İçerik değiştir



- - - - -

Bakire Kraliçe’nin ’bekáreti'


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 6 yanıt verildi

#1 Poseidon

Poseidon

    Tarih Muhabiri

  • Dokunulmazlar
  • 2.810 Mesaj
  • Konum:Eskişehir...

Gönderim zamanı 09.12.2007 - 14:30


Bakire Kraliçe’nin ’bekáretini’ Osmanlı Padişahı korudu!


Vizyondaki "Altın Çağ" filmindeki "Bakire Kraliçe" I. Elizabeth sadece bizde değil, İngiltere’de de gündemde.


Bunun başlıca nedeni, İngiltere’de dinin ve milliyetçiliğin yükselişe geçmesi. Bu çevreler "kutsallık" mertebesine çıkardıkları "Bakire Kraliçe"yi özlemle anıyor. Ve dolayısıyla bu durum "Bakire Kraliçe" dönemine ilişkin tartışmaları da beraberinde getiriyor. Bizim açımızdan ilginç olan ise, bu tartışmaların merkezinde biz Türklerin olmasıÉ

"Bakire Kraliçe"yle ilgili tartışmalara geçmeden önce yazımıza bir tespitle başlayayım:

Deniyor ki, "Altın Çağ" filminde I. Elizabeth "Türk Sultanı’yla mı evleneyim" sözünü müstehzi bir ifadeyle söyledi!

Sanıyorum kendisiyle alay ediyordu! Ya da filmi çekenlerle!

"Bakire Kraliçe" (1533-1603) 16. yüzyılda yaşadı.

Bu yüzyılda Osmanlı Devleti bir dünya imparatoruydu; Mısır, Tunus, Libya, Cezayir, Yemen, Hicaz, Suriye, Kıbrıs, Azerbaycan, Gürcistan, Kırım, Romanya, Macaristan, Bulgaristan, Yunanistan vs Osmanlı’nın hákimiyet alınıydı. Osmanlı kara ordusu Viyana kapılarında, donanması Fransa Nice kıyılarındaydı. Karadeniz ve Kızıldeniz tamamen Türk iç denizi, Akdeniz ise "Türk Gölü"ne dönüşmek üzereydi.

Böyle bir imparatorluk karşısında, sosyal ve politik meselelerle uğraşan; İspanya’nın her an yutmaya hazır olduğu bir İngiltere Kraliçesi, Türk Padişah’ından alay eder gibi bahsedecek öyle mi? Hadi oradan!

Kraliçe I. Elizabeth biyografisine geçmeden önce dönem şartlarını bilmemiz gerekiyor. Bunun için ise bir aşk hikáyesi hakkında bilgi sahibi olmamız şart!

TENİ BEYAZ DİYE İDAM EDİLECEKTİ

I. Elizabeth’in babası VIII. Henry farklı bir kraldı. 1491’de dünyaya geldi. 11 yaşında, İspanya Kralı Ferdinand’ın dul kızı Catherine d’Aragon ile evlenmesine karar verildi.

18 yaşında hem kral oldu hem de dünya evine girdi. 25 yaşında Anne Boleyn adlı genç bir kıza aşık oldu.

Evlenmek istedi. AmaÉ

Ama İngiltere, Batı Avrupa ülkeleri gibi Katolik’ti.

Katoliklerde boşanma ancak Papa’nın izniyle olabiliyordu.

Henry, Papa'dan boşanmak için gereken izni alamadı. Katolik İspanya'nın kralı da bu boşanmaya karşı çıktı ve Kraliçe Catherine aracılığıyla İngiliz sarayındaki ağırlığını sürdürmek istedi. Papa'ya baskı yaptı.

Diğer yanda Kral Henry de İspanya’nın, içişlerine müdahalesinden rahatsızdı.

Sonuçta: Bir yıl önce Martin Luther'in tüm kitaplarını yaktıran, Protestanları idam ettiren ve bu nedenle Papa tarafından "Dinin Savunucusu" unvanını alan Kral Henry, yeni bir kilise ve mezhep kurdu: Anglikanizm.

Görünür neden aşk gözükse de, iki ülke arasındaki kıyasıya çekişme, İngiltere reformlarını ateşleyen fitil oldu. Böylece Avrupa’da doğmakta olan Rönesans İngiltere’ye geldi.

Bu gelişmenin bir diğer boyutu ise, İngiltere’de burjuvazinin tarih sahnesine çıkmasıydı; bu yeni üretim biçimi kendi değerlerini topluma kabul ettirmek istiyordu.

"Reformist" Kral Henry bu arada áşık olduğu Anne Boleyn ile gizlice evlendi.

Aynı yıl, 7 Eylül 1533’te I. Elizabeth doğdu.

Ancak şansızdı: Teninin fazla beyaz olması nedeniyle hayalet olduğu söylenerek celláda teslim edildi. Elizabeth, annesi Boleyn sayesinde kurtarıldı.

Elizabeth kurtarıldı ama annesi üç yıl sonra, başka erkeklerle zina yaptığı gerekçesiyle kafası uçurularak idam edildi.

Kral Henry on gün sonra Jane Seymour ile evlendi.

Jane Seymour, bir yıl sonra Kral Henry’e en büyük armağanı verirken; Prens Edward’ı doğururken öldü.

Kral Henry 1543’te ölünce, Edward 9 yaşında, "VI. Edward" olarak tahta çıktı. VI. Edward 16 yaşında çocuksuz olarak ölünce, I. Elizabeth'in diğer üvey kardeşi (Kraliçe Catherine’in kızı) I. Mary, Kraliçe oldu. İlk kez İngiltere tahtında bir kadın oturdu.

I. Mary de çocuksuz öldü ve böylece I.Elizabeth 17 Kasım 1558 tarihinde 25 yaşındayken tahta çıktı.

Evet, bu bilgilerden sonra Kraliçe I. Elizabeth’in "müstehzi ifadeyle konuşması" meselesine gelebilirizÉ

OSMANLI TARİHİNİ DEÐİŞTİRDİ

Önce bir olgu:

16. yüzyıl boyunca en güçlü Hıristiyan devleti İspanya idi.

Osmanlı ise yazdığım gibi bir dünya deviydi.

Bu iki süper güç yüzyıl boyunca birbirleriyle çatıştı.

Osmanlı siyaseti gereği, Katolik İspanya’ya karşı, hep Protestan Hıristiyanların koruyucusu oldu.

İspanya tahtında Kral II. Felipe (1527-1598) vardı. Sadece İspanya’nın değil Sicilya, Napoli, Portekiz ve Hollanda’nın da hükümdarıydı. Venedik, Ceneviz, Malta kontrolü altındaydı.

I. Elizabeth’in üvey kız kardeşi Mary ile dört yıl evli kaldı.

Mary ölünce tahta geçen Kraliçe I. Elizabeth ile de evlenmek istedi. Olmadı.

İspanya, İngiltere üzerindeki nüfuzunun bitmesini, hele hele Protestanlığın gelişmesini istemiyordu. "Bakire Kraliçe"yi gözüne kestirdi!

I. Elizabeth’i zor günler bekliyordu. Kendisi ve ülkesi tehdit altındaydı.

İmdadına Osmanlı yetişti.

Osmanlı, önce İngiliz ticaretini destekledi. 11 Eylül 1581 anlaşmasına göre, İngiliz gemileri Akdeniz’deki Türk limanlarına rahatça girip ticaret yapabilecekti.

İspanya Kralı II. Felipe, Osmanlı’yı karşısına almak istemedi; ince bir diplomasi yürütüp, "barış çubuğu" içmek istedi.

Bu hal, Fransa ve İngiltere’yi korkuttu; biliyorlardı ki Osmanlı yanlarında olmazsa, İspanya onları yutardı.

Osmanlı, II. Felipe’e yüz vermedi. İngiltere’nin koruyuculuğuna devam etti. İlk İngiltere elçisi William Harborne, 26 Mart 1583’te İstanbul’a gelerek göreve başladı.

O tarihlerde Osmanlı tahtında Sultan III. Murad (1546-1595) vardı. Osmanlı, topraklarını genişletmeyi sürdürdü: Fas, Lehistan, Tebriz ve Şirvan gibi İran’ın bir bölümü vs.

Kraliçe I. Elizabeth, Osmanlı yönetiminin gönlünü hoş etmek için, yalnız padişahı değil, padişahın annesi Valide Sultan Nurbanu’yu, eşi Safiye Sultan’ı, hocası Sadeddin Efendi’yi, vezirlere, Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa gibi komutanları hediyelere boğdu. Mektuplarında, "putperest" dediği Katoliklere karşı Türk yardımı istedi. Kendini İslam’a yakın göstermek için, Protestanlıkta da tıpkı Müslümanlıkta olduğu gibi resimlere ibadetin yasak olduğunu yazdı.

III. Murad yanıt mektubunda şöyle dedi:

"Siz dahi südde-i sa’adetime ita’at ve inkıyada sabit-kadem olup, ol caniblerde vakıf ve muttali olduğunuz ahbarı arz ve ila’m etmekden hali olmıyasız."

Kısaca, "siz büyük bir mutlulukla Osmanlı’ya bağlandınız, gerisini merak etmeyiniz" diyordu.

Osmanlı desteğini alan I.Elizabeth, 1588’de "İspanya Armadası" denilen deniz savaşında İspanya’yı yendi. Osmanlı donanması bu savaş sırasında İspanyol gemilerini Akdeniz’de oyaladı ve savaşın, dolayısıyla tarihin seyrini değiştirdi.

Bu savaş sonrasında İngiltere büyük bir güç olarak tarih sahnesine çıkarken, Protestanlık artık durdurulamaz oldu.

TARİH YENİDEN YAZILIYOR

Gelelim bugüne:

İngiltere’de tarih kitaplarının yeniden yazılması gündemde.

Eşitlik ve İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Trevor Philips, Türkler’in, İngiltere-İspanya Savaşı’nda Kraliçe I. Elizabeth’i kurtardığını, bunu tarih kitaplarına yazmak gerektiğini söyledi.

İngiliz Daily Mail gazetesi, "Şimdi de azınlıkları mutlu etmek için mi tarih kitaplarımızı değiştireceğiz" başlığını attı.

İngiliz milliyetçileri, "İngiltere tarihi şanlı zaferlerle doludur, kimsenin yardımına ihtiyacımız yok" diye tepki gösterdi.

Yani mesele döndü dolaştı yine bizim başımıza "patladı!"

Londra Üniversitesi’nden Jerry Brotton, Kraliçe’nin, Osmanlılardan yardım istediği mektubu, 2004 yılında ortaya çıkardı. Ancak bu belgeye karşı çıkanlar da oldu. Dr. Simon Adams, "Mektup 1585’te yazılmış. Yani savaştan tam üç yıl önce" diyordu.

Tartışmalar hala sürüyorÉ

Sonuç olarak, kim ne derse desin, hangi filmi nasıl çekerse çeksin; I. Elizabeth bekasını, yani kalıcı olmasını ve ölümsüzlüğünü Osmanlı Padişahına borçluydu!

’Bakire Kraliçe’ istese OsmanlI PadiŞahI’yla evlenebilir miydi?

I. Elizabeth 17 Kasım 1558 tarihinde iktidar koltuğuna oturduğunda, Osmanlı Sarayı’nın tahtında Kanuni Sultan Süleyman vardı. Aralarında 39 yıl gibi büyük bir yaş farkı vardı.

Üstelik Sultan Süleyman, baş kadını Hürrem Sultan’a hala áşıktı.

Ayrıca iki eşi daha vardı; Mahidevran Kadın ve Gülfem Hatun.

Kraliçe Elizabeth’in kafasındaki "Doğu" ve "Türk" imajı nasıldı, bilmiyoruz. Ama Harem öyle uzaktan görüldüğü gibi Batı masallarına pek benzemiyordu.

Sultan Süleyman’ın eşleri arasında özellikle Hürrem Sultan ile Mahidevran Kadın arasında sürekli saç saça kavga vardı. İki sultanı, ancak Padişah’ın annesi Valide Hafsa Sultan araya girip durdurabiliyordu.

Kayınvalide Hafsa Sultan Saray’a cariye olarak alınmış ve Yavuz Sultan Selim’in karısı olmuştu. İddiaya göre Leh Yahudi’siydi.

Diğer sultanlar gibi, Hürrem Sultan da bu topraklara yabancıydı.

Batı tarihçilerine göre Hürrem Sultan’ın gerçek adı: Roxelana, Roza, Rossa, Rosanne, Ruziac veya La Rossa idi.

İtalyan ve Fransız olduğu iddia edilmekle birlikte, kökeni kesin olarak bilinmiyordu. Rus Papaz Rogatino’nun kızı olduğu da, Kırım Hanı Mengli Giray’ın kızı olduğu da söyleniyordu. Kimilerine göre ise Hazar Yahudi’siydi.

Dünyayı titreten Sultan Süleyman, Hürrem Sultan’ın bir sözünü iki etmiyordu.

Bir hükümdarla köle kökenli bir kadın arasındaki bu tutkuyu yadırgayan halk, Hürrem Sultan’ın padişaha büyü yaptırdığına inanıyordu.

Kim ne yaparsa yapsın, ne derse desin sonunda Hürrem Sultan amacına ulaştı:

Sarayın tek hákimi oldu. Böylece Osmanlı tarihindeki "kadınlar saltanatı" Hürrem Sultan ile başladı.

Kraliçe I. Elizabeth, Sultan Süleyman’ı eş olarak seçmemekle kendisine ve ülkesine iyilik yapmıştı. Yoksa Hürrem Sultan’dan çekeceği vardı!

NURBANU SULTAN

Kraliçe I. Elizabeth’in koca adayları arasında, Kanuni Sultan Süleyman’dan sonra tahta geçen II. Selim (1524Ð1574) de vardı.

Kraliçe I. Elizabeth, Hürrem Sultan gibi bir kayınvalide ister miydi, bilinmez!

Ama II. Selim’in eşi Nurbanu Sultan da çok dişliydi.

Nurbanu Sultan kimi tarihçilere göre İtalyan/Venedikli, kimilerine göre ise Yahudi’ydi!

Ahmet Refik gibi tarihçiler, Nurbanu Sultanı Yahudileri devlet işlerine karıştırmakla suçladılar hep. Yahudi iş kadını Ester Kira’yla olan ticari ilişkileri bu iddiayı güçlendiriyordu.

Nurbanu Sultan, tıpkı kendisini yetiştiren kayınvalidesi Hürrem Sultan gibi devlet işleriyle yakından ilgilendi.

Kraliçe I. Elizabeth, II. Selim’e eş olabilir miydi? Sanmam. Padişah eşi ve kızlarından çok çekmişti ve kraliçeyi görecek gözü yoktu.

Peki, Kraliçe I. Elizabeth tahtın bundan sonraki hákimi III. Murad’la evlenebilir miydi?

Bunun yanıtı için sadece bir örnek olay yazalım:

Nurbanu Sultan kocası II. Selim vefat edince, ölüm haberini kimselere haber vermedi. Kocasının cesedini, oğlu III. Murad Manisa’dan İstanbul’a gelip tahta oturana kadar sarayın buzhanesinde sakladı.

SAFİYE SULTAN

Kraliçe I. Elizabeth kuşkusuz Nurbanu Sultan gibi sert bir kayınvalide istemezdi.

Ama III. Murad’ın eşi Safiye Sultan da Valide Sultan’ı aratmayacak bir kişilikteydi.

Safiye Sultan’ın biyografisi hakkında türlü iddialar var:

Adriyatik denizinden bir gemiyle geçerken korsanlara esir düşmüş, önce Ferhad Paşa’ya sonra güzel ve zeki oluşu nedeniyle Osmanlı Sarayı’na satılmıştı. III. Murad Safiye Sultan’ı çok sevdi. AmaÉ

Bu durum annesi Nurbanu ile aralarının açılmasına neden oldu.

Nurbanu Sultan, gelini Safiye Sultan’ı gözden düşürmek için oğluna dünyalar güzeli cariyeler sundu. Ne yapsa ne etse III. Murad’ı Safiye Sultan’dan vazgeçiremedi.

Nurbanu Sultan ölünce, Safiye Sultan Osmanlı Sarayı’nın tek hákimi oldu. Rahmetli kayınvalidesi Nurbanu Sultan’ın Yahudi Ester Kira’yla yürüttüğü ilişkileri bile devam ettirdi! Kraliçe I. Elizabeth’le iyi ilişkiler kurdu.

HANDAN SULTAN

16. yüzyıl artık geride kalıyordu.

Kraliçe I. Elizabeth hala bekárdı. Ama artık yaşlanmıştı. Safiye Sultan’ın oğlu III. Mehmed tahta çıktığında 29 yaşındaydı. Kraliçe ise 58 yaşında.

Bu evlilik gerçekleşebilir miydi?

Sultan III. Mehmed’in gözü Handan Sultan’dan başkasını görmüyordu. Dolayısıyla bu evliliğin gerçekleşmesine de olanak yoktu.

Kraliçe I. Elizabeth ile Sultan III. Mehmed aynı yıl 1603’te vefat ettiler.

Şaka bir yana, gelelim sorumuza:

Hani filmde Kraliçe soruyor ya, "Türk Sultanı’yla mı evleneyim" diye?

Öncelikle belirtelim: "Seçen" Kraliçe değil, Osmanlı Padişah’ı olurdu.

Ve "veraset" meselesi yüzünden "Bakire Kraliçe"nin de pek şansı yoktu.

Yazmadan edemeyeceğim: İngiltere feodalizmi tasfiye edip "kapitalizmin" çarklarını döndürüp toplumu harekete geçirirken, Osmanlı siyasi açıdan dünya devi olmasına rağmen, ticari hayatındaki dinsel gelenekçilik yüzünden hem ticari hem de kültürel anlamda gericileşme sürecine girdi.

Bugün durum ortada; İngiltere nerede biz neredeyiz? Onlar Kraliçe I. Elizabeth için film üzerine film çekiyor.

Biz her şeyi sineye çekiyoruz!


Soner Yalçın
Galata Kulesi'nin aklı olsaydı, Kız Kulesi'ne evlenme teklif ederdi...

#2 DKNH

DKNH

    εїз Black Mamba 24 km/h hız yapar..

  • Muhabirler
  • 9.404 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Yok ki benim bir yedeğim

Gönderim zamanı 09.12.2007 - 19:14

Zeynep Dramalı'nın "Tarihi Tersten Okumak" isimli kitabındaki Sekizinci Henry ile ilgili renkli satırları:

EVLENMEK İÇİN KATOLİKLİÐİ BIRAKTI

Sekizinci Henry tahta geçtiğinde kendisini rahat bir ortamda bulmuştu. Babası Yedinci Henry, uzun süredir karışıklık içinde bulunan İngiltere'yi bu durumdan kurtarmıştı. Yedinci Henry, Lancaster ve York hanedanlarının 1455-1485 yılları arasındaki "Güller Savaşları"nı sona erdirerek, Tudor Hanedanı'nı kurmuştu Sekizinci Henry'nin ilk evliliği, Avrupa'nın en güçlü devleti olan İspanya'nın desteğini kazanmak için yapılmış siyasi bir evlilikti. Kralın ilk eşi ölen ağabeyi Arthur'un karısıydı. Kayınbiraderlerle, yengelerin evlenmesi yasak olduğundan bu evliliğin gerçekleşmesi için papadan özel izin alınmıştı. Kral zoraki evlendiği eşi, taht için erkek varis de vermeyince uzun süredir peşinden koştuğu Anne Boleyn'le evlenmek istedi. Ancak ortada ömür boyu süren Katolik nikâhı vardı. Boşanmak için papanın özel izni gerekiyordu. Papa, kralın eşi Catherine d'Aragon'un Kutsal-Roma Cermen İmparatoru Şarlken'in teyzesi olduğu için Sekizinci Henry'nin 1527'deki boşanma müracaatını 6 yıl boyunca oyaladı.

YENİ BİR KİLİSE

Papa boşanma izni için Henry'i kendi mahkemesine çıkarmaya karar verince, ipler koptu. Cambridgeli ilahiyatçı Thomas Cranmer, krala üniversitelerdeki ilahiyatçılara başvurmasını tavsiye etti. İngiltere'deki Oxford ve Cambridge'in ardından Sorbonne ve Bologna üniversiteleri de kralın evliliğini geçersiz saydı. Kral, resmi bir boşanma olmadan 25 Ocak 1533'te Anne Boleyn ile gizlice evlendi. Cantenbury Başpispokosu Cranmer'in kralın evliliğini 23 Mayıs 1533'te geçersiz ilân ettiğinde kral Anne Boleyn ile 4 aylık evliydi. Papa, bu gelişmeler üzerine kralı aforoz etti. Fakat Ortaçağ'da Haçlı seferleri başlatan, kralları tayin eden papaların devri çoktan geçmişti. İngiltere Parlamentosu, kralı İngiltere kilisesinin önderi, papayı ise sadece Roma piskoposu olarak kabul etti. Papazlar krala bağlılık yemini edip, Katoliklikten vazgeçtiler. Ütopya'nın yazarı Başbakan Thomas More gibi karşı çıkanlar öldürüldü. Katolik manastırları kapatılıp, mallarına el konuldu. Roma'ya gönderilen paralar kralın hazinesine girdi. Aslında evlenmek işin bahanesiydi. Papalığın İngiltere'deki büyük servetine bu bahane ile el konulmuştu. İngiltere'de Katolik Kilisesi'ne ait olan topraklardan İngiliz asilleri faydalanma imkânı buldular. Kralın şahsi arzuları adına kurduğu Anglikan Kilisesi, İngiltere'nin merkezileşmesine büyük katkı sağlayıp, İngiliz olma bilincini kuvvetlendirdi.

HAZİN SON

Kral, Anne Boleyn ile evlenip, erkek çocuk sahibi olmak için papayla köprüleri atmıştı. Ancak Anne Boleyn de krala sadece Elizabeth isimli bir kız çocuk verdi. Sekizinci Henry'nin çevresi hemen kralın Anne Boleyn'den boşanabilmesi için bahane üretmeye başladılar. Kraliçe 1536'da zina yapmakla suçlandı ve Lordlar Mahkemesi tarafından yargılanıp, idam cezasına çarptırıldı. Anne Boleyn'in öldürülmesinden 11 gün sonra, kral Jane Seymour ile evlendi. Jane Seymour, ileride Altıncı Edward olarak İngiliz tahtına geçecek olan çocuğu doğurdu. Ancak kendisi de doğumdan 12 gün sonra ölünce hemen krala eş aranmaya başlandı. Sekizinci Henry'nin yeni evliliği siyasi bir evlilik oldu. Kralın yakın çevresinden Thomas Cromwel, Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu'nun düşmanı olan Protestan Alman prenslerinin desteğini alabilmek için Sekizinci Henry'i Cleveli Anne ile evlendirdi. Henry'nin, resmini görerek evlenmeye karar verdiği Anne, İngiltere'ye geldiğinde durum kral için tam bir şoktu. Kraliçe çirkin ve görgüsüzdü. Evliliğe sebep olan Cromwel öldürüldü. İngiliz Kilise Meclisi, 1540'da kralın evliliğini geçersiz sayarak kralı kurtardı.

KRAL ÖLÜNCE EŞİ KURTULDU

Kral, dördüncü eşinden ayrılalı 20 gün geçmeden beşinci kez evlendi. Altmış yaşına gelmiş olan kralın beşinci eşi 18 yaşındaki Catherine Howard'dı. Kral yaşlı olduğu için söylentiler çıktı. Kral çileden çıkınca parlamento, 11 Şubat 1542'de kraliçenin iffetsiz birisi olduğuna ve öldürülmesi gerektiğine karar verdi. Catherine Howard'ın, kafasının kesilmesiyle beşinci evlilik de sona erdi. Sekizinci Henry'e eş dayanmamakta, ancak kral da evlenmeye doymamaktaydı. 12 Temmuz 1543'te evlendiği altıncı ve son eşi 31 yaşındaki Catherine Parr oldu. Evlilikleri kralın 1547'deki ölümüne kadar 4 yıl sürdü. Kralın ölümü son eşini öncekiler gibi hazin bir sondan kurtarmıştı.

KADINLARA İNCİL OKUMA HAKKI

Sekizinci Henry'nin boşanma davasıyla Katolik ve Protestanlar'ın yanında yeni bir dini görüş ortaya çıktı. Papalık ile dini ilişkilerin kesilmesine ve bazı reformların yapılmasına rağmen, Katolikliğe bağlılık bir süre sürdürüldü.

Henry aslında Protestanlığa karşıydı. 1521'de "Martin Luther'e Karşı Yedi Sav" isimli bir kitap yazarak, Luther'i eleştirmiş, Papalık da krala bu görüşlerinden dolayı "İmanın Savunucusu" ünvanını vermişti. Boşanma davası ise kralı hiç benimsemediği Protestanlığı destekler duruma getirdi. Ancak kral yalnız papa taraftarlarını değil, Protestanlar'ı da ezdi. Birçok Protestan yakıldı, Protestan öğreti yasaklandı. Kral milli bir Katoliklik oluşturmaya çalıştı.

Sekizinci Henry'nin yaptığı en önemli reformlardan birisi kadınların İncil'i okuma hakkına kavuşmalarıydı. Kadınlar, daha önceleri İncil'i okumak bir tarafa, ellerini bile süremiyorlardı. Kralın ölümünden sonra kızı Mary'nin hükümdarlık zamanında Katoliklik tekrar ön plana çıktı. Birçok reformcu öldürüldü. Halk arasında Kanlı Mary olarak anılan Mary Tudor'un ölümünden sonra tahta geçen Büyük Elizabeth ise Anglikanlığı ülkeye yerleştirip, İngiltere Kilisesi'nin bağımsızlığını tekrar sağladı.

Anglikanlık, Katoliklik ile Protestanlık arasında ortak bir yol olarak nitelendirilir. Anglikanlık'ta tek bir ibadet ve öğreti yerine değişik düşünce grupları vardır. Anglikanlık, Protestanlık yönü ağır basanlar, Katoliklikliğiı önde tutan Anglo-Katolikler ve Broad Church olarak nitelendirilen iki görüşün katı yönlerini yumuşatmaya çalışanlar olmak üzere üç gruptan oluşur.

İSTEMEDİÐİ KIZI İNGİLTERE’Yİ DÜNYA GÜCÜ YAPTI

Sekizinci Henry, ağabeyi Arthur'un 1502'de ölümü ile birlikte tahtın varisi olmuştu. 1509'da babası ölünce, tahta çıktı. 1512'de Fransa'ya karşı İspanya'nın yanında savaşa girdi, ancak bir başarı kazanamadı. İngiltere politikası 1525'ten sonra ise aşırı güçlenen İspanya'ya karşı Fransa'yla birlikte hareket etti. Henry, 1542'deki Fransa-İspanya savaşında tekrar taraf değiştirerek İspanya'nın yanında yer aldı. Kral, İngiltere Kilisesi'nin Roma karşısında bağımsızlık kazanmasından sonra, hayatının kalan kısmını yeni kilisenin dini inançlarını belirlemekle geçirdi. Sekizinci Henry'nin 28 Ocak 1547'deki ölümünden sonra, tek oğlu Altıncı Edward tahta çıktı, ancak Edward çok yaşamadı. 1533'te öldü. Yerine, Henry'nin kız doğurduğu için annesini boşadığı Aragonlu Catherine'den olan kızı Mary Tudor geçti.

Kanlı Marry diye anılan Mary Tudor'un ölümünden sonra ise tahta Sekizinci Henry'nin üçüncü evliliğini yapabilmek için annesini öldürttüğü Elizabeth geçti. Annesi öldürülmeden önce bir gün kızının tahta geçeceğini haykırmıştı. Sekizinci Henry'nin tahta hiçbir zaman varis olarak düşünmediği kızı Elizabeth, İngiltere tahtına geçtikten sonra başarılı icraatıyla İngiltere'yi süper güç konumuna yükseltti.

İKİ KAFAM OLSA SİZİNLE EVLENİRDİM

Hayatı boyunca altı evlilik yapan Sekizinci Henry, biri hariç istediği bütün kadınları elde etmişti. Çok arzuladığı, ancak elde edemediği kadın, kraliyet ressamı Holbein'i gönderip yaptırttığı resmini ölümüne kadar başucundan ayırmadığı Milano Prensesi Christina'ydı.

Henry, beyaz tenli, açık mavi gözlü, kül sarısı saçlı ve küçük çeneli Christiana'ya üçüncü karısı Jane Seymour öldükten sonra evlenme teklif etmiş, ancak kralın başı kesilerek öldürülen ikinci eşi Anne Boleyn'in feci sonunu bilen Christina ise, "İki başım olsaydı sizinle evlenirdim" diyerek, Sekizinci Henry'i reddetmişti.
Gönderilen Resim
Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....

#3 DKNH

DKNH

    εїз Black Mamba 24 km/h hız yapar..

  • Muhabirler
  • 9.404 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Yok ki benim bir yedeğim

Gönderim zamanı 09.12.2007 - 19:16

böylesi bir hanedanlıga fazla alınganlıga gerek yok herhalde
Gönderilen Resim
Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....

#4 Poseidon

Poseidon

    Tarih Muhabiri

  • Dokunulmazlar
  • 2.810 Mesaj
  • Konum:Eskişehir...

Gönderim zamanı 09.12.2007 - 20:29

Zeynep Dramalı'nın kitapında ayrıntılı bir şekilde yazılı ki koymuşsun iyi etmişsin..*zong

Bu arada Cnbc-e de bir dizi var The Tudors diye orada da 8.Henry'nin hayat hikayesi konu ediliyor...
Galata Kulesi'nin aklı olsaydı, Kız Kulesi'ne evlenme teklif ederdi...

#5 BucuK

BucuK

    : вєş’є вєş vαя :

  • Dokunulmazlar
  • 6.410 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:∆p.∆x>ħ/2
  • İlgi Alanları:* qαγєτ ίlqίsίz *

Gönderim zamanı 09.12.2007 - 20:59

teşekkürler Poseidon
teşekkürler Alinda
*zong

gerçekten çok güzel bilgilerdi
büyük bi zevkle okudum
tekrar tekrar çoooook çoooook teşekkürlerr


#6 kılıç

kılıç

    Sadece KILIÇ...

  • Üyeler
  • 11.484 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:BAŞIMIZ DİK

Gönderim zamanı 09.12.2007 - 21:30

Emeklerinize sağlık arkadaşlar...
Bir gün daha geçti ve biz biraz daha yaklaştık;Bizden hiç uzak olmayan ölüme...

#7 Poseidon

Poseidon

    Tarih Muhabiri

  • Dokunulmazlar
  • 2.810 Mesaj
  • Konum:Eskişehir...

Gönderim zamanı 09.12.2007 - 21:36

Hatırıma gelmişken bir anketod da Kanuni'nin diğer hatunu Gülfem sultanla ilgili anlatayım yukarıda adını okuyunca aklıma geldi..*öberah

Gülfem sultan talihsiz bir şekilde ölmüştür...

Gülfem sultan biriktirdiği paralarla Üsküdar'a bir cami yaptırmak ister... Ancak parası biraz açık kalır.. Hürrem Sultandan sonra Gülfem sultan Kanuni'nin en seçkin cariyelerinden biri olmuştur... Gülfem sultanı diğer cariyeler kıskanmaktadır... Bu sıralarda Kanuni'nin oğulları arasında da taht davası kızışmış ve saray içinde de bir takım entirakalar dolaşmaktadır... Nitekim Kanuni Oğlu Mustafa'yı boğdurtmuştur...

Böyle nazik bir ortamda Gülfem Sultan caminin açık kalan parasını sağlama sıkıntısı içindeyken bir cariye onun bu sıkntısından istifade ile ona bir teklif sunar açık kalan parayı kendisinin verebileceğini ancak bunun karşılığında o geceki sırasını ( Kanuni ile geçireceği gece) kendisine vermesini ister... Oda kabul eder... Kanuni gece Gülfem sultanı beklerken karşısında bir başka cariyeyi görünce çok sinirlenir ve bana sırt dönen bir cariye istemem diyerek onu öldürtür...

Ve Gülfem sultan ne olduğunu bile anlamadan öldürülür ve cami yarıda kalır... Kanuni daha sonradan işin aslını öğrenmiş ancak iş işten geçmiştir... Kanuni bu durumdan dolayı çok üzülür ve hemen Mimar Sinan'a emir vererek Cami için ne gerekiyosa yapılmasını ister böylece Üsküdar'daki bugünde ayakta olan Gülfem Hatun Cami tamamlanır...
Galata Kulesi'nin aklı olsaydı, Kız Kulesi'ne evlenme teklif ederdi...





Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

0 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 0 ziyaretçi, 0 gizli