Seni çiçeklerle süsleyemiyorum artık, renklere bezeyemiyorum yüzünü.
Gri akıyor kalemimden, yalnız kentin puslu grisi bu, hüzün.
Ve kapkara lekeler oluşuyor kentin duvarlarında...İhanet.
I
Sadece hüzün mü?..
Anılar da gece vurur,Anna,
Ayrılık gece vurur,
Aşk gece vurur,
Ölüm gece vurur,
Ve illaki ihanet gece vurur...
II
Dosta Notlar: İhanetin Belgesi
Sevgili dostum,
seni sevdiğini sandığın
ve ölesiye sevdalandığın
o en ince, en zarif, en güzel kadın,
bir gün nasılsa boş bulunup açık vererek,
kendisini, senin ona yazdığın şiirlerde değil,
boyalı dudaklarını "orman yangını"na benzeten
başkalarının armağanı dizelerde
bulduğunu belli ettiği
zaman ve yerde
aşkta ilk ihanet belgelenmiş demektir.
-Henüz utanması vardı. Kızardı o anda.-
Sen, tabii,durumu anlayacaksın,
şaşkın bir yanın, hüzün bir yanda,
boğazın dolanacaktır, düğüm düğüm...
Ne var ki, anlamaz görün
"Yer olmaz" derler zira,
"aşkta gurura..."
Peşpeşe yalanlarını sayma bu arada
veya seni sevdiğini söylemesine karşın
yeni arayışlar içinde oluşunu,
gülücükler dağıtarak orada burada...
Anlasan da anlamasına,
yine sus, iterek gururunu, yine bir yana.
Zor da olsa ve acısa da canın,
bağışla yaptıklarının hepsini,
hatta ona de ki, "Sevmek seni,
bir bedel ödemeye değer..."
Bu pek şiirsel sözleri edebiliyorsan eğer
biraz durumu kurtarırsın, içine düştüğün,
biraz da,avutmuş olursun kendini...
Çok değil elbette, sadece birkaç gün.
Lakin, varsayalım, bir yaz günü,
beklerken, ramak kalan buluşmanızı,
masada şarap ve gül, kırmızı,
gömleğin pantolonun ütülü,
saçların kesili, onun sevdiği biçimde,
benliğini yakan bir heyecan, içinde,
kısası, tam gelip çattığında kavuşmanız,
o, beklenmedik bir telefon görüşmesi yapar,
ateşli, kesik kesik, oldukça uzun,
tuhaftır, hem gizli, hem gözlerinin önünde senin
-Kızarmıyordu artık. Anımsar, inkar etmesin-...
Telefonun ardından hissediverirsin,
onu, yabancı istekler sarar...
Duramaz yerinde. Seninle kalmaz.
Gider apar topar, koşarak, telefondakine,
bırakarak seni, aldatılmışlığınla. Yine.
O sıcak öğle sonrası ve gece
-söz gelimi, hikaye bu ya-
birden uyanıp düşlerden, görürsün gerçeği:
o, başka dizelerde değildir sadece,
başka terlere karışmıştır üstelik,
tenini süsleyen buğulu teri...
Somut yani ilişkisi, göz göze, el ele
-soramazsın, o geceyi nerede geçirdi-
kim bilir kimler ile...
İşte tam burada, ah, açıktır her şey,
sen yoksundur, olduğunu sanırken,
seni ona zincirleyen gülüşlerde,
ne de, çorak toprağına birlikte su verdiğiniz,
sana ait o köşede, sana bir yer var...
O köşede, belli ki çoktan,
başka yüzler var.
Burada işte, dostum,
Bir sancı inecektir ensenden beline kadar,
kanın çekilecek, titreyecektir ellerin,
ve dünyan kararacak...
Onurunun yerle bir olduğu andır bu.
İhanet şimdi, sırtında, paslı ve kör bir bıçak.
Böylece,
biletin, bileti, biletiniz kesilir,
tüm köprüler atılarak,
ve elbette ters yönlere...
Bilirsin ki,artık,
bilinmeyen bir yere
senin yolculuğun...
Onunsa bir çıkmaz,
yolunun sonu
III
Son gece...
Seni gördüm birden.Orada.
Yeşillerini giymiştin. Y-e-ş-i-l-l-e-r-i-n-i.
Bilirsin, anladın.
Yüzün bayağı bir biçimde boyalıydı. Ürperdim.
Tenin ve ruhun pis kokuyordu. Acıdım.
Arayışlar içindeydin. Yine.
Elden ele dolaştın.
Işık ve renk cümbüşü içindeki bir baloda olduğunu sanıyordun.
Bu nedenle kendini gizlemeye gerek görmeden aradın aradın aradın.
Ne var ki, karanlıktı.
Ve, E-24 Karayolu'nun senin kentini benim kentime bağlayan ayrımında,
uzun yol kamyon/tanker şoförlerinin yolunu gözleyen eti pörsümüş kadınlardan hiçbir farkın yoktu.
O kadınlar çaresizlikten o yollardaydılar, sense bilincinin altındaki/üstündeki fahişeyi yatıştırmak/doyurmak için...
Onların sadece etleri pörsümüştü,
seninse onurun.Her gece.
İhanet bir kan değişimiydi senin için, yaşama taze bir başlangıçtı,
yaşadığını hissediyordun /güzelleşiyordun her ihanetinde...Sadece aldatıcı bir düştü oysa,
çünkü nasıl da çirkindin.
Ölüydün.O gece.
Bu nedenle bulamayacaksın aradığını.
İğreniyorum,
ölesiye bir sevgiyi mide bulantısına çevirmeyi sonunda başaran o çirkin ölüden.Senden.
Artık şiir sustu, aşk üç paradır.
Ve ihanet bundan böyle,
bir orospudur y-e-ş-i-l-e bürünmüş. İhanet, sen kılığında bir yılan.
Bittim.
O gece/son gece/her gece.
Sen de bittin. Bittik.
Bitirdin.
Yaşam bitti.
IV
Bir Orospuya Ağıt
seni sattım.
kolay olmadı
ruhun çürümüş zira, yüreğin kokuşmuş
...yalancısıyım yaşam biçimine dönüşmüş ihanetlerinin.
etini aldılar -hatır gönül, zorla-
teşhir için, mostralık yani,
numune erdemsizliğe, puştluk ve alçalmaya,
iliklerine bulaşmış fahişeliğe kısacası...
üstelik yüzünde şiddeti
en yakası açılmadık, en tiksinti verici orgazmlarının
ve onurun orta yerlerde
teş-hir e-di-le-cek-sin
hastalıklı duyguların çırılçıplak...
ne tutunacak bir dalın olacak,
ne de bir delik, kaçacağın.
..........
alışık da olsan, ve yatkın
yine de yazık oldu, ucuza gittin.
seni sattım, sattığın gibi beni...
iki para ettin.
Güven ANKARA / Ağustos - Aralık 2007
Bu mesaj alsancakE24 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 22.07.2009 - 06:41