İçerik değiştir



- - - - -

Ateizmin içine düştüğü Vartalar


  • Yanıtlamak için giriş yapın
Bu konuya yanıt verilmedi

#1 varta

varta

    Hiç gelmiyor desek yeridir

  • Yeni Üyeler
  • 1 Mesaj

Gönderim zamanı 16.03.2008 - 00:32


Allah Subhanehu ve Teâlânın ululuğunu övmeye beşeriyetin kuvveti yetmez.Allah Teâlâ yı her türü eksiklikten Tenzih ederim.
Allah Rasulü Muhammed Aleyhisselâtu vesselâma ve Ashabına Allah Rahmetler yağdırsın emin kılsın.Diğer Peygamberler ve Ashablarınada.Amin.

Ateizmin yanlış inanç olduğunu ortaya koyan bir yazıdır.Ateistlerin itikadda,amelde yanlış olduklarını ortaya koyan yazıdır.Ateizmin esasta olsun detayda olsun fikirde olsun iddiada olsun ahlâkta olsun sistemlerinde olsun hata üzerine hatada olduklarını ortaya koyan yazıdır.

Ateizme inananlar hiç bir şeye inanmadıklarına inanırlar.Hiç bir Kimseye yada şeye tapmadıklarına inanırlar.Tanrının varlığı hususunda derin şüphe içindedirler dahada ötesi iyice inkar etmişlerdir.Ve böylece Kendi benliklerini ortaya koyarlar.
Bu inançları 2 cihetle batıldır.Bunlardan birincisi Esasta yanılmaları ve Dolayısıyla Allah Teâlâ yı inkâr etmeleri ikincisi ise inkârları sebebiyle kendilerinin bile neye taptıklarını anlamaktan aciz kalmalarıdır.(tapınmıyorlar Zannederler).Bu kendilerinin neye taptıklarını bilmeyişleri dahi Esasta yanılmalarına kuvvetli hüccettir.
Çünkü her insan tapar.Ya Allah 'a tapar ya da herhangi bir puta tapar.İnsanın kalbi ya Allah'a yönelir yahutta taptığı puta yönelir.işin özü kalptir.Fakat zifir inkârda olan bir kimse bunu anlamaktan aciz kalır ve şöyle der:Ben kimseye tapmıyorum ki.
Halbuki kendisini tanımıyorki neye taptığını anlayabilsin.Bu sözü onun nefsinden konuştuğunun isbatıdır.Nefste bir puttur.Nefsine tapar ruhu nefsine esir düşer.insanın hakikati ise Ruhtur.insanın beden kafesine girmesiyle beraber Ruh ve Nefs birleşir.
Demek her insan bir şeye inanır.Bir şeye-bir şeylere tapar.Çünkü insanın yaratılışı bunun üzerinedir.Nitekim firavun örneği gibi gücü kendisinde bulunca haşa Ben yeryüzünün ilahıyım demişti.Gücü olmayınca güçlü olana tapar yada sevdiğine tapar.Bu bugün insanın kendisi olur herhangi bir ülke olur avrupa olur para olur kadın olur iki bacak arasındakide olur.Hepside puttur.Yeri kalptir.Temeli ise Dünya sevgisidir.Menşei Nefstir.Hepside nefsanidir.O halde insanın bu hakikati anlaması için evvela nefsinin acizliğine ve Yüce Yaratıcısının Sonsuz Kemâline inanması lazımdır.Bu da imân ile mümkündür.Demek Ateistlerin Ben kimseye tapmıyorum sözü aslen hatalı fikren geçersizdir menşei ise Kibir ve Cehalettir.Kibirdir çünkü nefsanidir.Cehalettir çünkü kişinin kendisini ve taptığını tanımamasındandır.Tapılanın zahiri olması gerekmez.Tapınılan kalbin kime yöneldiğiyle ilgili.Tabii atesitler kalbin ne olduğunu bilemezler.Çünkü o kapılar imân etmeyen kimseye tamamen kapalıdır.

Ateistlerin bilgisi 5 duyusuyla elde ettiklerini vehimlerinde yorumlayarak sonuca varmalarından ibarettir.
Bunu şöyle ifade ederler:Sorgulamayı bırakıp körü körüne inanıyorsunuz!Cahilce derler.Aslında bu da kendilerinin neye inandıklarından haberleri bile olmayışının ayrı bir hüccetidir.Şunu demek isterler:5 duyunuzla görüp duyduğumuzun yada bilimsel olarak = madden (inancın hiç tesir etmediği)şeylere inanırız var olduğuna hüküm ederiz.Ancak içinde inanç var ise o bizim için şüphelidir ve onu sorgularız.Siz Sorgulamadan doğrudan doğru telakki ettiğiniz için Cahilsiniz.
Hakikatte bunların söylediklerinin hiç bir değeri yoktur.Cahil olanda kendileridir farkedemezler.Zannederlerki müslümanlar kendileri gibi körü körüne inanıyor.Bu onların imânın ne olduğundan bir haber olmalarındandır.Yani imânı kendi zan ve tahminleri gibi batıl bir şey zannederler.Kendi inançları gibi kuru ve içi boş zannederler.Fakat gerçek hiçte onların zan ve tahminleri gibi değildir.
insan nefsi natıkasının 19 alet edavatı vardır.insandaki bâise ve fâile kuvvetlerinin hayvani cihetiyle beş zahiri beş de batıni duygu,şehvet ve gazap olmak üzere 12 yine insan nefs-i natıkasının nazari ve ameli olarak tabii kuvveti olarak câzibe mâsike,hâzime,dâfia,gâziye,nâmiye ve müevellidenin kuvvetlerinden ibaret aletlerdir.Bunların her birisi bir asker gibi çalışır.Mesela nefs insandaki müdrike ve hâfize kuvvetini ele geçirirse,hayvani ve tabii kuvvetin tesirinde kalır.Bu takdirde insanda vehmin çoğalmasıyla hayvan ve hayvandan daha sapkın olur.Ayeti kerimede:"Bilâkis onlar hayvan gibidirler yahut daha sapkındırlar."Diğer ayeti kerimede de:Küfredenler (e gelince:-ki)onlar (dünyada sâde)zevku sefâ ederler.Davarların yediği gibi yerler.(Ahirette ise)onların yeri ateştir."buyrulmuştur.Küfürden dolayı gâfil insanlar bütün ihtimamlarını karınlarına ve şehvetlerine harcarlar.Ahiret onlara tıpkı bir hayal gelir.Artık küfürden dolayı vehmi kuvvet kâfirlere dünyayı ebedi gösterir.Halbuki ölüm ne kadar muhakkak ise bu itikatlarında yanılmalarıda o kadar muhakkaktır.Ve insan imân etmeyince Nefsine esir olur.Nefside insanın vehim kuvvetini fitiller vehminin tuzağına düşer.Ve böylece insanın vehminde oluşan kuru zan ve tahminler insanın kalbine yerleşir.Sonra böyle bir insan aklını kullanırken de kalbindeki put hesabına aklını çalıştırır.Hak ve Hakikati görmede körden başkası değildir.
Demek akıl , Ruh nefsin afetlerinden temizlenmedikçe Temiz değildir.Hür de değildir.Esirdir!

O halde ateistlerin 5 duyusuyla vehimlerindekini akılları süzgeçlerinden geçirmeleri tamamen nefsi emmarenin esaretindedir.
Şeytan ise bu haldeki zavallı insana 1000 yerden saldırır.insan ise 1 ini bile idrak edemez.Ama Ben bilirim der.Hiç bir şey bilmez.Bildiğide işte Nefsinin ve şeytanın en küçük bir fısıltılarını en büyük bir fikir olarak ortaya koymasıdır.Böylece anlayamadığı imân sırrının düşmanı olmuş olur.Halbuki imân edenler kâfirlerin bu türlü sözlerini iyi anlarlar.Müminin firaseti gerçektende çok kuvvetlidir.

Ve böylece ateistlerin akılcılık iddiasının tamamen içi boştur.Onun için akıl işte budur.Bu da onun ulaşabildiği seviyeye işaret etmektedir.


Ateistlerin başka bir iddiası ise insanın Allah inancını ortaya koyduğudur.Bu da tamamen şüpheden kaynaklanan Cevabı imân ile bilinebilen bir sorudur.Bunu şöyle ifade ederler Tanrımı insanı haşa insan mı Tanrıyı yarattı.Bu Cehalettir.Kibirliliktir.

Ateistler inanmadıkları halde ruhlarının ağlayışını duyarlar.Ruhları feryad eder.Ben Kimim Nereden geliyorum Nereye gidiyorum?Ruhları Yüceler Yücesi Sonsuz Azamet Sahibi Rahmân olan Allah Subhanehu ve Teâlâyı onlara hatırlatır.Ve nereden geldiğini anlayamadıkları bu sesleri bastırmaya çalışırlar.Sorulara ikna edici cevap arayarak kendilerini ferahlatırlar.Ama yanlız kaldıkları anda akıllarına bu sorular gelir ve asla bu sesi susturamazlar.Bunalıma girer Kalbindeki putu ne ise ona yönelir ama insanın aslı imân üzere yaratıldığı için imânsız kalpte feryad eder ruhlarıda isyandadır.Ancak Nefsül emmare insanın bu sesleri duymasına perdedir.Kalbinde anlamasına perdedir.Böylece kalp üzerine yaratıldığı imân ile şereflenmeyince imân etmeyenler dahi bu feryatları duyduklarında kalplerinde bir sıkıntı ve ağırlık hissederler.Ve sebebini anlayamazlar.Sebebini bu sesler telakki edip Dinin insana sıkıntı veren bir şey olduğuna hüküm ederler ve gene heva heveslerine dönerler ama bu onları o Derin sıkıntıdan kurtarmaz.Geçici panzehir gibidir.işte eğer imân ile müşerref olursa bir insan o sıkıntı lezzete döner.imânsız insan ise kalbindeki o sıkıntıyı insanlık fıtratına aykırı itikadından olduğunu anlamayıp derhal insanlığın gereği telakki eder.
kendi kalbinde müşahade ettiği bu ağırlık ve sıkıntıyı insanlığın gereği zanneder ve bunu Dinin olmamasına delil kılar.Halbuki bu sıkıntı ve ağırlık onun yolunun yanlış olduğunun delilidir.Kalbin aradığını kalbe vermemesindendir.Özüne muhalefettendir.insanın aslına muhalefettendir.Sıkıntıyı nefsine istediğini vermekle bertaraf etmeye çalışır.Nitekim Nefs Ruhu iyice bastırınca bulduğu suri Huzuru ve zevki insanlık huzuru olarak inanır.Aslında kalbi mahfu perişandır Özü kendisinden gizlidir.Kendisi kul olduğu halde bu sıfatını inkar eder.böylece kendisine yabancılaşır.Hatta bir çok ateistin kendilerini inkâr ettikleri vakidir.Ruhu yani kendilerinin varlığını inkâr ederler.Evet işte sapık inanç.

Ve böylece Allah Teâlâ ya ibadet dua dan lezzet alamaz ve lezzet alamamasını Hak Dinin sözde reddi için delil kılar.Derki :haşa Allah olsaydı ben ibadetten zevk alırdım sıkıntı olmazdı.Bilakis o sıkıntı çok köklü ve imân etmeden asla gideremeyeceği bir sıkıntıdır.Nitekim bir çok eskiden ateistken müslüman olan kimseler tarif edemeyecekleri şeyler yaşadıklarını yazmakla bilinemeyecek şeyleri kalplerinde ilk defa hissettiklerni büyük heyecanla anlatırlar .Evet her insan seviyesine göre bilir.Bir örnekle:insan yemeği yemeden lezzetini alamaz.Yemeğe dokunup tadı yok demek yemeğin lezzetinin olmadığına delil değildir.O kişinin cehaletine delildir.

Ateistlerin başka bir iddiasıda şudur ki Zırva Yalan ve Cehalettir:
insanlar önce oduna sonra taşa sonra ağaca sonra yıldırıma sonra şuna buna derken böylece bugünde Allah'a tapıyorlar.
Çünkü insanlar bilmiyorlardı öğrendikçe taptıklarının ilah olmadıklarını anladılar ve sonunda insanın çok üstünde bir Tanrıya tapıldı.Bilim ise Dinin düşmanıdır çünkü ancak bilim ile gerçek ortaya çıkıp aslında haşa ilah olmadığını ortaya çıkarırız derler.
Bu sözün kaynağı tamamen inkardır.Ve söyledikleri aslen yalan fikren batıl menşeen cehalet sıfaten zan ve tahmindir.
Şunu demek isterler: haşa insan yaratılmadı ki eskiden Allah'a tapıyor olsun.Geçmiş insanı kibirleriyle küçük gelişmemiş insancık olarak görür kendilerine kıyas edip bugunkü inananlarıda o gelişmemiş insanın devamı olarak vehimlerine yerleştirirler.Hakikatte ise hiç bir bilgileri yoktur.
Aslen yalandır çünkü insan Hazreti Adem Aleyhisselâmdan beri Allah Subhanehu ve Telâlâ nın varlığından haberdardır.Söyledikleri gibi vukuu bulmamıştır.O halde bu söylemleri tarihi bir yalandır.Utanç ve ayıptır.Nitekim Her Peygamber Allah Subhanehu ve Teâlânın varlığından insanları haberdar etmiştir.Ve Onlar yalan söylemezler.
Fikren batıldır çünkü fikir insanın bilmesi ile mümkündür.Bilinmeyen meselede fikir fikirsiz olmaktan beterdir.
Menşeen Cehalettir çünkü bunu söyleyen insanlar aslında kendilerinin de bir puta taptıklarını bilmezler.Eski zamanda doğaya ağaca yıldırıma tapan insan ile bugün doğanın gücüne kainatın kuvvetine=doğaya tapan insanlar arasında bir fark yoktur çünkü tapılan herhalükarda mahluktur.Kaldıki bugun atesitler de haşa evrimin insanı yarattığına inanırlar.Doğaya uluhiyeti ve rububiyeti tanırlar.Ve böylece şirke düşerler.
Ve geçmiş insanının taşa ağaca tapmasıyla bugünun insanının evrime doğaya tapmasının aslı inkâr dan gelir.Allah Subhanehu ve Teâlâ yı yaratacı olarak kabul etmemek ve Kendi heva ve Hevesine tabi olmaktan gelir.Nitekim eski zamanda olsun şimdi olsun imânsızlık dünya sevgisi sebebiyledir.Bugünde şu heykel altında bu şölende bu partide bu diskoda şu bardaki gayri islâmi işler hep heva hevestir.Nitekim eski zamanlarda insanlarda putları partiler şölenler için sebep yapar birlikte azgın partiler yapar putlara taparlardı bugün bu biraz suret değiştirmiştir.Nitekim bugun atesitler yaratıcı olarak Doğaya inanmışlardır.
Sıfaten zan ve Tahmindir çünkü Hakikat Haktır.Bunun dışında insanların şöyle yada böyle vehmine göre hükmetmeleri Zan ve tahmindir.Bağlayıcı değildir.

iyiliği insan ancak Sonsuz iyilik sahibinden öğrenebilir.
Ateistlerin iyi olduklarına dair iddiaları çoktur.Kötü olduklarına dair iddiaları ise yoktur.
Bunlar derler ki:
Biz Kendimiz iyiyiz.Müslümanlar ise Allah'tan korktukları için iyilik yapıyorlar.insanın özünde olucak derler.
Bakın nasıl yalan söylemişler.
Bu sözün arkasında şu mana vardır:BEN iyiyim.iyiyliğin Özü BENden geliyor.Sizler ise korkunuzdan iyilik yapıyorsunuz bu gerçek iyilik değil.
Halbuki en büyük kötülük kendinden bir iyilik inanmaktır.Kendinden bir nane var zannedip kibirlenmektir.Heleki Allah Teâlânın Ululuğuna iyiliği yakıştırmayıp tüm iyiliği kendi kötü nefsinde ilân etmek gene Nefsi emmarenin işidir.BEN diye işaret ettiğide işte odur.Şunu iyi bilelim ki Ben diyende bir şey yoktur.Allah'a çağıran müstesna.işte böylece imânsız insan nefsini iyi olarak över gayrındaki iyiliği ise görmez.Gayrındaki kusuru görür kendindekini ise görmez.işte bunlar hep Nifak=ikiyüzlülük alametidir.Nifak ise kalp hastalığıdır.insan ancak Allah'tan korkmakla iyilik yapmaya muvaffak olur.Çünkü insan nefsi ancak Allah'a imân ile korkup geri çekilir ve böylece insanın özü tekamül eder.O halde ateistlerin benim özüm iyi diye kendileri övmeleri gerçekte özlerine sövmeleri nefslerini övmelerinden ibarettir.Allah'a nankör bir kâfir kibirlilik yaparak olan bir müslümana iyiliğin ne olduğunu öğretmeye güç bulamaz.Allah vesile ederse o ayrı.
Bunlar bir de şöyle derler:
Allah kendisine ibadet etmemiz için yaratmış Haşa Bu Ego dur.derler.
Sonsuz Kuvvet ve Azamet Sahibi Yüce Allah Teâlâ insanı halife olarak yaratmıştır.Ve insanı bir damla sudan yaratmıştır.Allah ise sonsuz uludur.Öyleki insanın gözü onun yarattığının ucunu bucağını görmeye yetmez.Aklı düşünmeye yetişmez.Büyüğünde küçüğünde canlısında cansızında bu böyledir.Allah ise Yarattığından münezzeh ve hiç bir mahlukun övmeye gücü yetmediği Ulular Ulusu olandır.O bizleri kendisine tapmaya layık görmüşse Hamd olsun Ona.Hiç kimse Ona layıkıyla ibadet evip Onun Ululuğunu layıkıyla övmeye güç bulamaz.Hal böyle iken Ona eğilmeyen Boyun imân etmeyerek ölen insan ahirette cehennem rezilliğini çeker.Ve gerçekte büyüklük taslayanlarda işte o zelil kılınacak olanlardır.Allah Subhanehu ve Teâlâ ya yakışır Azamet ve Kibirlilik.Üstünlüğü Taslamak Ona Mahsustur.insan ise acizdir.Mahluktur.
Halböyleyken Ateist senin şu sorun tamamen kibiridir.Yani kendi Egondur.Ona başkaldırmaktır.Nankörlüktür.Halbuki sen muhtaçsın.Allah Subhanehu ve Telâlâ sana muhtaç değil.

Derlerki neden yaratmış?Haşa.
işte insan anlamadığının nasılda düşman oluyor.bir yaprağın bile yaratılışında binbir çeşit incelik var milyarlarca atomlar var.Onu bile aklın almazken "insanı kainatı neden yaratmış"sorusunun cevabını Allah mı biliyor sen mi biliyorsun?Sen aslında ne biliyorsun ki hiç.Kendini bile tanımıyorsun.Ama Büyüklük taslamaya geldimi ahkâm kesiyorsun:Allah adına cevap veriyorsun.Sonrada anlayamayınca bu hakikatin düşmanı oluyorsun.

O halde nefsinin ve şeytanın ateiste imân etmesine engel olduğu bu aşamasında sanki kainatın sırrını Allah Teâlâ ya öğretmeye kalkışırcasına Neden yaratmış diye ukalaca sorması elbette cehaletinden.
Halbuki onun bu hususta hiç bir bilgisi yok.Daha imân etmekten bile mahrum iken insan kim Allah Teâlâ nın işinin sırrını çözmek kim.Halbuki hayatın sırrı Hayatı yaratanın izin vermesinden başka hiç bir türlü öğrenilemez.O saklamışsa kimse onu açığa çıkaramaz.O bahşederse bir insana kimse o insandan o sırrı gizleyemez.Demek insanı yaratan insanı kendi halifesi olarak yarattığı için insanı çok gizli bir sırdır.Ve Kendisini tanımaktan dahi acizdir.Allah'ın insana hidayet etmesi müstesna.
Bazı ateistlerde şöyle derler insan aklıyla düşünür.Kalbiyle değil.
Bu o kadar cahilce bir sorudurki bu soru kişninin kendi kalbinin ne olduğuna dair en küçük bir hissinin ve bilgisinin olmadığını gösterir.
Anlatılan kalp kalbi insanidir.Kalbi hayvani değildir.Kan pompalayan kalp hayvandada vardır.Ama Kalbi insani insandan gizli ve insanın imânı nisbetinde bilebildiği Rahmân olan Allah'ın yarattığıdır.
Bir misal ile daha çok belli olur:Şehveti henüz hiç olmayan çocuğun şehveti bilmeye çalışması ve şehvet hakkında zan ve tahminde bulunup geçersiz kıyaslar yapması ne ise atesitlerin kalp alemi hakkında yaptıklarıda odur.Hakiki imân sahibi bir zevat ise 18 yaşındaki bir çocuğun şehveti tanıması gibi kalbi tanır Bilfiil çocuğunu görmesi gibi kalbini görür.Hatta ehli mukaşefe=Ehli Keramet Büyük Evliyalar insanınların kalplerini görebilirler.Şeytanların Kalbe giriş yollarını dahi görür.Bunları bilmeyen cahil imânsızlar ise atar tutar.Yalanları imân ehline dolunay gibi açıktır.

Bazı ateistlerde şöyle derler.Bilimi bir kefeye koyanlar öbür kefeyede Dini koyalar.Gerçek bilimdir.Dinin kaynağı ise bilinmezlerdir derler.Bu sözün manası da şudur:Allah Teâlâ ya inanmadıkları için onlara göre evren ve kendileri ve her şey tesadüfen oluştuğu için Dinlerde insanların ortaya koydukları bir şeydir.insanlar bilmedikleri şeyleri herhangi bir amaç için kullanarak insanlığa yuttururlar gerçekte ise her şey tesadüftür bilim ile bilinmezler azalır bilinenler çoğalır böylece Dinler zayıflar çünkü bunlara göre haşa Din masaldır.
Aslında bu iddia büyük bir yalandır.6 cihetle batıldır
1-Dinin kaynağı Vayhdir.
2-Dini ilimler insanların elde ettiği bilimsel verilerden üstündür çünkü islâm Allah tarafındandır.
3-Din ile bilimi ayrımak ancak Dini gönderenin herşeyi bildiğine inanmamak sebebiyledir.Din ile bilimin kıyası mümkün değildir.Böyle bir kıyas olamaz.
4-Bilimin gelişmesi Dini asla yok edemez aksine destekler.Çünkü hiç bir bilimsel verinin Din ile çatışması mümkün değildir.Cenabı Allah her şeyi bilir.Nitekim 1900 lü yılların başında Güneşin döndüğü bilinmezken dünya dönüyor sadece sanılırken Kur'an ile Güneşin yörüngesinde yüzdüğü sabittir.
5-Vayh ile gelen ilim diğer insanlar tarafından ruhlarının ve ilimlerinin derecesi nisbetinde anlaşılır.O halde insan anlamadığı şey hakkında yorumda bulunması batıldır.Nitekim bilmiyorki bildirsin.Anlamıyorki anlatsın.Ve Dinin ne olduğunu bildirmeye muktedir olsun.
6-Akıl ne kadar hür isede Vayhe karşı kanatsız kuştur.Aklın bir kanadı imân diğer kanadı amel olmadıkça insan hakikatleri bilip görmekten aciz kalır.

Allah Subhanehu ve Teâlâ her şeyi en incesinden en gizlisine kadar bilir.Bunlar ise imânın ne büyük bir nimet ve ilim olduğunu bilmediklerinden imân edenleri kendilerine kıyas ederler.Asıl sebep yine cehalet ve kibirdir.

Her insan Allah Subhanehu ve Teâlâ nın varlığını düşünmeden edemez.Muhakkak yaratıcısı hakkında düşünür.En azılı ateistlerde buna dahildir.Muhakkak Allah Subhanehu Ve Teâlâ hakkında düşünür.Allah Der önce haşa sonra yok der.Ya da Allah der önce sonra doğa der kainat der.Halık ile mahluku birbirine karıştırır.Bu dahi Allah subhanehu ve Teâlânın varlığının insan ruhunun derin merkezinde merkezlendiğinin alametidir.Hiç bir insan yoktur ki Yaratacısını düşünmemiş olsun.Evet hiç bir mahluk buna güç yetiremez.

Bazı ateistler Allah 'ı zaman ve mekân içinde değerlendirmeye çalışarak mahlukla kıyas ederler.Bu kıyas geçersizdir.Yaratıcı ile yaratılan kıyas edilemez.
Zamanı - + olarak değerlendirerek Allah Teâlâ yı zaman ve mekana sığdırmaya çalışıp buradan kendilerine hayali dedliller üretip bunları senet yaparak müslümanlara hayali ve vehmi batıl ve fasid senetlerini sunarlar.Bu deliller yok hükmündedir.
Kainat Zaman ve Mekan Yoktan var edilmiştir.
Bazı atesitler ise cevher ve arazın ezeliyetine inananarak gene mahluka ezeliyeti vererek batıl kıyas yaparlar .Halbuki her varlık yoktan var edilmesiyle Yaratıcısının ezeliyetine şu anki varlığıyla yaratıcısının Kudret ve Hakimiyetine ölüm ve yok olmasıyla Ebediyetine delildir.Nitekim Kainat ve Zaman yaratıcısına muhtaçtır.Allah ise bunların hepsinden münezzehtir.Allah tan başka ne varsa hepside mahluktur.
Bunların yanılmaları akıllarıyla Rububiyetin ve Uluhiyetin sırlarını çözmeye kalkışmalarından.

İnsan son derece aciz bir mahluktur.Bedeninin dahi asıl sahibi kendisi değildir.Kendisi de kendisinin asıl sahibi değildir ve her insan bunu özünde hisseder.Çünkü mahluktur.Sıfatı budur.Sıfatını özünde bilir ama inkâr etmekle kendisine yabancılaşır.Ateistler bu Ruhlarının bu ağlayışlarını şöylecene bastırmaya çalışırlar:
Kimisi sıfatını=kul olduğunu hissettiğinde derhal bunu bastırmaya çalışır ve aciz olmadığına inanmaya çalışır.Güçlü olduğunu kendisine telkin eder.Ruh kuvvet bulup böyle sorularla insana insanlığını hatırlatınca inkarcı kişi nefsin askerlerini faal yapmaya çalışırak benliğini ortaya koymaya çalışır:Şöyle der:insanı neden yarattı O zaman der.Beni neden yarattı madem kulum der.Ben kulum öyleyse acizim demez.Sıfatını inkâr işte budur.Kendisine yazık eder farkedemez.
Bazılarıda bı ağlamalara şöyle karşılık verirler:Benim yaratılmamın maksadı olsa olsa gene Benim için olmalı der.Ben kendimi geliştirmek için yaşıyor olmalıyım der.Koyun gibi olmak için değil der.Bu düşüncenin aslında kibir vardır çünkü kulluğunu kabul edememek ve Allah'a boyun eğmeyip Benlik taslamayı daha güzel görmek kibirdendir aynı zamanda büyük cehalettir.Dikkat edin ki izzet ancak Allah'a boyun eğmekle elde edilir.Yoksa kibirlenmekle gene Allah tarafından verilen dünyevi izzete karşılık çok büyük zillet ve rezillik tevbe edilmesse muhakkak vukuu bulur.Bazen ahirette bazen hem dünya hemde ahirette.Onu biz bilemeyiz.
Demek ki bu gibi sözler büyük cinayet ve büyük yalandır.insanın ".Ben kendimi geliştirmek için yaşıyor olmalıyım.Koyun gibi olmak için değil "sözü dünyadaki Benlik taslamasına ve Kendi olmayan izzetini Allah Subhanehu ve Teâlâ'nın dinine boyun eğmekle kazanılabilecke izzetten büyük görmesi Allah Subhanehu ve Teâlânın Ne kadar Ulu olduğunu elbetteki bilmemesinden ve ona Bu Ululuğu yakıştıramamasından.Halbuki en üstün kimse Onun En Büyük olduğuna En derin saygıyla Secde edendir.O da Rasulü Zişan Muhammed Aleyhisselâtu vesselâmdır.
Bazılarıda ruhlarının bu gibi ağlamalarını şöyle diyerek geçiştirir:Madem bu dünyaya gönderdi bu dünyayı sevmeliyim.Bunu söylerken bile içinde bir tezat vardır.Bir yandan Allah'la barışmaz bir yandan Onun emrine göre bu dünyayı sevmeliyim diye batıl hükümler çıkarır nefsi lehine.Bu gibi düşünceler tamamen insanın gafletindendir.Tek kurtuluş yolu imân edip Peygambere uymakladır.Yoksa Heva ve Hevese istenileni vermekle insanın ancak azgınlığı artar.

Demek ki müslümanları böyle nefsani sözlerle bastırıp bilgi taslayan ateistlerin bozuk inançları müslümanlarca kâmilen bilinir.
ateistler ise Cehli mürekkeb içindedirler.Bilmediklerini bilmezler.

insanları ve her şeyi yaratan Allah subhanehu ve Teâlâ herşeyden Daha açık ve herşeyden daha Gizlidir.

insan Allah'ı düşman edinirde sonra bazı ahmaklar şöyle derler Madem Yarattı bana neden düşman olsun.
Halbuki insan Mesuldür.insan Allah'a düşman kesiliyor yaratıldığı halde bunu unutuyor mu?
O halde ateistlerin bu gibi çıkışmaları geçersizdir.

Ben kimim?Nereden Geliyorum?Nereye gidiyorum?Nasıl? Soruları Ruhun Sorularıdır.Ruh Emre alemindendir.insan Kafese girmiş Kuş gibidir.Asli vatanı Burası değildir.

Ya varsa Ya Yoksa meselesinde
Ya Varsa dediğiniz an Var olduğunu kabul ettiği anda insan öyle Ulu bir Kudrete imân ediyorki Onun Dini çok esaslı demektir.O halde imân asla imân etmeyenin zannı gibi kuru ve boş değil aksine imân:En derin bir yerden daha derin en ulu bir dağdan daha ulu en gizli dünya sırlarından daha gizli en mükemmel bir manzara güzelliğinden daha güzel en lezzetliden daha lezzetli demektir.Böyle ise işte ateistlerin bütün bu sav ve iddiaları tamamen batıldır söylediklerinin zerre miktarı değeri yoktur.1 kum tanesine sahip olmadan kainat benim demekten farkı yoktur.1 kum tanesini bilmeyip Kainatı bilirim demek gibidir.Nitekim gerçektende öyledir. imân edende imânının hak olduğunu biliyor demektir ki ve gerçektende öyledir.


islâm üstündür.Ama münafıklar bunu anlamazlar...





Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

1 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 1 ziyaretçi, 0 gizli