İçerik değiştir



- - - - -

en güzel hikaye


  • Kilitli Konu Bu konu kilitli
bu konuya 29 yanıt verildi

Anket: biz yazdik siz okudunuz (mu), oylamanizi bekliyoruz (22 üye oy kullandı)

biz yazdik siz okudunuz (mu), oylamanizi bekliyoruz

  1. dank (13 oy [59.09%])

    Oyların yüzdesi: 59.09%

  2. dora (9 oy [40.91%])

    Oyların yüzdesi: 40.91%

Oy Ver

#1 dora

dora

    made by f"ebru"ary 8

  • Cadı
  • 4.623 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:yalnızlar rıhtımı..
  • İlgi Alanları:ilgisiz alakasiz..

Gönderim zamanı 25.01.2008 - 17:16


buyrun..

*uzun yazilari okumayi bircogunuz sevmiyor (üyelerin konu icinde durus saniyelerini ve katildiklari konulari takip ediyorum, evt ben bunlarla ugrasiyorum .) )

secenler niye sectigini, secmeyenlerde elestirisini yazarsa ben ancak o zaman tatmin olurum..

dank :
Son Durak Geçidi
Kaybolduğunu fark ettiğinde iş işten çoktan geçmişti. Baktığı her yönde gördüğü beyazlık onun içini daha da karatıyordu. Havanın soğukluğu daha bir düşmüş kulaklarını kör bir testere ile kesercesine donduruyordu. Soluduğu havanın nemi gözlüklerinde ince bir buz tabakası yapıyor neredeyse her dakika temizlemesi gerekiyordu. An ve an içine ölüm korkusu düşüyor ancak gideceği yere vardığında yaşayacağından emin olduğu mutluluk ona biraz da olsa güç veriyordu. Atının yularını daha bir sıkı kavradı mahmuzları ile dürttü ve o güzel safkan canlandı hızlı adımlarla enerjisini saklarcasına ilerliyordu. Bir nevi iç güdüsel endişe safkanda da vardı solukları hızlanmış havanın soğukluğuna inat sıcak sıcak terliyordu.
Sürücü cebinden pusulasını çıkardı gözlüklerinin üstündeki ince buz tabakasını temizledi  ve dikkatlice baktı. Pusulası ona doğru yönde ilerlediğini söylüyordu ama o içinde ki endişe yok mu onu bir türlü rahat bırakmıyordu. Keşke dedi kendi kendine keşke gök yüzünde bir  tek yıldız görebilseydi, keşke yüzyıllar boyu büyük denizcilere, kaşiflere yol gösteren kutup yıldızı onun içinde görünse ve bu endişelerden kurtulsa. Ancak o da ne... ilerde gördüğü o pırıltı yoksa onun bu bütün içinden geçirdiklerine ilahi bir yanıt mıydı? Pusulasını cebinden zorlukla çıkardı biraz havaya doğru kaldırdı daha sonra gözü ile aynı hizaya getirdi. Pusulanın kuzey iğnesi ile çakıştığını gördüğünde derin bir oh çekti. Rahatlamıştı . Sanki üzerinden tonlarca yükü bir anda kaldırmışlardı. Sürücünün rahatlığı atına da yansımış olmalıydı. O iri safkan nefesini düzenlemiş nallarının altındaki karı daha bir emin eziyor ve bu emin adımlarla ilerliyordu.
Daha yolum var diye geçirdi içinden nerden baksan 60 kilometre daha gitmesi gerekiyordu. Bu mesafe belki normal bir havada 4 saatte yapılabilirdi ama bu soğuk onun hızını nerdeyse yarıdan fazla azaltmıştı. ? En iyi ihtimalle? dedi içinden ? En iyi ihtimalle 6 saat daha sürecek bu işkence ancak yavrusunu kucaklarına aldığında bütün bu çabaları bütün bu çektikleri tek bir hamlede silinip gidecek idi.Ah nankör kader hep böyle zor şartlar altında karşılamıştı onu. Eşinin doğuma alındığını söylediklerinde sıcak sayılabilecek sınır karakolunda çayını yudumluyordu. Saatin kaç olduğunda aldırış dahi etmeden yola dökülmüştü. Sadece 3 ay olmuştu bu uç karakola tayin olalı. Ne yöreyi iyi biliyordu nede burada görev yapmanın bu denli zor olacağını. Kasabadaki lojmanı ile 80 km mesafede idi bu karakol ve tek ulaşım şekli at sırtında veya yayan olarak idi. Emrin deki askerlerin arazi araştırması görevi sırasında o sene 3-4 kez yürümüştü bu mesafeyi ve onun dışında her hafta kendisine tahsis edilen atı ile gidip geliyordu görev yerine. Eğer nöbeti yok ise hafta sonları lojmanına dönüyor eşi ile kucaklaşıyordu ve hafta başı tekrar aynı yolu at sırtında alıyordu.  Tayini çıktığında eşi 6 aylık hamile idi. O kadar ısrar etmişti eşine en azından doğuma kadar şehirde kal diye ama o bir asker eşi idi tüm zorluklara kocası ile göğüs germeyi daha nikahlarındaki evet ile göze almıştı. ?Olmaz ?demişti eşi. ?Sen nereye, ben oraya bu hayat ikimizin , sen ne çekiyorsan bende aynısını çekeceğim? Ne kadar büyük bir yürekti , düşündükçe tüylerinin diken diken olduğunu hissediyordu.  Bütün bunlar aklından geçerken gözleri ile saatini kontrol etti. Zaman sanki havanın soğuğundan etkilenmiş gibi adeta akıp gitmek bilmiyordu.  Pusulasını tekrar çıkardı kutup yıldızı ile çakıştırdı içinden kendi kendisi ile gurur duydu. ?Aferin sana Yüz başı Cihan ?dedi ? Akademide aldığın temel bilgileri halen unutmamışsın.? Kendi kendine konuşuyordu. Oralarda kimse kendi kendine konuştuğu için deli diye adlandırılmıyordu çünkü o kadar çok yalnız seyahat eden vardı ki nerdeyse kendi kendine konuşmayana deli diyeceklerdi.
Rüzgar biraz daha sertleşmişti yerden kaldırdığı altıgen kar taneciklerini sanki kırbaçlar gibi yüzüne vuruyordu. Kafasını yukarı kaldırdı. Yanılmıştı. Yüzüne çarpan tanecikler rüzgarın yerden kaldırdığı değil gökyüzünden kopup gelen beyaz lanetin ta kendisi idi. Tekrardan kar yağmaya başlamıştı. Hızla esen rüzgarın etkisi ile en ufak kar yağışı tipiye dönüşüyordu.
Aslında karın onun için anlamı büyük idi. Eşi ile bir kış ayında evlenmişlerdi ve balaylarında Kartalkaya?ya gitmişlerdi. Eşini kadını olarak ilk kucakladığında kar yağıyordu. Hayatının en muhteşem sevişmesinin ardından birlikte uyanıp çırılçıplak tenlerini bir battaniye ile örterek karın yağışını birlikte seyretmişlerdi. Ah hiçbir şey daha romantik ve mükemmel olamaz diye düşünmüştü o an. Karı hiç bu kadar mükemmel ve güzel bulmamıştı ama şimdi yüzüne çarpanlardan ölesiye nefret ediyordu. Her bir kar tanesi sanki eşi ve yeni doğan yavrusu ile arasına örülen duvarın  tuğlaları gibiydi. Düşüncelerinin yoğunluğundan mıdır bilinmez cebinden saatini tekrar çıkardı. Dikkatle baktı ama bir şey göremedi. Ağzına yaklaştırdı derin bir nefes aldı. Nefesini tuttu ve saatin camına nefesini verdi. Birkaç saniye için camın üzerindeki buz çözüldü ve o aralıkta saatin kaç olduğunu görebildi. Yüzüne bir gülümseme gelmişti. ?Oh? dedi. En sonunda yaklaştığı için sevinmişti sadece aşması gereken bir geçit kalmıştı.
Yerel halk o geçide ?Son Durak Geçidi? adı verirdi. Kasabadan arabalar iyi havada o geçide kadar gelir yolcuları orada bırakır daha sonra kasabaya geri dönerlerdi. O durakta inen köylüler geçidin başında bekleyen katırcılarla anlaşır yüklerini katırlara yükler daha sonra geçide girerlerdi. Köylerine ulaşanlar yüklerini evlerine indirdikten sonra geri dönüp katırları iade ederlerdi. Şehirlerde görmeye alışkın olduğu araç kiralamanın bir benzer şeklini de burada katırlarla geliştirmişlerdi. Son Durak Geçidi karşılıklı 70 -100 metrelik duvarları olan bir kanyon idi. 10 km uzunluğunda ve kimi yerleri 6 metre kimi yerleri ise 3 metre genişliğinde idi. Anlatıldığında göre yaz aylarında tepesi deki karlar erir geçirgen kil topraklarından süzülür  ve geçidin çeşitli yerlerinden kaynak suları olarak fışkırır ve kasabalı bu geçide ellerinde su bidonları ile doluşarak bu lezzetli suyu tüm yaz boyunca içme suyu olarak kullanırmış.
Adından mı yoksa kendisinde oluşturduğu klostrofobik duygular yüzünden mi bilinmez bu geçidi hiç sevmemişti Yüzbaşı Cihan. Her geçişinde bir aksilik olmaması için bildiği bütün duaları eder. Atını mümkün olabildiğince çabuk sürer idi. Gerçi hiçbir seferinde bir tehlike veya benzer bir durumla karşılaşmamıştı veya duymamıştı bile ama bir türlü sevmemişti burayı. Geçide gireli 2 km kadar yol almıştı artık daha kolay nefes alıyor idi. Geçidin duvarları sert rüzgarı kesmiş hava biraz daha durulmuş idi. Şimdi işte yağan kar tıpkı eşi ile seyrettikleri ile aynı idi . İri taneni altıgenler adeta önünde uçuşuyor gözleri önündeki manzara içine huzur ve sıcaklık veriyor idi. Aşması gereken yol azalmış hava yumuşamıştı.
Kafasını kaldırdı tepelere yığılmış olar beyaz örtü biraz daha haşmetleşmiş idi. Hafta başında 3-4 metre olduğunu düşündüğü bu beyaz tepeler şimdi gözüne en az 8-10 metre gibi göründü. En ufak bir gürültü patırtı da zincirlerinden kopup gelecekmiş gibi tetikte. Altına aldığını ezecekmiş gibi kuvvetli görünüyorlardı. Bütün bu düşüncelerin derinliklerinde nefesini tutarca ilerliyor iken Safkan?ın kişnemesi ve birkaç vahşi hırıltıyla irkildi. Günlerdir aç yaşamanın verdiği aceleciliğin ve yırtıcılığın, vücutlarındaki bütün kasları adrenalin ile dolup taşmış çelikten kol ve bacaklar halini almış şekilde kaskatı gövdeli gri bir kurt yolunu kesmişti. Normal zamanda bir sürü halinde olmadan asla avlanmayan bu hayvan o kadar çok acıkmış olmalıydı ki beyaz iri dişlerini taze ete geçirmek için sürü içgüdüsünü bile unutmuş idi. Safkanın gelişmiş kasları dolgun eti bu vahşinin belki de uzun zamandır görmediği lezzeti sunuyordu ona. Safkan?ın tedirginliği artın onu kontrol etmeyi oldukça güçleştiriyordu. ?Dur, Sakin ol, Yavaş? komutları hayat endişesi içindeki safkan için bir anlam ifade etmiyordu. İç güdüsel korunmanın kontrolü altında olan Safkan mütemadiye şahlanıyor bırakın idare etmeyi üzerinde oturmayı bile imkansızlaştırıyordu. Bu imkansızlıklar içinde Yüzbaşı Cihan atın üzerinde daha fazla tutunamadı. Ellerinden kayan dizginlerin avuç içinden kaybolması ile kendini beyaz zeminde bulması neredeyse aynı anda oldu. Gözleri önündeki yaşam mücadelesi soğuk olan havanında yardımı ile kanını dondurmuştu.
Gri vahşi vücudunu iyice germiş karşısında debelenen atın boş bir anını bekler gibiydi ve o beklediği an fazla uzak değildi. Son şahlanması ve sürücüsünün üzerinden düşmesi ile sendeleyen at ön ayaklarını yere koyar koymaz boynunda keskin dişleri hissetti. Kenetlenmiş ve birkaç ton güç ile etine saplanan dişlerden kurtulmak için debeleniyor ve debelendikçe etinden daha fazla parçalar kopuyordu. Yüzbaşı Cihan saniyeler içinde gerçekleşen bu olayların şahitliğinde belindeki silaha davranmak için hiç düşünmedi bile. Silahını kavradığı gibi gri vahşiye yöneltti. Anlık nişan alarak tetiğe asıldı. İlk kurşun vahşinin karın bölgesine isabet etmişti.  Çelik gibi sertleşmiş kaslarında açılan delik kurdun açlık hissini bastırır cinsten değil idi. İkinci kurşun birkaç saniye sonra kurdun göğüs kafesini delmiş artık nefes alması dahi imkansızlaşan hayvanı güçsüz bırakmıştı. Gevşeyen çenelerden kendini kurtaran Safkan kendisinden 2 metre ötede patlayan 2 büyük sesinde ürkütmesiyle var gücüyle geçidin sonuna doğru dört nala koşmaya başladı.
Yüzbaşı Cihan safkanın böyle ürkmesine bir anlam verememişti. Sonuç olarak bir süvari atı idi ve silah sesine alışkın olması gerekiyordu. safkanın bu hayat mücadelesi içinde dahi duyduğu diğer bir sesi Yüzbaşı?nın  fark etmesi imkansız idi. 70-80 metre yükseklikteki kar blokları 2 el silah sesi ile bağlı bulundukları toprak ve kayalardan kurtulmuş beyaz bir ecel gibi Yüzbaşı?nın  üzerine serilmişti. Pusulası ile Yıldızı çakıştırdığında üzerinden kalkan tonlarca yük bu sefer gerçek anlamıyla onu Geçicin zeminine çivilemişti. Ellerini ve ayaklarını kımıldatamıyordu. Günlerdir dondurucu soğukta yağan kar iyice sertleşmiş nefes almasını imkansızlaştırıyordu . Dudaklarına kadar onu kaplayan beyazlık sıklaşan soluklarından ısınan hava ile azar azar eriyor ve ciğerlerine doluyor idi. Kafasını dahi kımıldatamıyor adeta kendi nefesinde boğuluyordu. Ciğerlerine dolan sıvı giderek artıyor,göğüs kafesi sanki yırtılıyor idi. Son soluklarını yaşadığı o anda tek düşündüğü gene o balayı gecesi idi. Eşi ile kendisinin çıplak vücutları aynı battaniyenin altında buluştuğu ve hayatının en huzurlu, en mutlu o anı düşündü, düşündü.Nefesini tutmayı denedi sadece 1 dakika kadar tutabildi. Üzerindeki büyük baskı kemiklerini zorluyordu. Vücudundaki hemen hemen bütün kasları kontrol etmeyi denedi bu kısacık süre içersinde bir hareket belki ona bir umut sağlayacaktı. İstemsiz kasılmalardan öteye gidemedi. Ayak parmak uçlarını dahi kımıldatamıyordu. Vücudunda biriken karbondioksit biran önce çıkıp gitmek istiyordu ama elinden geldiğince buna müsaade etmiyordu. Biliyordu ki vereceği o nefes dudaklarına yapışan öldürücü buz öpücüğünden biraz daha eritip canından , hayatından edecekti. Son kalan saniyelerinde Dünya?ya henüz saatler önce göz açan yavrusunu gözü önünde canlandırmayı denedi olmadı.?Böyle olmamalıydı? dedi Yüzbaşı Cihan son anında ?Benim Son Durağım böyle olmamalıydı?...... 
 
İmza:
Daaannk

.........................................................................

dora :

- bu kadin neden üsüyor?
- daha yeni doktordan geldik, bisey cikmadi ama cok usudugunu soyluyor
- bu kadinin atesi 40 dereceye ulasmis nerdeyse, nasil olur da üsür?
mart 2004, eskisehir ikliminin puslu, camurlu, ayaz ruzgarli olusunu hic sevmiyorum. sirf bu yuzden güneye gidebilirim.
- fenalastim ben, nefes almakta gucluk cekiyorum
- hemen acile gidelim, gece yarisi kimi arasam ki? en iyisi kendi isimizi kendimiz halledelim.
kotu koku var hastanenin icinde, disarida sigara ile birlikte beklemek daha akillica sanirim.
- hastamizin hemoglobin degeri 11 olmasi gerekirken 4 e dusmus, kalbine yeterli kan gelemedigi icin nefes darligi cekiyor, hastaneye yatirmamiz gerek, kan grubuna gore 3 unite kan bulun, kan vermemiz gerekiyor, siz gerekli evraklari halledin.
- tamam.
hmm neyse ki kan verecekler, bi kac gun icinde taburcu ederler, siddetli uykusuzluk cekiyorum, yagmur gelmesen bir de sen uzerime..
dag basinda bir hastanenin 9. kati. icerdeki koku nasil da agirlasti boyle, tam tuvaletin karsisindayiz ustelik, cam acmamiz mumkun degil odada baska hastalar da var
- yan yataktaki kiz kanser mi?
cok uzgunum, saat gece yarisini gecmis, tum sehir ayaklarimin altinda, benim evim gozukuyor mu burdan? sabaha kadar uyumamam soylendi, sorun degil beklerim, keske kagit kalem kitap oyalanacak biseyler olsaydi, iyi ama isigi acamam ki.
- gunaydin, nasil hissediyorsun kendini?
- kotuyum
aman allahim insanlar buranin yemeklerini nasil yiyor? hayatta agzima suremem, mumkun degil, ben bi kac saat dayanayim nasilsa ziyaretcilerden biseyler getiren olur, iyyy musluga bile dokunamiyorum, bu pis bardaklardan su icemem, bizim ne isimiz var burda?
- 1 haftayi gecti, ne zaman cikicaz
- bilmiyorum ki, sordugumda daha yeni geldiniz diyorlar..
hani o gun gordugum kucuk cocuk? hani kollari delik desik olmus olan, o kurtulmus mu? simdi sagligi nasil? hani o ramazan amca.. ölmüs mü? hani bizim odadan ayrilan kadin kavusmus mu kizina? o teyze kanser oldugundan habersiz mi hala? yogun bakimami almislar su korudorun sonunda yatan adami?
- hadi uyan artik normal beslenmeye gectin, ascilar yemek getiriyor ister misin?
ben cok aciktim fazla ekmek isticem..
artik ziyaretimize gelen yok farkettin mi?
- e kirkbes gun gecti! evet dort bes on yirmi otuz kirkbes..
- (evimize uykuya giyinmeye gulmeye gezmeye kahve icmeye hasret kaldim) ama bunu sana hissettirmemem lazim.
artik muslugu acabiliyorum, tuvalet kagitlarina bile ellerimi kuruluyorum
- sizin bardaginizi kullanmisim teyzecim farketmedim pardon..
ne oluyor bana? artik tanimadigim insanlara gulumsuyorum, dagitilan yemekler ne kadar da sicak ve guzel, ah evt pencereden gozuken isiklarin yerlerini ogrendim, tuvalet mi kirlenmis? ben temizlerim yorulma teyze, sen gec yat hadi..
bu kadar mi igrencti yasamim, bu kadar mi kendimi tanri sanmistim? bu kadar miydi insan hayati? kansere yenik dusen bedenlerin hayalleri ne olacakti? kan vermeyi bile dusunmemisim meger bunca yildir,belki bi insan hayatini kurtaran saglikli bedenimdeki kani vermek bu kadar mi zordu bana? cok mu zor insanlari sevmek?
- artik hastasi olan herkesi ziyarete gidicem, hatta onlar evlerine gitsin ben refakatci kalirim.
allahim! kurtulmalarina yardimci ol.
- yarin cikiyoruzzzzzz, ne kadar mutluyummm, artik gunleri saymayi birakmistim
- kirkbesten sonrasini sen saydin mi?
bu bir film olmali, aklimi basima getiren, insan oldugumu hatirlatan, insanlari sevdiren!
- evini ozlemis misin?
- hem de nasillll, hadi sicak bi corba yap da icelim..
- gel sana sarilmaliyim.. evine hosgeldin yeniden
nisan sonlari, hava nasilda sicak boyle..
evet anne..
sen benim yasanmis en guzel hikayemsin.
“Sen; onun sorduklarına cevap vermeye bile tenezzül etmezsin, o seni susturduğunu sanar. Hayat işte.”

#2 REBEL

REBEL

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Üyeler
  • 6.906 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 25.01.2008 - 17:17

tabii ki B)

...


#3 DaaAnnK

DaaAnnK

    Sözde Değil Özde Haylaz

  • Üyeler
  • 7.176 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:O'nun kalbinde

Gönderim zamanı 25.01.2008 - 17:19

sanırım konuya rebel de eklemişti hikayesini
Sen benim herşeyimsin, hayatımın herşeyi sensin

Gönderilen Resim

#4 REBEL

REBEL

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Üyeler
  • 6.906 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 25.01.2008 - 17:21

yok ben eklemedim dankçım :ud: eğer gizli olsaydı ekliycektim *lol

daaannk dedim tabi ki. başarılar.. hakeden kazansın *bleh

...


#5 kara

kara

    --giz----kara--

  • Üyeler
  • 11.365 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:HUZURUNUN YANINDA... ::

Gönderim zamanı 25.01.2008 - 17:26

oyumun yeri belli :ud: ...
böyle güzel bir anlatımla yazdığı için tebriklerimi daha önce kendisine bildirmiştim... *bleh

konu hakkında küçük bir notum var... hikayeler konuya eklenirse üyeler seçim yapmakta zorlanmasınlar... ve hikayeler hakkında yorum yapabilsinler bence...

Bu mesaj kara tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 25.01.2008 - 17:28


#6 asturias

asturias

    Benimle Oynar mısın?

  • Üyeler
  • 2.167 Mesaj
  • Konum:Ya İstanbul ya Ankara..

Gönderim zamanı 25.01.2008 - 17:46

Okumuştum, yine okudum ve hakedene verdim oyumu :: Bilmem anlatabildim mi :: İllaki adını söyle derseniz tank *sebek


dipnotum: Buraya da hikayeleri ekleseniz fena olmazdı hani ::
Tam buradayım ben
Görmek istediğin yerde
Belki 1 adım ötende
Belki düşünde
Sadece hisset beni
Ben buradayım..

#7 dora

dora

    made by f"ebru"ary 8

  • Cadı
  • 4.623 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:yalnızlar rıhtımı..
  • İlgi Alanları:ilgisiz alakasiz..

Gönderim zamanı 25.01.2008 - 17:57

herseyi benden beklemeyin, ekleyiverin

(dır dır dır hep emirvaki, patronum gidene kadar ya bekleyin ya ekleyin)
“Sen; onun sorduklarına cevap vermeye bile tenezzül etmezsin, o seni susturduğunu sanar. Hayat işte.”

#8 Arjantin Cad.-ANKARA

Arjantin Cad.-ANKARA

    Sırdan öte ne var ki

  • Üyeler
  • 18.713 Mesaj
  • Cinsiyet:Belirtilmedi
  • Konum:Edebi metin

Gönderim zamanı 25.01.2008 - 17:58

dora diyorum...

Her yanda güz sancısı öpüşmeler var ama nedense hepsi yarım...


#9 dora

dora

    made by f"ebru"ary 8

  • Cadı
  • 4.623 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:yalnızlar rıhtımı..
  • İlgi Alanları:ilgisiz alakasiz..

Gönderim zamanı 25.01.2008 - 18:17

karayi anliyorum da

rebel benim yazimi elestirir misin rica etsem.. begenmedigin yerler nereleri?
“Sen; onun sorduklarına cevap vermeye bile tenezzül etmezsin, o seni susturduğunu sanar. Hayat işte.”

#10 antiqa

antiqa

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Yöneticiler
  • 7.424 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 25.01.2008 - 18:19

çok uzun bi ara okursam oy kullanırım. : )

#11 dora

dora

    made by f"ebru"ary 8

  • Cadı
  • 4.623 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:yalnızlar rıhtımı..
  • İlgi Alanları:ilgisiz alakasiz..

Gönderim zamanı 25.01.2008 - 18:21

Okumuştum, yine okudum ve hakedene verdim oyumu :: Bilmem anlatabildim mi :: İllaki adını söyle derseniz tank *sebek


dipnotum: Buraya da hikayeleri ekleseniz fena olmazdı hani ::

benim yazimin hak etmedii yerleri yazar misin, okuduguna eminim nerelerde hata yaptigimi görmek istiyorum
“Sen; onun sorduklarına cevap vermeye bile tenezzül etmezsin, o seni susturduğunu sanar. Hayat işte.”

#12 REBEL

REBEL

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Üyeler
  • 6.906 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 25.01.2008 - 18:27

* Hikayen konu olarak güzel dora. beğenmediğimi söylediğimi hatırlamıyorum. ama madem eleştir dedin B)
imla kurallarına dikkat etmemişsin bu birincisi.
ikincisi konu birbirinden çok kopuk. geçişlerin çok sert ve anlaşılmaz.

bunun yanı sıra ; hikaye yarışması bu, üye yarışması değil. işte bu yüzden ben hikayemi eklemedim *sebek çünkü bazen sırf arkadaşımız olduğu için oy verdiğimiz oluyor hepimizin. ben dank benim arkadaşım diye değil, senden çok daha iyi ve akıcı bir hikaye yazdığı için oyumu ona verdim.

...


#13 dora

dora

    made by f"ebru"ary 8

  • Cadı
  • 4.623 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:yalnızlar rıhtımı..
  • İlgi Alanları:ilgisiz alakasiz..

Gönderim zamanı 25.01.2008 - 18:31

1 : imlayi mi bilmiyorsun? yoksa okumadin mi .)))))

ben onu 2004 yilinda yazdigimda osmangazi ünideki edebiyat hocalarindan biri imla hatasi yapmadigimdan dolayi tebrik etti.

bir daha oku hadi..
“Sen; onun sorduklarına cevap vermeye bile tenezzül etmezsin, o seni susturduğunu sanar. Hayat işte.”

#14 REBEL

REBEL

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Üyeler
  • 6.906 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 25.01.2008 - 18:34

büyük-küçük harf imla kurallarından olmuyor da benim mi haberim yok acaba?

...


#15 Arjantin Cad.-ANKARA

Arjantin Cad.-ANKARA

    Sırdan öte ne var ki

  • Üyeler
  • 18.713 Mesaj
  • Cinsiyet:Belirtilmedi
  • Konum:Edebi metin

Gönderim zamanı 25.01.2008 - 18:35

dora ben senin hikayeni çok beğendim anlatış tarzın beni çok etkiledi ve o yüzden oyumu sana verdim.

diğer üyenin hikayesi bana sanki bir kitapdan esinlenere yazılmış gibi geldi.

hak edene mi hak etmeyene mi bilmem ama iki tane oturup bu işe emek harcayan insan var ve saygı duymak gerek.

ikisine de teşekkür ederim birinden birini tercih etmek gerekti bende beğendiğim hikayeyi seçtim....

Bu mesaj Ysf tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 25.01.2008 - 18:44

Her yanda güz sancısı öpüşmeler var ama nedense hepsi yarım...


#16 dora

dora

    made by f"ebru"ary 8

  • Cadı
  • 4.623 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:yalnızlar rıhtımı..
  • İlgi Alanları:ilgisiz alakasiz..

Gönderim zamanı 25.01.2008 - 18:44

ikincisi konu birbirinden çok kopuk. geçişlerin çok sert ve anlaşılmaz.

bir de; tek bir konu var, bir tane yani, iki bile degil
kopukluk olmasi imkansiz

*neyse zorla da olsa okuttum sana .))
“Sen; onun sorduklarına cevap vermeye bile tenezzül etmezsin, o seni susturduğunu sanar. Hayat işte.”

#17 REBEL

REBEL

    Burası olmadan yaşayamaz

  • Üyeler
  • 6.906 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan

Gönderim zamanı 25.01.2008 - 18:48

zaten okumuştum dora *sebek

konu kendi içinde kopuk, sanırım anlamak istediğin gibi anladığından ne demek istediğimi ne kadar zorlasam da anlamayacaksın. bu yüzden bırakalım da insanlar karar versin.

eleştir dedin eleştirdim. eleştirimi bile eleştiriyorsun. ne diyim şimdi ::

...


#18 asturias

asturias

    Benimle Oynar mısın?

  • Üyeler
  • 2.167 Mesaj
  • Konum:Ya İstanbul ya Ankara..

Gönderim zamanı 25.01.2008 - 18:50

Evet dora, elimden geldiği kadar anlatmaya çalışayım. Hikayeyi okurken adapte olmakta zorlandım. Sanırım büyük harf olayından ve cümleler arasındaki kopukluktan kaynaklanıyor. Cümlelerin birbirine geçişidir anlam bütünlüğü kazandıran. Sanırım eksik olan da bu. Naçizane fikrim..

Dank'ın hikayesi ise su gibi akıp gitti..Saki okuduğumu hissetmedim bile..Ellerine sağlık arkadaşım..
Tam buradayım ben
Görmek istediğin yerde
Belki 1 adım ötende
Belki düşünde
Sadece hisset beni
Ben buradayım..

#19 dora

dora

    made by f"ebru"ary 8

  • Cadı
  • 4.623 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:yalnızlar rıhtımı..
  • İlgi Alanları:ilgisiz alakasiz..

Gönderim zamanı 25.01.2008 - 18:54

asturias : imla konusunda kimseyi tanimam, internet etigidir kücük harf, bunu aciklamayayim

konuyu nasil buldun? hangi gecis sert mesela?
“Sen; onun sorduklarına cevap vermeye bile tenezzül etmezsin, o seni susturduğunu sanar. Hayat işte.”

#20 speed

speed

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 1.829 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:Ankara

Gönderim zamanı 26.01.2008 - 02:01

bence ikiside güzel ama oyum doraya gitti

Bu mesaj speed tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 26.01.2008 - 02:02

Bir zayıf anımda çıktı karşıma
Sebep kâlp ağrıma, hem göz yaşıma
İstemedim belâ oldu başıma
Satamadım, satılmıyor, satamam.

Kalbime attı ah, aşkın közünü
Çevirdi başka gözlere gözünü
Bıraktığı tek hatıra, hüzünü
Atamadım, atılmıyor, atamam.

Ayrılık sızısı her an, bitmiyor
Hayali gözümden bir an gitmiyor
Şu gözleri onsuz uyku tutmuyor
Yatamadım, yatılmıyor, yatamam.

Gözden aşkı, dilden zehiri sundu
Kendini bıkmadan sevmemi umdu
Küstü birden başka bir güle kondu
Tutamadım, tutulmuyor, tutamam





Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

1 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 1 ziyaretçi, 0 gizli