İçerik değiştir



- - - - -

Kur?an-ı Kerim Ve İlim Adamları


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 1 yanıt verildi

#1 inan

inan

    tersceviroku

  • Üyeler
  • 2.596 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay

Gönderim zamanı 08.08.2005 - 19:54


Hazreti Muhammed (Allah’ın Selamı Üzerine Olsun)’e Al-i İmran Suresi 64. Ayette bütün vahiy dinlerinin İslam’da birleştiği bildirildi. “De ki: Ey kitap ehli! Geliniz hepimiz aramızda birleşebileceğimiz bir kelime üzerinde toplanarak Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim. O’na hiç bir şeyi ortak koşmayalım. Allah’tan başka içimizden birini tanrı edinmeyelim. Onlar yüz çevirirse, ‘şahit olun biz müslümanız’ deyin.”



İslamiyet Allah tarafından mükemmelleştirilmiş ve insanlığa lutfedilip gönderilmiştir. Cenab-ı Allah böylece keremini tamamlamıştır. Peygamberler yoluyla vahyettiği tüm dinlere Kur’an-ı Mübin genel bir ad olarak İslam demiştir.



“Kendilerine ilim verilmiş olanlar görüyorlar ki Rabb’inden sana indirilen Kur’an Hakk’ın kendisidir. Ve O hamde layık, her şeye galip olan Allah’ın yolunu, dinini gösteriyor.” (34:6)



Bu ayette ilim adamları ve kendilerine ilim verilen kimselerin Kur’an’ın bildirdiklerini hak ve gerçek olarak gördükleri ve bu yolla Allah’ın dinini, İslamın yolunu seçtikleri açıklanmıştır. İslam dünyasındaki alimlerin yanısıra hıristiyan aleminden bir çok bilim adamı ve edebiyatçı da Kur’an-ı Mübin’in hikmeti, ilmi ve mucizeleri üzerinde araştırmaları ve incelemeleri bulunmaktadır.



Dr. Wayne Mayer, Biyoloji Öğretmenleri Uluslararası Birliği’nin 25 Ekim 1980 tarihli toplantısında şöyle diyor:“Tam bir insan olabilmemiz için hem bilime, hem de dine ihtiyacımız vardır. Hümanizmi ve kainattaki bütün diğer problemleri anlayabilmemiz için ön şart Allah’ı ve O’nun sonsuz sıfatlarını bilmektir. O’nun kelamı olan Kur’an’ın bilgisine ve ilmine ihtiyacımız vardır. İman, bilgi ve akıl insanı alemlerin Rabb’i olan Allah’a götürür”



Edouard Montet, Cenevre Üniversitesi profesörüdür. Kur’an-ı Kerim’in Manalarının Tercümesi adlı eserinin önsözünde, “Hz.Muhammed’in reformlarının insanlığa getirdiği paha biçilmez ilerlemelerden yalnız bir tanesinin bile –kız çocuklarının canlı olarak gömülmelerinin yasaklanması– onun insanlığa yaptığı hizmetleri unutulmaz kılmaya yeterlidir,” diyor.



Rene Basset bir Fransız Profesörüdür. “Kur’an edebi güzelliğin ezeli ve ebedi timsalidir. Hem öyle bir timsaldir ki, müfessirlerin dedikleri gibi melekler de insanlar da o mukaddes kitabın herhangi bir ayeti ayarında tek bir cümle yazmaktan acizdirler.” diyor.



Ernest Renan, Kur’an İncelemesi adlı eserinin tanıtımında, “Üslup yönünden Kur’an ilk anından itibaren yenilik olarak ortaya çıkar. Bu kitap dini bir inkilâp olduğu kadar edebi bir inkilâptır. Tüm edebiyat aleminde böyle bir üsluba rastlanmamıştır. Zira O Allah’ın kelamıdır.” demektedir.



Goethe,“Madem ki İslam Allah’a teslim olmaktır, o halde hepimiz İslam’da yaşayıp ölmekteyiz. Allah’ın birliği, onun iradesine teslimiyet ve peygamberin aracılığı, bütün bunlar tasavvurlarımıza uygun gelir. Bir olan Allah’a iman, daima ruh yükseltici bir etki gösterir. Çünkü bu inanç insanın kendi iç aleminin birliğini, tevhidini gösterir,” diyor ve tevhidi hıristiyanlıktaki teslise tercih ediyor.



Prens Weimer, “Hiç kimse Hz.Muhammed’in prensiplerinden daha ileri bir adım atamaz. Bizim konulmuş olan bütün kanunlarımız, İslam kültürüne göre eksiktir. Biz Avrupa milletleri tüm medeni imkanlarımıza rağmen, Muhammed’in son basamağına varmış olduğu merdivenin, daha ilk basamağındayız. Bu yarışmada hiç kimse O’nu geçemeyecektir,” demiştir.



Puşkin; büyük Rus şairi ve edebiyatçısıdır. Dünya çapında üne sahiptir. Devrinin edebiyatçılarını çok yoğun biçimde etkilemiştir. Kur’an-ı Kerim’i inceledikten sonra şu şiiri yazmıştır:



Rahim’dir O, Rahman’dır O

Nurlar saçan Kur’an’ı Muhammed’e indirendir O…

…….



Perdeler perdeler, kalksın perdeler,

Gözlerimizin önünden kalksın engeller,

Kur’an’la aramızdaki duvarlar

Yıkılsın artık hep birer birer…



Rus yönetimi Puşkin’in Kur’an ve İslam üzerine yazdığı şiirlerin bugün bile yayınlanmasını yasaklamıştır.



“Eğer bir insan, Ortodoks kilisine mi yoksa, İslam dinine mi yönelsin sorusu gündeme gelirse, karışık ve anlaşılmaz bir din kavramı (yani üç sıfatlı tanrı, aforoz merasimi, İsa’nın annesine yalvarışlar, azizler ve onların resimlerine bitmez tükenmez ibadetler) yerine, tek olan Allah’ı ve peygamberi yani İslam’ı seçer. En son ve en büyük din İslam’dır.”



Roger Garaudy, Fransızdır. Dinsiz bir ailenin çocuğudur. Komünist partisi siyasi şefliği yapmış, Marksist araştırma ve inceleme enstitüsü müdürlüğünde bulunmuş, marksist felsefe üzerine kitaplar yazmış, milletvekilliği ve senatörlük yapmış, Fransız cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmış, siyasi çalkantılar sonucunda hapse girmiş, Cezayir’e gönderilmiştir. Cezayir’li müslümanlardan gördüğü yakınlık üzerine İslam’ı incelemiş, kırık yılını bu araştırmaya adamıştır. 1981 yılında 68 yaşında bütün dünyaya İslamiyet’i seçtiğini ilan etmiş ve “İslamı seçmek çağı seçmektir, insanın aradığı bütün soruların cevapları İslam’dadır. İslam çağları peşinden sürükleyen bir dindir. Kur’an indirildiği günden beri hep zamana hükmetmiştir. Zaman yaşlanacak ama Kur’an hep genç kalacaktır,” demiştir.



Zef Clement: Hollanda asıllı ressam ve grafikerdir, kırk defa Hollanda’da ve onsekiz defa da uluslararası sergiler açan usta bir sanatçıdır. 1981 yılında İstanbul’a geldiğinde işittği ezanlar ve gezdiği camiler onun iç dünyasını alt üst etti. Çok sıkı bir Katolik terbiyesi almıştı. İçindeki boşluğu İslam’la doldurdu. Tam bir müslüman hayatı yaşadı. Farzları ve sünnetleri noksansız uyguluyordu. Camide dua ederken yaşadıklarını şöyle anlatıyordu: “Allah’ın nurunu gördüm. O alemden zamanlar boyu ayrılmayabilirdim. Hayatımın en büyük huzurunu o an tattım.” 1983 yılında İstanbul’da öldü. Karacaahmet Mezarlığına gömüldü.



Profesör Dr. Maurice Bucaille: Tıp adamıdır. Paris Tıp Fakültesi Cerrahi Bölümü başkanlığı yapmıştır. Dünyaca ünlü bir cerrahtır. Kral Faysal’ın tedavisi sırasında Kur’an ile tanışmıştır. Yıllarca süren inceleme ve araştırmalardan sonra Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an ve Bilim adlı kitabını yazıp müslüman olduğunu açıklamıştır. Eserinin tanıtımında:“Kur’an’ın ilmî mucizesi hiçbir şüpheye yer bırakmayacak ve akıllara durgunluk verecek derecede ve benzersizdir. Bu gerçek bir mucizenin isbatıdır” demektedir.



Profesör F. W. Förster: Münih Üniversitesi pedagoji bilginlerindendir. Okul ve Karakter adlı kitabında “İnsan kâmil bir imanla kendi derinliğini bulur. Allah’a doğru yükselmek için, hayatın bütün zorluklarından geçerek, çilelerden yılmayarak, Allah’a ulaşacak yolda tam bir teslimiyetle yürür. Allah’a iman insanlık terbiyesinin temel prensibidir,” diyerek tevhid akidesine olan inancını belirtmektedir.



Marcel Bolsard’ın İslam Hümanizmi (1979) adlı Fransızca eserinin Kadının Eşitliği ve Statüsü başlıklı bölümünden: “İslam hem erkeklere hem kadınlara hitap eder. İslam hukukunda genellikle koruma amacına yönelik hedefler vardır. İslam hukuku kadın haklarının tam tarifini yapar. Kadının korunmasına son derece ve büyük önem verir. Kur’an ve Hadis erkeklerin eşlerine adalet, iyilik ve anlayışla davranmalarını emreder. Evlilik kavramını manevi bakımdan daha üstün hale getirir. Hukuki tedbirlerle kadının durumunu güçlendirir. Kutsal olan kadın hakları, kanun önünde eşitlik, özel mülkiyet ve miras hakkıdır.” Bu da bize İslamın bütün dinlerden üstün ve kıyaslanamaz olduğunu kanıtlar.



Vincent Monteil: General de Gaulle’ün özel kurmay başkanı ve yakın arkadaşıdır. 1960’da Sorbonne’da modern Arapça konusunda doktora yapmış; Paris, Kaliforniya, Montreal, Berkeley ve San Diego Üniversitelerinde öğretim görevi yapmıştır. Sovyet Müslümanları, İbn-i Haldun tercümesi gibi eserleri vardır. Müslümanlığı kabul edişini şöyle açıklamaktadır:“Kalbimde İslamı taşımadan hayatımı devem ettirmenin imkansız olduğunu anladım. Derinleştikçe İslam'ı anlamış, din olarak onun mükemmeliğini ve benim meselelerime getirdiği çözümleri görmüştüm. Geriye açıkça İslam’ı seçtiğimi söylemek kalıyordu.”

Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Son yarım yüzyıl içinde İslam’a gönül verip ulaşanların sayısı hızla artmaktadır. Kalpleri iman nuru ile dolan insanlar İslam’ın dirilten gerçeklerinde kucaklaşmaktadırlar.



(İnsan ve İman’dan alınmıştır.)

Hacı Ahmet Kayhan
Bîgâne-i mahabbetün olmaz gam-âşinâ
Ey dâğ-ı derdin eylemeyen merhem-âşina

#2 cengiz

cengiz

    Burası ona huzur verir

  • Üyeler
  • 247 Mesaj
  • İlgi Alanları:müzik kitap din, astroloji astronomi

Gönderim zamanı 09.08.2005 - 15:20

Ünlü Rus yazar Tolstoy’un, ölümünden bir yıl önce Hz. Muhammed’in (s.a.s.) hadislerini derlediği bir risalesi olduğu ortaya çıktı. Tolstoy’un eseri, Rus halkında İslama ilgi uyandırmaması için komünizm döneminde gizlenmiş.
Muhammed her zaman Evangelizmin (Hıristiyanların) üstüne çıkıyor. O insanı Allah saymıyor ve kendini de Allah ile bir tutmuyor. Müslümanların Allah’tan başka ilahı yoktur ve Muhammed O’nun peygamberidir. Burada hiçbir muamma ve sır yoktur.” Bu sözler tanınmış Rus yazar Lev Nikolayeviç Tolstoy’a ait.

“Hz. Muhammed” kitabının editörleri Tolstoy’un seçtiği hadislerin Kütüb-ü Sitte’de yer alanlarını da tek tek tespit etmişler. Tolstoy’un seçtiği hadislerden bazıları şöyle:

“Hakikat insanlar için ne kadar acı olsa da, hakikati söyleyin.”

“Hiç kimse öfkesini yutmaktan daha güzel bir içki içmemiştir.”

“Çok fazla yiyip içerek kendi kalbinize yüklenmeyin.”

“Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz.”

“Ölüm bir köprüdür, dostu dosta kavuşturur.”

“İşçinin hakkını alnının teri kurumadan veriniz.”

Tolstoy’un bayan Vekilova’ya cevabi mektubu oldukça net.
“Muhammediliğe, Hıristiyan dininden daha fazla önem vermelerine gelince, ben bütün kalbimle buna katılıyorum. Bunu söylemek ne kadar tuhaf olsa da benim için Muhammedilik, Haça tapmaktan mukayese edilmeyecek kadar üstündür.” satırlarıyla gençlerin tercihini destekliyor. Tolstoy, mektubun devamında çok daha ilginç bir tespitte bulunuyor: “Eğer insan seçme hakkına sahip olsaydı, aklı başında olan her Hıristiyan ve her bir insan şüphe ve tereddüt etmeden Muhammediliği, tek Allah’ı ve O’nun peygamberini kabul ederdi.”

inan yazısını yazdığın mubarek insan-ı kamil H.Ahmet kayhan dedenin kitabını okudum bir defada olsa elini öpmek nasip oldu yazısını vererek tekrar hatırlamamıza vesile oldun eyvallah,sağol
"Sen"im ben!... Sen, diye bakma bana. A.H.





Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

0 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 0 ziyaretçi, 0 gizli