Jump to content



- - - - -

Bıraz Kırgınım Bırazda Kızgın


  • Please log in to reply
3 replies to this topic

#1 GökceN

GökceN

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2,389 posts

Posted 22.10.2008 - 00:27


kırgınım…
beni yüreğime kırgın bırakan herkese;
bir şehre,
bir dünyaya,
bu dünyanın, tebessümü unutmuş insanlarına,
sözlerini, dillerinde yüreklerin katili olarak besleyenlere….
-bir çocuk gibi-
yüreğimin elinden tutup, sadece onunla oynamak istiyorum,
vefayı sadece o’ndan ummak ve ona vefalı olmak istiyorum…

kırgınım,
elimden oyuncağımı alanlara,
yüreğimle oynadığım oyundan bahsedince benimle alay edenlere,
dostum bildiğime değer vermeyenlere,
yüreğimin ayağıyla yürüyüp gittiğim mekanı beğenmeyenlere,
onun telkiniyle tutunduğum dalı kesenlere,
onun sözünü dinlediğim vakit, benim sözümü dinlemeyenlere…

kırgınım,
bir lahzacık ömürde tûl-i emelleri hatrına, içime derin yaralar açanlara,
bir lahzacık huzur için,
yürek mabedimi -tûl-i ömürde dahi- onarılamayacak kadar çok talan edenlere,
yürek mabedime destûrsuz girenlere; zoru kullananlara..

.........
biraz da kendime kırgınım,
biraz da kızgın…
yüreğimi herkesin bırakmasına rağmen ben de bir vakt-i seherde bırakabildiğim için,
biraz da kendime kırgınım,
pişman olacağım adımları atarken yüreğime sormadığım için,
-o, adımlarıma yol çizmeye aday iken-
sol tarafındakini ihmal edenlerin sözlerine değer verebildiğim için,
yüreğimin tutunduğu etekleri bırakıp, ete kemiğe bürünenlerin ardından bakakaldığım için…

biraz da kendime kızgınım;
güneş hırsızlarına, güneşimin yerini söylediğim için,
sır bildiğimi, sırrıma değer vermeyenlerle paylaştığım için…

ey sır!
içimde kalsaydın keşke…
içimi aydınlatsaydın keşke…
içimde hissetseydim yakın olan’ın yakınlığını;
-güneş’in aydınlığında-

ey sır!
uçurmasaydım yürek mâbedimden seni,
seninle yükselmeye talip olabilseydim semaya..

ey sır!
bahsetmese miydim senden kimselere,
kimselerin olmadığı yerlerde seni içimde beslese miydim?
bencil mi olsaydım yoksa sevmek konusunda …

ey sır!
içimde, içimdekiyle konuş; sessizce…
ben kırılırım, yüreğime küstüğüm vakit kendime,
ben kızarım kendime…
yeter ki sen,
içimde mahfûz olan sevdanın adı ol!


alıntı
Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır.
Bernard Shaw

#2 atlantisli

atlantisli

    Sadık bir ziyaretçidir

  • Üyeler
  • 1,241 posts
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Atlantis

Posted 22.10.2008 - 10:33

Kırgınım...
Beni yüreğime yorgun bırakan herkese;
Her şehre,
Her caddeye...
Rüyasında uyuklamış bir gecenin ardından...
O sevdayı sayıklamış her hecenin ardından...
Bu rüyanın, görenini unutmuş insanlarına
Gözlerimi lambalarında o rüyanın fitili olarak isleyenlere;
Kapkaradır gözlerim...
-korkuluk gibi-
Yüreğinin ortasına çakılıp kargalarla oynamak istiyorum
Korkma vefayı öğrenmeye geldim,
Mevsimler değişse de şehri terketmeyen kargalardan...

Yorgunum...
Evet yorgunsun işine baksana kardeşim hehe...
Efkar bastı ulen sabah sabah...Lan necla yaktın beni.Şey leyla;olmadı hülya neyse...İşine bak oğlum atlantisli,romantizim bizi bozar *zong
Yanlış anlama Gökçen şiir güzel.Amatörce ama saf duygular,benim gibim taş kalpliye bilem şiir yazdırdı *ne Nazire mi ne diyorlar hani ondan.Gerçi nazire adı altında,gün yüzüne tam çıkmamış eskiiii doğu ve uzak doğu metinlerine "çaktırmadan" yine nazire yapan yazarların kulakları çınlasın :P

Edited by atlantisli, 22.10.2008 - 12:17.


#3 GökceN

GökceN

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2,389 posts

Posted 25.10.2008 - 11:02

kimsesizim
ve düşünce /siz


Üşüten bir mum alevi gece
Daha sabaha kaç karanlık eklemeli ey adı yar olan ?
Afedersiniz Adınız aşk diye sevmiştim
Düşüşümü bilin diye gözlerinizin önünde yığıldım,

- 'topla kendini , 'kan görmeden aşk olmaz' dediniz
Peki tutup yüreğimin mahrem köşelerinden, kalkmayı öğretecek yar değil
miydi isminiz?
Afedersiniz, ne de düşüncesizim, çünkü düşünce/sizdim
Dört duvar derisi kavlamış dehlizlere (s)açılan rutubetli hüznün kapı
ardında küçük kız
Islayıp serçe parmağını topluyorken içlenmelerini ,
örüklü dilinin kurdelaları hiç boylanamayacağım paltonuzun iç cebinde mi
gizli?
Lütfen pişirin içimde çöreklenen bu çare/sizliği, sizi taşıyorum!
Ağzı gevşemiş bir mahfi keseyken yürek, susuşunuz kadar çığırtkan,
yalnızlık boyu hafakan,
söz gümüşü lutledin gözlerime inen geceye
Kördüm Ve gördüm
Ağlak mevsimlerin ısladığı eğreti taşlık manastırın kıyısına çıkartıp
asmışsınız içinizden arta kalanları
Kendimi t/uzağınızda buldum
Uzansam edebi uykulu bir düş(üş) ardınız
Ardıma yürütsem hıçkırıkları, size sırt çevirmek her adımda çift çelme
Hem ne çok sakarım bilirsiniz, sizi de yanlışlıkla sevmiştim!

kör/ebeyim suçüstü yumdum gözümü
Size yazmak mecazi fıtratların asil debdebesiydi, üzgünüm, özendim
Uzun zamandı
Yol iz yoktu O zamanlar aşındı gönlümün felahının eşiği
Gözlerinizin önüne döktüm tüm sağırlığınızı
Kanım akmazdı , uğultum kesse nefesimin şakağını
Özledim de Gel(me)diniz
Peki ya, saçımdan topuğuma yoklayan ölüm siz değil miydiniz ?
Afedersiniz
Ben sizi üşüyorum Elleriniz cebinizde ya hani, merakındayım, siz, rüzgarın
yari misiniz?
Gözlerimi bağladı ne çok tebdil-i suretiniz
Evvel solumdan geçmişsiniz, el yordamıyla seçilmiyor ki aşk, bilesiniz
Gittiniz sonraVe lakin 'özleyerek dönmek için' dediniz
G/özlediniz ne çok, gel(e)mediniz
Siz en çok (t)uzaktan (g)özlemeyi mi bilirsiniz?
Yine aşka bağlanmak üzre dilimi çözün!
Heveslerimden tutun kaldırın beni, nasıl olsa düşünce/sizim…
Düşümce siz
Ah efendim bir bilseniz, içimde ne çok değer/sizsiniz!
Yağmur bahane, melekler sizin nazarınıza malik olmaya iniyor kente
Üsküdar'ın endamı kime sanıyorsunuz?
Baksanıza, aşkın çekincesinden peçesini iğneliyor Beykoz,
denizdeki aynalara göz süzerken siz
Sözlerimi dize getirin , dergahınızda daim aşka talibim
Defettim bariz isyanlarımı , dilimi üfledim de eşiğinize geldim
Ben ki na-reften sürülen pejmurde bir derviş, aşk adına yolu geceye vurdum

Gece ki öz aşkın döşeğinde inzivada
Tesbih tesbih çekiliyoruz aşk/la, otuzüç boncukta bir eksiksiniz!
Yan/sızım
Heybemde kaybedeceğim hiç birşey'sizliğimle , çıplak ayak dolanıyorum
mikâtınızda
Ele verdim kendimi , ele vermeyin beni!
Gidecek yanım çok ancak, gözlerime Yusuf 'un rayihasıyla gömlek sürenim
yok!
Yok mu ensar bir yürek?
Hayli kalabalık çaresizliğim, oysa bilin ki ezelinden mahzun bir
muhacir(d)im
sağım
solum
önüm
ardım aşk!

Yaradan'a işittirdim , kapıyı açın!
Aşkın vahyinde hicretinize geldim


alıntı
Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır.
Bernard Shaw

#4 GökceN

GökceN

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2,389 posts

Posted 25.10.2008 - 12:08

Aşk yoksun...yoksulum...gitme

Ve en çok seni özledim ben.
Karşı komşunun sokağa çıkacağı zamanı beklemeni.
Her teyzeyi annen gibi sevmeni.
Sanki ayıpmış gibi kimselere söylememeni.
Ve o bisikleti ilk gördüğünde koşuşunu.
Yağmurlu bir günde annenin elinden yediğin ekmeği.
Islanan sokaklara bakıp duygulanmanı.
Yaz akşamlarında oturduğun kaldırımı.Seni bir kez daha görmek isterdim...
Hiç konuşmadan...
Kısa pantolonlu siyah beyaz halini...
bir lokma boyunu..
diz çöküp yere sımsıkı..
ama çok sıkı
sarılmak sana...
göz yaşlarımı omuzlarına
bırakıp gitmek istiyorum
şimdi...
sana kim olduğumu
söylemeden..arkama
bakmadan
ağladığımı sana
göstermeden
seni çok özledim
ama çok özledim
çocukluğum! !

c.yılmaz

Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır.
Bernard Shaw




1 user(s) are reading this topic

0 members, 1 guests, 0 anonymous users