0
Anlatacağım olay tamamen gerçektir...
Olayların onlarca tanığı var ve aslında kadın-erkek ilişkilerinde mantığın bittiği yere bir erkeğin ne kadar çabuk gelebileceğini gösteren önemli bir örnek...
Olaya bir aldatma diyemeyeceğim...
Çünkü aldatmadan ziyade dolandırma terimi uygun düşer yaşananlara...
Bay F. 38-40 yaşlarında eli yüzü düzgün, iyi bir işi, evi, arabası ve geliri olan dul bir erkektir...
Karısından birkaç yıl önce boşanmış, çoluğu çocuğu yok, sırtında yumurta küfesi de yok...
6 ay kadar önce, bir hastanede görevli çalışan 22-23 yaşlarında genç bir kızı beğeniyor...
İlk karşılaşma hoş ve tatlı geçiyor ve kısa bir süre sonra Bay F. genç kızı telefonla hastaneden arıyor çıkma teklif ediyor ve çıkıyorlar...
Günler ve haftalar geçiyor ve ikili “birlerine karşı kayıtsız olmadıklarını, ilgi duyduklarını hatta sevdiklerini” birbirine söylüyor...
Bay F. de genç Bayan N. de durumdan memnun mesut ilişkilerini sağlamlaştırırken, Bay F. genç kızın tensikat nedeniyle çalıştığı hastaneden ayrılacağını öğreniyor...
Bayan N.’nin çalıştığı hastaneden çıkacak olması demek, kaldığı lojmandan da ayrılması demek...
Dolayısıyla bir ev bulmak demek...
***
O ana kadar, Bay F. ile Bayan N. arasında hiçbir cinsel ilişki olmamıştır...
El ele, göz göze gezip tozarak ilişkilerini yaşamaktadırlar...
Bay F. kızın lojmanı terketmek zorunda olmasından hemen kendine vazife çıkartarak, İstanbul’un güzel bir semtinde sevgilisi Bayan N. için bir ev tutar...
Evin iki aylık depozitosunu ve ilk kirasını peşin öder...
Kız “erkeği” tarafından sahiplenilmekten mutlu, erkek sevdiği kadına erkek gibi davrandığı için gururludur...
Eve yeni eşyalar, bu arada yepyeni bir yatak da Bay F. tarafından alınır...
Kısa bir süre sonra genç kız Anadolu’da olan annesinin hasta olduğunu söyleyerek, İstanbul’a geleceğini bildirir...
Annesi gözlerinden hastadır ve ameliyat olması gerekmektedir...
Bay F. kızın İstanbul’a gelen annesini ameliyat ettirir, bir süre sonra İstanbul’daki eve kalmaya gelen abisiyle ilgilenir, sorunlarını çözer...
Bayan N. evde annesi ve abisiyle kalmaktadır, Bay F. ile ilişkileri cinsel ilişki olmadan, sevgili gibi ele ele göz göze devam etmektedir...
Genç kız bir süre sonra eve Anadolu’dan babasının da geleceğini söyler, baba da gelir...
Artık aile İstanbul’da Bay F.’nin tuttuğu eve yerleşmiştir...
***
Bay F. sevdiği kıza sahip çıkmaktan mutludur ve yaz gelir...
Kız tatil için Bodrum’a gideceğini söyler...
Yalnız ortada bir sorun! vardır...
Kızın kankası olan kız, erkek arkadaşıyla kavga etmiştir ve onun için tatile gelemeyecektir...
Bu durumda kankası yalnız olacağından, Bayan N.’de Bodrum’a yalnız gitmek istemektedir...
Bay F. de gelirse, kankası yalnız kalacak bu da olmayacaktır...
En iyisi iki kız birlikte gitmeleridir...
Bay F. kız arkadaşıyla Bodrum’a tatile gidecek olan sevgilisinin uçak biletlerini alır, otel rezervasyonunu yaptırır ve onları Bodrum’a gönderir...
Sonuçta genç kıza aşıktır ve genç kızın da kendisine aşık olduğundan emindir...
Saf, tertemiz ve mükemmel bir kızdır o...
Yalnız ortada midesini bulandıran bir sorun vardır, o da arkadaşlarının tavrıdır...
Yakın arkadaşları başından beri bu olayda bir bit yeniği olduğunu hissetmekte ve Bay F.’nin çok saf davrandığını düşünmektedirler...
Yine bir akşam, Bay F.’yi fena halde kuşkulandırırlar...
Bunun üzerine Bodrum’a gitmeye karar veren Bay F. gece kız arkadaşını arar...
Ancak cep telefonu önce cevap vermez sonra ise kapanır...
Kız arkadaşının kankasını telefonla arar ancak kankanın da telefonları cevap vermemektedir...
Oteli arar, iki kız otelde yokturlar...
Kızı, arkadaşını ve oteli telefonla arama nöbeti sabaha kadar sürer, ancak telefona bir türlü cevap verilmez...
***
En sonunda sabah saatlerinde kızın arkadaşı telefona çıkar ve gece barda çok kötü olaylar olduğunu anlatır...
Tanımadıkları bir erkek Bayan N.’ye yaklaşmış biraz sohbet etmişlerdir...
Bu arada Bay F.’nin telefonları gelmeye başlamıştır...
Bunun üzerine her ne hikmetse barda yeni tanıştığı erkek, Bayan N.’yi kıskanıp yumruk atmıştır, telefonu da alıp yere fırlatıp kırmıştır...
Kızın telefonu yoktur, acilen telefona ihtiyacı vardır ve bu arada yediği yumruktan dolayı hastaneye gitmiş, durumu kötüdür...
Zavallı Bay F. o hengamede kızın parasının olmayacağını düşenerek parasını yatırarak hemen bir telefon almalarını sağlar ki, kızla konuşabilsin ona ne olduğunu anlayabilsin...
Ancak kızla yapılan konuşmalar “bardaki erkeğin kimliğini” bir türlü anlatamaz...
Yeni tanışan bir erkek, genç kızı niye kıskanmıştır anlaşılmaz...
Neden yumruk vurmuştur izah edilmez...
O erkekle aralarındaki ilişki esasen nedir bilinmez...
Bay F.’nin bunca olaydan sonra ayılarak yavaş yavaş yaptığı istihbaratlar, genç kızın barda yurmuk yediği erkeğin sevgilisi olduğunu düşünmesine yol açacaktır...
Anlaşılan sevgilisi Bayan N. gerçek sevgilisiyle Bodrum’a tatile gitmiştir...
Bay F.’nin aldığı uçak bileti, tuttuğu, döşediği ve ailesinin kaldığı ev hep boşunadır...
El ele göz göze gezmeler, arada bir coşkulu öpüşmeler, hepsi birer göz boyamacadan ibarettir...
Belli ki gerçek sevgili durumdan kıllanmış, kızı dövmüştür...
***
Bay F. yaşadığı bu olaydan sonra hiçbir kadına artık inanamayacağını söylüyor...
Oysa biliyorum öyle değil ve yakında bu olay hiç olmamış gibi davranacak...
Sizler de okurken, “Hiç bu kadar saflık olur mu, amma da tongaya basmış” diyorsunuz biliyorum...
Oysa aşk biraz travmatik ve sayko bir durumdur...
Hastalıklıdır...
Aşık olan kişi, olayları çoğu zaman görmez algılamak istediği gibi algılar ve gerçeklerden kopar...
Sevdiği kişiyi kafasında oturttuğu yere oturtur, onun durduğu yeri görmez...
Aşk beynin ve kalbin bir algılama biçimidir ve sevgiliyi “kendi görmek istediği biçimde algılar...”
Aşk aslında karşıdaki kişiden ziyade insan beyninin ve algılamasının ürünüdür...
Sevgililer bir zamanlar aşık oldukları insanı yıllar sonra tesadüfen gördüklerinde “bu muymuş aşık olduğum kişi” diyerek hayıflanır ve durumu algılayamazlar...
Aşk aslında bir beyin aldatmasıdır...
Bay. F’ye kızmayın, Bayan N.’nin arkadaşına söylediği şu söze kulak verin...
Bütün bu olaylardan sonra Bayan N. kız arkadaşına aynen şöyle diyecektir:
“Bugün arasam ve ‘canım’ desem yine dayanamaz o...”
Aşkın kalbin ve beynin kendi algılamasından kaynaklanan takıntılı ruh halidir bu...
Dalga geçilmez...
Acıdır ama insanı öğütür...
Sonsuz bir vericilik, nahiflik içerir ve insanın en verici halidir...
Dolandırılsa ve kullanılıp atılsa bile, esasen lanetlenecek olan dolandırıcılardır...
Aşıklar değil...
-Reha Muhtar-
asaletini sevdiğim
