İçerik değiştir



- - - - -

2 Aralık 1922 TBMM'de bir toplantı


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 1 yanıt verildi

#1 Poseidon

Poseidon

    Tarih Muhabiri

  • Dokunulmazlar
  • 2.810 Mesaj
  • Konum:Eskişehir...

Gönderim zamanı 24.12.2007 - 21:53


2 Aralık 1922 günü, Erzurum mebusu Süleyman Necati Bey, Mersin mebusu Selahattin Bey ve Canik mebusu Emin Bey’in verdiği “Milletvekili Seçim Yasası”nın değiştirilmesi yönündeki önergeleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde sert tartışmalara yol açmıştır. Önerge üzerine söz alan Mustafa Kemal Paşa, sözkonusu değişiklik önergesinin ondördüncü maddesinin doğrudan kendisini hedef aldığını belirtmiştir.


Değiştirilmesi teklif edilen ondördüncü madde şöyledir: “Millet Meclisi’ne aza intihabolunabilmek için Türkiye’nin bugünkü hudutları dahilindeki mahaller ahalisinden olmak veya mebus intihabolunacağı daire-i intihabiye dahilinde mütemekkin bulunmak meşruttur. Muhacereten gelenlerden Türk ve Kürtler tarihi iskanlarından itibaren beş sene mürur etmiş ise intihabolunabilirler. Diğer bilumum anasırın Türkiye’de doğmuş evlatları bu haktan müstefid olurlar.”



Önergenin veriliş tarihi 25 Kasım 1922’dir. Bu tarih, Mustafa Kemal Paşa’nın yeni bir fırka kurma tasarılarının olduğu döneme rastlamaktadır. Ancak Mustafa Kemal Paşa, henüz bu tasarısını kamuoyuna açıklamamıştır. Yine bu dönem, Meclis’in yenilenme ihtiyacının hissedildiği dönemdir. Dolayısıyla böyle bir zamanda Mustafa Kemal Paşa’nın yurttaşlık haklarını elinden alarak, onun mebus seçilmesini önleyecek bir mahiyet arzeden böyle bir önergenin, Mustafa Kemal Paşa’nın şiddetli tepkisine yol açacağı kesindir.



1922 yılının başından beri Milli Mücadelenin başarıya ulaşmasından ve barışın sağlanmasından sonra yeni bir seçimin yapılacağı herkes tarafından bilinmektedir ve bu konuyla ilgili olarak Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir Paşa, 18/19 Şubat 1922 tarihli telgrafla Mustafa Kemal Paşa’ya görüşlerini

bildirmektedir. Kazım Karabekir Paşa, telgrafında “Barışın sağlanmasından sonraki seçimlerde bir çok değerli kişiler yerine birtakım tutucuların toplanmasına karşı şimdiden alınacak önlemi en önemli bulurum” diyerek, bunun sağlanması için de Büyük Millet Meclisi’nin yanısıra bir de “Uzmanlar Meclisi” kurulmasını önermiştir. Ancak Mustafa Kemal Paşa, 4 Mart 1922’de verdiği cevapta, yetkisini aynı kaynaktan alan iki meclisin varlığının ikilik oluşturabileceğini belirterek Kazım Karabekir’in bu düşüncesine karşı çıkmıştır.



Mustafa Kemal Paşa’ya göre Meclis, Milli Mücadele başarıya ulaşana dek milletten yetki almıştı ve şimdi bu başarı sağlandığına göre Meclis’in kendini yenilemesi zorunluydu. Ancak bu yenileme sırasında Kazım Karabekir’in de işaret ettiği tutucuların ve Mustafa Kemal Paşa’ya muhalif olabilecek isimlerin Meclis’e girmesini önleme gereği vardı. Oysa İkinci Grup’un seçim yasasındaki değişiklik önergesinin ondördüncü maddesinin kabulü, ilk başta Mustafa Kemal Paşa’nın seçilmesini önleyebilecek mahiyet taşıyordu. Bu nedenle Mustafa Kemal Paşa’nın sözkonusu maddeye karşı tepkisi çok sert olmuştur.


“Milletvekili Seçim Yasası”nda değişiklik önergesi Meclis gündemine geldiğinde, sözkonusu önergenin amacının doğrudan kendi şahsına yönelik olduğunu ileri süren Mustafa Kemal Paşa söz almış ve değişiklik önergesini okuduktan sonra şöyle devam etmiştir: “Maalesef mahalli tevellüdüm bugünkü hudutlar haricinde kalmış bulunuyor. Saniyen herhangi bir dairei intihabiyenin beş sene mütemekkini dahi değilim. Mahalli tevellüdüm bugünkü hududu millimizin haricinde kalmıştır. Fakat bu böyle ise bunda benim katiyen bir kasıt ve kabahatim yoktur. Bunun sebebi, bütün memleketimizi, milletimizi mahv ve muzmahil etmek isteyen düşmanların harekatında muvaffak olmaktan kısmen menedilememiş olmasıdır. Eğer düşmanlar tamamen maksatlarına muvaffak olmuş olsalardı; Allah muhafaza etsin, buraya vazıülimza olan efendilerin dahi memleketleri hudut haricinde kalabilirdi.”


Beş yıl bir yerde ikamet edememesinin nedeni olarak, çeşitli cephelerde yurt savunması ile görevli olmasını gösteren Mustafa Kemal Paşa, bu hizmetlerinden dolayı milletinin ve tüm İslam aleminin saygınlığını kazandığını, oysa şimdi Meclis’te iki üç kişi de olsa bazılarının, tıpkı düşmanlarının istediği gibi, milletine ve ülkesine hizmetten yoksun bırakmak için vatandaşlık hakkını elinden almaya çalıştıklarını belirterek, bu kişilerle, seçim bölgelerindeki halkın düşüncelerinin aynı olup olmadığını sormuş ve sözlerini şöyle tamamlamıştır: “…Beni vatandaşlık hukukundan ıskat etmek selahiyeti bu efendilere nereden verilmiştir? Bu kürsüden resmen Heyeti Aliyenize bu efendilerin daireleri intihabiyeleri halkına ve bütün millete soruyorum ve cevap istiyorum.”


Mustafa Kemal Paşa’nın bu şiddetli tepkisi üzerine söz alan Erzurum mebusu Hüseyin Avni Bey, bu önergeden Mustafa Kemal Paşa’nın, vatandaşlık hakkını engelleyen bir anlam çıkarmasına şaşırdığını belirterek, “Türkiye milleti Paşa Hazretlerini kendilerinin timsali yaptıktan sonra, Paşa’nın vatanı her yer ve herkesin kalbidir. Fakat Paşa Hazretleri de bu kalplere hürmet etmelidir ki; rica ederim, Türkiye’de artık Arnavut mebus, Arap mebus bulunmayacaktır” demiştir. Mustafa Kemal Paşa’nın sözkonusu maddenin açık olduğunu ve yoruma gerek olmadığını belirtmesine karşılık Hüseyin Avni Bey, Mustafa Kemal Paşa’nın bunun içersine dahil olmadığını ifade etmiş, ancak, “eğer Mustafa Kemal Paşa’yı Meclis feda ederse o da feda edilsin” diyerek bir önceki sözünü kendisi geçersiz kılmıştır. Dolayısıyla yasa teklifinin, Mustafa Kemal Paşa’nın da belirttiği gibi, kendisine ayrıcalık sağlayacak bir hükmü bulunmadığını Hüseyin Avni Bey de itiraf etmektedir. O halde Mustafa Kemal Paşa’nın bunun içersine girmediği şeklindeki sözün samimiyetinden kuşkulanılması kadar doğal bir şey yoktur. Ayrıca, Mustafa Kemal Paşa’nın şimdiye kadarki istikametinden sapma meydana gelirse, onu Meclis’ten atmayı kendisine görev addeden Hüseyin Avni Bey’in, riyakar olmadığını, insanların hata yapabileceğini ileri sürerek böyle bir olasılığı düşünmesi, en hafifinden Mustafa Kemal Paşa’yı şimdiye değin tanıyamamış ve hedeflerini anlayamamış olması olarak değerlendirilebilir.


Hüseyin Avni Bey’den sonra söz alan önerge sahiplerinden Erzurum mebusu Süleyman Necati Bey, önergenin amacını açıklayan bir konuşma yapmış ve Osmanlı İmparatorluğu’nda bir bütün halinde Türk milletinden sözedilemeyeceğini, bu yasa teklifi ile yabancıların elinde mahvolan Türklüğün kurtarılabileceğini ileri sürmüştür. Konuşmasında Mustafa Kemal Paşa’yı en önce takdir edenlerden biri olarak, onu düşünerek bu önergeyi hazırlamadıklarını dile getirmiş ve Mustafa Kemal Paşa’nın kendi nazarında çok arkadaşından ziyade mevkii olduğunu ifade etmiştir. Ancak Süleyman Necati Bey, bundan kısa bir süre önce Başkomutanlık Yasası’nın uzatılması tartışmalarında “daha Mustafa Kemal Paşa meydanda yokken Hüseyin Avni vardı” demek suretiyle nazarında kimin ne kadar mevkii olduğunu daha o zamandan belirtmişti.


Önerge sahiplerinden Canik mebusu Emin Bey de söz alarak, teklifi hazırlarken Mustafa Kemal Paşa’yı hatırlarına dahi getirmediklerini, sözkonusu maddeden de böyle bir anlam çıkarılamayacağını belirterek, “eğer biz muhalefette bulunduğumuzdan dolayı böyle bir şey hatıra geliyorsa ki, rica ederim, biz şimdiye kadar bu memleketin saadetini muhil hiçbir muhalefet göstermedik zannındayım” demiştir.
Galata Kulesi'nin aklı olsaydı, Kız Kulesi'ne evlenme teklif ederdi...

#2 Poseidon

Poseidon

    Tarih Muhabiri

  • Dokunulmazlar
  • 2.810 Mesaj
  • Konum:Eskişehir...

Gönderim zamanı 24.12.2007 - 21:59

ÖNERGEYE KARŞI KAMUOYUNDA OLUŞAN TEPKİLER

İkinci Grup’un “Milletvekili Seçim Yasası”nda değişiklik öneren teklifi basına da yansımış, 3 Aralık 1922 tarihli Hakimiyet-i Milliye’de Meclis’teki görüşme ve tartışmalar yer almıştır. İstanbul basını da sözkonusu oturumu 8 Aralık 1922’de ayrıntılı olarak aktarmıştır.


Mustafa Kemal Paşa, önerge hakkında Meclis’teki konuşmasının sonunda, Meclis’e ve önergeyi veren mebusların seçim bölgelerindeki halka, kendisini yurttaşlık haklarından yoksun bırakma yetkisini, bu kişilerin nereden aldıklarını sormuş ve cevap istemişti.


Meclis’teki tartışmalar kamuoyuna yansıyınca, Mustafa Kemal Paşa’nın çağrısına uyan bir çok kimse telgraf çekerek tepkilerini dile getirmiş ve kendisinin yanında olduklarını bildirmişlerdir. Mustafa Kemal Paşa, önemli bulduğu bu tepkilerden yalnızca birine, Rize’den çekilen telgrafa, Söylev’de yer vermiştir:


“Üç mebus beyin, İntihap Kanunu hakkındaki takriri malumuna, livamız mensuplarının iştirak etmeyeceği kanaatiyle bir şey yazmaya lüzum görmemiştik. Şimdi mebus Osman Efendi’den aldığımız mektupta, kendisinin o takrirle alakadar ve muhalif gruba mensup olduğunu makamı iftiharla bildirmesi üzerine hususatı âtiyenin arzına mecburiyet hasıl olmuştur:

1- (Takdirane ve samimi sözlerden sonra) Şahsınız ve muhterem kıymettar rüfekayi mesainiz aleyhinde, livamız namına söz söyleyen ve fikri muhalefet besleyen ve bizce hiçbir şahsiyet ve mevkii olmayan mebusu tel’in ederiz. O, livamızı temsil hakkını da haiz olamaz.

2- Şu zamanda, vatansızların bile iştirak etmeyeceği fikri muhalefet ve mefsedeti bize tavsiye eden mebus efendinin fikrine iştirak edecek, livamızda bir fert dahi mevcut olmadığını maaşşükran ihtiramatı tazimkaranemize terfiden arz eyleriz efendim.

İmzalar


Anadolu’nun çeşitli yerlerinden Mustafa Kemal Paşa’ya çekilen telgraflar, 8 Aralık 1922 tarihli Hakimiyet-i Milliye’de ve 12 Aralık 1922 tarihli İkdam’da yer almıştır. Sivas heyet-i merkeziyesi adına çekilen telgrafla, yine Sivas’tan Müftü, Ticaret Odası Reisi, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi ve Belediye Reisi tarafından çekilen telgrafta, sözkonusu önergenin kişisel siyasi ihtiraslardan kaynaklandığı, Mustafa Kemal Paşa’nın seçim bölgesinin tüm milletin kalbi olduğu belirtilmiştir. Elaziz (Elazığ) telgrafçıları da, Mustafa Kemal Paşa’nın ülkenin ve milletin kurtarıcısı olduğunu ve onun sayesinde yaşadıklarını ve işlerini yapabildiklerini belirtmişlerdir.

İkinci Grup’un tartışmalara neden olan “Milletvekili Seçim Yasası”ndaki değişiklik önergesi, Atatürk'ü TBMM'den uzaklaştırmakiçin son ciddi girişimi olarak değerlendirilebilir. Çünkü bundan kısa bir süre sonra Meclis’in yenilenmesi yönündeki karar İkinci Grup’un da katılımıyla çıkmış, yapılan seçimler sonucunda Mustafa Kemal Paşa’ya karşı sert bir muhalefet yürüten İkinci Grup üyelerinden hiç biri İkinci Meclis’te yer almamıştır.
Galata Kulesi'nin aklı olsaydı, Kız Kulesi'ne evlenme teklif ederdi...





Benzer Konular Daralt

0 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 0 ziyaretçi, 0 gizli