İçerik değiştir



- - - - -

Türkçe İbadet


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 12 yanıt verildi

#1 KızılKurt

KızılKurt

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Yeni Üyeler
  • 4 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • İlgi Alanları:satranç<br />siyaset<br />basketbol<br />masa tenisi

Gönderim zamanı 21.08.2008 - 12:41


ALLAHIN SELAMI ÜZERİNİZE OLSUN ARKADAŞLAR,

BEN BU FORUMDA YENİYİM.BU DA İLK KONUM.

ANADİLDE(TÜRKÇE) İBADET HAKKINDA NE DÜŞÜNDÜÐÜNÜZÜ ÖÐRENMEK İSTEDİM.

SAYGILARIMLA....
TANRI TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN...
TÜRKLÜK BEDENİMİZ,İSLAM RUHUMUZDUR...
ÜLKÜSÜZ İNSAN,ÇAMURDAN FARKI OLMAYAN BİR VARLIKTIR...

#2 quStah

quStah

    Camel Soft

  • Yöneticiler
  • 5.617 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Kadıköy
  • İlgi Alanları:kandırmak..

Gönderim zamanı 21.08.2008 - 19:06

Bi zamanlar burada düşünememişiz. Belki şimdi düşünülebilir..

#3 KızılKurt

KızılKurt

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Yeni Üyeler
  • 4 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • İlgi Alanları:satranç<br />siyaset<br />basketbol<br />masa tenisi

Gönderim zamanı 21.08.2008 - 20:57

zamanında kuranı kerim türkçe olmayıp,türk insanı dinini allahın gönderdiği kitaptan anlayamadığı için din adamlarının söylediklerini din olarak kabul etmek zorundaydılar.bu çeşitli istismarlara yol açıyordu.

ama sağolsun mustafa kemal atatürk kuranı kerimi türkçeye tercüme ettirdi ve türk milletinin gerçek islamiyeti yaşamasında çok çok büyük katkıları oldu...
TANRI TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN...
TÜRKLÜK BEDENİMİZ,İSLAM RUHUMUZDUR...
ÜLKÜSÜZ İNSAN,ÇAMURDAN FARKI OLMAYAN BİR VARLIKTIR...

#4 saffy

saffy

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 89 Mesaj

Gönderim zamanı 05.10.2008 - 17:03

rıkçı falan deilim ama bende türkçe ibadetten yanayım.. tabii sureler hariç .. dier bütün dualar türkçe olmalı çünkü anlamalıyız.. anlaşılamayan bir sözün etkinlii az oluyor.. hatta bazen hiç etkilemiyor insanları .. okuyup geçiyolar..
Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır ve zulme rıza zulumdür...

#5 kılıç

kılıç

    Sadece KILIÇ...

  • Üyeler
  • 11.484 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:BAŞIMIZ DİK

Gönderim zamanı 05.10.2008 - 17:24

Daha önce harabede bunla ilgili konu açıldı...İsteyenler oraya bir göz atsın...
Bir gün daha geçti ve biz biraz daha yaklaştık;Bizden hiç uzak olmayan ölüme...

#6 YALINKILIÇ

YALINKILIÇ

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 23 Mesaj

Gönderim zamanı 06.10.2008 - 08:54

Kur'ân'ın türkçeye tercümesinin târihi çok eskidir. Osmanlı zamanında da türkçe tefsirler ve mealler (kur'ân tercümeleri var idi.bahsettiğin kur'ân'ın türkçeye tercümesiyle kasdettiğin tercümeyi yapan elmalılı hamdi yazırın mealli kuran tefsiridir. O tercüme ve tefsirin yapılması isteği türkiye büyük millet meclisi tarafından diyanet işleri başkanlığına olmuş. Diyanet ise bu görevi hamdi yazıra vermiş. O tarihten önce kur'ân tercümelerinin olduğu ve bu görevlendirme konusu hamdi yazırın tefsirinin giriş (mukaddime) bölümünde var. İlk türk tefsircilerinin tefsir yazması ise 944 tarihinden itibaren 1064 yıldan beri sürmektedir. (kaynak: mehmed sofuoğlu'nun tefsire giriş adlı kitabı. Bölüm adı:türk müfessirleri ve tefsirleri.

#7 hüccet

hüccet

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 15 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 22.10.2008 - 18:15

http://acizem.blogspot.com/
selam.ben de birşeyler paylaşmak istedim.
Şeâir-i İslâmiyeyi tağyire teşebbüs edenlerin senetleri ve hüccetleri, yine her fena şeylerde olduğu gibi, ecnebîleri körü körüne taklitçilik yüzünden geliyor. Diyorlar ki: "Londra'da ihtidâ edenler ve ecnebîlerden imana gelenler, memleketlerinde ezan ve kamet gibi çok şeyleri kendi lisanlarına tercüme ediyorlar, yapıyorlar. Âlem-i İslâm onlara karşı sükût ediyor, itiraz etmiyor. Demek bir cevaz-ı şer'î var ki sükût ediliyor."

Elcevap: Bu kıyasın o kadar zâhir bir farkı var ki, hiçbir cihette onlara kıyas etmek ve onları taklit etmek zîşuurun kârı değildir. Çünkü, ecnebî diyarına, lisan-ı şeriatta "dâr-ı harp" denilir. Dâr-ı harpte çok şeylere cevaz olabilir ki, diyar-ı İslâmda mesağ olamaz.
Hem frengistan diyarı, Hıristiyan şevketi dairesidir. Istılahât-ı şer'iyenin maânîsini ve kelimât-ı mukaddesenin mefâhimini lisan-ı hâl ile telkin edecek ve ihsas edecek bir muhit olmadığından, bilmecburiye, kudsî maânî, mukaddes elfâza tercih edilmiş; maânî için elfaz terk edilmiş, ehvenüşşer ihtiyar edilmiş.

Diyar-ı İslâmda ise, muhit, o kelimât-ı mukaddesenin meâl-i icmâlîsini ehl-i İslâma lisan-ı hâl ile ders veriyor. anane-i İslâmiye ve İslâmî tarih ve umum şeâir-i İslâmiye ve umum erkân-ı İslâmiyete ait muhaverât-ı ehl-i İslâm, o kelimât-ı mukaddesenin mücmel meallerini, mütemadiyen ehl-i imana telkin ediyorlar. Hattâ, şu memleketin maâbid ve medâris-i diniyesinden başka, makberistanın mezar taşları dahi birer telkin edici, birer muallim hükmündedir ki, o maânî-i mukaddeseyi ehl-i imana ihtar ediyorlar. Acaba kendine Müslüman diyen bir adam, dünyanın bir menfaati için bir günde elli kelime frengî lügatından taallüm ettiği hâlde, elli senede ve hergünde elli defa tekrar ettiği Sübhanallah, Elhamdü lillâh ve Lâ ilâhe illâllah ve Allahu ekber gibi mukaddes kelimeleri öğrenmezse, elli defa hayvandan daha aşağı düşmez mi? Böyle hayvanlar için bu kelimât-ı mukaddese tercüme ve tahrif edilmez ve tehcir edilmezler. Onları tehcir ve tağyir etmek, bütün mezar taşlarını hâkketmektir; bu tahkire karşı titreyen mezaristandaki ehl-i kuburu aleyhlerine döndürmektir.


''Ehl-i ilhâda kapılan ulemâü's-sû', milleti aldatmak için diyorlar ki: "İmam-ı Âzam, sair imamlara muhâlif olarak demiş ki: 'İhtiyaç olsa, diyar-ı baîdede, Arabî hiç bilmeyenlere, ihtiyaç derecesine göre, Fâtiha yerine Fârisî tercümesi cevazı var.' Öyleyse biz de muhtacız, Türkçe okuyabiliriz."

Elcevap: İmam-ı Âzamın bu fetvâsına karşı, başta âzamî imamların en mühimleri ve sair on iki eimme-i müçtehidîn, o fetvânın aksine fetvâ veriyorlar. Âlem-i İslâmın cadde-i kübrâsı, o umum eimmenin caddesidir; muazzam ümmet, cadde-i kübrâda gidebilir. Başka hususî ve dar caddeye sevk edenler, idlâl ediyorlar.

İmam-ı Âzamın fetvâsı beş cihette hususîdir.

Birincisi: Merkez-i İslâmiyetten uzak diyar-ı âharde bulunanlara aittir.

İkincisi: İhtiyac-ı hakikîye binaendir.

Üçüncüsü: Bir rivayette lisan-ı ehl-i Cennetten sayılan Fârisî lisanıyla tercümeye mahsustur.

Dördüncüsü: Fâtiha'ya mahsus olarak cevaz verilmiş-tâ Fâtiha'yı bilmeyen namazı terk etmesin.

Beşincisi: Kuvvet-i imandan gelen bir hamiyet-i İslâmiye ile, maânî-i mukaddesenin, avâmın tefehhümüne medar olmak için cevaz gösterilmiş. Halbuki, zaaf-ı imandan gelen ve menfi fikr-i milliyetten çıkan ve lisan-ı Arabîye karşı nefret ve zaaf-ı imandan tevellüt eden meyl-i tahrip saikasıyla tercüme edip Arabî aslını terk etmek, dini terk ettirmektir!
http://www.risaleara...

Bu mesaj hüccet tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 22.10.2008 - 18:17

Gaflet serinliğinde,şek içinde zevkettiğin lezzeti lezzet sanma!

#8 hüccet

hüccet

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 15 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 22.10.2008 - 19:27

meal hakkında kısa bir yorum.isterseniz daha detaylı açıklamalar da gönderebilirim.
http://acizem.blogspot.com/


Mazi tarafına göçüp giden kafile-i beşer içinde gayet nuranî, parlak enbiya, sıddıkîn, şüheda, evliya, salihîn kafilelerini gördüm ki, istikbal zulümatını dağıtıp, ebede giden yolda bir cadde-i kübrâ-yı müstakîmde gidiyorlar. Bu kelime beni o kafileye iltihak etmek için yol gösteriyor, belki iltihak ettiriyor. Birden, "Fesübhânallah," dedim. "Zulümat-ı istikbali tenvir eden ve kemâl-i selâmetle giden bu nuranî kafile-i uzmâya iltihak etmemek, ne kadar hasâret ve helâket olduğunu, zerre miktar şuuru olan, bilmesi lâzım. Acaba bid'aları icad etmekle o kafile-i uzmâdan inhiraf eden, nereden nur bulabilir, hangi yoldan gidebilir?"

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, rehberimiz ferman etmiş ki:

Acaba bu ferman-ı katîye karşı, ulemâü's-sû' tabirine lâyık bazı bedbahtlar hangi maslahatı buluyorlar, hangi fetvâyı veriyorlar ki, lüzumsuz, zararlı bir surette şeâir-i İslâmiyenin bedîhiyâtına karşı geliyorlar, tebdili kabil görüyorlar? Olsa olsa, muvakkat bir cilve-i mânâdan gelen bir intibah-ı muvakkat, o ulema-i sû'u aldatmıştır.

Meselâ, nasıl ki bir hayvanın veyahut bir meyvenin derisi soyulsa, muvakkat bir zarafet gösterir; fakat az bir zamanda o zarif et ve o güzel meyve, o yabanî ve paslı ve kesif ve ârızî deri altında siyahlanır, taaffün eder. Öyle de, şeâir-i İslâmiyedeki tabirat-ı Nebeviye ve İlâhiye, hayattar ve sevabdar bir cilt, bir deri hükmündedir. Onların soyulmasıyla, maânîdeki bir nuraniyet, muvakkaten çıplak, bir derece görünür. Fakat, ciltten cüdâ olmuş bir meyve gibi, o mübarek mânâların ruhları uçar, zulmetli kalb ve kafalarda beşerî postunu bırakıp gider. Nur uçar, dumanı kalır. Her ne ise...

http://www.risaleara...oku.asp?id=1089
Gaflet serinliğinde,şek içinde zevkettiğin lezzeti lezzet sanma!

#9 LAZRAİL

LAZRAİL

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 85 Mesaj

Gönderim zamanı 23.11.2008 - 16:29

bence kuranı kerimdeki sureler olsun ve her türlü ibadette olsun tamamen arapça kullanılmalıdır çünkü arapça hem makam olarak kıraate uyum sağlamada hemde orjinellikten taviz verilmemekte önemlidir bunu biraz açmakta yarar var şöyleki arapçadaki her kelimenin aynısı ve tamamen aynısı gelecek olan kelime hemtürkçe olsun hemde diğer diller olsun mevcut değildir.yani bir anlam bozukluğu yaratabalir buda ibadetlerimizi tehlikeye sokar kısacası ibadetlerimizi arapça yapmalı ancak bunları anlamlarınıda öğrenip okuduğumuz duayı anlayarak okumalıyız

#10 kılıç

kılıç

    Sadece KILIÇ...

  • Üyeler
  • 11.484 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:BAŞIMIZ DİK

Gönderim zamanı 23.11.2008 - 16:47

Doğru söze nedenir...+1
Bir gün daha geçti ve biz biraz daha yaklaştık;Bizden hiç uzak olmayan ölüme...

#11 sezence

sezence

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 247 Mesaj

Gönderim zamanı 25.11.2008 - 14:36

LAZRAİL noktayı koymuş. tamamen olması gereknde bu. HÜCCET de bizi yeterince aydınlatmış. şakirt kardeşim. <_<
Ağlamak, şu gelip geçici dünyada
Herşeye rağmen varolmak demek
Ağlamak, yaşayan binlerce duygu
İnsanca ve coşkulu güzel birşeydir.

#12 Lvnt

Lvnt

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Üyeler
  • 37 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Sistem

Gönderim zamanı 30.04.2009 - 22:51

Ne okuduğumuzu bilerek okumak en güzeli bence. Yani Arapça okumaktan vazgeçmemeli, okuduğumuzun da anlamını bilmeliyiz. Anlamını bilmeden okumak, tekrarlamaktan öteye geçmez. Ezberden öteye geçmez. Robota programla, o da okur.

Eğer vermeyi istemeseydi, istemeyi verir miydi?


#13 TgK

TgK

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 305 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Adana-Karaman-Balıkesir

Gönderim zamanı 01.05.2009 - 00:29

Levent doğru söylüyor. Anlamını bilmezsek namaz sırasında başka yerlere de kayıyoruz. Olmuyor.

LAZRAİL'in yanlışı var. Arapça'daki bütün kelimeler anlamları bozulmadan Türkçe'ye tercüme edilebilir. Hem de her kelimenin en az bir "tam" karşılığı vardır. Ancak, namaz kılarken dualar Arapça okunmalıdır. Çünkü Yüce Allah kelâmını Arapça olarak indirmiştir, dolayısıyla âhenkli olan, kulağa hoş gelen odur. İbadet Arapça yapılmalıdır ama Türkçe'sini de öğrenmek kaydıyla...





Benzer Konular Daralt

1 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 1 ziyaretçi, 0 gizli