Ben okudum. İngiliz işgalinden nasıl kurtulduğumuzu, “Ya İstiklâl ya ölüm!” emrini…
Kaçınız tarla sürdü, kaçınızın sabah kahvaltısı çay ve ekmek, kaçınız öğlen yemek yemeyip, akşam içeceğiniz bir kâse çorba hayaliyle yaşadınız. Gördünüz mü?
Şimdi her sokakta vardır, “Fast food’cu”. Kimsenin karnı aç değil ama görmediği veya görmek istemediği gerçekler var. Kimimizin işine gelmiyor, kimimiz rahatını düşünüyor.
Peki, neden gelişmiş ülke ve gelişmemiş ülke var? Neden sömürge ülke ve sömürülen ülkeler var? Sen halkına sahip çıkarsan, halkında sana sahip çıkar. Sen ekinine sahip çıkarsan, devletinde sana sahip çıkar. Ekinine sahip çıkamıyorsan, sömürülen ülke olma yolunda bir adım daha öne çıkmış olursun.
Yahu nedir bu ekin?
Ekmek en başta akla gelendir…
Yaşanmış bir olay;
"Mayıs 2004 Akdeniz üniversitesi TBMYO bir Edebiyat dersi,
Konu: Münazara
Münazara konusu: Kültür Yozlaşması
Münazara konusunu öğretim görevlisi tahtaya yazar ve konuşmaya başlar…
- Her yerde fast foodcular bilmem neler var, dilimizde yabancı kelimelerin kullanılmasını isteyenler (eliyle sınıfın bir tarafını işaret ederek) şuraya, kullanılmasını istemeyenler şu tarafa.
Der…
Sadece 4 kişi dilimizde yabancı kelimelerin kullanılmasını isteyenler bölümünde oturmaktadır. Öğretim görevlisi en iyi öğrencilerinden birini o kısımda görünce şaşırır ve sorar;
- Sen iyi bir öğrencisin, aynı zamanda çok takıntılısında bu konularda, neden o tarafa geçtin?
Öğrenci cevap verir;
- Kültür; Türk dil kurumuna uyan bir kelime mi?
Öğretim görevlisi;
- Hayır…
Öğrenci;
- O zaman bu münazara amacına ulaşmayacağı için tartışmaya gerek duymuyorum deyip sınıftan çıkar.”
Keşke herkes dilimizde yabancı kelimelerin kullanılmasını bu şekilde savunsa…
Fakat herkesin gözünü, bürüyen bir hayranlık, bir büyük güç var. İngilizler… Zamanın da Mustafa Kemal ATATÜRK önderliğinde, Türk askeri sayesinde işgalden kurtulmuşuz. Şimdi fiilen olmasa da dilimiz işgal altında, hangimiz farkında? Türkiye’nin kendi ayakları üstünde durmasını öğrenmesi için, kaç Mustafa Kemal gerekiyor. Türk olduğumuzu anlamamız ve gurur duymamızı anlamamız için…
Peki, bizi bu İngiliz dili ve edebiyatının işgalinden kim kurtaracak. Hiç Türk olduğunuzdan şüphe ettiniz mi? Bence etmelisiniz. Senin dilinde “fast” yok “food” yok. Senin alfabende “q” yok “x” yok. Keşke işgal döneminde yaşasaydım, en azından elle tutulur, gözle görülür bir işgal söz konusuydu. Ve kurtuluşumuz… Gelecek nesillerin benimle gurur duymasını, kim olduğumu bilmeden olsa dahi benden, bizden söz etmesini sağlamak, böyle bir duygunun tarifi mümkün değil ki… Biz nasıl sahip çıkıyoruz şu anda; eminim bayrağımızda kanı olanların kemikleri sızlıyordur, dilimizin işgalinden sonra…
Ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK ileri görüşlülüğünü şu şekilde ispat etmiştir.
“Türk milleti zekidir, Türk milleti çalışkandır.”
Türk milleti zekidir, bunları tahmin eder, görür, bilir, uygulamaz, uygulatmaz.
Türk milleti çalışkandır, vatanına ve en önemlisi diline sahip çıkmak için elinden geleni yapar, ekinine yapılan saldırıyı önler, karşı çıkar, direnir, saldırtmaz.
Türk budur, Türk’lük budur.
Ben Türk’üm
Ne mutlu Türk’üm diyene!
“Türklük, benim en derin güven kaynağım, en engin övünç dayanağımdır.”
Mustafa Kemal ATATÜRK
Yazar : Volkan TÜZÜN
Kaynak : Güvenlik Emniyet