İçerik değiştir



Nüfus Cüzdanlarımızdaki Din Hanesi Gerekli Midir?


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 41 yanıt verildi

Anket: Nüfus cüzdanlarımızdaki din hanesi gerekli midir? (10 üye oy kullandı)

Nüfus cüzdanlarımızın arkasında bulunan din hanesi gerekli bir uygulama mıdır?

  1. Evet gereklidir. (4 oy [40.00%])

    Oyların yüzdesi: 40.00%

  2. Hayır gerekli değildir. (6 oy [60.00%])

    Oyların yüzdesi: 60.00%

Oy Ver Ziyaretçiler oy veremez

#41 ebarah

ebarah

    Onun için takıntı haline geldik

  • Dokunulmazlar
  • 2.132 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Zeytinburnu

Gönderim zamanı 23.03.2009 - 23:08

Açıkçası,kimliklerde bu hanenin yer alıp almaması beni çok da enterese etmiyor.Ne,yazınca evliya gibi adam oluyorum,ne de,yazmayınca gavurun dölü,iblisin önde gideni olup çıkıyorum. "Benim için fark etmez" seçeneği olmadığı için oylama yapmadım.Kan grubunun ve organ bağışçısı olduğunun belirtilmesi önemli,önce sağlık.

Bu mesaj ebarah tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 23.03.2009 - 23:10

 580023663830.jpg


#42 antiqa

antiqa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 7.424 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 02.02.2010 - 22:41

AİHM: Nüfus cüzdanında din ibaresi olmamalı

AİHM, nüfus cüzdanından din ibaresinin kaldırılması gerektiğine karar verirken, alfabede yer almayan harflerin kullanılması talebini reddetti.

STRASBOURG - AİHM, nüfus kağıtlarında din hanesinin sonunu getirebilecek bir karara imza attı.

Strasbourg Mahkemesi, Sinan Işık adlı Alevi Türk vatandaşının açtığı davada, resmi nüfus sicil ve kağıtlarına vatandaşların dini inançlarının kaydedilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğu sonucuna vardı.

Sinan Işık, nüfus kağıdındaki din hanesine İslam yerine Alevi ibaresinin yazılmasını istemiş, ancak Türk mahkemeleri, Alevilik din değil mezheptir diyerek bu talebi geri çevirmişti.

ALEVİ YURTTAŞIN BAŞVURUSU İLE SÜREÇ BAŞLADI
Sinan Işık, Türk mahkemelerine yaptığı başvurunun reddedilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) aykırı olduğunu öne sürerek 2005 yılında Strasbourg Mahkemesine başvurmuştu.

AİHM davayı konuya herhangi bir din veya mezhep yorumuyla değil, din hanesinin resmi kimlik belgelerindeki varlığı çerçevesinden ele aldı. Strasbourg yargıçları, Türk yargısının, davacının talebini reddederken, Diyanet İşleri'nin görüşü temelinde hükümde bulunmasının da tarafsız devlet anlayışıyla bağdaşık olamayacağı sonucuna vardılar.

Bu saptamalardan yola çıkan Strasbourg Mahkemesi, AİHS'nin din ve vicdan özgürlüğüyle ilgili 9. maddesinin ihlal edildiğine hükmetti. Ancak AİHM, din ve vicdan özgürlüğü ihlalinin, nüfus kağıdına davacının inancının eklenmesi talebinin reddinden değil, nüfus kağıdında din hanesinin varlığından kaynaklandığına hükmetti. Mahkeme, nüfus kağıdındaki din hanesinin bireyin inancını açığa vuracağı ve özellikle resmi kurumlar bünyesinde ayrımcılığa neden olabileceğine de vurguda bulundu.

BUNDAN SONRA NE OLACAK?
Mahkemenin kararı, Türk nüfus kağıtlarındaki din hanesinin AİHS ile uyumlu olmadığı anlamına geliyor. Türk hükümetinin karara 3 ay içinde itiraz etme ve AİHM'nin 17 yargıçlı büyük dairesine götürmek için başvuruda bulunma hakkı var. Ankara bu hakkını kullanmazsa karar kesinleşecek ve içtihat haline gelecek. Bu da Türkiye'nin nüfus cüzdanlarındaki din hanesini kaldırmasını veya alternatif çözümler üretmesini gerektirecek.

Karar, AİHM'nin bu konuda ilk kez bir davada görüş belirtiyor olması bakımından önem taşıyor. Toplam 7 yargıçlı bir daire tarafından 1'e karşı 6 oyla alınan karara tek itiraz Portekizli yargıçtan geldi.

Davacı herhangi bir tazminat talebinde bulunmadığından AİHM para veya mahkeme masrafı cezasına hükmetmedi.

Q,X,W DEVLETİN TAKDİRİNE TAKILDI
AİHM, Türk alfabesinde olmayan ancak Kürtçe'de kullanılan bazı harflerle ilgili ilk davada ise Ankara'yı haklı buldu.

Kürt kökenli 8 Türk vatandaşı, isimlerindeki Türk alfebesinde kullanılmayan Q, W ve X harflerinin resmi kimliklerine kaydedilmemesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin özel yaşam ve aile hayatına saygı ve ayrımcılıkla ilgili maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle Strasbourg Mahkemesine başvurmuşlardı.

AİHM'nin davayla ilgili gerekçeli kararında, her devletin, kimlik ve diğer resmi belgelerdeki resmi dil veya dillerin kullanımını düzenlemekte hür olduğu vurgulandı. Türkiye'de Kürtçe isim kullanmanın yasak olmadığı, diğer Avrupa ülkelerinde de benzer sorun yaşandığı, göç hareketleriyle soruna sık rastlandığı not edildi. Mahkeme bu gerekçelerle Türk resmi makamlarının bu alanda kendilerine tanınan takdir yetkisini aşmadıkları ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni ihlal etmedikleri sonucuna vardı.



http://www.ntvmsnbc.com/id/25051819/





Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

0 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 0 ziyaretçi, 0 gizli