İçerik değiştir



- - - - -

İklim Nedir ? İklim Çeşitleri..


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 1 yanıt verildi

#1 dokuzharf

dokuzharf

    ...

  • Kurucular
  • 19.758 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:İzmir

Gönderim zamanı 29.10.2008 - 20:11


Oldukca geniş bir sahada devam eden atmosfer olaylarının ortalamasına, iklim denir.
Günlük atmsofer olayları, kısa sureler içinde ve dar alanlarda meydana geldiği halde, iklimler oldukça geniş alanlarda ve cok uzun zaman içinde değişmeyen hava karakterlerini belirler. İklim, doğal çevreyi ve insan yaşamını etkileyen bir faktördür. Göllerin oluşumu, seviye değişimleri ve kimyasal özellikler önemli ölçüde iklime bağlıdır. Herhangi bir yerde yetişen doğal bitki örtüsünün türü, miktarı ve yayılış alamı iklime bağlıdır. Dolayısı ile iklim, tarım faaliyetlerini de etkileyen en önemli faktördür. İklim, insanların yasayışını, kültürünü, giyimlerini, fizyolojik özelliklerini, karakterlerini, yer yüzüne dağılışını ve ekonomik faaliyetlerini etkilemektedir. İklim şartları insanları etkilediği gibi hayvan turlerini, yaşama alanlarını, sayılarının artması ve türlerinin tükenmesi de etkiler. Kısacası iklim olayları, dogal cevreyi ve insanları doğrudan ya da dolaylı etkilemekte hatta kontol etmektedir.

Dünya’ nın herhangi bir yerinde hava her zaman aynı değildir. Bir gün açıktır, ertesi gün rüzgar eser, sonra bir başka gün de don yapar. İklim, sıcaklık, yağmur, atmosfer basıncı ve bunların yıl boyunca gösterdiği değişimler, gelişmeler gibi öğelerin bütünüdür.
Kürenin yüzeyinde çeşitli iklim tipleri vardır. Dağılımları özellikle enleme, yani Güneş ışınlarının eğilimine göre ayarlanır: Işınlar, dikine indikleri yerleri (Ekvator), çok eğik indiklere (kutuplar) oranla çok daha fazla ısıtır.
Bir bölgenin iklimi, uzun bir devre içinde atmosfer özelliklerinin (çeşitli yayınımların şiddeti, nemlilik, kimyasal bileşim vb.) belirli biçimde birleşmesiyle meydana gelir.
Etki alanına ve süresine göre de iklim koşulları dörde ayrılır: Yeryüzünün dolaşım kuşakları boyunca çok geniş bir alanı sürekli olarak etkileyen koşullar iklim kuşağını meydana getirir. Bu kuşak içinde bir kıtanın önemlice bir bölümünü etkisi altına alan koşullar bölgesel iklim terimiyle belirlenir. Bu da, daha dar boyutlarda yerel iklim bölgelerine bölünür; bir orman, kıyı vb. koşullar yerel iklim yaratır.
İklim kuşakları, ilk yaklaşımda, ekvatora paralel kuşaklar biçiminde sıralanır. Sıcaklıklar ve yağışlar, başlıca iklim tiplerin belirleyen birçok model oluşturarak farklılıklar yaratır.

SICAK İKLİM:

Dönenceler arasında, mevsimler, sıcaklık farkı göstermez(hava bütün yıl sıcaktır), mevsim değişiklikleri ancak yağış ve kuraklıktan anlaşılır. Bu, tropikal iklim’ dir.
Kurak bir kış mevsimi, yağışlı bir yaz mevsimi ve sıcaklığın her mevsimde yüksekliğiyle belirginleşir. Ekvator iklimine geçilen aşağı enlemlere doğru daha kuraktır. Atmosfer dolaşımı, alize rüzgarlarının etkisinde gerçekleşir; kıtaların batı cephelerinde, alizelerin yerin muson rüzgarı alır. Yağışların yoğunluğuna göre, bitki örtüsü, sık orman ile savana arasında değişir.
Ekvatora yaklaşıldıkça kurak mevsim azalır ve Ekvator altında hiç kalmaz: her gün akşama doğru yağmur yağar. Bu, Ekvator iklimi’ dir.
Yıllık ortalama sıcaklıklar yüksektir(25 derece) ama yıldan yıla çok az değişiklik gösterir. En sıcak ve en soğuk aylar arasındaki sıcaklık genliği de son derece düşüktür. En yüksek sıcaklık farkları gece ile gündüz arasındadır. Balta girmemiş ormandan buharlaşan suyun bir bölümünü geri veren ekvator yağışları büyük ölçüde tropikler arası yakınsamanın bir sonucudur; ayrıca buna, ısıl konveksiyon gibi başka tedirginlik tipleri de eklenir.


ILIMAN İKLİM:

Hava sıcaklığı diğer iklimlere göre daha elverişlidir: Kuzey Yarımküresi’nde yıllık ortalama 10 ile 20 derece arasında değişir ve rüzgarlar batıdan doğuya eser. Kıtaların batı cephelerinin iklimi, iç ve doğu kesimlerinin ikliminin tersidir.
Batı cephelerinde, denizden esen batı rüzgarları nem yüklüdür. Yağmurlar sık sık yağar ve havayı yumuşatır: Kışın don olayı seyrek görülür, ama yazın da pek sıcak yapmaz. Bu, okyanus iklimi’ dir.
Kuzey Okyanus İklimi, yüksek enlem nedeniyle okyanus etkilerinin azaldığı bir iklimdir. Yağışlar bol olmaktan çok, daha düzenlidir; ısı farklılıkları azalmışsa da kışlar serin, hatta soğuktur.
Kıtaların içine doğru girildikçe, rüzgarlar nemini yitirir. Kara iklimi’ nde hava daha kuru ve sıcaklıklar arasındaki fark çoktur: Kışın don yapar, yazlar ise sıcak ve fırtınalı geçer.
Akdeniz iklimi, ılıman kuşak ile sıcak kuşak arasında bir geçiş bölgesidir. Yazın kuru hava, tropiklerden yukarı çıkar, gök hep masmavi ve aydınlık, hava çok sıcaktır. Kışlar, yumuşaktır; yağmur özellikle sonbaharda yağar. Başlıca özellikleri sıcak olması, yazların kurak geçmesidir. Kış yağışlı mevsimdir; ama ilkbahar ve sonbaharda sık sık kısa, ama kuvvetli yağışlar görülür. Kışın sıcaklıklar genellikle düşük değildir.
Tropikal enlemlerin Akdeniz iklimi, kıtaların doğu cephesinde görülür. Sıcaklıklar ve çoğunlukla yağışlar artar.
Çok soğuk ılıman iklim, Sibirya’nın büyük bölümüne ve Kanada’nın geniş bir parçasına hükmeder. Kışlar serttir ve kısa bir yaz yaşanır.
Soğuk ılıman ikliminde soğuk daha azdır. Deniz etkilerinin giremediği karaların iç kesimlerinde görülür.
Mançurya iklimi, sınırlı bir alana yayılan, soğuk ılıman iklimin bir çeşididir, ama yazları çok daha sıcak olur.
Orta ılıman enlemler iklimi, kıtaların batı cephelerinde görülür. Değişmez yağışları, yumuşak kış, hep serin geçen yaz mevsimleriyle gerçek okyanus iklmi budur.

SOÐUK İKLİM ( KUTUP İKLİMİ )

Kutup iklimi çok serttir, insanın yaşamasına elverişli değildir. Kışın sıcaklık çoğu zaman –30 derecenin altına düşer. Şiddetli rüzgarlar, müthiş kar fırtınaları yaratır.yazın, Güneş hiçbir zaman tamamen batmaz; hava sıcaklığı biraz yumuşar ve karlar kısmen erir. Kutup iklimi enlemin etkisi altındadır.

KURAK İKLİM

Dönencelerin üzerinde nem yüklü rüzgarların gelmesin önleyen hava kütleleri yerleşmiştir. Bu bölgelerde, hemen hemen hiç yağmur yağmaz. Sıcaklıklar hep aşırıdır: Gece don yapabilir ve gündüz sıcaklık kırk derecenin üzerine çıkabilir.
Bozkır ikliminde yağış çok azdır. Yağışların büyük kısmı çok sıcak olan yaz mevsiminde düşer.

MUSON İKLİMİ

Muson iklimi Hindistan’ı ve Güneydoğu Asya’yı etkiler. Muson, kışın kurak, karadan denize esen bir rüzgardır. Uzun bir kış kuraklığından sonra yaz musonu çoğu zaman taşkınlara yol açan bol yağmurlar getirir. Dünya’ nın en çok yağış alan yeri Himalayalar’ ın eteğindedir.


İKLİM ELEMANLARI

Sıcaklık, basınç, rüzgar, nem, yagış, bulutluluk gibi atmosfer olaylarına iklim elemanları denir.
Bir bolgede etkili olaniklim karakterleri iklim elemanlarının kontrolü altındadır. Herhangi bir yerde etkili olan iklimi tespit etmek için, iklim elemanlarının tam incelenmesi gerekir. Bunun çin günlük atmofer olayların gözlemlenmesi ile elde edilen değerlerin aritmetik ortalamaları alınır.
İklim karakterleri belirlenirken, ortalamaların yanısıra, uzun yıllar içinde görülen maksimum ve minimum değerlerde kullanılır. Ayrıca maksimum değerler içindeki uç değerler de tespit edilir. Bu değerler o anki atmosfer olaylarının iklim karakterlerinden ne kadar saptığını gösterir.


Sıcaklık

Bir cismin sahip olduğu ortalama kinetik enerjiye sıcaklık denir. Isı ise bir enerji çeşididir. 1 gr suyun sıcaklığını 1 C yükselten enerji miktarıdır. Güneş, yerin merkezi katı yakıtlar ve nükleer reaktörler birer ısı kaynağıdır.Yeryüzü ve atmsoferin temel ısı kaynağı Güneş'tir.
Günes etrafına yaydığı ışınlara güneş radyasyonu denir. Güneş ışınları dalg demetleri halinde yer yüzüne ulaşır.Dalga demetleri, çevreyi aydınlatan ve renklerin algılanmasını sağlayan ışık ışınları, ısı enerjisini taşıyan kızıl ötesi(enfaruj) ışınlar ve bitkilerde özümlemeyi sağlayan mor ötesi(ultraviyole) ışınlarından oluşur.
Güneş'ten atmosferin üst katlarına gelen ışık demetlerinin tamamı yeryüzüne ulaşmaz. Bir kısmı atmosfere, bulutlara ve yer yüzüne çarparak geriye yansır. Işınların geriye yansıması olayına albedo denir. Albedo her zaman sabit değildir.
Güneş ışınlarının su, kar, buz gibi pürüzsüz yüzeylere değdiği yerlerde ve dar açıyla geldiği dönemlerde albedo fazla iken, dik açıyla geldiği dönemlerde ve pürüzlü yüzeylere çarptığı yerlerde azalır. Güneş ışınlarının yaklaşık %33'ü albedoya uğrar. Güneş ışınlarının albedodan arta kalan %67'si atmosferi ve yeryüzünü ısıtır, aydınlatır.

Atmsofere ulaşan güneş ışınlarını %100 kabul edecek ollursak,
  • %25'i yoğunluk farkından ve bulutlara çarparak uzaya yansır.
  • %25'i atmsofer içinde dağılır.(difüzyon)
  • %15'i atmsofer tarafından emilir.(asorpsiyon)
  • %8'i yeryüzüne çarpınca uzaya yansır.
  • %27'si yer yüzü tarafından tutulur.

Güneş ışınlarının atmosfer içinde kırılıp dağılmasına difüzyon denir.Difuzyona ugrayan ışınlar, gölgede kalan kısımların ve gecelerin çok soğuk olmasını önler.Aynı zamanda gölgelerin yarı aydınlık olmasını sağlarken, gökyüzünün de mavi görünmesini sağlar.
Yükseklere doğru çıkıldıkça tutulma azaldığından sıcaklık düşer.Sıcaklık düşmesi ortalama her 100 m de ortalama 0,5C kadardır.Kış mevsiminde bazı günler soğuk hava kütleleri alçalır, alçak kesimlere ve vadi içlerinde sıkışırlar.Buralarda alçak kesimler soğukken, yükseklerde daha sıcak hava kütlelerine bulunabilir.Bu olaya sıcaklık terselmesi ismi verilir.
Sıcaklık, coğrafi koşulları ve diğer atmosfer olaylarını en yakından kontrol eden iklim elemanıdır.Diğer iklim elemanlarının etki şiddetini ve dağılışını sıcaklık belirler. Sıcaklık, insan yaşamı üzerinde de doğrudan etkilidir.İnsanların yaşama alanlarını, yerleşmeyi, kültürel, sosyal ve ekonomik etkinliklerini, beslenme, giyinme ve ısınma gibi ihtiyaçlarını etkiler.
Sıcaklığın dağılışını izoterm haritaları ile gösterilir.Aynı sıcaklığa sahip noktaların bir çizgi ile birleştirilmesi ile izotermler veya eş sıcaklık eğrileri oluşur.İzoterm haritaları iç içe kapalı eğrilerden oluşurlar.Komşu iki izoterm arasındaki sıcaklık farkı sabittir.İzotermelrin sıklaştıkları yerlerde kısa mesafelerde sıcaklık farkı artarken, izotermlerin uzaklaştığı yerlerde aynı mesafedeki sıcaklık farkı da azalır.
İzoterm haritalarında termometreden ölçülen gerçek sıcaklıkların yanısıra, indirgenmiş sıcaklık değerleri de kullanılır.Gerçek sıcaklık değerleri ile çizilen haritaya gerçek izoterm haritası denir.

İndirgenmiş sıcaklık©=Ölçülen sıcaklık+Yükselti/100*0,5 C formülü ile bulunur.

Örneğin; 1800m yükseltiye sahip bir istasyonda ölçülen gerçek sıcaklık 10 C ise,indirgenmiş sıcaklık değeri,
10 C + 1800 / 100 * 0,5 = 10 C + 9 C = 19 C olur
Yer yüzünde sıcaklığın dağılışı yerel olarak önemli farklar gösterir.
Yer yüzünde sıcaklık dağılışına neden olan faktörler şunlardır;

-Güneş ışınlarının geliş açısı

Yer yüzünde sıcaklık dağılışını etkileyen en önemli faktör, güneş ışınlarının geliş açısıdır.Çünkü; güneşten birim alana düşen enerji miktarı, güne ışınlarının geliş açısına göre değişir.Güneş ışınlarının yere değme açısı büyüdükçe, birim alana düşen enerji miktarı artar ve sıcaklık değeri yükselir.Güneş ışınlarının yere düşmesi azaldıkça birim alana düşen enerji miktarı azaldığından sıcaklık değerleri düşer.Güneş ışınlarının yere değme açısı zamana ve yere göre farklılık gösterir.

Işınların yere değme açısını etkileyen faktörler şunlardır;

*Dünya'nın şekli

Yerin küresel şekli, her enlemim güneş ışınlarını farklı açılarla almasına neden olur.Güneş ışınları Dünya'nın yörüngesine (Ekliptik) paralel olarak gelirler.Ekliptik'e paralel gelen ışık demetleri, Ekvator çevresine dik açılarla düşerken, kutuplara goğru gittikçe daha dar açılarla yer yüzüne düşer.Güneş ışınlarının geliş açısının değişimine bağlı olarak, aynı güçte enerji taşıyan ışık demetleri Ekvator çevresini daha fazla ısıtıp aydınlatırken, kutuplar çevresinde daha geniş alanları ısıtıp aydınlatır.Böylece birim alana düşen enerji miktarı Ekvator'dan kutuplara doğru gittikçe azalır ve buna bağlı olarak sıcaklık değerleri düşer.


*Dünyanın yıılık hareketi ve eksen eğikliği

Dünyanın yörüngesinden geçen ekliptik düzlemi ile Ekvator düzlemi çakışık değildir.Aralarında değişmeyen 23° 27' lık bir açı vardır.Bu açı nedeniyle güneş ışınlarının dik düştüğü noktalar yıl içinde Ekvator'dan eğilik açısı kadar kuzeye ve güneye kayar.Böylece güneş ışınları, dönencelere yıl içinde bir defa dönenceler arasına ise iki defa dik düşer.Güneş ışınlarının dik düştüğü noktaların yıl içerisinde değişmesi, dünya üzerinde diğer herhangi bir noktada da güneş ışınlarının geliş açısının değişmesine neden olur.Böylece herhangi bir noktaya güneş ışınlarının dik geldiği dönemlerde sıcaklık değerleri arttığından yaz yaşanır.


*Dünya'nın günlük hareketi

Dünya'nın şekline bağlı olarak tam yarısı karanlık, bir tam yarısı da aydınlıktır.Dünya'nın 24 saat içinde ekseni çevresindeki dönüşünü tamamlaması, karanlık taraf ile aydınlık tarafın yer değiştirmesine neden olur.
Güneş'ten doğrudan alınan enerji geceleri sıfıra indiğinden, ışıma nedeniyle ısı enerjisi sürekli kaybedildiğinden sıcaklık değerleri sürekli olarak düşer.Gün içerisinde en düşük sıcaklık bu nedenle gecenin son anıdır.Güneş'in ufukta görünmeye başlamasıyla sıcaklık değerleri tekrar yükselmeye başlar.Günün en sıcak anı ise, güneş ışınlarının
en dik açıyla geldiği öğle vakti değildir.Öğle vakti, birim alana düşen enerji miktarının en yüksek olduğu andır.Ancak bu andan itibaren birim alana düşen enerji miktarı azal-masına rağmen, kazanılan toplam enerji, kaybedilen enerjiden yüksektir.Bu nedenle sıcaklık değerleri yükselmeye devam eder.Bu durum yaklaşık iki saat kadar sürer ve en sıcak an, yaklaşık yerel saat 14:00 sularında yaşanır.


*Bakı ve eğim

Herhangi bir noktanın güneş ışınlarına olan konumuna baki denir.Güneşe dönük yamaçlar, güneş ışınlarını daha dilk açıyla alcaklarından, sıcaklığı etkileyen diğer şartların eşit olduğu eiğer bir yamaca göre daha yüksek sıcaklıklara sahiptirler.Güneş'e dönük olmayan yamaçlar ise güneş ışınlarını daha dar çıya alacaklarından, sıcaklık değerleri daha düşüktür.
Dönenceler arasında dağların her iki yamacı yılın bir döneminde güneş ışınlarını daha dik açıyla aldığından, bakının etkisi belirgin olarak görülmez.Kutuplara yakın bölgelerde güneş ışınlarının çok dar açıyla gelmesi bakının etkisini azalttığından, dağların her iki yamacı da düşük sıcaklıklara sahiptir.


*Yükselti

Yer yüzü şekillerinin yükselti ve bakı gibi özellikleri, sıcaklığı önemli ölçüde etkiler.Sıcaklık atmosferde yükseldikçe düşer ve yükseklere çıkıldıkça atmosferin yoğunluğu, nem oranı ve kalınlığı azalır.
Bu nedenle,yüksek kesimler günesşten daha fazla enerji aldıkları halde ışıma ile daha fazla enerji kaybettiklerinden sıcaklık değişimi daha fazladır. Gündüz kısa sürede ısınan bu yerler gece hızlıca soğurlar..

Değişiklikler Kaydedildi...

#2 dokuzharf

dokuzharf

    ...

  • Kurucular
  • 19.758 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:İzmir

Gönderim zamanı 19.01.2009 - 18:27

Türkiyenin İklim Özellikleri


KARADENİZ İKLİMİ:Bu iklim asıl olarak Kuzey Anadolu Dağlarının Karadeniz’e bakan yamaçlarında görülür. Genel özellikleri şunlardır:
Her mevsim yağışlıdır.Doğu Karadeniz Bölümünde maksimum yağış sonbaharda, minimum yağış ilkbaharda düşer. Yıllık yağış miktarı 2000-2500 mm’dir.Batı Karadeniz Bölümünde maksimum yağış sonbaharda, minimum yağış ilkbaharda düşer. Yıllık yağış miktarı 1000-1500 mm’dir.Orta Karadeniz Bölümünde ise maksimum yağış kışın, minimum yağış yazın düşer. Yıllık yağış miktarı 700-1000 mm’dir.Karadeniz ikliminin görüldüğü alanlarda kar yağışlı günlerin ortalaması 18 gündür.

Yıllık ortalama sıcaklık 13-15°C’dir.
Ocak ayı ortalama sıcaklığı 6-7°C’dir.
Temmuz ayı ortalama sıcaklığı 21-23°C’dir.
Yıllık sıcaklık farkı 13-15°C’dir.
Doğal bitki örtüsü ormandır.Yüksek alanlarda Alpin çayırlar görülür.

AKDENİZ İKLİMİ:Bu iklim tipi ülkemizde en belirgin olarak Akdeniz kıyılarında görülmekle birlikte, Ege ve Marmara Bölgelerinde de etkili olmaktadır. Genel özellikleri şunlardır:

Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlıdır.
Maksimum yağış kışın, minimum yağış yazın düşer.
Yaz ve kış yağışları arasındaki fark oldukça fazladır.
Yıllık yağış ortalaması, 600-1000 mm arasındadır.
Yıllık sıcaklık ortalaması 18-20°C’dir.
Ocak ayı ortalaması 8-10°C’dir.
Temmuz ayı ortalaması 28-30°C’dir.
Yıllık sıcaklık farkı 15-18°C’dir.
Ege Bölgesinde dağların kıyıya dik uzanması, Akdeniz İkliminin iç kesimlere ulaşmasına olanak sağlamıştır.
Marmara Bölgesinde görülen Akdeniz İkliminde, yazlar Akdeniz kıyılarına göre daha serin, kışlar ise daha soğuk ve karlıdır.
Akdeniz İkliminin karekteristik bitki örtüsü zeytin, defne, mersin, kekik gibi bitkilerden oluşan makilerdir.

KARASAL İKLİM:Ülkemizde Karasal İklim, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri ile İç Batı Anadolu Bölümünde görülür.Genel özellikleri şunlardır:

Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlıdır.

İç Anadolu Bölgesinde maksimum yağış ilkbaharda, minimum yağış yazın düşer.
İç Anadolu da ortalama yağış 300-400 mm’dir.
İç Anadolu’nun kış sıcaklık ortalaması, 1-2°C, yaz sıcaklık ortalaması, 22-23°C, yıllık sıcaklık ortalaması ise, 10-12°C’dir.
Ege Bölgesinin İç batı Anadolu Bölümünde de yağışlar kıyı kesimine göre azdır.
Doğu Anadolu Bölgesinin kuzeydoğu kesiminde yıllık sıcaklık ortalaması, 4-6°C’dir.
Kuzeydoğu Anadolu’da kış sıcaklık ortalaması, -7, -10°C, yaz sıcaklık ortalaması, 17-19°C’dir.
Yıllık yağış miktarı, 500-600 mm’dir.
Güneydoğu Anadolu’da ise ortalama yağış, 400-700 mm’dir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde kış mevsimi pek donlu geçmemekle beraber, yaz mevsiminde şiddetli kuru sıcaklar egemendir.
Güneydoğu Anadolu’da yıllık ortalama sıcaklık, 15-16°C, kış sıcaklığı, 3-4°C, yaz sıcaklığı ise, 30-35°C’dir.


BASINÇ

Atmosferdeki gazların temas ettikleri yüzeylere uyguladığı kuvvete hava basıncı denmektedir. Hava sıcaklığına bağlı olarak yoğunluktaki artma ve azalmalar sebebiyle basınçta değişiklikler görülür. Bunun yanı sıra hava basıncı, mevsimler, yükseklik, yerçekimi, cephe ve basınç sistemlerine bağlı olarak değişmektedir.
2)Asor Dinamik Y.B. : 30° enlemlerinden kaynağını alır. Türkiye’de bütün yıl etkilidir. En fazla yazın etkilidir. Etkili olduğu yaz mevsiminin kurak olmasının başlıca sebebidir (Alçalıcı hava hareketinden dolayı). Bu basıncın etkisiyle Ege Kıyıları boyunca kuzeyden esen Etezyen rüzgarı oluşur. Yurdumuza kuzeybatıdan sokulur.

ALÇAK BASINÇLAR

1)İzlanda Dinamik A.B. : 60° enleminde kaynağını alır. Türkiye’de kışın etkilidir. Etkili olduğu dönemde kışlar ılık ve yağışlı geçer. Kuzeybatıdan sokulur.

2)Basra Termik A.B.: (30° Kuzey) Türkiye’de yazın ekilidir. Yurdumuza Güney Doğu Anadolu Bölgesinden itibaren sokulur ve sıcaklığı artırır.

RÜZGARLAR

Türkiye batı rüzgarları kuşağında olmasına rağmen daha çok yerel rüzgarların etkisindedir. Sebebi yer şekilleridir. Yurdumuza kuzeyden gelen rüzgarlar sıcaklığı düşürürken, güneyden gelenler sıcaklığı artırır. Bu durum sıcaklığın dağılışında enlem etkisine örnektir. Türkiye’de yıllık ortalama yağış bakımından, bölgeler arasında büyük farklılıklar vardır. Bazı bölgelerde ortalama yağış 2500 mm’yi bulurken, bazı bölgelerde 250 mm’nin altına inmektedir

*Kıyı bölgelerinin nemliliği iç kesimlerden daha yüksektir. Bundan dolayı kıyı kesimlerde yağışlar fazla ve sıcaklık farkları azdır.
*Bağıl nem en yüksek Doğu Karadeniz Bölümündedir. En düşük Güney Doğu Anadolu’dadır.
*En fazla yağış alan bölge Karadeniz ,Bölüm Doğu Karadeniz, il Rize’dir(2400 mm) .Rize’nin çok yağış almasında; güneyindeki yüksek dağların hakim rüzgar yönüne dik olması etkilidir.
*En az yağış alan bölgemiz İç Anadolu Bölgesidir. Sebebi ; etrafının dağlarla çevrili olmasıdır. En az yağış alan il Konya ‘dır (330 mm).

NOT: En az yağış alan bölge İç Anadolu Bölgesi olmasına rağmen en kurak bölge Güney Doğu Anadolu Bölgesidir. Sebebi ; buharlaşmanın fazla olmasıdır.

*Karasal iklim bölgelerinde kışın görülen yağışlar genellikle kar şeklindedir. Türkiye’de karla örtülü gün sayısının en fazla olduğu bölge Doğu Anadolu Bölgesidir.
*Türkiye’de kar örtülerinin yerde kalma süresi batıdan doğuya doğru artar. Kar yağışı ve don olayının en az görüldüğü bölgemiz Akdeniz Bölgesidir.
*Türkiye’de kışın görülen yağışlar genelde cephesel kökenlidir. Bu tür yağış oluşumu en fazla Akdeniz Bölgesinde görülür.
*İlkbahar ve yazın görülen yağışlar genelde Konveksiyon yağışı şeklindedir. En fazla İç Anadolu Bölgesinde görülür.
*Orografik (yamaç) yağışları genelde Karadeniz ve Akdeniz Bölgelerinde görülür. Fakat en fazla Karadeniz Bölgesinde görülür.

YAÐMUR:

İkiye ayrılır. Küçük taneli ve yavaş yağana ÇİSELİ, iri taneli ve hızlı yağana SAÐANAK yağış denir. Çiseli yağmur daha zararsızdır. Ancak sağanak yağışlarla toprak fazla yağışı hemen ememez ve sellere, dolayısıyla erozyona neden olur. Tarımsal alanların, hidroelektrik santrallerinin su ihtiyacı, kurak bölgelerin içme ve sulama suyu, meraların yeşerebilmesi (hayvancılık açısından) yağmurların etkisiyle olur. Buda insan hayatı için çok önemlidir.

KAR: Kar aşırı yağmadıkça tarımsal ürünlere zarar vermez hatta onları dondan korur. Yavaş yavaş eriyerek erozyona sebep olmaz, toprağın su ihtiyacını karşılar yeraltı sularını besler. Ancak aşırı olanı ulaşımı etkiler. Karın yerde kalma süresi B ’dan D ’ya doğru artar.

DOLU: Zararlı etkileri fazla olan bir yağış çeşididir. Yere düşünce çabuk erir ve sellere yol açar, tarım ürünlerine ve hatta eşyalara zarar verir. SİS: Kara, Kıyı Yamaç(orografik) ve cephe sisleri gibi çeşitleri vardır. Görüş mesafesi 1 km’den az olduğunda meteorolojik anlamda o gün sisli gün sayılır. En fazla sisli gün sayısı İç Anadolu’dadır. Akdeniz kıyı kesiminde ise sis neredeyse hiç görülmez. Ulaşımı olumsuz etkiler.

Türkiye’de Yağışın Dağılışı Türkiye’de genel olarak kıyı kesimler ve yüksek dağ yamaçları bol yağışlı denize kapalı iç kesimler ve çukur yerler az yağışlıdır. Yağış: Atmosferdeki yoğunlaşma sonucu meydana gelen su damlacıkları başlangıçta birkaç mikronla 100 mikron çapındadır. Bunların bir arada toplanmasından bulutlar meydana gelir. Fakat her buluttan yağış düşmemektedir. Yağışın düşebilmesi için damlacıkların birleşip 0.5 mm çapına ulaşması gerekir. Yağışın meydana gelmesinde esas rolü oynayan yoğunlaşma işleminde havanın soğuması önemli bir etkendir. Bu yüzden yağış tiplerini soğuma şekillerine göre incelemek mümkündür.

a) Konvektif yağışlar: Yerdeki sıcak hava kütlesinin konvektif yükselmesiyle meydana gelen genellikle sağanak şeklindeki yağışlardır.
B) Orografik Yağışlar: Hava kütlelerinin bir engebeye çarparak yükselmesi ve soğuyarak yoğunlaşması sonucu meydana gelen yağışlardır.
c) Cephesel Yağışlar: Hava kütleleri arasındaki cephelere bağlı meydana gelen yağışlardır. Yeryüzündeki yağışların büyük kısmı bu şekildedir.
Mevsimlik yağışların alansal dağılımına baktığımızda Akdeniz Bölgesinin yağışlarının çoğunu Kış aylarında aldığını görüyoruz. Akdeniz’de bu yağışı bırakan sistemler dağların etkisiyle iç bölgelerde daha az yağış bırakmaktadır.

Karadeniz Bölgesinin ise her mevsim yağışlı olduğunu görmekteyiz.Yaz aylarında ise kuzey bölgelerimiz daha fazla yağış almaktadır. M.Polar hava kütleleri Karadeniz üzerinde nem kazanıp Rize ve Hopa çevresinde yükselişe geçerek orografik yağışlar bırakır. Bu dönemde güney bölgelerimizde yağışların oldukça azaldığını söyleyebiliriz. Kuzeyli ve güneyli akımlarda iç bölgeler az yağış alır. İç bölgeler ancak batılı akımlarda yağış alır.

Türkiye yağış açısından çok çeşitlilik göstermektedir. Genelde sahil kesimlerimiz 1000 mm nin üzerinde yağış alırken Rize 2300; Orta Anadolu ise sadece 300 mm civarında yağış almaktadır. Bu da sıcaklığın ve buharlaşmanın arttığı yaz aylarında kuraklığa sebep olmaktadır.

Yıllık yağış zaman serisi grafiği de bize yağıştaki salınımları göstermektedir. Türkiye yıllık ortalama yağışı 630 kg. civarındadır. Bu grafikten 72-73, 89-90, 99-2000 yıllarında normalin altında yağışlar alarak kuraklık yaşadığımızı görmekteyiz..

Değişiklikler Kaydedildi...





Benzer Konular Daralt

0 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 0 ziyaretçi, 0 gizli