İçerik değiştir



- - - - -

bır hıkayede benden


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 7 yanıt verildi

#1 GökceN

GökceN

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.389 Mesaj

Gönderim zamanı 12.02.2008 - 17:17


ÇOK ÖZEL BİR HİKAYE: SEVGİNİZE ÖNYARGI KOYMAYIN !


Kendini bildi bileli mor menekşeyi çok severdi. Çocukluğunun geçtiği iki katlı evin bahçesinde bahar geldiğinde mor mor açar, mis gibi kokarlardı..Annesi mor menekşeleri hep duvar kenarına dikerdi.. gölgeyi sever menekşeler derdi..Oysa öğretmeni bitkilerin güneş ışınları ile fotosentez yaptığını anlatmıştı onlara .Bitkiler güneş ışığına muhtaçtı.Mor menekşeler ne tuhaf bitkilerdi , her bitki güneşi severken,onlar neden gölgeyi tercih ediyorlar diye düşündü durdu Hande...Küçük, ufacık aklı ile aslında menekşelerin diğer çiçeklerden farklı olduğunu keşfetmişti, işte belki de menekşeler bu yüzden bu kadar güzeldi.Herkesten farklı olursan, bu hayatta değerli olursun yargısına varmıştı.Daha o yıllarda farklı olmak için uğraş vermeye başladı. ilk olarak, okulda kimsenin yanına oturmak istemediği Hacer'in yanına oturmak istiyorum öğretmenim diyerek başladı farklılıklarla süren hayatı. Hacer bile şaşırmış şaşkın şaşkın bakıyordu onun yüzüne. Hacer çok dağınık, biraz anlama zorlukları olan problemli bir ailenin kızı idi. Hande ise mühendis Kamil Beyin biricik kızı. Öğretmen pek oturtmak istemedi önce Hacer'in yanına Hande' yi. Daha sonra bir tatsızlık çıkmasın diye öğretmen Hande'nin annesini çağırdı.
Annesi eve geldiklerinde Hande'ye sordu :
- Neden yavrum Hacer in yanına oturmak istiyorsun?
Hande cevap verdi :
- Geçen baharda menekşeler ekiyorduk hani anne, o gün sen bana menekşeler
güneşi sevmez demiştin, oysa her bitki güneşi sever. Menekşeler farklı, belki de
bu yüzden bu kadar güzeller. Hacer'in yanına kimse oturmak istemiyor. Ben farklı olmak istiyorum. Belki Hacer de güzeldir, onu fark etmek istiyorum, dedi.
Annesinin ağzı açık kalmıştı. İlkokul 4.sınıf öğrencisi kızının olgunluğuna hayran kalarak
- peki kızım kimin yanında istersen oturabilirsin, ' dedi.
Pazartesi Hande Hacer'in yanında oturmaya başladı. Hem Hande tedirgindi, hem Hacer.Birbirleri ile hiç konuşmuyorlardı. Diğer kızlarda soğumuştu Hande'den. Nasıl Hacer gibi dağınık, bir şeyi, iki kere anlatınca anlayan fakir bir kızın yanına oturmayı istemişti.En çok alınan doktor Cemal Beyin kızı Esin'di. Anne babaları her hafta sonu görüşüyorlar, Hande ve Esin birlikte oynuyorlardı. Nasıl olur da kendi yerine Hacer'i seçerdi. Çok gururu kırılmıştı Esin'in. Hande ile konuşmuyordu. Bir gün Hande ve ailesi Esinlerle dağ köylerinden birinde gerçekleştirilecek bir panayıra katılmak için sözleştiler. Hande gene Esin'in somurtacağını bildiği için gitmek istemiyordu. İçin için de Hacer'e kızmaya başlamıştı arkadaşları ile arasının bozulmasına sebep olmuştu. Neden sanki bu kadar dağınıktı, neden her şeyi iki kerede anlıyordu? Yoksa aptal mıydı? Sonra menekşeleri hatırladı hemen düşüncelerinden utandı. Hacer farklı diye yargılamaması gerekiyordu. Hacer'in, kimsenin bilmediği güzelliklerini keşfedecekti. Buna tüm gücü ile inandı. Panayıra gittiklerinde Esin somurtarak karşısında oturuyordu, Hande ile konuşmuyordu.
Hande canı sıkıldığından biraz dolaşmak için annesinden izin aldı. Köy yolunda yürümeye başladı. Hava iyice soğumuş ve ayaz iyice artmıştı, kar atıştırmaya başlamıştı. Hande karı çok seviyordu, yürüdü, yürüdü. Köye gelmişti. Bir evin önünde durdu. Evin penceresinde ki saksıya gözü ilişti. Gözlerine inanamıyordu, bunlar mor menekşelerdi. Ama kıştı ve menekşeler soğuğu hiç sevmezlerdi eve dogru bir adım attı. Kapıda beliren gölgeyi çok sonra fark etti bu Hacerdi. Hande'ye gülümsüyordu.
- Hoşgeldin Hande buyurmaz mısın?, dedi.
Biraz ürkek, şaşkınlıkla kapıya doğru ilerledi Hande ve içeri girdi. Oda sıcacıktı odun sobası her yeri ısıtmıştı. Menekşeler diyebildi sadece Hande...
- Bu soğukta ?
Hacer gülümsedi ;
- Onlar annem için, annem onları çok sever.
Sonra yatakta yatan kadını fark etti Hande.
'Annen hasta mı?' dedi.
'Evet 2 sene önce felç oldu ona ben bakıyorum, bizim kimsemiz yok, birtek ineğimiz var onunla geçiniyoruz. Ama tüm işler bana baktığı için derslere çalışacak pek vaktim olmuyor, dedi Hacer utanarak. Bir de bizim köyden şehre araç yok, bu yolu her gün yürüyorum o yüzden de çok yorgun okula geliyorum dersleri anlamakta güçlük çekiyorum. Hande'nin gözleri dolmuştu. Dışarıdan gelen ses ile kendine geldi. Annesi onu arıyordu. Çok merak etmiş olmalıydı. Dışarıya koştu ve annesine sarıldı, ağlıyordu. Bir müddet sonra anne bu Hacer diye tanıştırdı sıra arkadaşını. Hacer'in yaptığı sıcak çorbadan içtiler birlikte. Hande annesine anlattı Hacer'in hayatını, ağlayarak.
'Bir şeyler yapalım anne' dedi.
O hafta annesi ve Hande, Hacerlere gidip annesi ve Hacer'i kendi evlerine taşıdılar. Hacer artık Handeler den okula gidip geliyordu, ne dağınıktı, ne de aptal. Sınıfın en iyi öğrencisi olmuştu. Seneler geçti Hacer ve Hande bir arkadaş değil, iki kız kardeşlerdi artık. Mor menekşeler Hande'ye Hacer'i armağan etmişti. Hacer'e ise hem Hande'yi, hem hayatı. Seneler sonra ikisi de evlendi. Hacer şimdi bir doktor. Hande'den vicdanın ne kadar önemli olduğunu öğrendi, hastalarına vicdanıyla birlikte şifa dağıtıyor. Hande ise bir ögretmen. Çocuklara farklı olan şeyleri sevmeyi de ögretiyor. Bir kızı var adı, Hacer Menekşe. Hayatta en çok sevdiği iki şeye birini daha ekledi Hande.
LÜTFEN SEVGiNiZE ÖNYARGI KOYMAYIN.
HERŞEY SEVİNCEYE KADAR FARKLIDIR
SEVDİKTEN SONRA İSE SEVGİNİN DİLİ HEP AYNIDIR
alıntı
Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır.
Bernard Shaw

#2 Eylül

Eylül

    Harabenin Meleği

  • Dokunulmazlar
  • 10.820 Mesaj

Gönderim zamanı 12.02.2008 - 17:43

Çok güzel bir hikaye sulugözlülüğüm arttı :) emeğine sağlık.
EÐER ÇEKMEZSEN GÜLÜN NAZINI NE DİKENE DOKUN NE GÜLÜ İNCİT

#3 GökceN

GökceN

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.389 Mesaj

Gönderim zamanı 12.02.2008 - 19:26

FATMA NİNE’NİN GÜNLÜÐÜ - 1








Sevgili Günlük;

Sabahleyin camı açıp dışarıya bir bakınca , aklımı fıydıttırıvereyazdım. Amanıııııın, iki garış gış yağmış. Her taraf pambuk hevla gibi. Şinci ben nasıl gidecem ekmek almaya ? Amcan gitmez, bacakları sızlayomuş. Sanki ben onsekizlik kız’ım.



Amcan da(eşim) öteki odadan ünneyo:

-Gel şu zobaya bak.( Sankı eli gırık. Mürdolmayasacık adam, yaksana kendi zobanı. İncilerin mi va dökülecek ?)



Ayrı odalarda yatıyoz. Etdiyalladım deye beni goynuna almıyo. Hıh! Sankı çok meraklısıydım. Onun goynuna gireceğime sarmanla yatarım daha iyi. Hiç olmadı dili bari yok beni hırpalayacak.



Seyittim vardım odasına. Zobasını yakıverdim. Bi de ciğarasının bitip bitmediği takip etmediğim uçun bi araba azar eşitdim. Ciğara içmeden nasıl duracakmış ? Acele etmeliymişim bakkala gitmek uçun. Ondan sonacığıma geyindim kat kat kelem gibi, çıktım sokağa. Ekmek alacam, amcana ciğara alacam…Hava bi soğuk bi soğuk, yerler tamtakır buz…Açlık, gar- gış dinler mi? Yollandım fırına. Hırkam pek ince, ısıtmıyo. Varlığıyla yokluğunun fiyatı aynı. Sen, giderken giderken nasıl olduğunu anlayamadan bi baktım, ben yüzükapak( yüz üstü) yerdeyim. Trank diye bir ses oldu. Neyse ki, yumuşacık gışın üstüne düştüm. Bi yerim sızlamadı da yerimden galkamıyom ku.



Baktım ordan genç bir adam geçiyo. Ünnedim :

- Oğlum gel, elimden tut da beni galdırıver.



Adam geldi yanıma, bana arkasını döndü, cebinde eldivenlerini çıkardı, başladı geymeye. Allahallah!

Dedim ki:

- Elerim kirli değil oğlum, yerde çamur mamur yok, onun uçun hiçbi yerim killenmedi. Eldivensiz dut elimden.



Yanındaki daha genç olanı gelip tuttu elimden, kuş gibi hop deye galdırıp dikiltti beni… Sonra gulağıma fıısldadı:

- Faruk Abi kadınların elini tutmaz. Onun için eldiven giymeye çalışıyordu.





Bu lâfı eşitincesi bi depem atdı bi tepem atdı; elimden gelse herifi gucaklayıp yere yapıştıracam pehlivan gibi... Benim gibi sekzenine gelmiş garının elini dutsan nolur ? Elini bırak, mömelerini dutsan ne olur ? Ne el, ele benziyoooo; ne öteki, eski haline. Gadın görüncesi, bunların aklına - ay neydi onun adı- hıh, sekix geliyo besbelli. Ayol ben amcanızın goynuna girdiğim yok, seni ne yapayım ? Hem şinci sekix, dokuz sırası mı ? Ortalık gar, gış, soğuk.



Söylene söylene vardım fırına. Ekmekleri aldım, bakgaldan amcana ciğara dedikleri zıkkımını aldım. Düşe galka eve geldim sevgili günlük. Sıcağı görüncesi bacağım sızlamaya başladı goyur goyur. Göynüme geldi bi bulantı. Sankı bi salıncakta sallayolla beni. Öte yana beri yana gidip geldikçe, başım dönüyo fıydır fıydır. Düşmesem bari….Amcanın, “ Fatmaaaaaaaaa !” sesinnen zıp deye kendime geldim.



Ağrılarımı duymazdan geldim. Amcanızın garnını doyurdum. Dün gece odasına gidip üstünü örtmemişim, odasının ışığını söyündürmemişim . Söylendi söylendi ağzından tükürük saçarak. Yumurtasını aycık fazla gaynatmışım, çayının şekerini de eksik guymuşum diye demedik kötü bırakmadı. Ne yaptığımı ben biliyo muyum ? Düşüncesi, gafayı yere mi çarptım ne yaptım, gözlerimin önünde gara gara bulutlar çarpışıyo… Amcanın ciğarasını getir baka’m, ayağına terlik ver bak’am, beline yastık daya baka’m derken amcanın hızmatını bitirdim.



Garnım aç emme, içim istemiyo. Adamın garnı doyunca, sesi kesildi neyse ki. Gayve zamanı gelinceye gadar sesi çıkmaz yarım sehet. Ben de o yarım sehette dinlenirim artık.



Hasılı kelâm; bu dünyanın düzenini sevemedim be yavrım günlük. Çoluk çocuk gurbette, arayıp sormuyolla; bayram – seyran deyip çıkıp gelmiyolla, amcan dersen ne sesimi duyuyo ne derdimi dinleyo. Bana bakan penceresi kapalı. İyi ki sen varsın. Bi ta(daha) dünyaya gelirsem….Ne gelmesi be, ne gelmesi, anamın garnında ıscacık yatacam. Ordan çıkmayacam …Ne koca ilâzım bana, ne evlât. Hepsine yazıklar olsun !



Hele hele böyle ananın elinden dutup yerden galdırmayan, elini öpmeyen zihniyetin tüh suratına.



Not: Mudurnu şivesiyle yazılmıştır.


alıntı.
Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır.
Bernard Shaw

#4 Eylül

Eylül

    Harabenin Meleği

  • Dokunulmazlar
  • 10.820 Mesaj

Gönderim zamanı 12.02.2008 - 20:46

Buda çok güzel yaşlanınca benim günlüğümde böylemi olur.koşturmaca yine bitmez.
EÐER ÇEKMEZSEN GÜLÜN NAZINI NE DİKENE DOKUN NE GÜLÜ İNCİT

#5 GökceN

GökceN

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.389 Mesaj

Gönderim zamanı 13.02.2008 - 23:56

gızem beğendınmı guldururken duşunduruyo deyılmı yazık yaşlılık ıyı bırşey deyıl hele bırde çocuklar unutursa.
Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır.
Bernard Shaw

#6 GökceN

GökceN

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 2.389 Mesaj

Gönderim zamanı 18.02.2008 - 13:23

HAYAL İŞTE…



Bazen diyorum ki hayat bir yerlerde tıkandığında hayatın da bilgisayardaki gibi bir reset düğmesi olsa ve hayatı resetlesek… Tıkanıklığı, donukluğu ortadan kaldırıp yeniden başlasak…

Bazen güzel bir kesit yakaladığımızda sağ tıklayıp kopyalama işlemini gerçekleştirerek hafızamıza yapıştırsak, varsa hafızamızda kötü anılar onları da silip geri dönüşüm kutusuna yollasak…

Arada bir geri dönüşüm kutusunu boşaltsak… Geri dönüşüm kutusunda silinenlerin nereye gittiğini bilmediğimiz gibi kötü anıları da bilinmeze yollasak…

Bilgisayarımızın sabit diskinde biriken gereksiz dosyaları temizleyen programlar gibi, beynimizde ve yüreğimizde biriken gereksiz bilgileri, yırtık ve sökükleri temizleyen bir program olsa…

Vücudumuza giren ve bizleri haftalarca yataklara düşüren virüs ve solucanları temizleyen bir anti virüs programımız olsa…

Bazen de hayat, bir yerlerden kopuyorsa ve boğuyorsa bizi; resetlemeninin de bir anlamı olmuyorsa, gidip bir format attırsak…

Yeniden, yepyeni geçmiş sıkıntıların sıfırlandığı taptaze bir hayata başlasak…

Hiç yaşanmamış, yeniden doğmuş gibi…
Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır.
Bernard Shaw

#7 Eylül

Eylül

    Harabenin Meleği

  • Dokunulmazlar
  • 10.820 Mesaj

Gönderim zamanı 19.02.2008 - 11:51

Güzelde hayal işte olsa iyi olurdu.
EÐER ÇEKMEZSEN GÜLÜN NAZINI NE DİKENE DOKUN NE GÜLÜ İNCİT

#8 kılıç

kılıç

    Sadece KILIÇ...

  • Üyeler
  • 11.484 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:BAŞIMIZ DİK

Gönderim zamanı 19.02.2008 - 21:19

Hiç birini istemezdim yaban gülü...İyisiyle kötüsüyle o anılar benim ve çöpe atacak,resetliyerek kaybetmek istemem.Onlar beni ben yapan şeyler...
Bir gün daha geçti ve biz biraz daha yaklaştık;Bizden hiç uzak olmayan ölüme...





Benzer Konular Daralt

0 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 0 ziyaretçi, 0 gizli