İçerik değiştir



Sayı 39: Süreçleri İle Irak'ta Siyasi İstikrarsızlıklar


  • Yanıtlamak için giriş yapın
Bu konuya yanıt verilmedi

#1 vaudeville

vaudeville

    Siyaset Yazarı

  • Üyeler
  • 302 Mesaj

Gönderim zamanı 14.05.2007 - 14:18


Irak,bölgesel bulunum itibariyle köklü bir tarihe sahiptir..Fakat,yakın tarih itibariyle siyasi ekoller,son iki asır ve günümüz istikrarsızlığının temellerini atmıştır..

Bölgenin yer altı ve yer üstü zenginliği büyük paylaşımcı oyunların bu ülkeyi etki alanına çekmesine ve odaklanmasına sebebiyet vermiştir..Dış yönlendirmeli politika,bir ülkenin yönetimsel,dolaylı olarak da ekonomik ve iptidai istikrarsızlıklar yaşamasında başrol oynar..Emperyalizmin kökleşmiş ve gelenekselleşmiş yol haritası,öncelikli olarak halihazırdaki yönetimleri desteklemek iken,aynı oranda gerilla,silahlı devrimci ve ordu bünyesindeki darbe yanlılarını askeri-lojistik ve parasal yardımlarda bulunmaktan geçer..Bu hal,aynı odakların lokal ve rejyonal planları doğrultusunda,aşağıda inceleyeceğimiz darbe,ihtilal,işgal,yönetim değişiklikleri ve günümüz süreçleri ile daha anlaşılır olacaktır..

Siyaset üzerine toplumsal ayrılıkların yaşanması çok normaldir..Fakat üçüncü dünya ülkelerinde net gözlemleyebileceğimiz,siyasi fikirler ne olursa olsun -sağ yahut sol tandanslı- siyaset alanında değil de çatışmalı-silahlı zeminde ele alınıyorsa,bölünmezlik ve birliktelik bağlamında yaşanacak zorluklar,emperyalist devletlerin taktiksel-stratejik yaklaşımlarının belirlenmesinde yol gösterici olacaktır..Irak,bu bağlamda hem üçüncü dünya ülkesi özelliği göstermekte,hem de etnik-mezhepsel ayrılık ve çatışmaların yoğun olarak yaşandığı bir bölgedir..
Kendilerini,yüzyıllar öncesinde yaşanmış bulunan siyasi ayrılıkların mirasçısı olarak gören Arap Şii ve Sünnileri,bir işgalin getirdiklerinden fazlasını ülke ve halklarına yaşatmakta,ortak düşmanın ekmeğine yağ sürmekte ve besledikleri motivasyonu -tabanda- fark edememektedirler..

Bu nokta ve değinmelerden hareketle,Irak'ın yakın siyasi tarihini inceleme altına alalım;

Birinci Dünya Savaşı sonrasında Ingilizler tarafından işgale uğrayan Irak,kısa bir dönem dışında siyasi istikrarı sağlayamamış ve klasik bir darbeler ülkesi olmuştur..
Ingilizler halkı yönetememekte,isyanların ardı arkası kesilmemekteydi..Şiilerin dini liderlerince verilen fetvalar vasıtasıyla bu gruplarca isyan ateşlerinin yakılması ve günümüze de örnek teşkil etmesi gereken,bölge halklarının etnik-mezhepsel ayrılıkları bir süreliğine de olsa rafa kaldırdığı bu isyanlara karşı İngilizler,yönetimi Mekke şerifi Huseyin'in oğlu Faysal'a devretmişlerdir..Bu,İngilizler açısından rasyonel bir hamledir,çünkü halkın çoğunluğu kapsayacak bir kişi düşünülmüş ve peygamber soyundan olan Faysal'ı göstermişlerdir..1930 yılında bağımsız bir krallık olan Irak,manda yönetiminden tam manasıyla 1932'de kurtulur ve Milletler Cemiyeti üyesi olur..

Şimdi,köklü bir tarihi olmasına rağmen,kuruluşu ve bağımsız diplomatik devlet kültürü çok eskilere dayanmayan Irak Devleti'nin, bağımsızlığını ilan ettikten sonra gerçekleşen darbelere ve darbe yönetimlerine değinelim:

1936 darbesi:Irak Devleti siyasi tarihinin ilk darbesi bu dönemde Kürt kökenli Albay Bekir Sıdki tarafindan gerçekleştirilmistir..Darbenin nitelikleri,hazırlık aşaması ve aktif eylemselliğe ile çok yetersiz olmasına rağmen,bir geleneğin temelleri atılması noktasında ehemmiyet taşımıştır..Siyasi erkin,İran'da Şah rejiminin yıkılmasında net bir örneği olduğu üzere,silahlı kuvvetlerin kaybedilen kontrol ile el değiştirebileceği bu eksende,Irak'ta bir sistem meselesi olagelmiştir..

Bir dipnot düşelim;Ortadoğu'da devletler,emperyalist odaklar ile bölgesel yönetimlerin ortak çıkarları doğrultusunda,yalnızca ailesel,kimi zaman mezhepsel farklılıklar ile ayrışmıştır..Arap Birliği'ni kurmaya yönelik akımlar,iki ihtimal dahilinde;otoriteryen devlet yapıları ile ele alınmıştır:Sosyalizm ve ırk temelli nasyonalizm/panarabizm..Bu yöntemler de Cemal Abdülnasr örneğinde görüleceği üzere ufak çaplı başarılara ulaşmış olsa da tek getirisi -ki götürü demek daha yerinde olacaktır- kendinden olanı ile sadece ve sadece savaş olmuştur..Ürdün,Suudi Arabistan,Suriye,Irak,Kuveyt,vs.. meseleye misaldir..

1941 -Mayıs harekatı-:Darbe,Kral Naibi yönetimine karşı gerçekleştirilmiş ve Ingilizler'in askeri harekatla Bağdat'ın yeniden işgaline ve darbecilerin idam edilmesine neden olmuştur..

1958 Darbesi:Krallık rejiminin son bulduğu,devlet yapısının cumhuriyete evrildiği darbedir,Irak yakın siyasi tarihi açısından bir dönüm noktasıdır..General Abdulkerim Kasım cumhurbaşkanı olmuştur..Ülke bu dönemde halkın her kesimine eşit mesafede duran,etnisite ve mezhepsel ayırım gözetmeyen,özgürlükçü bir anayasaya kavuşmus olsa da bölgede S.S.C.B başta olmak üzere,emperyalist odaklarca iç karışıklıklar körüklenmiş,iç savaşa sürüklenilmiştir..İç savaşın hareket noktası ise elbette ırkçı falanjistler,siyasi ayrılıkların mezhepsel mirasçılarıdır..

1963 Darbesi:Kanaat önderi ve fikir babası Suriyeli bir Hristiyan,Michel Eflaq olan(mensup olduğu din bizi ilgilendirmiyor,fakat bu gerçek Irak,Mısır ve Suriye halkları açısından ne acı bir gerçektir)Arap Sosyalist Yeniden Doğus Partisi(BAAS) ile ittifaka giren Abdülselam Arif,Kasım yönetimi üzerine darbe gerçekleştiriyordu..Binlerce kişinin katledildiği bu dönemde,Abdülselam’ın hayatını kaybetmesinin akabinde,yerine kardeşi Abdurrahman Arif geçti..Halen aileleri Irak'ta yasamakta olan Kerkük Türkmen'i arkadaşlarım,onlardan dinlediklerine göre Abdurrahman Arif,çok adil bir yönetim göstermiş,ülke yukarıda bahsettiğimiz kısa süreli siyasi istikrarı bu dönemde yakalamıştır..Abdurrahman Arif'in bir uçak kazasında vefat etmesi ise açıklanamamış,şaibeli bir durumdur,bize merhum Eşref Bitlis'i hatırlatmak düşüyor bu durumda..

1968 Darbesi:Iktidar hırsı ve şahsi ikbal hevesleri ile BAAS'ın gercekleştirdiği bu darbe ile General Ahmed Hasan El-Bekir yönetimi devralmis,10 sene de yönetimde kalmıştır..

1979 Saddam Yönetimi:Ortak politikalarının,bir nevi dava arkadaşı olan El-Bekir'i devirerek devletin başına geçen Saddam Huseyin,yaklaşık 25 sene sürdürdüğü kanlı diktatoryasında,demokrasi söylemleri kağıt üzerinde kalmış,gereksiz kanlı katliamlara ve savaşlara girmiş,bölgeyi istikrarsızlığa sürükleyerek,A.B.D ve işgalci güçlerin harekatını meşru hale getirmek için adeta bir yol açmıştır..Halepçe katliamı,Duceyl katliami,Kuveyt isgali,Körfez Savaşı ve daha niceleri...Türkiye dahil,bölge ülkelerinin askeri harcamalarini yüklü miktarda artırmasına sebep olan Saddam yönetimi,silah pazarını elinde tutanlara büyük kar sağlamış,öldürülmeden önce "Isgalciler!Cehennemde yanacaksiniz!" dediği güruh sayesinde epey uluslararası komprador çıkarmıştır..Ayrıca Türkiye ile aralarinda olusan "su sorunu" hasebiyle,PKK terör örgütünü bir kart olarak elinde tutmakta,yeri geldiğinde ve sıklıkla masaya sürmekteydi..(Zaten aralarinda bir türlü birlik olamayan Araplar -isgalcilere karsi bile-,sorun Türkiye ile olunca aralarindaki cekismeyi bir tarafa bırakiverirler..Suriye-Saddam iliskileri buna güzel bir örnek teskil eder..)..Türkiye'nin Saddam yönetimiyle su sorunu üzerine 2 resmi anlaşması bulunması rağmen,Irak'ın bölgede tek güç olmayı hedefleyen politikaları,dönemin uluslararası-diplomatik problemlerin had safhada olması sebebiyle ciddi tehditlere meyletmesine neden olmuştur..İşte gözümüzdeki kahramanın-kahramanlaştırılanın panoraması...

Sonsuz bağlılık gösterdiğini iddia ettiği Irak halkı,sürüklediği felaketler,işlediği cinayetler,senelerce süren giriştiği anlamsiz savaslarla ülkesine bir ambargo uygulanmasını saglayan Saddam Huseyin yüzünden sefalet içinde yasamış,sürekli körüklenen etnik ve mezhepsel catismalarla birlik olmasi imkansız hale gelmistir..

Saddam'ın A.B.D ile işbirliği içinde olduğuna dair inanç taşımaktayız..Istikrarsızlıklar,catışmalar,bölgeyi isgalinin meşruiyetini sağlayan emperyalist gücler,Saddam sayesinde,hem petrol gelirleriyle,hem petrol harcamalarının azalmasıyla,hem de silah satışlarıyla kaostan fayda sağlamıştır..Kaosun işlerine gelmesi sebebiyle,bir de idam senaryosuyla Şii-Sünni çatışmasını körükleyerek Saddam'dan son kez faydalandılar..

Son olarak,bilindiği üzere kökleri 60'lara dayanan Molla Mustafa Barzani'nin provokatif eylemlerinin halefleri Irak Kürtleri'nin alet oluşları mezhepsel ayrılık ve çatışmalara etnik yönde ek olmaktadır..Tek gelir kaynağı hayvancılık ve çok düşük miktarda seyreden tarım ve turizm olan,kurulması olası bir Kürt devletini ayakta tutmaya yetmeyeceği düşüncesinden hareketle,Kerkük'ün bir Kürt şehri olduğu iddiası ile Türkmen ve Araplara yönelik sistemli provokasyon ve yıldırma politikaları ortak çıkar;petrolün bir yaptırımıdır..İngilizler'in meskun Türkmen ve Araplar'a pasaport ve İngiltere'de iş garantisi sağlayarak bölgeden uzaklaştırmaya yönelik eylemleri,milli bilinci oturmamış kişileri tuzağına düşürmekte,Erbil ve Süleymaniye'den otobüslerle getirilen Kürtlerle,şehin demografik yapısının değişmesine neden olmaktadır..Silahlı eylem ve psikolojik harekatların da süregelmesi ile etnik çatışmalar harlanarak devam etmektedir..

Türkiye'nin bölgedeki stratejik durumu hasebiyle,oyunu iyi okuyup,yerinde müdahaleler yapması,Irak bütünlüğünü savunan onurlu bir dış politika izlemesi elzemdir..İç politikada yaşamakta olduğumuz sıkıntılar,zihinleri asli surette düşünmemiz gereken oluşlardan farklı yönlere sevketmektedir..22 Temmuz 2007 seçimlerinde doğru insanları seçerek,kısıtlı demokrasimizden maksimum derecede bu şekilde faydalanabiliriz..





Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

2 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 2 ziyaretçi, 0 gizli