İçerik değiştir



- - - - -

Etkili Öğretmenlik


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 3 yanıt verildi

#1 _KajmeraN_

_KajmeraN_

    ...::: UFAKLIK :::...

  • Üyeler
  • 5.365 Mesaj
  • Konum:Atatürk'ün İzinde
  • İlgi Alanları:Şiir, edebiyat, müzik(rap),bilgisayar (yazılım, donanım)

Gönderim zamanı 25.09.2007 - 22:05


ETKİLİ ÖÐRETMENLİK

“BİLMEYEN VE BİLMEDİÐİNİ BİLMEYENDEN, SAKININ”
BİLMEYEN VE BİLMEDİÐİNİ BİLEN ÇOCUKTUR, ÖÐRETİN,
BİLEN VE BİLDİÐİNİ BİLMEYEN UYKUDADIR, UYANDIRIN,
BİLEN VE BİLDİÐİNİ BİLEN ÖNDERDİR, İZLEYİN.”


ÖÐRENCİLERİN DERS ÇALIŞMA ALIŞKANLIÐI KAZANMASINDA
ÖÐRETMENLERE DÜŞEN GÖREVLER


Okula yeni başlayan bir çocuğun okulda başarılı ya da başarısız olmasında aile ve çevrenin etkisi kadar öğretmenin tutum ve davranışlarının da etkisi vardır.

Başarılı bir öğrenme ortamının oluşturulmasında, çocuğun okulu ve dersleri sevmesinde, öğretmenlerin, özellikle ilköğretim okulu öğretmenlerinin etkisi büyüktür. Bu dönemde okulu ve dersleri sevmeyen öğrenci ilerdeki öğrenim hayatında da okumayı ve dersleri sevmemekte, bu da öğrencinin öğrenim hayatının başarısız geçmesine neden olmaktadır.

Bir şeyi öğretmeye başlamadan önce, çocuğun o konuyu öğrenmesi için merak uyandırıp öğrenme isteğini artırmak gerekir.

Bunun için öğretmen, öncelikle mesleğini sevmelidir. Öğrencilerini bireysel özellikleriyle tanıyarak onlara seslenebilmeli, sağlıklı bir ilişki, yakın bir dostluk ortamı oluşturmaktır. Herhangi bir sorun ya da gerginliği olan öğrenci öncelikle karşısında sevecen bir yaklaşım içinde, kendisini anlayan ve dinleyen bir öğretmen arar. Herhangi bir başarısı sebebiyle sınıf içinde çocuğun gururunu okşayan bir söz, onu olumlu bir şekilde etkileyen önemli bir mükafat yerine geçer ve çocuğun ders başarısını olduğu kadar, sınıf içindeki durumunu da etkiler.

Öğretmenler konuları anlatırken birçok hareket, jest-mimikleri işin içine katarak, uygun yaşanmış ya da yaşanabilir örnekler sunması dersi daha çekici hale getirir.

Öğrencilere olabildiği kadar uygulama fırsatı verilirse öğrenme daha çabuk ve kalıcı olacaktır.

“Güven duygusu” çocuğun sınıf içindeki uyumunda olduğu kadar, ders başarısında da büyük bir önem taşır. Olumsuz çevre koşullarında yetişen ya da her hangi bir sebeple uyum ve davranış bozuklukları gösteren çocuğun yetenekleri keşfedilerek, güven duygusunun pekiştirilmesi, onun eğitimi ve öğretimi açısından büyük önem taşır. O güne kadar belki yeteneklerini sınama fırsatı bile bulamayan çocuk, öğretmeninin keşfetmesi ile resim, müzik, güzel okuma ve yazma gibi konulardaki yeteneğinden haberdar olunca kendine olan güveni güçlenir. Bu da gerek sınıf içi uyumu ve arkadaş ilişkilerini, gerekse ders başarısını olumlu açıdan etkiler.

Öğretmen; öğrenci tanıma tekniklerini kullanarak öğrencilerini her yönü ile tanımalıdır. Etkili eğitim öğretimin temel şartlarından biri de öğrenciyi tanımadır. Öğretmen öğrencileri ile sürekli ilgilenmeli, aileleri ile mutlaka işbirliği içinde olmalıdır. Derse ilgisiz olan, geç gelen, okuldan kaçan, başarısız olan, içine kapanık, sessiz ve arkadaş edinememiş veya çok hareketli ve ilgisi dağınık olan öğrencilerle bireysel olarak ilgilenmeli, ailesi ile işbirliğine gitmeli, gerekirse uzman kişi ve kurumlardan yararlanma yoluna gitmelidir. Sıcak bir ilgi, başını okşama , ismiyle hitap etme, sınıf içinde çocukları onore etme, ödüllendirme gibi davranışlar öğrencilerin derse olan ilgisini ve sevgisini artırır. Özellikle ilköğretim okulu öğrencileri öğretmenin bu sıcak ilgisini kaybetmemek için derslerine daha fazla ilgi gösterirler, daha fazla çalışırlar, dolayısı ile bu öğrencinin başarısını artırır ve bu davranış kalıcı hale gelerek ileriki öğrenim hayatında da aynı şekilde devam eder.

Çocukta öğrenmeye karşı bir direnç oluşuyorsa öğretme işi durdurulmalı; yargılama ve hesap sorma şeklinde olmamak şartı ile onun da bir insan olduğu bilinci ile yaklaşıp anlamaya çalışılmalıdır.

Öğrencilerin pek çoğu zamanlarını ders çalışmakla geçirdikleri halde yeteri kadar başarılı olamamaktan şikayetçidirler. Çalışma zamanı ve süresini iyi ayarlayamadıkları ve öğrenilenleri hatırda tutmaya yarayacak bazı tekniklerden haberdar olmadıkları için çabalarının sonucunu alamamaktadırlar. Yeteneğinin altında başarı gösteren öğrencilerin başarısızlığı, verimli ders çalışma yöntemlerini bilmemekten veya okuma yazma ve aritmetikteki eksikliklerinden kaynaklanmaktadır.

Verimli çalışma; ilköğretim sınıflarında doğru, anlamlı ve hızlı okuma, okuduklarını tam olarak anlama ve anlatma becerisini kazanmakla başlar. Okuma becerilerini zamanında kazanan, geliştiren ve sonra da bunu alışkanlık haline getiren öğrenciler, ödev hazırlama ve ders çalışma konularında çok daha başarılı olmaktadırlar. Okuma becerileri bakımından yaşının ve sınıfının genel düzeyinin altında bulunan öğrenciler ise, beklenen başarı çizgisine erişememektedirler.

Öğrencilerin çalışma alışkanlıkları ve tutumları çok geniş kapsamlıdır. Bu kavramın içine öğrencinin okul yaşantısıyla ilgili her şey girmektedir. Örneğin, ders dinlerken hissettikleri , öğretmenlere karşı tutumları, ders çalışma yöntemleri, ödevler konusundaki görüşleri, eğitimden beklentileri, kütüphaneden yararlanma biçimleri, çalışma ortamlarını düzenlemeleri, anne baba ve arkadaşlarıyla ilişkileri gibi pek çok husus bu konuda sayılabilir.

Öğrencilerin çalışma alışkanlık ve tutumlarını şekillendiren temel faktör “kendilerinin çalışma yaklaşımlarıdır”. Öğrencinin öncelikle, hangi amaçla çalışacağını ve öğreneceğini bilmesi gerekmektedir. Öğrenci okuduğunu anlamaya mı , yoksa ezberleyip geçiştirmeye mi yönelmiştir.

Verimli çalışma ve tam öğrenme yollarını bilmek her öğrenci için baş gereksinimlerden biridir. “Çok çalışmak” yerine “verimli çalışmak” ilkesi temel alınmalı, bunun için zamanı iyi kullanması çocuğa öğretilmelidir.

Etkili çalışma; zamanı belirlenmiş amaçlar ve saptanmış öncelikler doğrultusunda programlı olarak kullanmaktır. Verimli çalışma programı içinde eğlenmeye, dinlenmeye, aileye, sevdiklerine ve hobilere daima yer vardır.

Öğretmenler, öğrencilerine verimli ders çalışma yöntemleri konusunda uygulamalı çalışmalar yaptırmalıdırlar. Öğrenciye zamanını nasıl planlayacağını öğretmek, okuduğunu özetlemeyi ve gerekli tekrarları yapmayı alışkanlık haline getirmelerini sağlamak öğrencinin başarısını ve kendine güvenini artıracaktır.

Öğretmenin olumlu tutumu öğrencinin onu benimsemesine, dolayısıyla okul çalışmalarından zevk almasına neden olmaktadır.

Öğrencilerin çalışma alışkanlık ve tutumlarını geliştirmek için öğretmenler, anne babalar ve öğrenciler el ele vermelidirler. Öğretmenler, öğrencilerin başarı durumları ve çalışma alışkanlıkları ,devam-devamsızlık, okuldaki davranışları, arkadaşları ile olan ilişkileri vb. konularda ailelerle sürekli iletişim içinde olmalıdırlar. Ders saati içinde ve dışında birleştirici rol oynamaya özen göstermelidirler. Hükmedici ve baskıcı davranışlarla değil, iyimser, sevecen ve motive edici bir yaklaşımla öğrencileri ders çalışmaya teşvik etmelidirler.

*****
“Öğrenciler neyin kendilerini başarılı ve iyi hissetmelerini sağladıklarının farkındadırlar...İşte onların söylediği şeyler:
• Lütfen bana gülümseyin,
• Lütfen beni ilk ismimle çağırın.
• Lütfen ben yokken neler kaçırdığımı bana söyleyin,
• Notlarımda ortaya çıkmasa bile lütfen yeteneklerimin farkına varın,
• Lütfen beni övecek fırsatlar bulun,
• Yaptığım bir şeyden hoşlanmasanız bile beni hala bir insan olarak taktir ettiğinizi anlamama yardımcı olun,
• Gelecek gün önümde birçok seçenek olduğunu ve kendi amaçlarımı belirleyebileceğimi bana gösterin,
• Yüksek beklentilere sahip olmam için beni cesaretlendirin.

*****
Çocuğun Başarısında Öğretmen Tutumlarının Etkisi

Çocukların sağlıklı bir kişilik sahibi olmaları en az anne-babalar kadar öğretmenlerin de rolü çok büyüktür. Öğretmen öğrencisini istenilen karakter ve kişilikte yetiştirebilmek ve istenilen başarıyı elde edebilmek için aşağıdaki hususlara dikkat etmesi gerekmektedir:

• Eğitimin ve insan ilişkilerinin temelini sevgi üzerine kurun.
• Öğrencilerinize saygı gösterin.
• Öğrencinin yansıttığı kişiliği kabul edin.
• Öğrencinizle gerektiğinde empati kurun (kendinizi öğrencinizin yerine koyun onun hissettiklerini hissetmeye çalışın)
• Yanlış davranışlarla uğraşırken kişisel davranmayın, objektif ve tutarlı olun.
• Öğrencinize seçme hakkı verin.
• Öğrencinizi asala utandırmayın, alay etmeyin, aşağılamayın.
• Öğrencinize övgü ve onay sözleri söyleyin.
• Öğrencinize size ve arkadaşlarına yardım etme fırsatı verin.
• Öğrencinize doğru bilgi verin.
• Öğrencinizi iyi dinleyin.
• Sıkıntı ve sorunlarınızı sınıfa taşımayın, kendinizi derse motive edin ve derse konsantre olmadan derse başlamayın.
• Öğrenciniz bütün insanlar gibi temiz, düzenli ve iyi giyimli insanlardan hoşlanır.

Öğrenci, kendisini yargılamadan, suçlamadan dinleyen, onu anlamaya çalışan, kendisi danıştığında yol gösteren bir öğretmenle yakınlaşmak ister, varlığına ve bilgisine ihtiyaç duyar. Öğretmen bilgiye dayanan otoritesini geliştirdiği ölçüde öğrenci, öğretmeni ve dersleri sevmeye başlar. Birlikte ders yapmak bir zevk haline gelir. Böylece öğretmenini, dersini ve okulunu seven bir öğrenci de okuldan kaynaklanan anti-sosyal bir davranış kesinlikle olmaz.

Öğrencilerle en az ana-baba kadar beraber olan ve onlarla iletişim içerisinde bulunan öğretmenlerin hem kendilerine hem de ana-babalara yardımcı olabilmeleri için, öğrencilerinde gördükleri her zamanki davranışlarından farklı davranışlar görürse örneğin:

• Fazla para harcıyorsa, borç alıyorsa,
• Her zamanki arkadaş grubunda ani değişiklikler oldu ise,
• Uyumlu öğrencide uyumsuzluk başladı ise,
• Okul başarısında belirgin değişiklikler oluyorsa,
• Okula gelişlerinde düzensizlikler ortaya çıktı ise,
• Belirgin davranış değişiklikleri varsa (tutarsızlıklar)
• Kendine bakımı değişti ise (bakımsızlık ya da maddenin etkilerini saklamak için çaba)
• Yalan söylemeyen birisinde yalanlar başladı ise,
• Önceden olmayan yasal sorunlar arttı ise (çalma, kavga vs.)
• Sağlık sorunları sık yaşanıyorsa,
• İletişimde sorunlar yaşanıyorsa (öğretmenler ve arkadaşları ile iletişimi eskisi gibi değilse),

O zaman öğrencinin bir sorunu olduğu ve bu sorunun adının da madde kullanımı olabileceği unutulmamalıdır. Böyle bir durumla karşılaşıldığında telaşlanmadan bu bilgileri aile ve öğrenci ile paylaşarak profesyonel yardıma yönelmek, izlenecek en duyarlı yoldur.

*****
DENİZ YILDIZININ ÖYKÜSÜ

“Bir Adam Okyanus Sahilinde Yürüyüş Yaparken, Denize Telaşla Bir Şeyler Atan Birine Rastlar. Biraz Daha Yaklaşınca Bu Kişinin, Sahile Vurmuş Denizyıldızlarını Denize Attığını Fark Eder Ve”Niçin Bu Denizyıldızlarını Denize Atıyorsun ?” Diye Sorar.Topladıklarını Hızla Denize Atmaya Devam Eden Kişi,”Yaşamları İçin” Yanıtını Verince,Adama Şaşkınlıkla"İyi Ama Burada Binlerce Denizyıldızı Var. Hepsini Atmanıza İmkan Yok.Sizin Bunları Denize Atmanız Neyi Değiştirecek Ki ?" Der.Yerden Bir Denizyıldızı Daha Alıp Denize Atan Kişi,"Bak Onun İçin Çok Şey Değişti,"Karşılığını Verir. “



CAN sıkıcı BİR ÖÐRETMEN OLMANIN 20 YOLU


sıkıcı OLMAK İÇİN sıkıcı OLMAMAK İÇİN
1 Öğrencilere hiçbir şey yaptırmayın Öğrencilerin bir şeylerle uğraşmalarını sağlayın.
2 Hiçbir şey bilmediklerini varsayın. Bildiklerini ortaya çıkarıp paylaşmalarını sağlayın.
3 Çok fazla usandırıcı alıştırmalar verin. Anlamlı alıştırmalar vermeye çalışın.
4 Her şeyi sıkı bir kontrol altına alın. Ölçülü bir biçimde özgür olmalarına izin verin.
5 Kendiniz tekrar edin;her zaman her şeyi aynı şekilde yapın. Öğrencilerinizi, alışık olmadıkları değişik yöntemler kullanarak şaşırtın.
6 Tartışmak üzere sıkıcı konular bulun. İlginç yada önemli konular seçin.
7 Her zaman doğruyu siz söyleyin. Öğrencilerinizin de görüşlerini alın.
8 Tek bir kitabın dışına çıkmayın. Destekleyici kaynak kullanın.
9 Çok fazla konuşun. Susun ve onların da konuşmalarına izin verin.
10 Onları dinleyin. Sadece doğru mu, yanlış mı söylediklerini değil, söyledikleri herşeyi dikkate alın.
11 Çok kolay yada zordan başlayın. Merak uyandırıp çekici ama çok zor olmayan bir yerden başlayın.
12 Anlayıp anlamadıklarını hiç yoklamayın. Adım adım sizinle ilerleyip ilerlemediklerini değil, sürekli yoklayın.
13 Herşeyi kendiniz için ve kendinize göre yapın. Yol gösterin, bırakın size de yol göstersinler.
14 Öğretmen kürsüsünü terketmeyin. Sınıf içinde dolaşın.
15
Monoton bir sesle konuşun. Canlı bir sesle konuşun.
16 Öğrencilerinizin isteklerini ve gereksinimlerini gözardı edin. Birşeyi yaparken öğrencilerinizin de görüşlerine başvurun.
17 Kullandığınız yöntemi öğrencilerimizin anladığını varsayın. Neyi, niçin yaptığınızı açıklayın.
18 Her zaman “hayali durumlar” yoluyla öğretmeye çalışın. Hangi alanın bilgisini vereceksiniz o yolla “gerçek olaylar”, kullanarak Bilgilenmelerini sağlayın.
19 Anlatım yönteminden şaşmayın. Drama ve mimikleri kullanın.
20 Hiç durmadan devam edin. Ne zaman duracağınızı bilin.


BİR EÐİTMENİN İNSANİ MEZİYETLERİ

-Saygılı ve Saygın
-Alçak Gönüllü
-Sevecen ve Şevkatli
-Hoşgörülü ve Anlayışlı
-Tüm insanlara değer vermesi
-Adil ve Eşitci davranabilmesi
-Etkin bir dinleyici
-Sabırlı
-Kişilikli ve Prensip sahibi
-Esnek olabilmesi
-Dürüst, Açık ve güvenilir olması
-Kendi hatalarını kabul edebilmesi
-Özür dileyebilmesi
-Yüreklendirici, yardımcı
-Takdir edici, Onore edici
-Sempatik ve/veya esprili
-Yaptığı işten daima heyecan duyması
-Barışcıl ve işbirlikci
-İnsan hak ve hürriyetlerine değer vermesi
-Sorumluluk sahibi
Huzurlu ve kendi içinde barışık vs...



BİR EÐİTMENİN MESLEKİ MEZİYETLERİ

-Konusunu iyi bilmesi
-Ses ve beden dilini iyi kullanabilmesi
-Eğitim araç-gereçlerini iyi kullanabilmesi
-Tüm öğrencilerin katılımını sağlaması
-Değişik kişilikler ve öğrenme tarzlarına göre çeşitli öğretim teknikleri uygulayabilmesi
-Eğitimde yeni gelişmelerden haberdar olması
-Sürekli kendisini mesleki olarak geliştirmesi
-Deneyim sahibi ve yetkili
-Öğrencilerin konuyu kavrayıp kavramadığını kontrol etmesi ve tekrar yapması
-Öğrencileri, meslektaşları, veliler ve üstleriyle iyi iletişim kurabilmesi
-Derslerini mantık sırasına göre işlemesi
-Dersini öğrencilerinin düzeyine inerek işlemesi
-Müfredatı yetiştirmesi
-Ölçme değerlendirme yapması
-Verdiği derslerin başarısını ölçmek için öğrencilerinden dönüt alması
-Yenilikçi olması vs..


ÖÐRETMENLERE DİSİPLİN SAÐLAMA KONUSUNDA ÖNERİLER
1. Ara sıra ufak tefek disiplin olaylarını şakaya dönüştürün.
2. Eğlenceli durumlarda sınıfla birlikte gülerseniz sınıfı kontrol edemez hale gelmekten korkmayınız.
3. Öğrencinin hiç bir soru sormaksızın itaatkar davranmasının arzu edilir bir şey olmadığını biliniz.
4. Bir öğrenciyi uyarmanız gerekiyorsa bunu herkesin önünde yapmayınız.
5. Disiplin sağlamanın birçok öğretmenin iddia ettiği kadar önemli bir sorun olmadığını unutmayınız.
6. Bazen öğretmenlerin tutumu yüzünden de öğrencilerin disiplin kurallarına uymadıklarını aklınızdan çıkarmayınız.
7. Öğrencilerinizde kendi kendini disipline edebilme alışkanlığı geliştirmeye çalışınız. Kötü bir davranışın her şeyden önce kendi kişiliğine karşı bir saygısızlık olduğunu belirtiniz.
8. Unutmayınız ki öğretmenin sınıfta disiplin sağlamak için çok sert olması gerekmez.
9. Suçluyu bulamadığınız zaman tüm sınıfı cezalandırmaktan kaçınınız.
10. Disiplin problemlerine mani olmak, bir kere olduktan sonra onu düzeltmek için uğraşmaktan daha kolaydır.
11. Disiplin problemi sizi aşmadıkça başkalarına duyurmayınız.
12. Derhal önlem alınması gereken durumlarda ya da sınıfta ders yapmanız imkansızlaştığı hallerde idareye haber veriniz.
13. Sınıfta disiplini bozan bir davranış oluştuğunda tepkide bulunmadan önce biraz düşününüz.
ÖÐRETMEN ÖÐRENCİ İLİŞKİLERİ

Öğretmen – Öğrenci İlişkisinde Önemli Olan Nedir ?

Öğretme ve öğrenmenin iki değişik işlevi olduğunu özellikle vurgulamak gerekir. Çünkü öğretme bir kişi tarafından gerçekleştirilirken öğrenme bir başkasında oluşur. Bu olay çok açık görülse de düşünülmesi gereken bir durumdur. Öğretme – öğrenme sürecinin etkili olabilmesi için o iki kişi arasında çok özel bir ilişkinin kurulması gerekir. Başka bir deyişle öğretmen – öğrenci arasında bir tür özel bağ kurulmalıdır.

Bu özel bağ ancak etkili konuşma ile gerçekleştirilebilir. Konuşma , insan ilişkilerinde yapıcı olduğu kadar yıkıcı da olduğundan, öğrenciyi öğretmene yakınlaştırabildiği gibi uzaklaştırabilirde . Etkili olabilmesi, niteliğine ve öğretmenin değişik durumlar için seçtiği en uygun türe bağlıdır. Örneğin övgüyü ele alalım. Bir çok anne – baba ve öğretmen bu yöntemi kullanır. Ama bazı övgüler, öğrencide anlaşılmadığı ya da yanlış yönlendirildiği duygusunu


yaratır. Alışılmış övgü dilinden az farklı bir ileti ise öğretmenin insancıl, içten ve öğrenciye önem veren bir kişi olarak görülmesini sağlayabilir.

Aynı zamanda yapılan araştırmalar, dinlemenin öğrenmeyi kolaylaştırmada ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Her anne-baba ve öğretmen biyolojik olarak çocukları dinleyecek organlarla donatılmış olduğunu bilir. Her zaman dinleseler de, duyduklarını sandıkları şey, çocuğun anlatmaya çalıştığı şey olmayabilir. Bu arada öğrencileri dinlemenin uygun zamanı da vardır. Kimi zaman sınıfta ya da teneffüste bir şey öğretirken öğrencinin davranışlarını düzen bozucu, kabul edilemez bulduğumuzda , “iyi dinle!” önerisini bir tarafa bırakmalıyız. Böyle durumlarda güçlü iletimizi göndermemiz ve öğrencilere haklarını çiğnediğini vurgulamamız gerekir. Bu tür iletileri, onları savunmaya itmeden ve duygularını incitmeden iletebileceğini göstermeliyiz.

Öğretmen – öğrenci ilişkisinin niteliğinin öğretilmesinde temel etken olduğunun benimsenmesi, bilinmesi gerekir. Herhangi bir konu, bir beceri, bir değer ya da inanç olabilir. Tarih , matematik, Türkçe, hayat bilgisi, fen bilgisi, el becerisi dersler olabilir. Bütün bu konuları heyecan verici ve ilginç kılması öğretmenin öğrenci ile iyi bir ilişki kurmayı öğrenmesine bağlıdır. Bu ilişki içinde öğretmenin gereksinimlerine öğrenci, öğrencinin gereksinimlerine de öğretmen saygı gösterir. Öğrenciler , öğretmenin kendilerini yanlış anladığını, güvenmediğini, bir kenara ittiğini, aşağıladığını, küçük düşürdüğünü ya da eleştirerek değerlendirdiğini hissederse, beden eğitimi, resim eğitimi gibi en ilgisini çeken derslerde bile sıkılır ve öğrenmeye inatla karşı koyarlar.

Her Zaman Karşılaşılan Disiplin Sorunu İle İlgili Ne Yapmalı ?

Öğrencilerin çoğu genelde kabul edilemez biçimde davranır, öğretmenleri ve arkadaşları için sorun yaratırlar. Öğretmenler için bu çok önemli bir sorundur. Okulda ve sınıfta karşılaşılan disiplin sorunu gözardı edilemez.

Öğretmenlerin sınıfa girdiklerinde, disiplin kurmak için zaman yitirmek yerine, öğretmek istemeleri doğaldır. Genç ve deneyimsiz öğretmenlerin çoğu kendilerini yeterli ve becerikli bulduklarından, sınıfta disiplin sorunu ile karşılaşmayı pek beklemezler. Deneyimli öğretmenlerin çoğu ise disiplin kurmaları gerektiğinde, bu olayın sevimsiz olduğunu öğrenmişlerdir. Onlarda uğraşmak değil öğretmek , öğrencilerin öğrendiklerini görmekten duyulan zevk ve gururu tatmak isterler.

Peki yanlış nerededir ? Neden bu kadar çok öğretmen öğretimle geçmesi gereken zamanın büyük bölümünü sınıfta düzeni kurmak için harcar? Çünkü, öğretmenler genelde disiplini ceza tehtidleri , cezalar ya da sözlü utandırmalarla ve suçlamalarla sağlamayı öğrenmişlerdir. Ne yazık ki bu yöntemler iyi sonuç vermez. Genelde bastırıcı ve güce dayanan yöntemler direnci, başkaldırmayı ve karşılık vermeyi kışkırtır. Bu tür baskılar öğrencilerin davranışlarında değişiklikler oluşturmakla birlikte, öğretmen sınıftan ayrılır ayrılmaz ya da tahtaya döndüğünde , çocuklar yine eski davranışlarına yönelirler.

Öğretmenler disiplin ve düzeni sağlamak için güç kullanmayı gerektirmeyen yöntemleri uygulama becerilerini arttırdıkça , disiplinle ilgili konuşmalarında yepyeni bir dil kullanmaya başladıklarını da göreceklerdir. Öğretmenler geleneksel güç dili olan ; “ denetim, yönlendirme, cezalandırma, gözdağı verme, sınırlar koyma, zorlama, kuralları hatırlatma, sert olma, kınama , emir verme, isteme vb.” disiplin sözcükleri yerine ; “sorun çözme, etkilenme, yüzleşme, işbirliği yapma, ortak bir amaçta birleşme, birlikte karar verme, öğrencilerle çalışma, karşılıklı anlaşmalar yapma, gereksinimleri karşılama, bir anlaşmaya varmak için tartışma, bir işi sonuçlandırma” gibi yeni deyişleri kullanmalıdır.



Kaynak: http://banaz.meb.gov.tr/rehberlik.htm


...:::--------------------------------------------------------:::...
BİTTİ!

CAN_i
...:::--------------------------------------------------------:::...


#2 Selametlik

Selametlik

    Onun için takıntı haline geldik

  • Üyeler
  • 1.976 Mesaj
  • Cinsiyet:Bay
  • Konum:uzaklarda bir kıyıda
  • İlgi Alanları:Futbol

Gönderim zamanı 25.09.2007 - 23:46

bakıyorum da baya alıştın öğretmenliğe çaktın sen bu işi
Koş saraylarima bulabilirsen beni
Konuş ve dertleş eskisi gibi
Bul seni getir bana hediyem ol
Aklımın odaları senle doldu taştı

#3 _KajmeraN_

_KajmeraN_

    ...::: UFAKLIK :::...

  • Üyeler
  • 5.365 Mesaj
  • Konum:Atatürk'ün İzinde
  • İlgi Alanları:Şiir, edebiyat, müzik(rap),bilgisayar (yazılım, donanım)

Gönderim zamanı 26.09.2007 - 12:02

selametlik... ya se-se ya ..-.. *zong

Bu mesaj _KajmeraN_ tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 26.09.2007 - 12:03


...:::--------------------------------------------------------:::...
BİTTİ!

CAN_i
...:::--------------------------------------------------------:::...


#4 KaKTüS

KaKTüS

    Fethiye'li...

  • Dokunulmazlar
  • 6.837 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:İstanbul
  • İlgi Alanları:okumak&yazmak

Gönderim zamanı 28.09.2007 - 14:41

:)

::
geldin.buldun...Gönderilen Resim...sevdim.güldüm...





Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

1 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 1 ziyaretçi, 0 gizli