Alıntı değildir ben yazdım sıkılmadan okursanız içinde ilginiz çekecek bir kaç anektod okuyacak ve bilmediğiniz bazı şeyleri göreceksiniz...
1918 Mondoros Ateşkes antlaşmasından sonra Mondoros'un bazı maddelerine dayanarak ülke işgal edilmeye başlanmış İngilizler Musul ve Kerkük civarına asker çıkartırken, Fransızlarda Suriye ile beraber İskender'un sancağına asker çıkartarak buraya işgal etmişti... O zaman Sancak adıyla bilinen bu bölge 1920 de kabul edilen Misak-ı Milli sınırları içerisinde gösterilmiş bulunuyordu...
Sakarya Meydan Muharabesinden sonra Fransayla 1921 Ankara antlaşması imzalanmış antlaşma gereği İskenderun Sancağı fransızlara kalmış ancak Suriye'den ayrı bir yönetimde olması ve antlaşmanın 7 maddesi buradaki Türklerin kültürlerini özgürce yaşaması ve dillerini özgürce konuşmaları husunda oradaki Türklerin haklarını savunan bir maddeydi... Ankara antlaşması gereğince yabancı elinde bulunan İskendurun sancağı hem Atatürk'ü hemde orada bulunan Türkleri çok üzüyordu... Ancak dönem şartları gereğince elden bir şey gelmiyordu...
15 Mart 1923 yılında Atatürk Adana'yı ziyaret etmiş garda önüne pankartlarla çıkan İskendurun'lu bir grup ağlayarak ''Paşam bizi kurtarın ''demiş ve Atatürk'ün ellerine sarılmışlardı... Atatürk'te gözleri dolu bir halde '' Kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde esir kalamaz...'' diyerek bu konu hakkındaki kararlılığını ortaya koymuştu...
Lozan antlaşmasında da bu sorun çözülememiş Ankara Antlaşması aynen kabul edilmişti... Ama bu Atatürk'ün içine hiç sinmemişti...
Mevcut durumun Türkiye açısından sancılı olması İngilizlerle olan Musul sorunu ve Boğazların egemeliğinin tam olarak sağlanamaması, yurt içinde meydana gelen bazı isyanlar Türkiye'nin dışişlerinde elini kolunu bağlıyordu...
Nihayetinde Avrupa da savaş tamtamlarının çalması ve II.Dünya savaşının kapının eşiğinde olması sebebiyle Türkiye mevcud durumudan yararlanarak dışpolitikada atağa kalkmış önce Boğazlar konusunu 1936 Montrö sözleşmesi ile başarlı bir şekilde halletmiş sıra Hatay meselesine gelmişti...
Aynı sene içerisende Fransa Suriye'ye bağımsızlık vererek bölgeden çekilmek istemesi ile Hatay'ın Suriye topraklarında kalma tehlikesi doğmuş Türkiye ise buna şiddetli şekilde karşı çıkmıştır... Suriye gibi Hatay'ında bağımsız bir devlet olmasını Türkiye Milletler cemiyet ve Fransaya birer nota ile bildirmiştir....
Avrupanın savaşın eşiğinde olması sebebiyle Fransa Türkiye'ye karşı ılımlı bir politika izlemek zorunda kalmış ve En sonunda Hatay'ın bağımsızlığını kabul etmek durumunda kalmıştı... Bununla birlikte Fransa ile Türkiye yapılan antlaşma gereği Hatay'ın güvenliği için 2500'er asker göndermişlerdi... En nihayetinde 2 Eylül 1938 yılında yapılan seçimle Hatay Cumhuriyeti kurulmuş ve Cumhurbaşkanlığına Tayfur Sökmen seçilmiştir... Resmi dili Türkçe para birimi Türk lirası olan bu devlet 10 ay kadar yaşadıktan sonra 23 Haziran 1939 tarihinde mecliste Anavata'na katılma kararı alındı ve 7 Temmuz 1939 tarihli TBMM'nin çıkardığı bir kanunla Hatay Türkiye'nin bir ili oldu...
Atatürk Hatay'ın Anavatana katılma hususunda son derece kararlı idi öyle ki Atatürk 1938 yılında çok hasta olmasına rağmen Hatay sınırına gelerek orduyu denetlemiş ve saatlerce ayakta kalmak suretiyle ordunun geçişini izlemiştir... Asker selamı ile ordunun geçişini seyreden Atatürk bir ara orduya eliyle hızlı işareti yapmış ancak oturmayı kesinlikle red etmiştir... Bu kararlılıkla Atatürk dünyaya gerekirse savaşıcağız mesajı vermiştir...
Yine Ankara'nın meşhur bir restorantında Atatürk, Sabiha Gökçen, İsmet İnönü, Kazım Orbay ve eşi hep beraber yemek yemektedirler... Ancak Atatürk Sabiha Gökçen'e yemekten önce üniformasını giymesini ve silahını beline takmasını söylemiş ve yemeğe öyle inmesini ve yemekte İsmet İnönü'ye Hatay Meselesini sormasını istemiştir... Bu tiyatroyu sadece Atatürk ve Sabiha Gökçen bilmektedir... Yemekte bir ara Sabiha gökçen ayağa kalkarak İsmet Paşa'ya '' Paşam Hatay ne olucak hala düşman elindemi kalacak''diye bağırarak sormuş.... İsmet inönü'de ''Bütün herşeyimizle uğraşıyoruz en kısa zamanda sonuç alınacak'' gibi cümleler kurarken, Sabiha gökçen silahını çıkararak '' Artık sabrımız kalmadı siz girmezseniz biz gireriz'' diyerek havaya iki el ateş etmiş o sırada galeyana gelen Kazım Orbay'ın eşide bağırarak hatay meselesinin çözülmesini istemiştir...
Bütün herkes şaşkınlık içerisnde kalmış Atatürk'ün korumaları ne yapacaklarını şaşırmıştı çünkü silahı ateşleyen Atatürk'ün manevi kızıydı Atatürk gereğinin yapılmasını istedi ve Sabiha Gökçen'le Kazım Orbay'ın eşi nezarete atıldı... Ertesi gün ikiside çıkarıldı ve daha sonra olayın içi yüzü anlaşıldı...
O restoranta Atatürk'ün yanı sıra başka bir masada Fransız büyük elçiside bulunmaktaydı ve Atatürk Fransa'ya çok açık bir mesaj vermişti... Artık siz düşünün bu elçinin fransaya yazdığı notu....
Bu arada Hatay isminin sahibide Mustafa Kemal Atatürk'tür... O bölgenin ismi İskenderun sancağı diye geçmekteydi...
İşte böyle şimdi hatırlamıyorum ama bir şair şöyle diyordu... Hatay Hatay senin son şehidin Mustafa Kemal'dir... diye bir mısraydı sanırım...
İşte Mustafa Kemal Atatürk'ün neden bu kadar büyük bir devlet adamı ve asker olduğunun en büyük kanıtlarından biri...