Jump to content



Sayı 42: Kırım Tarihi-III


  • Please log in to reply
No replies to this topic

#1 LaHesis

LaHesis

    Baş Yazar

  • Üyeler
  • 1,142 posts
  • Cinsiyet:Belirtilmedi

Posted 23.05.2007 - 13:22


Kırım Türklerinin aralıksız olarak sürdürdükleri faaliyetleri neticesinde, Sovyet devleti tarafından 5 Eylül 1967 tarihinde yayınlanan bir kararname ile bu mazlum halkın itibarları iade edilmiştir.

Adı geçen kararnamede 1944 yılında vatanlarından sürülen Kırım Türklerine haksızlık yapıldığı itiraf edilmekte, o zamana kadar bu topluma uygulanan her türlü kısıtlamaların kaldırıldığı ve Kırım Türklerinin de diğer Sovyetler Birliği vatandaşlarının yararlandığı her türlü haktan istifade edebilecekleri belirtilmektedir. Bunun yanında onların seçme ve seçilme hakkına sahip oldukları, basın yayın organlarını kullanabilecekleri, devlet kademelerinde görev alabilecekleri ve her çeşit kültürel faaliyette bulunabilecekleri de kararnamenin hükümleri arasında yerini almaktaydı.

Yine aynı gün yayınlanan bir başka kararname ile 28 Nisan 1956 tarihli Kırım Türklerini de ilgilendiren kararnamenin ikinci maddesinin hükmü ortadan kaldırılmıştı. Bu durumda Kırım Türkleri de diğer Sovyet vatandaşları gibi o zaman yürürlükte olan çalışma ve pasaport (ikâmet) kurallarına uymak şartıyla Sovyetler Birliği’nin her yerinde yaşama ve çalışma hakkına sahip olmuşlardı. Kararnamede dikkati çeken diğer bir husus ise, Kırım Türklerini tarif ederken kullanılan ibare olmuştur. Asırlardır kendilerine Kırım Türkleri (Tatarları) denilen bu topluluk, YSP kararnamesine göre “bir zamanlar Kırım’da yaşamış olan Tatar asıllı vatandaşlar” olarak adlandırılmakta ve onların artık Özbekistan ve sürgünden sonra yerleştirildikleri diğer bölgelerde “kök saldıkları” ifade edilmekteydi.

1985 yılında Sovyetler Birliği’nin yönetim kadrosunda meydana gelen yenilikle M. Gorbaçev’in hakimiyete geçmesinin ardından, ülkede uygulamaya konulan “Perestroyka = Yeniden yapılanma” ve “Glastnost = Açıklık” politikası sonucunda Sovyetler Birliği’nin hemen her alanında köklü değişikliklerin meydana gelmeye başladığı bilinmektedir. Kırım Türklerine yönelik baskılar da bu dönemde ortadan kalkmaya başlamış, hapishanelerdeki liderleri serbest bırakılmaya başlanmıştı.

Sovyet yetkililer Kırım Türklerinin temsilcileriyle görüşmelerde bulunmuşlar ve meselelerinin çözüleceği yönünde vaatlerde bulunmuşlardı. Ancak bunlar birer vaat olmaktan öteye gidememişti. Taleplerine müspet cevaplar alamayan Kırım Türk temsilcileri, bunun bir sonucu olarak seslerini daha yüksek ve farklı usullerle duyurmaya karar vermişlerdi. Bunu gerçekleştirmek için Moskova’da büyük bir miting tertip ettiler. 23 Temmuz 1987 günü Sovyet rejiminin kalbi olarak kabul edilen Kızıl Meydan’da toplanan yüzlerce Kırım Türkü ve onları destekleyen Sovyet vatandaşları, Sovyetler Birliği’nde eşi benzerine az rastlanan bir miting gerçekleştirdiler. Mustafa Cemiloğlu’nun önderliğinde tertip edilen bu gösteri, orada bulunan yabancı basın mensupları tarafından bütün dünyaya aksettirilmiş ve tüm dünya kamuoyu tarafından ilgi ve dikkatle takip edilmişti Mitingin devam ettiği bir sırada Sovyet resmi haber ajansı TASS tarafından bir duyuru yayınlanmıştı. Bu duyuruya göre, Sovyet yönetimi Kırım Türklerine “büyük haksızlık yapıldığını” kabul ediyor ve meselenin çözümü için bir devlet komisyonu kurulduğunu belirtiyordu.

Bununla birlikte, açıklamada yer alan ifadelerden Sovyet devletinin eskiden beri sahip olduğu görüşlerinin kaybolmadığı da anlaşılmaktadır. Bu hususta açıklamanın Kırım Türklerinin taleplerini karşılama noktasında yapıcı bir yaklaşımda bulunmadığını söylemek mümkün görünmektedir. Nitekim Kırım Türklerinin vatana düzenli ve toplu olarak dönüş, milli özerkliğin tesisi gibi olmazsa olmaz istekleri, Kırım’ın demografik yapısı gibi mazeretler ortaya sürülerek savuşturulmak istenmektedir. Böyle bir durumun ise Kırım Türkleri tarafından kabul görmesi, daha önce yaşanan örneklerde de görüldüğü üzere ihtimal dahilinde bulunmamaktadır.

Netice olarak, 1944 yılından beri Kırım Türklerinin vatana dönüş uğruna verdiği mücadeleler geç de olsa meyvesini vermiş ve kitleler halinde vatana dönüş başlamıştır. Bunun neticesinde, 1987 yılında Kırım’a yerleşen Kırım Türklerinin sayısı 2300, 1988’de 19.3000 kişi iken, bu sayı 1989’da 28.000’e yükselmişti. 1 Mayıs 1990 itibariyle ise Kırım’da toplam olarak 83.116 Kırım Türkü yaşamaya başlamıştı Bu arada daha önce Ukrayna’ya bağlı bir bölge olan Kırım, 12 Şubat 1991’de Ukrayna Cumhurbaşkanı L. Kravchuk’un imzasını taşıyan bir kanunla tekrar Özerk SSC haline getirildi Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsız bir cumhuriyet haline gelen Ukrayna’ya bağlı özerk bir cumhuriyet olan Kırım’da 1995 nüfus sayımına göre 2.600.000 kişi yaşamaktadır. Bunun %67’sini Ruslar, %22’sini Ukraynalılar, %10’unu Kırım Türkleri ve %1’ini diğerleri (Karaim, Kırımçak, Rum, Ermeni, Alman, Bulgar, Yahudiler) oluşturmaktadır.


KIRIMLI, H, Kırım Tatarlarında Millî Kimlik ve Millî Hareketler (1905-1916), Ankara 1996.
ÖZCAN, K., Kırım Türklerinin Sürgünü ve Vatana Dönüş İçin Milli Mücadele Hareketi (1944-1990), İstanbul, Doktora Tezi, İ.Ü. Sosyal Bilimler Ensititüsü, 2001.





1 user(s) are reading this topic

0 members, 1 guests, 0 anonymous users