0
Bir Fincan Kahve İçer misiniz?
İş yaşamında önemli yerlere gelmiş bir grup eski mezun arkadaş grubu üniversitedeki hocalarından birini ziyarete gitmiş.
Çeşitli konular konuşulduktan sonra sohbet, işin yarattığı strese ve hayatin zorluklarına gelmiş.
Yaşlı üniversite hocası ziyaretçilerine kahve ikram etmek üzere mutfağa gitmiş ve değişik boy, renk ve kalitede bir çok fincanın bulunduğu bir tepsiyle geri dönmüş.
Kimi porselen, kimi seramik, kimi cam, kimi plastik olan fincanları ve kahve termosunu masaya koyup kahvelerini oradan almalarını söylemiş.
Tüm eski öğrenciler kahvelerini alıp koltuklarına döndüğünde hocaları onlara şunu söylemiş:
Farkına vardınız mı bilmem, zarif görünümlü, güzel, pahalı fincanların hepsi alındı, masada yalnızca ucuz ve basit görünümlü fincanlar kaldı. Elbette ki kendiniz için en güzelini istemek ve onu almak çok normal ama
işte bu demin bahsettiğiniz problemlerinizin ve stresin nedeni. Hepinizin istediği fincan değil, kahve iken, bilinçli olarak her biriniz birbirinizin aldığı fincanları gözleyerek daha iyi olan fincanları almaya uğraştınız.
Yaşam kahveyse, iş, para ve mevki fincandır. Bunlar yalnızca Yaşamı tutmaya yarayan araçlardır, ama Yaşamın kalitesi bunlara göre değişmez.
Bazen yalnızca fincana odaklanarak, içindeki kahvenin zevkini çıkarmayı unutabiliyoruz.
Evet arkadaşlar hikayemizde anlatılmak istenen olay çok güzel bir konu.
Hepimiz hayatımızda paranın, güzel bir işin, makamın, konumun ve herkesin bize imrenerek bakmasını, kısacası hayatımızda her şeyin güzel olmasını isteriz. Bakınız hikayemizdeki profesörün tespiti size göre çok ilginç gelebilir. Neden derseniz hadi canım bir fincan seçimi diye olaya bakabilirsiniz. Bence doğru bir tespit öğrencilerini yakından tanıyor ve mutfağa gidip bilinçli bir şekilde karışık Fincanları tepsiye koyup geliyor. Benimde size burada anlatmak istediğim konu şudur. Makam, para, zevk, eğlence, fincan gibi asıl önemli olan kahve yani yaşamın ta kendisi değilmidir. Çevrenizde de böyle insanları çok görürsünüz adam adeta dostluğu, arkadaşlığı değil sadece paraya, mevkiye önem veriyor. Öyleki benim çevremde vardı bahsetmeden geçemeyeceğim artık öyleki fakir birisi deyip ona Selam vermeyen kendini bir halt zanneden biraz para görüp zengin insanlarda var. Bence önemli olan bu hayatta para, mevki, makam gibi basit konulara değil de arkadaşlığa, dostluğa, en önemlisi insanlığa önem verip yaratılanı sev yaratandan ötürü sözünü kendimize adeta hayat felsefemiz yapmamız daha önemlidir. Çünkü yarın sen düştüğünde, hastalandığında, yada başına kötü bir hal geldiğinde yanında para olmadığında sana sahip çıkacak olan arkadaşlık, dostluk sevgi değilmidir. Belki bazılarınız paranın açamadığı kapı yok diyeceksiniz hastalandığınızda paranız olduğunda özel hastanelerde, yurt dışında tedavi olabiliriz saçmaladın diyebilirsiniz. Bende size şöyle derim her zaman para çare olmaz öyle hastalıklar vardır ki onları parayla değil sevgiyle, yakınlarınızın, ailenizin, dostlarınızın desteği, sevgisiyle yenersiniz buna en güzel örnek tv de bir röportajında spor yazarı kazım kanattan dinlemiştim o biliyorsunuz kanser tedavisi görüyor ve onun söylediğine göre ailesinin sevgisi, desteği ona bu tedavide hastalığın tedaviye cevap vermesinde büyük bir destek olmuş. Belki buda size sevginin gücünün paradan daha öneli olduğunu anlatmaya yetmediyse haftaya “Hurma Ağacı” diye bir hikaye yayınlayacağım orada sevgiden bahsedeceğim ne demek istediğimi o zaman çok daha iyi anlayacaksınız burada konuyu daha fazla dağıtmak ve uzatmak istemiyorum. Bence önem vereceğiniz bu hayatta en önemli şey arkadaşlık, dostluk değilmidir. Siz bir sıkıntıya düştüğünüzde sizden bir karşılık beklemeden hep sizin yanınızda olan gerçek dostlar değilmidir. Basit şeylere önem vermiyelim dostluğa, arkadaşlığa önem verelim.
İlk olara hayatımızda paranın, makamın, mevkiinin değil dostluğun arkadaşlığın öneminden bahsettim. İkinci olarak da pozitif düşünceden bahsetmek istiyorum. Yani hayatta en olumsuz bir iş geldiğinde dahi başımıza bundan ders almalıyız. Başımıza gelen her iyi ya da kötü olayda “neden ben ya, beni mi bulur böyle işler” dememeliyiz. Hayata olumlu bakıp ders çıkarmalıyız. Örnek olarak şöyle düşünelim etrafınızda zengin arkadaşlarınız da vardır her yeni çıkanlar elinde olan her şeye adeta sahip olan arkadaşlarınız vardır, ya da ne bileyim başımıza olumsuz bir kötü olay geldiğinde hep yakınırız ya neden ben zengin değilim, ya neden benim başıma gelir böyle kötü olaylar gibi yinede şükretmeli ve başımıza gelen olaylardan ders çıkarmalıyız. Neden şükretmeliyiz biliyormusunuz karnımız doyduğu için afrikadakı aç insanlar gelmeli aklımıza o adeta derileri kaburgalarına yapışmış dışarıdan kaburgaları sayılan insanlar. Neden mi şükretmeliyiz özürlü olmadığımız için kolumuzun, bacağımızın, aklımızın olduğuna, spastik bir özürlü olmadığımıza şükretmeliyiz. Ve zenginlik, para, makam mevki, gibi basit konulara takılmamalıyız. Yaşamın kendisine bakmalı önümüze çıkan zorluklarla şikayet etmemeli en önemlisi basit konulara takılmamalı her şeye rağmen bu hayatın devam ettiğini düşünmeli başımıza gelen olaylara isyan etmemeli, hatta üzülmemeli olumlu bakmalı ve bundan daha kötüsünün olabileceğini düşünmeliyiz.
Burada sözlerime son verirken bu hayatta para,zenginlik,makam, mevki gibi basit konulara değil arkadaşlığa,sevgiye,saygıya,hayata pozitif bakmaya önem vermeliyiz. Unutmayın bu basit şeyler ilerde olur ama yanınızda her zaman sizi seven dostlarınız karşılıksız seven sizden bir şey beklemeyen dostlarınız olmadıktan sonra, hayatta başımıza gelen iyi yada kötü olaylar karşısında hayata pozitif bakamadıktan sonra bu saydığımız basit konular neye yarar. Umarım basit konulara takılmadan bu hayatın çok daha güzel ve tüm olumsuz ve acımasız olmasına rağmen, hatta her şeye rağmen devam etiğini unutmayız. Ve hayatın her anını dolu dolu yaşayıp şükrederek geçiririz. Sözlerime burada son verirken günlerinizin mutlu,yarınlarınızın umutlu ve günlerinizin hep sevgi dolu olmasını rabbimden niyaz ederim. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Allah yar ve yardımcınız olsun.
Bu mesaj orumcekadam2 tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 15.10.2007 - 10:06
