İçerik değiştir



- - - - -

Şemdinli'de olayları başlatan sözler


  • Yanıtlamak için giriş yapın
Bu konuya yanıt verilmedi

#1 milas

milas

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 939 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 01.12.2005 - 14:49


Şemdinli'de olayları başlatan sözler
Şemdinli olaylarını başlattıkları öne sürülen astsubayla Ali Kaya ve Özcan İldeniz'in ifadeleri, bir çok konuya açıklık getiriyor. 11 sayfalık ifade metnini Saygı Öztürk ele geçirdi.
01 Aralık 2005 10:35

Gazeteci Saygı Öztürk'ün Gözcü gazetesindeki yazısı:

Şemdinli’de meydana gelen olaylarla ilgili olarak Astsubaylar Ali Kaya, Özcan İldeniz ile “haber elemanı” diye nitelendirilen PKK itirafçısı Veysel Ateş tutuklandı. Şemdinli olayını başından sonuna kadar yaşayan iki astsubay, Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hakimliği’ndeki sorgularında müthiş açıklamalarda bulundular. Şemdinli olayının “Bu şerefsiz, itirafçı” sözlerinin hemen ardından başladığını öğreniyoruz.

15 Ağustos 1984’de Şemdinli baskınına katılan, 15 yıl cezaevinde yattıktan sonra Şemdinli’de kitapçılık yapmaya başlayan Seferi Yılmaz’ın telefonu Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla dinleniyordu. 4 Kasım 2005 tarihinde, “Sabri” kod adlı teröristin konuşması dinleniyor. Sabri, Almanya’dan paket getirecek olan “Sureç” kod adlı kişinin paketi bırakacağı adresi soruyor. İşte, paketin gönderileceği adres, Seferi Yılmaz’ın kitapevinin adresi…Telefon konuşmalarının tam metni ise mahkeme dosyaları arasında yer alıyor.

Astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz’in, mahkemedeki sorgularında neler söylediklerini merak ediyoruz. GÖZCÜ, sorgu tutanaklarını ele geçirdi. Hakim Vahit Baltacı tarafından sorgulanan astsubayların sorulara verdiği cevaplar mahkeme tutanaklarına şöyle yansıdı:

ASTSUBAY ALİ KAYA AÇIKLIYOR
Jandarma İstihbarat Timinde görevli Astsubay Ali Kaya, mahkemede şunları söyledi:

VERGİ TAHSİLATI: Biz olay günü yanımda Özcan İldeniz, haber elemanı Veysel Ateş’le birlikte 9 Kasım günü saat saat 12.00 civarında Şemdinli’ye girdik. İlçeye girişte ‘Kaymakam çeşmesi’ denilen yerde durduk ve silah ve teçhizatlarımızı insanlar tedirgin olmasın ve deşifre olmayalım diye otomobilin bagajına koyduk. Bizim edindiğimiz istihbari bilgilere göre Sabri kod isimli, Ali Kısıkyol ile Ağiri kod adlı kişiler, halktan ‘vergi’ toplamak amacındaydı. Bunlar, bölgeye geldikten sonra faaliyetlerini yoğunlaştırdılar. Şemdinli’de, aralarında Seferi Yılmaz’ın da bulunduğu 9-10 kişilik milis yapılanması olduğunu tespit ettik. Bunların cep telefonlarını mahkeme kararıyla teknik takibe aldık.

ŞEREFSİZLER: Sabri kod adlı kişinin, Seferi Yılmaz’la konuşmalarını tespit ettik. Edindiğimiz bilgileri, Özcan çizili bir krokiye aktardı. Seferi Yılmaz’ın evi ve işyerini de çizdi. Bundaki amacımız, dokümanları bir araya getirip dosya oluşturmaktı. Elimizde, bu kadar kuvvetli deliller varken, bizim gündüz vakti bomba patlatmamız söz konusu olamaz. Biz ilçeye girip, otomobili AKP binası önüne park ettik. Şemdinli’deki bir haber elemanıyla görüşüp, dosyayı Cumhuriyet Savcısı’na verecektik. Özcan, cami tuvaletine ihtiyaç için gitmek üzere otomobilin kapısını açtığında, büyük bir patlama oldu. Özcan yanımda, Veysel arkadaydı. Hemen patlamanın olduğu yöne doğru ilerledim. Bu sırada, yukarıdan 4-5 kişi geldi. Bana, patlama olduğunu söylediler. Bu sırada Veysel Ateş, otomobilden inince, içlerinden biri, ‘bu şerefsiz itirafçı’ diye bağırdı. Özcan’ı da tanıdılar. ‘Şerefsizler, zaten devlet yapıyor, PKK’ya yıkıyorsunuz’ dedi. Bize ve arabaya saldırdılar. Camı kırdılar, ‘Biji Apo’ diye bağırmaya başladılar.

BAŞKAN BENİ ARADI: Polisler, panzerle olay yerine geldi. Bu sırada, otomobilin üzerindeki kontak anahtarını alan kişi, bagajı açınca silahları gördü. Torpido gözünden de benim silahımı ve ajandamı aldılar. Olay kontrolden çıkınca, biz de oradan ayrıldık. Jandarma birliğinin aracının içine oturdum. 20-25 dakika sonra telefonum çaldı ve Terörle Mücadele Dairesi Başkanı aradı. Kendisine durumu anlattım, doküman ve malzememizi kurtarmalarını istedim. Onlar, daha önce meydana gelen patlamaları araştırmak üzere ilçeye gelmişlerdi. Oradaki mühimmatımız 9 saat kadar örgüt sempatizanların eline geçmiştir.

OLAY PLANLI: Bu olay planlıdır ve bizim taşıdığımız zimmetli el bombaları değiştirilmiş olabilir. Çünkü, bizim bombalar MKE yapımıdır. MKE dışındaki bombaları kabul etmiyoruz. Sabri kod adlı teröristin, kız kardeşiyle yaptığı telefon konuşmalarında, Seferi Yılmaz aracılığıyla yanına getirdiği babasına yüklü miktarda para verdiğini, yani örgütten para sızdırdığını söylemiştir. Ayrıca, araştırıldığında Seferi Yılmaz’ın da gelirine uygun olmayacak biçimde yaşadığı, iki katlı evinin olduğu tespit edilecektir.

ALÇAKLARIN ANLAMI: Ayrıca 1 Kasım 2005’deki patlamada, 30-40 kilo C-4 patlayıcıları kullanıldı. Ancak, örgütün telefon konuşmalarında 100 kilo patlayıcıdan bahsediliyor. Sabri kod adlı terörist, geri kalan bomba miktarı için hesap sorulacağını belirttiğine ilişkin telefon kayıtları da var. Bu ‘hesap soracağız’ sözünden dolayı paniklemiş olabilir. Seferi Yılmaz’ın işyerinde patlama meydana getirip, ‘olayları devlet yaptı’ şeklinde propagandayla ya tesadüf, ya da bizim oraya geleceğimizi bilmeleri nedeniyle olayı bize yönlendirmişlerdir. Olay tutanaklarında, ‘alçaklar, Seferi’nin dükkanına bomba atmış’ deniliyor. Örgüt, kendi içinde çalışıp, kendisine ters düşen kişiye ‘alçak’ der. Devleti kastederken, ‘düşman’ diye hitap eder.

“VEYSEL’İN KARDEŞLERİNİ KAÇIRIP ASTILAR”
Veysel Ateş, bizim güvendiğimiz bir haber elemanıdır. Haber elemanlarına, maktu bir miktar para ödenir. Bunlardan kimi para için, kimi kan davalı olduğu için, kimi hava atmak için haber elemanlığı yapabilir. Veysel, PKK’dan kaçtıktan sonra, iki kardeşi Kuzey Irak’taki kampa götürülüp işkence yapılarak öldürüldü. İbret olsun diye ağaca asılıp günlerce bekletildi. Bu sebeple Veysel’in, örgüte karşı nefret ve üzüntüsü vardı. Bize, sağlam haberler veriyordu.

HER ŞEY YAZILIYDI: Bizim ajandamızda ve dosyamızda Seferi Yılmaz’ın bilgileri ile yardım ve yataklık yapanların isimleri vardı. Sefer Yılmaz’a bir paket gelecek olması sebebiyle ve bunun önemine binaen, Seferi’nin bilgileri öne çıkmıştı. Diğerleri de liste halindeydi. Ajandama haber elemanlarının ismini ve telefonlarımı yazıyordum. Ajandam şu anda kayıptır.

ASTSUBAY ÖZCAN İLDENİZ NE DİYOR?
Tutuklanan Jandarma İstihbaratında görevli Astsubay Özcan İldeniz ise mahkemedeki sorgusunda şunları anlattı:

156’YA GELEN TELEFON: Olaylar, arkadaşım Astsubay Ali Kaya’nın anlattığı gibidir. Ben, 1,5 yıldır Şemdinli bölgesinde istihbarat görevlisi olarak çalışıyorum. Özellikle 5 Ağustos 2005’de 5 askerimizin şehit olması, son 2 aydır da Şemdinli’deki patlamalar nedeniyle buradaki çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Askerlerin şehit olduğu patlama sonrası bir bayan, 156 no.lu ‘Alo Jandarma’ hattını telefonla arayarak ismen, bu patlamadan Seferi Yılmaz’ı sorumlu tuttu. Biz de, bunun üzerine mahkemeden telefon dinleme kararı aldık ve takip faaliyetlerini artırdık. Suç takibini yapacak makamlara sunmak üzere evinin ve işyerinin krokisini de çizip belgeleri topladık.

MAVİ MONTLU KAÇIYOR: Olay günü, patlamadan sonra 5-6 kişi koşarak bize ‘hem yapıyorsunuz, hem soruyorsunuz şerefsizler’ dediler. Kalabalık, itirafçı Veysel’i de tanıdı. Beni dövmeye başladılar. Olay genişleyince, yolda sivil iki emniyet görevlisini görüp onlara doğru giderken, üzerimde mavi mont olması sebebiyle ‘mavi montlu kaçıyor’ diye bağırdılar. Ben, daha sonra Emniyet’e gittim.

ROJ TV’DE: Hakkari’de, bizim 20-30 civarında haber elemanımız var. Onlara daha önce haber vermiyorduk. Şemdinli’ye yaklaştığımız zaman telefon edip bilgi veriyordum. Olay sırasında benim de ajandamı aldılar. 1,5 yıldır gittiğim tüm olaylara ilişkin istihbari çalışmalarımı düzenli olarak ajandama yazmıştım. Daha sonra Roj TV ve Özgür Gündem gazetesinde Ali Başçavuşun ajandasıymış gibi yayımlandığını gördüm. Olay yerinde dövülmemize, üzerimde yasal silah bulunmasına rağmen kullanmayı düşünmedim. Çünkü, ben oraya devletin resmi izniyle gitmiştim.

AVUKATLAR NE DİYOR?
Astsubayların Avukatlarından Vedat Gülşen, mahkeme tutanaklarına göre şunları söyledi:

NİÇİN YARALANMADI?: Müvekkillerim hakkında çete iddiasını kabul etmiyorum. Onlar, jandarma bünyesinde istihbarat biriminde görev yapmaktadırlar. Patlama olduktan 4 dakika sonra Roj TV’nin canlı yayına geçmesi ilginçtir. Ayrıca, 40 dakika sonra Şemdinli belediye başkanı Roj TV’de olayın ayrıntılarını anlattı. Olayda yaralanmayan Seferi Yılmaz’ın da olayın içinde olduğu görülmektedir. Seferi Yılmaz’ın, olay sırasında 3-5 saniyede patlayan bir bombanın tesir sahasından yara almadan kaçması mümkün değildir. Olay, örgütün, dengeleri bozma açısından gerçekleştirdiği bir eylemdir.

Avukat Mehmet Göçmen ise mahkemede şunları söyledi:

BU NASIL ÇETE?: Müvekkillerimin gündüz vakti böyle bir eylem yapmaları mümkün değildir. Eğer ortada bir çete varsa, bu çete gece vakti istediği eylemi yapabilir. Ama bu nasıl çetedir ki, devletin resmi silahı ve aracıyla olay yerine gitmiştir? Neden çalıntı bir araçla eylem yapmamışlardır? Ben yıllarca subaylık yaptım, bir el bombasının pimini çekip atmak için 30-40 kiloluk bir kuvvet gerekir. Bir kişinin, bir el bombasının pimini çekip onu atmadan, diğerinin pimini çekmesi mümkün değildir. Patlamadan sonra, sadece kamu binaları zarar görmüş, ilçede iki eczane olmasına rağmen, sadece kamu görevlilerine ilaç veren eczane tahrip edilmiş, ayrıca sadece bir başçavuşun aracı yakılmıştır.

Şemdinli olayları daha çok konuşulacak, yazılacak. Gerçekler, yargı kararıyla ortaya çıkacak. Bekleyelim, görelim…haber7.com
necip fazıl a sormuşlar; edebi nerden öğrendin, cevap vermiş edep sizden





Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

1 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 1 ziyaretçi, 0 gizli