0
'Hoca, prof'luğun yaklaştı, sen bu işe karışma!'
10 gün öncesine kadar sapasağlam olan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın, yoğun bakımdan hâlâ çıkamadı!
Adamın hayati tehlikeyi atlatamamasına mı yanarsınız (?!), yoksa koca koca profesörlerin kendilerine gelen bir hastayı 10 gündür yoğun bakımdan çıkaramadıklarına mı?
Tabii, bu işin gırgırı..
Hastamızın yoğun bakımda olduğuna falan, ben kesinlikle inanmıyorum.
Adamın cezaevinde olması gerekiyor; onun cezaevinde kalmasını önlemek için, palavradan bir hastalık uyduruldu ve hasta olduğu ileri sürülen rektör, torpille başhekim yaptığı adam sayesinde, cezaevi yerine şimdi özel odada keyif çatıyor!
Adeta tutuklama talebinde bulunan savcı ile, tutuklama kararı veren hakimle, tutuklama kararına yapılan itirazları reddeden üç kişilik hakim heyeti ile dalga geçiliyor!
"Siz istediğiniz kadar tutuklama kararı verin, biz adamı böyle cezaevinden alır çıkarır, özel odalarda dinlendiririz" diyorlar!
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Başhekimi Hüseyin Avni Şahin'in dünkü şu açıklaması, başka ne anlama geliyor söyler misiniz: "Rektörümüzün sağlık durumu, yoğun bakımda olacak kadar ciddi. Bu hafta içinde tahliller doğrultusunda anjiyo olma durumu var. Doktorlarımız gerekli tedavileri yapıyor."
Adama sorarlar: "Beyim siz profesörseniz, bu adamı 10 gündür yoğun bakımdan nasıl çıkaramıyorsunuz? Yok bu adam aslında çıkması gerekirken çıkmıyorsa, siz yargı ile dalga mı geçiyorsunuz?"
Kim soracak?
Soracak olanları, açıklamalarla, ziyaretlerle, bildirilerle tehdit ediyorlar..
Onlar bir daha, bunlardan nasıl hesap sorsunlar!
Alın işte, rektörün yoğun bakımda olduğunu ileri süren ve tutuklu hastayı 10 gündür yoğun bakımdan çıkarma becerisini gösteremeyen profesörün, bir başka olayda sergilediği tavrı aktarayım da, siz karar verin Van'da neler yaşandığına.
Aynı üniversitede, birkaç ay önce başından geçen olayı bir doçent anlatıyor: "Üniversiteye alınacak bir elemana, kanuni şartları taşımadığı için itiraz ettim. Hüseyin Avni Şahin bana, 'Hoca senin profesörlüğün yaklaşıyor, sen bu işlere karışma' diyerek tehdit etti".
Kim bu Hüseyin Avni Şahin?
Tutuklu rektörün fakülte hastanesinin başhekimliğine getirdiği, şimdi de rektörün yoğun bakımdan çıkamadığını her gün klasik cümlelerle kamuoyuna açıklayan zat!
Yaa işte böyle..
Bir bilim adamının alnının teriyle alacağı prof'luk unvanını tehdit aracı olarak kullanabilecek kadar makam suistimali yapan bir kişi, şu an Van'daki fakülte hastanesinin başhekimi ve bu şahıs, rektörün yoğun bakımda, gerçekten rahatsız olduğu için yattığını ileri sürüyor. Üstelik bu başhekim, Van 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde de, ihalede görevi kötüye kullanmaktan yargılanıyor!
Siz, bu başhekime inanıyor musunuz?
Ben inanmıyorum!
Eminim Başbakan da inanmıyor. Adalet Bakanı da inanmıyor.
Van Cumhuriyet Başsavcısı da inanmıyor.
Van'daki hakimler de inanmıyorlar!
Hastanede palavradan kalındığının ortaya çıkmaması için de, "Kısa süre içinde taburcu veya sevk düşünmüyoruz" diyorlar!
Niçin "taburcu etme"yi veya "sevk"i düşünsünler ki?
"Taburcu etmek" demek, rektörün cezaevine dönmesi demek.
"Sevk" demek, "prof'luğu yaklaşan doçent bulup tehdit edememek" demek.. "Sözleşmesinin uzatılmasını bekleyen araştırma görevlisi bulup tehdit edememek" demek..
Hastamız bir başka hastaneye sevk edilse, başhekim bugün baskı altında tuttuğu doçentlere yaptığı gibi, sevkedildiği hastanenin sorumlusu doktora, "Hoca senin profesörlüğün yaklaşıyor. Sen bu işlere karışma, O adam yoğun bakımda yatacak, İşte o kadar" diyebilir mi?
Diyemeyeceği için de "sevk"i düşünmüyor başhekimimiz!
O sevki düşünmüyor, işlem yapma noktasındaki görevlilerimiz de, "devletle dalga geçme operasyonu" hakkında bir işlem yapmayı düşünmüyor.
Olan bitenleri seyrediyorlar.
"İyi seyirler beyler" deyip geçeceğim ama, bu örneklerle; vatandaşın devlete olan güveni, adalete olan inancı yok oluyor, dayanamıyorum: "Gözünde prof'luk olmayan, en azından prof'luğu yaklaşmayan, bir dürüst vatandaş yok mu orada beyler?"
Ali Karahasanoğlu
akarahasanoglu@vakit.com.tr
