PKK’nın dağda ulaşamadığı hedeflerine masada ulaşmasını istemek. Film tamamen PKK’nın Kürt ayrımcılarının bu hedeflere ulaşmasına neden olacak ortamı, ulusalcı kesimin direncini, kendini küçültmeden kırmasına zemin hazırlayarak yardımcı oluyor.

Filmin askeri-teknik yönden irdelenmesi, başka bir yazıda... (Mehmet Ali KIŞLALI / Radikal, 14.11.2009)


Gönderilen Resim



**********
Nefes'e teknik gözlem


1990’lı yılların başında Doğu’da görevli karakola yapılan saldırının filmi ‘Nefes’ çok ilgi çekti. PKK’ya karşı mücadelenin maddi-manevi etkisi; milyonu aşan seyirci topladı. Filmi komutanlar da izledi. Ama o mücadelenin gazileriyle şehitleri anısına olmalı, konuşmadılar. Fakat o dönemde aynı yerlerde görev yapmış bir meslektaş ise konuyu farklı açıdan yorumladı.

“Filmde yer yer ortaya çıkan mantık hataları sanki özgün hikâyenin ‘Türk ordusunun başarısızlığa mahkûm olduğu’ mesajına yarayacak şekilde değiştirildiği etkisi yapıyor.
İşte bu konuda kimi noktalar;
1) Askerler kantinde bile ellerinde silahlılar. Oysa silahla kantine girilmez, silah çatılır, ne kadar tehlikeli bir bölge olursa olsun, kaza çıkmaması için.
2) Yedek subaylar komutanın önünde G3 piyade tüfekleriyle hazırolda, esas duruşta beklemezler. Onlar da subaydır ve komutanlar tarafından, hak edenlerine ilişkin istisnai durumlar hariç, tamamen muvazzaf subaylara davranıldığı gibi davranılırlar.
3) Geceleri ve baskında ışıkların açık kalması düşünülemez. Mevzide uykunun bile önüne geçilemeyebilir, ama ışık konusunda orduda tam disiplin vardır. Karanlıkta ışık gözükeceği ve hedef olunacağı için ışıkla görüntü vermeme kuralı, mevzide uykudan bile daha hassas, daha sıkı uyulan bir kuraldır.
4) Filmdeki ‘Ordunun direncinin yersiz olduğu’ mesajını vurgulayan ve keskinleştiren karakol baskını ise başlı başına değinilmesi gereken bir konu. PKK ile mücadele sürecinde çok şey öğrenildi. Ama bize 1995’te öğretilenler, filmde komutanın o karakolu koruması için aldığı ya da almadığı önlemlerin çok ilerisindeydi. Filmin 1993’te geçmesi, belki o dönemde bu önlemlerin henüz tam öğrenilmediğini gösterebilir ama yine de biraz iç güvenlik dersi görmüş bir jandarma komando komutanının bu konuları çok daha iyi bilmesi beklenirdi.
5) Karakol görüldüğü gibi zor savunulur yerdeyse, yakın koruma çıkarılmalıydı.
6) Karakol binasının kapısındaki nöbetçi bir komedi, oraya gelene kadar çok daha güvenlikli bir çevre oluşturulmalıydı. Bu karakolun korunması için filmde gördüğümüz bir-iki mevziden çok daha fazlası, en az 7-8 mevzi olmalıydı. O konumdaki karakolda, gündüz nöbetini tutacak 8-10 asker dışında kimse uyuyamazdı. Hatta büyük ihtimalle gece toptan karakol binası terkedilerek bölüğün dışarıda mevzilenmesi, pusu kurması gerekirdi.
7) Teröristlerin baskında içeri girecek kadar karakola yaklaşmış olması, mevzidekilerin yine uyuduklarını veya mevzilerin karakola çok yakın kurulduğunu gösterir. Kaldı ki bu durumda da içeri daha fazla el bombası atmaları beklenirdi. Bu da komutanın bir başka yaşamsal hatası olurdu.

Tüm bu aksaklıklarda komutanın gerekli önlemleri almamış olması, yine komutanı kötü göstermek yoluyla ‘Ordu bu mücadelede hatalıydı, ‘savaş’ı hiçbir zaman kazanamazdı’ mesajını iyice vurgulamakta kullanılıyor.
Bu amaç için kullanıldığını düşündüren çok şey var.
Bir defa filmde komutan kısır, çocukları olmuyor.
Bu komutanın karakterine örgülenmiş ve hayatta başarısız olduğunu (dolayısıyla onun görüntüsünde Türk ordusunun başarısızlığını) bir kez daha, kalın kafalı ulusalcıların
bile anlayacağı şekilde, vurguluyor.

Komutanın bankacı yedek subayla yaptığı “Bu dağlardaki bizlerden beş kat daha fazla maaş kazanırsınız, ev kredisine başvursam bana vermezsiniz” suçlaması gerçekçi değil.
O dönemde jandarma komando olan kardeşim 5-10 yıllık bir bankacı kadar maaş alırken, ben de o zaman bir borsa çalışanı kökenli piyade komando olarak aldığım maaşı şimdi kazanabilmiş değilim. Enflasyonun yüzde 100’leri geçtiği o dönemde ev kredileri de henüz Türkiye’ye gelmemişti.

Komutanın, PKK’lı kadın teröristi insanlık dışı yöntemlerle sıkıştırırken bulduğu subay doktoru hırpalaması ne olacak, ne de kabul edilecek şey değil. Üstlerine haber vermeden, emir dışında görevlere çıkması da yadırganıyor.
Hastalıklı komutan özelinde sanki amaç; Türk ordusunun bu ‘savaşta’ haksız olduğu ve bunun düzeltilmesi için mücadeleden vazgeçerek masa başı şartları beklemesi gerektiği mesajını ulusal bilince kabul ettirmek.” (Mehmet Ali KIŞLALI / Radikal, 21.11.2009)





Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

1 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 1 ziyaretçi, 0 gizli