çok zamanım yoq
çok zamanım yoq
#1
Gönderim zamanı 10.11.2005 - 10:32
çok zamanım yoq
#2
Gönderim zamanı 10.11.2005 - 11:22
#3
Gönderim zamanı 10.11.2005 - 11:25
bundan mi sikayetcisin?
yine de bize zaman ayirirsan mutlu oluruz
hosgeldin
#4
Gönderim zamanı 10.11.2005 - 11:32
güzel nick
#5
Gönderim zamanı 10.11.2005 - 12:41
Nereye Gidersin Sevdiğim...
Nereye gidersin sevdiğim…
Hatırlamak için harcadığımızdan çok daha fazla çabayı unutmak için harcıyoruz herhalde.
Unutmak…
Çaresizlerin, fırtınalar arasında, bir gün oraya ulaşmanın düşünü kurdukları o acıklı sığınak.Hayatımıza girenleri ya da girmek için kapılarımızı zorlayanları silmek aklımızdan, onlar yokmuş gibi davranıp onlar yokmuş gibi yaşamak.
Geçmişi, o geçmişi yaşayan parçamızla birlikte çıkartıp atmak içimizden, atılan her parçayla birlikte içimizde bir boşluk kalacağını bilerek yapmak bunu.
Ya da yaşanacak birşeyler vaat edenleri, bir gün onları da unutmak zorunda kalacağımızı düşünerek, daha baştan unutmaya çalışmak, geçmiş gibi gelecekten de parçalar ayıklamak.
Geçmişimiz ve geleceğimizle bir kazı yerine çevirmek hayatımızı.
Nasıl bir öğüt vermeliyiz kendimize?
“Unut “ mu demeliyiz?
Sana zevk vermiş olanları ve zevk vaat edenleri unut.
Hiçbir zaman yekpare bir kıta olamayıp birbirine köprülerle bağlı yüzlerce, binlerce küçük adacıktan oluşan hayatın parçalarını birbirine iliştiren köprüleri yakmalı mıyız?
Hafızamızın en çok dönmek istediği, en çok özlediği adacığı mı, köprülerini yıkıp, hayat haritamızdan silmeliyiz?
Geçmişimizde en çok özlediğimiz mi en çok unutmaya çalıştığımız?
En unutulmaz olan mı en unutulmak istenen?
Ya da geleceğimizde en fazla zevk vaat eden mi, köprüsünün başında en uzun oyalanıp gözlerimizi kapayarak, belki ben gözlerimi açana kadar, ışıklarıyla beni çeken o adacık aklımın haritasından silinir diye beklediğimiz?
Hatırlamak için harcadığımız çabadan çok daha fazlasını unutmak için harcıyoruz.
Unutabiliyor musunuz bari?
Hayatınıza kazdığınız o çukurların etrafından dolaşıp geçebiliyor musunuz?
Bir zamanlar bütün dünyayı birbirine katan o şarkıyı dinlediğinizde, sorulan sorunun cevabını verebiliyor musunuz:
“Nereye gidersin sevdiğim, yatağında yalnızken? ”
Nerelere gidiyorsunuz yalnızken yatağınızda? En çok gitmek ve en çok kaçmak isteğiniz yere mi?
Geçmişte en yakınınız olmuş olan”şimdiki yabancıyı” ya da gelecekte en yakınınız olabilecek “şimdilik yabancıyı” hafızanızın derinliklerinden söküp uzak sürgünlere gönderdiğinizde onunla birlikte giden birşeyler olmuyor mu?
Her “unutuş” bir “eksiliş” gibi gelmiyor mu size?
Unuturken eksilmiyor musunuz?
Ve korkmuyor musunuz, sımsıkı kapadığınızı sandığınız o sürgün kapıları bir gün aniden açılıverecek, sürgünleriniz, “nerelere gittiğinizi”hiç söyleyemeyeceğiniz yalnız yataklarınıza gülümseyerek geliverecekler diye?
Ansızın geliveren bir zarftan çıkan Haydar Ergülen’in yanına mavi çarpı atılmış şiirindeki mısralardan haberdar mısınız:
“Gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız
göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır”
Acıyor mu gözleriniz, göze alamadığınız yakınlıklardan?
Geçmişe ya da geleceğe doğru uzanan kaç köprü yaktınız bugüne dek; hayatınızın haritasını çizerken kendi ellerinizle, sevgiyle, gülümseyişle, sevişmeyle denizlerinize kondurduğunuz kaç adanın, unutuluşun depremleriyle suların derinliğine battığına tanıklık ettiniz?
Kaç adayı batırmak için kaç deprem yarattınız, bir adanın üstünü kapatsın diye depremlerinizle yükselttiğiniz o dalgalar, o adayla birlikte daha başka neler yuttu sizden?
Yıllar sonra bütün bu depremleri yarattığınız için affedebilecek misiniz kendinizi?
“ ve gözleri ancak gözler bağışlayabilir,
öyle acıyor ki gözlerim kim bağışlayacak”
Acıyor mu gözleriniz?
Gözlerinizi bağışlayacak “öbür” gözleri aramıyor musunuz?
Unutulanlar arasında en zor unutulanı olan o gözleri aramıyor musunuz?
Kim bağışlayacak gözlerinizi, kim bağışlayacak?
Kim bağışlayacak bu unutuşları?
“sis değil, uykusuzluk değil, iki uzak
şehir gibi ayrılıktan kavuşmuyor gözlerim”
Hatırlamak için harcadığımız çabadan çok daha fazlasını unutmak için harcıyoruz
Bize zevk verenleri ya da zevk vaat edenleri unutmak, onları aklımızın haritasından silmek için.
Unutuyoruz, her unutuşta biraz daha eksilerek.En hatırlanacak olanları unutmak derin sürgün yaraları açıyor içimizde.
Ve biri soruyor bize şarkılar söyleyerek: ”
“Nereye gidersin sevdiğim, yatağında yalnızken”
Geçmiş köprüleri yakıyor, geleceğe uzanan köprülerin başında, o gelecek de kaybolsun diye bekliyoruz, geçmişi unuttuğumuz gibi geleceği de unutmaya çalışıyoruz.
Zevk veren ve zevk vaat eden her şeyi unutmak için çabalayıp duruyoruz.
Gözlerimiz unutmaktan ve ayrılıktan acıyor.
“biri hepimizle göz göze gibi hala uykusuz,
biri sis içinde kirpiklerine kadar açık
bu sessizliği kim bıraktıysa, göremiyorum
konuşkan gözlerinde tek sözcük bile,
gözlerimiz birbirine değmiyor gecenin iki şehrinde.”
Bu sessizliği kim bıraktı size?
Gözleriniz birbirine değmiyorsa gecenin iki şehrinde bunun suçu kimde, neden değmiyor gözleriniz?
Neden tek sözcük bile yok o konuşkan gözlerde?
Geçmiş… Olan her şeyi biliyor ve unutmak için kıvranarak unutuyorsunuz.
Gelecek… Olacak her şeyi tahmin ediyor ve kıvranarak unutmaya uğraşıyorsunuz.
İki ucunu birden yıkıyorsunuz köprünüzün.Nereye gider bu köprüler, kendi eksilmişliklerinizden başka?
Ve sen nereye gidersin sevdiğim, yatağında yalnızken?
“İki şehri var gecenin, biri gözümde
tütüyor, birinin dumanı üstünde yağmur
gibi çöken siste, bana bu uykusuz
şehri niye bıraktın, göze alamadığım
bir şehrin yerine bütün şehirlerdesin.”
Belki de hatırladıklarımızdan ziyade unuttuklarımızı taşıyoruz şehirlerden şehirlere, ”göze alamadığımız bir şehir” yerine her şehirde, yalnız yatağımıza yattığımızda unuttuklarımıza gidiyoruz.
Hatırlamak için harcadığımızdan daha fazlasını unutmak için harcıyoruz.
Ve bir şehirde unuttuklarımızı her şehirde hatırlıyoruz.
Yekpare bir kıta değil çünkü hayat, adacıklardan oluşmuş dantelli bir harita ve unutmayla hatırlamanın med cezirlerinde, silindiğini sandığımız bir ada birden çıkıveriyor ortaya.Her şehirde çıkıyor.
Unutmaya çalıştıklarınız zevk verdi çünkü, unutmaya çalıştıklarınız zevk vaat etti çünkü size.
Unutmak, yaşanmış ve yaşanacak olanları yok etmek, silmek, haritanızı derin boşluklara koyu lacivert noktalara boyamak ve eksilmek istiyorsunuz.
Unuttukça eksiliyorsunuz.
Eksiliyorsunuz, ama unutabiliyor musunuz?
Gözleriniz acımıyor mu gerçekten?
Gözlerinizi bağışlayabildiniz mi?
Peki şu şarkıyı dinliyor musunuz?
“Nerelere gidersin sevdiğim, yalnızken yatağında? ”
.
Ahmet Altan
#6
Gönderim zamanı 10.11.2005 - 13:39
serkan özdemir
#7
Gönderim zamanı 10.11.2005 - 13:47
#8
Gönderim zamanı 10.11.2005 - 13:53
#9
Gönderim zamanı 10.11.2005 - 14:01
serkan özdemir
#10
Gönderim zamanı 10.11.2005 - 14:02
#11
Gönderim zamanı 10.11.2005 - 14:16
#12
Gönderim zamanı 10.11.2005 - 14:16
tam olarak smile'nin sözlük anlamını açıklarmısın bizde anlayalımhoş buldum evet ama daha çok smile bulabilirdim dimi :msn32:
serkan özdemir
#13
Gönderim zamanı 10.11.2005 - 14:44
don't it make u smile?
don't it make u smile?
when the sun don't shine (it don't shine at all..)
don't it make u smile
ı miss u already...
sona paffendorf'un şarkısı. bodrum'da m&m dancing in katamaranı denize açılırken çalan şarkı. smile smile smile smile dıdıdıdıd
sona bilmeyenlere ukalalık yapmak için iyi fırsatlar veren nacizane sözcüK..
SMİLE,GÜLÜMSE
OK?
#14
Gönderim zamanı 10.11.2005 - 14:51
bencede kurduğu cümlelere ingilizce sözcükler yerleştirip güzel türkçemizi hiç eden özenti kesime mesaj verebilmeme olanak sağlayan kelime GÜLÜMSEME=smilepearl jam'ın parçası:
don't it make u smile?
don't it make u smile?
when the sun don't shine (it don't shine at all..)
don't it make u smile
ı miss u already...
sona paffendorf'un şarkısı. bodrum'da m&m dancing in katamaranı denize açılırken çalan şarkı. smile smile smile smile dıdıdıdıd
sona bilmeyenlere ukalalık yapmak için iyi fırsatlar veren nacizane sözcüK..
SMİLE,GÜLÜMSE
OK?
(sona paffendorf'un şarkısı. bodrum'da m&m dancing in katamaranı denize açılırken çalan şarkı. smile smile smile smile dıdıdıdıd)ayrıca keşke o katamaran denize ne açılırken ne çaldığına gösterdiğin öğrenme isteğini canım türkiyem denizlerinin nasıl parsellendiğine ve türk gençlerinin nasıl soysuzlaştırıldığınada gösterebilseydin
zili kırık not aldın tamam yada senin anlıyacağın dilden okey
serkan özdemir
#15
Gönderim zamanı 10.11.2005 - 15:05
siz burda ne diyosunuz benim smile dediğim şeylere?
hayır ,öğrenmeye açık biriyimdir.bildiğim ya smile yada smiley!!
şimdi sizden alalım şu şirin karakterlere verdiğiniz isimlerin türkçemize yaraşır halini
#16
Gönderim zamanı 10.11.2005 - 15:08
serkan özdemir
#17
Gönderim zamanı 10.11.2005 - 15:13
burdan başka biyere yazamıyorum,sebebi ne?
başka bölümlere girdiğimde hata veriyo?
bilgin varmı
#18
Gönderim zamanı 10.11.2005 - 15:21
serkan özdemir
#19
Gönderim zamanı 10.11.2005 - 15:38
zilli Email Değişikliği ...@hotmail.com Bugün 12:39bişiy sorucam.
burdan başka biyere yazamıyorum,sebebi ne?
başka bölümlere girdiğimde hata veriyo?
bilgin varmı
Email değişikliği talebinde bulunmuşsun çünkü.
Verdiğin email adresindeki Junk Mail klasörünü kontrol et, sonra da rahat et
#20
Gönderim zamanı 10.11.2005 - 17:12
teşekkürler
Benzer Konular
Konu | Forum | Konuyu Açan | İstatistikler | Son Mesaj Bilgisi | |
---|---|---|---|---|---|
Whatstapp çöktü mü? Instagram'a neden giremiyorum? |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Twitter çöktü mü? Twitter'a neden erişim sağlanamıyor? |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Youtube çöktü! Youtube’a nasıl giriş yapılır? |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Twitter çöktü mü? Neden tweet atılamıyor? Açıklama geldi |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
|
Son dakika: WhatsApp, Facebook ve Instagram çöktü |
Bilim & Teknoloji Haberleri | Haberci |
|
|
2 kullanıcı bu konuya bakıyor
0 üye, 2 ziyaretçi, 0 gizli