İçerik değiştir



Sayı 43: Sınır Ötesi Harekat


  • Yanıtlamak için giriş yapın
Bu konuya yanıt verilmedi

#1 LaHesis

LaHesis

    Baş Yazar

  • Üyeler
  • 1.142 Mesaj
  • Cinsiyet:Belirtilmedi

Gönderim zamanı 09.06.2007 - 13:18


PKK nın kuruluşunu yada eylem süreci ile gelişimini anlatacak değilim burada ama kısaca PKK ; kendisine Türkiye'nin güneydoğusu, Irak'ın kuzeyi, Suriye'nin kuzeydoğusu ve İran'ın kuzeybatısını kapsayan bölgede bir devlet kurmayı amaçlayan ve bu amaçla söz konusu toprakların Türkiye Cumhuriyeti sınırları dahilinde kalan kısmına sahip olabilmek için Türk Silahlı Kuvvetleri ve sivillere karşı silahlı eylem yapan terör örgütüdür. Bugüne kadar en az 30.000 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının ölümüne sebep olmuştur.
PKK Türkiye, Avrupa Birliği, ABD ve NATO da dahil olmak üzere pek çok ülke ve kuruluş tarafından terörist örgüt ilan edilmiş etnik-bölücü bir organizasyondur. (vikipedia)


1999 da Abdullah Öcalan’ın yakalanmasının ardından eylemleri 90 lı yılların başlarına oranla duraklamakla birlikte son aylarda yeniden ulusal bütünlüğümüzü tehdit eder hale gelmiştir. Sözde demokratikleşme çabaları ile iç politikada meşru yollarla yer almaya çalışmaları ve bunun bazı iç ve dış güçlerce desteklenmesi örgütün Türk askerine ve sivil halka yönelik yeni eylemlerine çanak tutmuştur.
PKK nın Irak’ın kuzeyindeki varlığı Türkiye ulusal güvenliği için tehdit ve tehlikedir. Bölgedeki pek çok örgüt kampında teröristler eylem planlarına devam etmekte ve sınırlarımız içindeki eylemler buradan yürütülmektedir. Irak da içinde bulunduğu siyasi karmaşa ve şaşkınlık nedeniyle Türkiye’nin bütünlüğünü bozmak isteyen çevrelerle işbirliği yapmakta ve terörün neredeyse meşru olarak barındığı bir coğrafya haline gelmektedir. Zaten siyasi istikrarı yok edilen ve devlet bile denemeyecek bu oluşum kendi istikrarsızlığına başta Türkiye ve İran olmak üzere bütün Orta doğuyu sürükleme çabasındadır. Tabi ki bütün bu gelişmelerin temelinde sözde demokrasi elçisi ve dünyanın süper gücü ABD ve işbirlikçileri yatmaktadır.

Bu şartlar altında Türkiye Cumhuriyeti Devleti uluslar arası hukuka da uygun olarak silahlı saldırıya aynı şekilde karşılık verme ve kendini savunma özgürlüğüne her şekilde sahiptir. Uluslar arası hukuk kuralları gereği öncelikli çabalar demokratik ve barışçıl çözümden yana olsa da silahlı tehdit karşılığı savunma hakkı da bulunmaktadır. “sıcak takip” ise sınır ötesi operasyonla alakası olmayan hava-deniz ve kıta sahanlığı ile alakalı salt savunma halidir. Sözün özü; hiçbir hukuk kuralı ihlal edilmemekte ve Türkiye’nin sınır ötesi operasyon hakkı şu şartlar altında oluşmaktadır. Gerek birleşmiş milletler gerekse NATO böyle bir durum halinde Türkiye’yi herhangi bir ihlal ile suçlayamaz.

Bu noktada tartışılması gereken sınır ötesi harekatın olabilirliği değil gerekliliği olabilir ancak. Sınır ötesi harekat tekrarlanabilir bir durum olamaz çünkü ikincisi Türkiye’nin hem iç hem dış politikada ciddi prestij kaybı demektir. Bu yüzden geçici hava saldırıları yada takiplerle değil uzun süreli ciddi bir kara harekatı ile sadece bir defaya mahsus bir harekat planı yapılması en mantıklıdır. Kaldı ki Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türk Devleti artıları eksileri,politikaya ve Türk dış siyasetine olası yansımaları gibi konuları göz önünde bulundurmakta ve belki bu sebeplerle sınır ötesi harekatı başlatmamaktadır.

Sınır ötesi operasyon halinde ABD,AB,BM gibi devlet ve kuruluşları karşımıza alacağımız muhtemeldir. Ancak bu operasyon Arap dünyası ile ilişkilerimizi nasıl etkiler. ABD işgali altındaki ırak halkı durumu kendilerine yöneltilmiş bir operasyon olarak algılar mı? Diğer Arap devletlerinin ve bence en önemlisi Rusya’nın tavrı ne olur. İran’ın böyle bir durumda yanımızda olacağı neredeyse kesindir. Peki İran ‘ın dünya kamuoyundaki imajı Türkiye’yi nasıl etkiler.

Bütün bu soru işaretleri şu an Türkiye’yi sınır ötesi operasyon konusunda frenlemektedir.

Peki onca şehit, yıllardır terörün Türk siyasi istikrarına, ekonomiye vurduğu darbeler, hala bir üçüncü dünya ülkesi olmamızın sebepleri,ulusal birliğimizin göz göre göre tehdit ediliyor olmasının hiç mi yaptırımı yoktur.

Tarihte devletsiz kalmamış bir millet için sırf gelişimini engellemek amacıyla başına musallat edilen bir örgütü üstelikte gücü ve hakkı varken yok edememek nasıl bir çelişki ve histir.

Bu Anadolu coğrafyasının bir kaderi midir yoksa tarihimizle dünyayı korkutuyor muyuz da ulu çınarın dallarının büyümesine tahammül edemiyor tarihi olmayanlar….






Benzer Konular Daralt

1 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 1 ziyaretçi, 0 gizli