İçerik değiştir



Sayı 40: Akp Ve Türkiye Ekonomisi


  • Yanıtlamak için giriş yapın
Bu konuya yanıt verilmedi

#1 vaudeville

vaudeville

    Siyaset Yazarı

  • Üyeler
  • 302 Mesaj

Gönderim zamanı 21.05.2007 - 11:37


AKP ile Türkiye ekonomisi gerçekten yükselen trend yakaladı mı?

İktisadi meseleleri,Türkiye çerçevesinde bir kaç temelde ele almak elzemdir;

-Enflasyon
-Faizler
-Borçlar ve Alım gücü
-Vergi gelir ve mükellefleri

Enflasyon ve faizlerde istatistiksel verilere yansıyan düşüşün bazı sebepleri bulunuyor..Özellikle AKP'ye oy veren yahut destekleyen kesimde;"enflasyon ve faizlerde düşüş var,öyleyse ekonomi pozitif trend yakaladı" şeklinde bir fikriyat hakim,günlük yaşantısı ve alım gücünde hiç bir değişiklik olmamasına rağmen..İncelemeler ve istatistiksel veriler aracılığıyla meselenin özü daha anlaşılır olacaktır..

Enflasyon ve faizlerde yaşanan düşüşün sebepleri başlıca sıcak para ve talebin düşüklüğüdür..

-Sıcak parayı inceleme altına alırsak,devletin stratejik kurumlarının bir bir yıllık karları değerine özelleştirilmesi sebebiyle edinilen bu para,ne borç ödemekte,ne de elle tutulur bir gelişmeye tekabül etmemiş,yalnızca bu para girişi ile kağıt üzerinde bir düşüşle karşılaşılmıştır..Ve unutulmamalıdır ki Türkiye'deki sıcak paranın %65'e yakını yabancı sermayede bulunmakta ve kapitalist düzenin bir getirisi olarak,parayı topraklarımızdan çekmeleri ihtimali ile,Türkiye ekonomisi ve çıkabilecek olası bir kriz yabancı sermayeye teslim edilmiştir..Bunu salt AKP olarak ele almamak gerekliliğiyle birlikte,Mustafa Kemal sonrası her hükümeti sorumlu tutmamız gerektiğini hatırlatmalı,fakat üretimle kapanabilecek borçların,AKP döneminde üretim merkezlerinin elden çıkarılması ile ve borçların katlanarak artmasına sebebiyet veren AKP hükümeti,sorunun baş öğesini oluşturmaktadır..Kapitalist sermayeye her daim hizmet edecek olan neo-liberal anlayışın hakim olduğu iktidar,ne geçmiş dönemlere nazaran pozitif atılımlarda bulunmuş,ne de yakın,orta ve uzak vadede sağlam bir temel üzerine oturtulmuş bir yatırımda bulunmuştur..Bununla birlikte sıcak para girişinin doların değer kaybedip,yeniden yükselen,istikrarsız gidişiyle yüksek seviyeye ulaştığı da unutulmamalıdır..Ekonominizi sıcak paraya endeksliyorsanız,madalyonun diğer yüzü cari açık ensenizden yakalayacaktır..

-Göreve geldikleri 2002 senesi itibariyle 171 milyar Amerikan doları olan dış borç yaklaşık 4 senede 302 milyar Amerikan dolarına kadar çıkarken,iç borçlar 91 milyar dolardan 177 milyar dolar gibi fahiş oranlarda artma eğilimi göstermiş,toplam borç 479 milyar dolara çıkmıştır..

-İhracatta rekor kırılmasında bahsedilirken,bir rekor daha es geçilmektedir..%56 oranında artış gösteren dış ticaret açığı,cumhuriyet döneminde bir rekordur..Aynı zamanda ithalatta da rekor seviyeye gelinmiş,85 milyar dolarlık artışla,137 milyar doları bulmuştur..Fakat ihracatta rekor kırılması da insanları büyük yanılgıya düşürmüştür..İthalata bağımlı ihracatta da rekor kırıldığı ve bunun bütünüyle yanılgı olduğunu belirtmemiz gerekiyor..Başarı sanılanın perde arkası hiç de sanılanı yansıtmıyor..

-Peki dış ticaret açığından tamamen farklı bir kavram olan cari açık ne seviyededir?Cumhuriyetin kuruluşundan AKP iktidarına kadar olan dönemde toplam 57 milyar dolar olan cari açık,bu iktidar döneminde tam tamına 76 milyar doları bulmuş,daha evvel 1 senede verilen açıklar,yine bu dönemde yalnızca 1 ayda verilir hali bulmuştur..Rekorlar rekorları kovalamaktadır..

-Enflasyondaki düşüşün bir sebebini de ülkeden çekilme ihtimali her an bulunan ve çok yüksek olan sıcak para ile talebin azlığına bağlamıştık..Taban tabana zıt fikre sahip olsak da,Saadet Partili bir gazetecinin;"Enflasyonun en düşük olduğu yer,mezarlıklardır." sözü meseleyi özetliyor,aklın yolu bir..
Talep düşüklüğünün enflasyona etkisine gündelik hayattan bir örnek vermemiz gerekirse;
Bir kalıp peyniri 5 YTL'den aldığımızı var sayarsak,5YTL'ye peynir almaya gücü olmayan bir vatandaş,peynir alamayacaktır ve buradan hareketle,5YTL'lik peyniri satamayan üretici,fiyatı 6YTL yahut daha fazlasına çıkaramayacak,yani zam yapamayacaktır..Dolayısı ile,enflasyon aynı seyirde devam ettiği,yahut düşme trendi yakaladığı düşünülecektir..Geri dönüp,alım gücü meselesine tekrar değineceğiz..

-Ekonominin düzelme eğiliminde olduğuna dair iddia ve argümanlardan biri de vergi gelirlerinin artmasıdır..Vergi gelirlerinin artmasını,ülkemiz ve vatandaşımızın şu haline bakarak,vergi mükellefinin artmasına bağlamak safdillik olacaktır..Vergi mükellefi sayısı,AKP döneminde 100.000 den fazla kişice düşmüştür..Pekala,vergi mükellefi sayısı düşerken,vergi geliri nasıl artabilir..Bu bir çelişki gibi görünse de,doğru payını doğuran etken,akla hayale gelmeyecek her şeyden yüksek vergiler alınması ve hatta verginin dahi vergisinin alınmasıdır..Eğer ki bu durumdan şikayetçi değilseniz,sorunun kökenini nerede aramak gerektiğini de düşünmekle yükümlüsünüz..

-Alım gücü ve arz-talep hadisesine geri dönelim..Krizzade ve spekülatörler dışında 2001 ekonomik krizinden olumsuz yönde etkilenmeyenimiz yoktur..Kriz döneminden AKP iktidarına kadar olan bu dönemde şaşırtıcı şekilde artış gösterip 7000 dolar seviyesine gelen alım gücü,AKP'nin seçildiği 2002 yılından günümüze 400 dolara yakın bir düşüş gerçekleştirmiştir.. Alım gücündeki düşüş ise,enflasyonun düşmesine yol açmıştır..İktisat,kağıt üzerinde güvenilirliği olmayan,sebep sonuç ilişkisi kurulması zorunlu olan bir bilimdir..Enflasyonun hesaplanmasında birden çok yöntem olmasıyla birlikte,düşüşün de olumlu olmayan sebepleri bulunduğu unutulmamalıdır..Enflasyonu düşürdük diyenlerin sözüne inananların,gelir seviyelerine ve halimize bakmaları da gerekmektedir..

-Dış ticaret açığını ve daha da önemlisi cari açığı kapatmanın yöntemini ise borcu borçla kapatmak mantığı ile belirlenmesi ülke bütünlüğü ve bağımsızlığı için büyük bir tehlike oluşturmakta ve üretime dair düşük seyirlerde gezilmesinin bir sonucu olduğu ve hepsine ek olarak cari açığın,bir ekonomik krizin başlıca sebebi olduğu -anayasa kitapçığı fırlatmakla olmuyormuş demek ki- unutulmamalıdır..

-Bir iddia da büyüme oranlarındaki artıştır..Gerçekleşen bu büyümede ise,AKP iktidarının hiç bir katkısı yoktur,çünkü yüzü dünyaya dönük Türkiye ekonomisi,küresel büyümeden doğal bir etkilenim sürecine girmiş,bugün iktidarda AKP değil de,okuma yazma bilmeyen herhangi bir vatandaş da olsaydı,büyüme yaşanacaktı..Bu büyümeyi AKP iktidarının bir başarısı olarak göstermek,en basit tabirle halkı kandırmaktır,sahtekarlıktır..Türkiye'nin önde gelen şirketleri büyüme yaşamazken (%2),Türkiye'nin büyüme eğiliminde olması da bahsettiğimiz küresel dengenin ispatıdır..(Afrika ülkelerinin de yüksek oranda büyüdüklerini de eklemeden geçmeyelim..)

-Bugünkü -karşı çıksak da- belirlenmiş ekonomi politikalarına sadakat gösterilecekse,desteklenmesi ve önü açılması gereken özel sektörün de borçları iktidar döneminde sürekli artma eğilimi göstermiş,70 milyar dolar artmış 114 milyar dolar seviyesine gelmiştir..

-Üretim sektöründe ise 40 milyar dolarlık artış,borçlanmayı 73 milyar dolar seviyesine getirmiştir..

-Asıl paranın dışında faizlere ödenen miktarda da rekora gidilmiş,148 milyar doları bulmuştur..

-Kredi kartı borçları,protestolu senetler,İMKB'nin yabancılara teslimi,taksitli satış,tarımsal faaliyetler,yoksulluk sınırı ve açlık sınırının altındaki insan sayısı,vs. konularında kırılan rekorlardan bahsetmeye dahi değer bulmuyorum..Talep dahilinde bu hususta da AKP ile ne hale geldiğimizi de ekleyebiliriz..Bilmemiz gereken şimdilik istatistiksel verilerden çok,kırılan rekorlar ve ekonomik tablomuzdur..

-Kimi zaman referans olarak alınan Türkiye İstatistik Kurumu verilerinin ardı arkası kesilmeyen rakam çarpıtma iddiaları ise,Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun incelemeleri ile ispatlanmış,ilginç olan kendi verileri ile kendi yaptıkları anketlerde dahi rakamların uymaması,basit ayak oyunlarını dahi ellerine yüzlerine bulaştırdıklarını gösteriyor..

AKP'nin siyasi beceriksizlik ve istikrarsızlıklarına,ekonomideki sahte düzelmeleri karşıt veri olarak kullanmalarının da yolu bu şekilde tıkanmaktadır..Gerçekleri görelim,kime hizmet ettiğimizin,nasıl bir oyuna alet olduğumuzun farkına varalım ve tekrar soralım;

Türkiye ekonomisi gerçekten yükselen trend yakaladı mı?





Benzer Konular Daralt

1 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 1 ziyaretçi, 0 gizli