Beyin kabuğundaki birkaç santimetreküplük bir bölge, göz sinirlerimizden gelen uyarıların üzerinde toplandığı bir televizyon ekranı gibidir. Ve biz, daha doğrusu idrakımız, kapkaranlık kafatasının içinde, simsiyah beyin kabuğunun üzerine düşen renkleri, çeşitli ışık armonilerini, rengarenk bir kelebeği televizyon ekranından izler gibi izleriz. Tüm dünyamızı, bu beynimizdeki ekrandan görürüz.
Kimbilir, gördüklerimizin asılları dışarıda nasıldır? Örneğin beynimizdeki ekranda seyrettiğimiz, kırmızılı, sarılı, mavili kelebeğin aslı, acaba yine aynı renklere mi sahiptir? Yoksa, bizim beynimizdeki görüntüsü mü sadece böyledir? Bu soruların cevabını hiçbir zaman bilemeyiz. Beynin içinde bu görüntüleri izleyen ruhumuz hiçbir zaman beynimizin dışına çıkıp, bu görüntülerin asıllarını göremez. Dolayısıyla gördüklerinin asılları ile aynı olup olmadığını asla bilemez.
Bu o kadar büyük bir mucizedir ki, insanların birçoğu kavrayamamakta, bilenlerin çoğu ise anlamazlıktan gelmektedir. Allah insanlara doğdukları andan itibaren beyinlerinin içinde bir ekran izlettirmekte, her insanın ruhunu hayatı boyunca kafatası gibi küçücük, dar ve sıkışık bir yerde yaşatmaktadır. Ancak, izlettirilen görüntü o kadar muhteşem, o kadar detaylı ve o kadar aslının benzeridir ki, insanlar gerçekte nerede olduklarını dahi fark edememektedirler.
Onlar, beyinlerindeki kopya görüntüleri izlerken ve kafataslarının içinde yaşarlarken, tekneyle denize açıldıklarını, uçakla göğe çıktıklarını, kilometrelerce yol katettiklerini zannetmektedirler. Hatta bu gerçek kendilerine defalarca anlatıldığı halde, gerçekte kafataslarının içinde yaşadıklarına bir türlü kanaat getirememektedirler. İşte bu, bir insanın dünyada karşılaşabileceği en büyük mucizelerden biridir. Bu mucizeyi derinlemesine düşünmenin, size yepyeni ufuklar açtığını göreceksiniz.
www.maddeninardindakisir.com