ANADOLU GERÇEÐİ
Yalınayaklarınla koştun mu tarla tarla...
Duydun mu çıplak toprağın,çıplak insanın yasını?
Ağlayan kadınlarla,ihtiyarlarla
Yaşadın mı bir yağmur duasını?
Bozbulanık ırmaklarda çimdin mi?
Kulak verdin mi yürekten kavala saza?
Bir ipek seccade üstünde gibi, huzurla...
Durdun mu topraktan namaza?
Bilir misin köylerde akşam olunca
Çekilir el-ayak ortalıktan...
Bir hüzünlü ay doğar karanlığa sapsarı.
Başlar bir ağıt gibi sulardan, kapılardan:
Kurbağa feryatları, köpek ulumaları...
Geceleri süt kokan, gübre kokan evlerin
Topraktır damları,duvarlarıysa kerpiç.
Seferberlik yıllarını dinlerken ürpererek
Tandır başlarında uyudun mu hiç?
Kış günlerinde trenlerle geçtin mi uzak köylerden
Gördün mü dehşetini tipinin,karın?
Çektin mi hiç acısını istasyonlarda
Tandır ekmeği satan, yumurta satan
Yarı çıplak çocukların?
Kılığın kıyafetin sarmadı beni
Söylediğin türküler bizim türkümüz değil.
Başka çeşmelerden doldurmuşsun tasını
Yüreğinde nakış yok,acı yok bizden
Bulutlar rahmetini kesmeden yavaş yavaş
İnsanlar selamını esirgemeden
Savuş,git içimizden!