5 Mart 1930 yılında Elbistan’ın Ekinözü kasabasında doğan şair, soycak şair bir aile zincirinin, sağlam halkalarındandır. İlk şiiri, 1942 yılında Yurt dergisinde yayımlanır. İlk denemeleri ise daha erken, 8 yaşlarında filizlenir. Ustası, babasıdır. O tarihten bu yana sürekli kendini yenileyerek yazar. Kim sorsa, “Mola yok, yola devam! ...” diyen KARAKOÇ’un hep başa soyunması, hep uzak ufukları kollaması kendine olan güveninden ve yoğun birikiminden kaynaklanmaktadır.
Bu güne kadar, binlerle ifade edilebilecek dergi ve gazetede şiir, hikâye ve yazıları yayımlanan KARAKOÇ, adı ülke sınırlarına taşmış, tüm Türk Dünyası’nın beğeniyle okuduğu bir şairdir. Sayısız ödül sahibi KARAKOÇ’un aldığı ödüllerden bazıları şunlardır: 1986 Türkiye Yazarlar Birliği tarafından yılın şairi seçildi. 1989 yılında Kültür Bakanlığı tarafından ülkemizi temsilen “Strugua Uluslar Arası Şiir Akşamları Festivali”ne katıldı ve burada bir tebliğ sundu. 1991yılında Diyanet Vakfı’nca düzenlenen “Münacaat Yarışması”nda “Beyaz Dilekçe” isimli şiiriyle birincilik kazandı. 1993 yılında Kazakistan’ın başkalası Almaatı’da düzenlenen “Türkçe’nin Uluslar Arası 2. Şiir Şöleni”nde “Büyük Abay Ödülü” ile mükâfatlandırıldı.
Anadolu’da çıkardığı ve bu gün hemen hemen şair ve yazarlarının hepsi, bu dergi sayesinde tanınıp üne kavuşmuş, şu an ülke çapında bilinen şair ve yazarların ortaya çıkmasına vesile olan DOLUNAY SANAT VE EDEBİYAT DERGİSİ, 37 sayı yayımlanmıştır. Bu dergi etrafında; genç, amatör; ama yetenekli kişileri toplayıp, şemsiyesi altına alan KARAKOÇ, Türk Şiir ve Edebiyatı adına, Edebiyat Tarihlerine girecek bir çığır açmıştır. DOLUNAY, yayımladığı sürece metropollerde çıkıp ulusal anlamda yayın yapan dergilerin birçoğunu geride bırakmış ve haklı bir üne kavuşmuştur.Bahaettin KARAKOÇ’un birçok şiiri, değişik formlarda bestelenmiştir.
Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman
Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü
Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden
Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden
Bebekler hayta hayta yürümeden
Geleceğim diyorum, geleceğim sana
Ne olur kesin bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Beklesen de olur, beklemesen de
Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende
Gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde
Hangi ses yürekten çağırır beni sana
Geleceğim diyorum, takvim sorma bana
-Ihlamur çiçek açtığı zaman.
Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi
Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi
Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi?
Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana
Kesin bir gün belirtemem, n`olur takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden
Yaralarıma en acı tütünleri basacağım ben
Yeter ki bir çağır beni çiçeklendiğin yerden
Gemileri yaksalar da geleceğim sana
On iki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana
-Ihlamur çiçek açtığı zaman.
Bak işte, notalar karıştı, ezgiler muhalif
Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız
Ey benim alfabemdeki kadîm Elif
Ne güzellik, ne de tat var baharsız
Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana
Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan
Kimseye uğramam ben sana uğramadan
Kavlime sâdıkım, sâdıkım sana
Takvim sorup hudut çizdirme bana
Ben sana çiçeklerle geleceğim
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Bahaeddin KARAKOÇ
(Uzaklara Türkü)