İçerik değiştir



Sayı 50: Kırım - Kongo Kanamalı Ateşi


  • Yanıtlamak için giriş yapın
Bu konuya yanıt verilmedi

#1 DKNH

DKNH

    εїз Black Mamba 24 km/h hız yapar..

  • Muhabirler
  • 9.404 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Yok ki benim bir yedeğim

Gönderim zamanı 20.08.2007 - 21:21


KIRIM-KONGO KANAMALI ATEŞİ

Gönderilen Resim

Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), 2002 yılının bahar ve yaz aylarında, bazı illerimizin kırsal kesiminde yaşayan insanlarda ortaya çıkmış olup, Saglık bakanlığının yaptığı çalışmalar neticesinde 2003 yılının Ağustos Ayı’nda kesin olarak tanısı konan bir hastalıktır. Hastalık, daha önce ülkemizde görüldüğü bilinmeyen bir hastalık olduğundan, Tıp Fakültesi eğitim müfredatında bile yer almayan bir hastalık konumunda idi. Hatta Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji uzmanlık eğitiminde bile sadece yüzeysel olarak bahsedilen bir hastalıktı.
Hastalık, ani başlayan ateş, baş ağrısı, kas ağrısı, kırıklık, halsizlik ve belirgin iştahsızlık gibi belirtilerle başlar. Bulantı, kusma, karın ağrısı ve ishal gibi şikâyetler de görülebilir. Daha sonra bu belirtilere vücudun muhtelif yerlerinde görülen kanamalar da eşlik edebilir. Zoonoz (hayvanlardan insanlara geçen) bir hastalık olarak da değerlendirilen KKKA, öldürücü olabilen viral bir enfeksiyon hastalığıdır.
Hastalığın adının konmasını müteakip, konunun uzmanlarından müteşekkil Zoonoz Hastalıklar (Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi) Danışma Kurulu oluşturulmuş olup, aynı zamanda Türkiye Zoonoz Millî Komitesinin de gündemine alınmıştır. Söz konusu Komite ve Kurulun da tavsiyeleri doğrultusunda hastalıkla ilgili icap eden tedbirler ile yapılması gereken çalışmalara başlanmış ve bu anlamda aşağıda belirtilen faaliyetler gerçekleştirilmiştir.
· Hastalıkla ilgili olarak klinik tanımlama, vak’a tanımı, vak’alara yaklaşım önerileri, hekimlere yönelik bilgi dokümanı ile ülkemizdeki durumun belirlenmesi ve hastalığın takiplerinin yapılabilmesi amacıyla KKKA Vak’a Bildirim Çizelgesi hazırlanmış ve ilgililerine bir genelge ekinde ulaştırılmıştır.
· Hastalıkta Vak’a Yönetimi ve İzolâsyon Önlemleri ile alâkalı bilgi hazırlanarak bir genelge ekinde ilgililere gönderilmiştir.
· Hastalığın sağlık çalışanlarına tanıtılması amacıyla 2003, 2004 ve 2005 yıllarında dört defa Ankara, Tokat ve Sivas’ta hizmet içi eğitim toplantıları yapılmıştır. Bu eğitimlerle oluşturulan İl Eğitim Ekipleri ile diğer sağlık çalışanlarının ve halkın eğitimleri sağlanmıştır.
· Halka yönelik olarak özellikle hastalıktan korunmak için alınması gereken önlemlere geniş yer verilen bir broşür hazırlanmış olup, 2004 ve 2005 yıllarında bastırılarak dağıtımları sağlanmıştır.
· Ayrıca, yine sağlık çalışanlarına yönelik olarak KKKA kitapçığı hazırlanmıştır.
· KKKA’ya ait bilimsel çalışmalar [vak’a kontrol çalışması, hastalığın geriye yönelik olarak varlığının değerlendirilmesi (retrospektif çalışma), hastalığın önceki yıllara ait yaygınlığının serumda belirlenmesi (seroprevalans), hastalığı bulaştırabilecek kene türlerinin tayini, ilâç etkinliği vb.] tamamlanmıştır.
· Hastaların tedavileri ile ilgili hastahanelere yönelik alt yapı güçlendirmeleri ve teknik donanımlar konusunda çalışmalar yapılmış olup, bu alandaki faaliyetlere yoğun bir şekilde devam edilmektedir.
· Hastalığın lâboratuvar tanısıyla ilgili olarak, Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığından bir uzman yurt dışına kursa gönderilmiş olup, hastalığın tanısının ülkemizde yapılabilmesi temin edilmiştir.
· Bunların yanı sıra, KKKA’ya ilişkin sağlık personeline ve halka yönelik eğitim çalışmalarına devam edilmektedir. Zaman zaman hastalığın görüldüğü iller ziyaret edilerek birebir eğitimler de verilmekte ve konuya ilişkin yapılan çalışmalar yerinde incelenmektedir.
· Ayrıca, konu ile alâkalı olarak ilgili kurum ve kuruluşlarla iş birliğine gidilmiş ve bu kapsamda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hastalığın yoğun olarak görüldüğü iller başta olmak üzere hayvanlarda kene mücadelesine hız verilmesi sağlanmıştır.
· Ancak, KKKA’nın kontrolü için bugün dünyada kabul görmüş bir uygulama mevcut değildir. Hastalığın spesifik tedavisinin de bulunmaması sebebiyle, hastalıktan korunmada kişisel tedbirler büyük önem kazanmaktadır. Korunma için halihazır bir aşısının bulunmaması, bu konunun önemini daha da arttırmaktadır.
· Hastalığın spesifik ve etkili tedavisi bulunmamakla beraber, hastaların uygun şartlara sahip hastane takiplerinin yapılması ve destek tedavisi verilmesi oldukça önemlidir. İlgili hastahanelerimizde bu imkanlar sağlanmış olup, iyileşen hastalarda herhangi bir sekel söz konusu olmamaktadır.
· Ülkemizde 2002 ve 2003 yıllarında 150 vak’a 6 ölüm, 2004 yılında 249 vak’a, 13 ölüm görülmüştür. 2005 yılında ise 24.06.2005 tarihi itibariyle, lâboratuvarca doğrulanmış 55 vak’a, yine lâboratuvarca doğrulanmış 1 ölüm mevcuttur.


KIRIM-KONGO KANAMALI ATEŞİ’NDEN KORUNMADA TEMEL İLKELER

Gönderilen Resim

Bugün için hastalıktan korunmada kullanılabilecek etkin ve uygulanabilir bir aşı ile hastalıkta kullanılabilecek etkili bir ilâç mevcut değildir. Hastaların tedavileri, başta çeşitli kan ürünleri olmak üzere, destek tedavi şeklinde yapılmaktadır.
Bu nedenle, hastalıktan korunmada aşağıda belirtilen önlemler oldukça büyük bir önem arz etmektedir.

· Kenelerin olduğu alanlarda bulunan kişilerin, vücutlarını düzenli olarak kene yönünden muayene etmeleri; kene mevcut ise, bir cımbız yardımıyla kenenin vücuda yapıştığı yerden tutularak, koparmadan ve patlatmadan çıkartılmalıdır. Keneler mikrobu (virüsü), vücuda yapıştıktan hemen sonra vermeyip, bunun için belirli bir süre gerektiğinden bu husus çok önemli olmaktadır.

· Kene üzerine herhangi bir kimyasal madde (alkol, gaz yağı, kolonya vb.) kesinlikle dökülmemeli ve keneler sigara veya kibrit gibi fiziksel yöntemlerle uzaklaştırılmaya çalışılmamalıdır. Çünkü, bu durumda keneler kusmakta ve mikrobu vücuda verebilmektedir.

· Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi, hastaya ait kan ve diğer vücut sıvılarına temas ile de bulaşabildiğinden, hastanın yakınları ile hastahane çalışanlarının, gerekli korunma önlemlerini almadan (eldiven, maske vb.) hastalarla temas etmemeleri gerekmektedir.

· Kenelerin bulunduğu alanlara gidildiğinde pantolon paçaları çorap içine alınmalıdır. Giysiler, kenelerin vücuda ulaşamayacağı şekilde olmalıdır.

· Böcekkaçıran olarak bilinen ilâçların kullanılmaları kenelerin vücuda yapışmasını önlemektedir.

· Hayvanlarda bulunan kenelere yönelik olarak ilâçlarla mücadele edilmesi ve bu ilâçlamaların zamanında yapılması sağlanmalıdır.

· Hayvan barınaklarının, kenelerin yaşayamayacağı şekilde sıvanması, badanalanması ve ilâçlanması önemlidir.

· Hayvanlarda bulunan kenelerin elle temizlenmemesi ve kenelerin patlatılmaması gerekmektedir. Kenenin patlatılması sırasında, parmaklardaki çiziklerden veya keneye ait parçaların göze sıçraması ile de hastalığın bulaşabileceği unutulmamalıdır...

Gönderilen Resim
Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....





Benzer Konular Daralt

1 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 1 ziyaretçi, 0 gizli