Önce bakışlarını topladım geceden, sonra sesi okşadı kulaklarımı. Kimdi, nereden geldi hiç öğrenmedim, yine de onun hakkında bildiklerim öyle çok ki... Mesela ay tozunun döküldüğü saatlerde içini huzursuz bir kıpırtının kapladığını biliyorum. Çok sevdiğini sonra...
Soluğu hüzün kokardı, incinmiş bir zaman ve hiç geçmemiş yarası. Uyuyan sevgilinin üstünü örter gibi, usul ve özenliydi sevgisi, hoyrat sevdalarda yorulmuştu nicedir. Hani tutsam elinden, ruhuna dokunacakmışım gibiydi.
Ayın yansıyan hayaliyle sevişen deniz! Sahil tozu ayaklarımdaki, kulağımda deniz kabuklarının sedası. İki güçlü istiridye benim gözlerim, düşlerim içinde saklı. Senle yıkasam tüm hüzünleri, güzel olarak anımsanır mı yine dün?
Bir cam merdiven uzattık onunla, o düş ülkesine. Küçük yüreklerde büyük fırtınalar koparmış o zaman gördüm ve hiç dinmezmiş bu, ta ki usulca tutuncaya kadar kendi küçük elini.
Tüm bunlar olurken yan yanaydık ya, birlikte miydik hiç bilemedim.
Kirpiğimin ucundaki damlaya tutunmuştu, bir gün kayıverdi yanağımdan istemsiz, içimi yaktı gidişi, peşinden koştu düşlerim, yalnız kaldım bir kalabalığın tam ortasında.
Hala bir yerlerden gelmesini bekliyorum kıyısında o denizin. Kimi gün gülüşünü gönderiyor bir martıyla, sesi geliyor dalgalarla bazen...
Ben, bekliyorum_______