ağzı süt kokan
koca bebek...
benim gözüm sende
seninse evcilik de...
tuttuğun oyuncakları
ve
nefesini dinlemeli..
ne ola ki?
hem, benim elimde hamurum..
başla hadi,
ne müthiş hal
ne zor durum...
bak ,
bu yeni oyunda
mutfak
en fazla beş adım uzağımızda olsun ..
bir üşenişin esiri olup
bir bardak suya susayıp kalalım
oyun bitinceye dek...
söz hakkı olmasın..
töre ağır olsun..
ev ocak bebek olsun..
evlendim de ne oldu?
diyenimiz olsun...
dokuz köyü dosdoğru geçelim de
dokuzuncu gün
döngü yönü olsun...
örgüler öreyim sana ,
sev beni..
şöyle doya doya
sıcağına boğ da
nazar et beni..
bir bel boyu yorgan için
kırkırdayıp duralım
ayıbımız olsun...
önce kirpiklerim dökülsün
sonra bi ağrı otursun kasıklarıma...
üç la havle dizeyim...
söküp ta kökünden
ak köpüklü suya,
bebeğimi sereyim...
ölümle büyüteyim ninnisini...
o ninni emeklesin bir zaman..
arşa dogru yürüteyim,
ilk adımları..
nemrutların kafasına kafasına...
ve
ebesi olmasın köyümüzün...
nasılsa saçım süpürge evciliğime....
gel içeri çekinme...
otur!
neleri saklı, bilsen içimde...
bi oyun değmiş nazik bedenime..
manşetten vermeli meraklısına..(!)
şölenler düzenlemeli,
yatak odalarını siyaha boyatmalı..
alelacele bi kaç bebek yapmalı...
aklımız fikrimizin elbisesi olmalı..
ölü doğuma dakikalar kala
bir düşe yazmalı evciliğimizi...
kızdırmasın beni ebesi...!
epru'