İçerik değiştir



Nurullah Genç


  • Yanıtlamak için giriş yapın
bu konuya 30 yanıt verildi

#1 _KajmeraN_

_KajmeraN_

    ...::: UFAKLIK :::...

  • Üyeler
  • 5.365 Mesaj
  • Konum:Atatürk'ün İzinde
  • İlgi Alanları:Şiir, edebiyat, müzik(rap),bilgisayar (yazılım, donanım)

Gönderim zamanı 02.05.2007 - 19:14


Siyah Gözlerine Beni de Götür...

Daha dokunmadan kurudu irem
Çöllere bir türlü yağamıyorum
Yeni bir koşunun başlangıcında
Biraz deprem sonrası
Biraz şehir hülyası
Bir kalp yangınından geriye kalan
Siyah gözlerine beni de götür
Artık bu yerlere sığamıyorum.

Pembe uçurtmalar yolladığından beri
Sarardı tiryaki menekşeleri
Sonbaharın tozlu kafeslerinde
Sevgi turnaları yakalıyorum
Turnalar gidiyor; ben kalıyorum
Avareyim, asudeyim, yorgunum
Bilmiyorum neden sana vurgunum
Erzurum garında banklar üstünde
Uyku tutmuyor karanlıkları
Yitik düşlerimi kovalıyorum
Gölgeler gidiyor; ben kalıyorum.


Binbir türlü kokuyorsa yaylalar
Siyah gözlerine beni de götür
Baharın koynundan koparıp sana
İpek bir mendile sardığım yüreğimle
Şehzade gülleri gönderiyorum
Umutlar kalıyor; ben gidiyorum.

Bütün yelkenlileri, deniz fenerlerini
Kaptanları sorgulayan
Yanından geçen küheylanların
Korku tufanına yakalandığı
Siyah gözlerine beni de götür
Güneş ülkesinden gelen yiğitler
Benzeri olmayan bir dünya kursun
Cellat, ayrılığın boynunu vursun.

Usul usul intizarı çürüten
Bu hercai diken, bu çılgın arzu
Sürüklüyor imkansız muştuların
Eşiğine gönül vadilerini
Bir ağaçtan düşen yapraklar gibi
Düşüyorum tanyerine
Ya topla yaralı kırlangıçları
Ya da bu vefasız şarkıyı bitir
Özgürlüğe giden tutsaklar gibi
Siyah gözlerine beni de götür.


Nurullah Genç


...:::--------------------------------------------------------:::...
BİTTİ!

CAN_i
...:::--------------------------------------------------------:::...


#2 _KajmeraN_

_KajmeraN_

    ...::: UFAKLIK :::...

  • Üyeler
  • 5.365 Mesaj
  • Konum:Atatürk'ün İzinde
  • İlgi Alanları:Şiir, edebiyat, müzik(rap),bilgisayar (yazılım, donanım)

Gönderim zamanı 02.05.2007 - 19:21

Sensiz Kalan Bu Şehri Yakmayı Çok İstedim

sensiz kalan bu şehri yakmayı çok istedim

mavi bir aleve dönüştürdüm kalbimi bir anda
tutuşturmak istedim beni böyle umarsız
bırakıp gittiğin bu zalim şehri
yakamadım gözlerin dikildi karşıma bir caddenin tam ortasında
inanılmaz güzel bakıyordu gözlerime hafif ıslak
en özel en bilinmeyen türleri açmıştı papatyaların
hatıralarınla titriyordu içim kuşlar kanatıyordu gönlümü

gri bulutlar geçiyordu göğümden
anlamak üzreydim neron’un roma’yı neden yaktığını
karanlık bir koridor açıldı önümde anlayamadım
yenik düşmüş bir napolyon kadar mutsuzdum aslında
intihara kalkışan hitler kadar çaresiz
yakmak üzreydim ki bu şehri hatıraların
içli bir yağmur gibi boşandı üzerime

kediler geçti birden kavşaklarından şehrin
acı acı miyavladılar gözlerime baktılar kızgındılar kırgındılar
onlar da tutulmuşlar anladım sana bendeki kadar
onlar da terk ettiğin bu şehri çaresiz
yakmak istiyorlar yakamıyorlar

saçların dikildi karşıma bir sokak köşesinde
her telinde parmaklarımın izleri parlıyordu
benzersiz kokunu alıyordu kıvrımlarından rüzgar
gözleri doluyordu saçlarına bakan kedilerin
her biri bir kenarda darmadağın
çömelip kalıyordu yutkunuyordu
rengi kaçıyordu pencerelerde perdelerin

nereye yürüdüysem bakışın, duruşun, sesin
anladım söndürmeliyim tutuşan yüreğimi
kendimi yakmış olurum yakarsam bu şehri
çünkü sen her şeyinle bendesin

------------------------------------------------------------


...:::--------------------------------------------------------:::...
BİTTİ!

CAN_i
...:::--------------------------------------------------------:::...


#3 _KajmeraN_

_KajmeraN_

    ...::: UFAKLIK :::...

  • Üyeler
  • 5.365 Mesaj
  • Konum:Atatürk'ün İzinde
  • İlgi Alanları:Şiir, edebiyat, müzik(rap),bilgisayar (yazılım, donanım)

Gönderim zamanı 02.05.2007 - 19:27

İÇİM İÇİME SIÐMIYOR

Havanın dumanlı
Vaktin dar olduğu bir zamanda
Bu sözü bir gül gibi bıraktın yüreğime:
“İçim içime sığmıyor! .”
Şimdi sana dairim
Ölesiye tutkulu
Ölesiye şairim

Tarihe gömüyorum acıyı ve ölümü
Yenilgiyi zafer şarkılarına
Çünkü sen geldin; kumrular geldi
İçim içime sığmıyor
Umurumda mı sanki ayrılık trenleri
Ay tutulması, rasathaneler
Aşkın değerini düşüren darphaneler
Başbakanın Amerika evleri
Umurumda mı sanki

Sen geldin; çöllere yağmurlar geldi
Bana göre değil Küba’nın çiçekleri
Yeni bir skandal senaryosunda
Şaşkın bir İngiliz prensesinin
Yıkılan hayalleri

Bana göre değil kavga
Uygarlığın kriz noktalarında
Gurbet kokan bir hayatım var benim
93 harbinden kalma sokaklarında
İkindi sonrası sirenler çalar
Eritir dağların kirli karını
Susuz bir denizde hırçın dalgalar
Deler karanlığın kulak zarını


Sen geldin; vefakâr duygular geldi
Yakamozlar oynaşıyor sularda
Benim de sırlara ermek çağımdır
Buzlar vadisinde bir gelin, sevda
Sevda benim özgül ağırlığımdır

Sen geldin; güvertelere
Umut yükleyip boşaltan gemilerin
Hindistan cevizi kırdığı kırdığı limanlarda
Ermiş kaptanlara muhabbet duyan
Meczup tayfalar geldi
İçim içime sığmıyor
Çünkü hem sen geldin; hem bahar geldi


...:::--------------------------------------------------------:::...
BİTTİ!

CAN_i
...:::--------------------------------------------------------:::...


#4 _KajmeraN_

_KajmeraN_

    ...::: UFAKLIK :::...

  • Üyeler
  • 5.365 Mesaj
  • Konum:Atatürk'ün İzinde
  • İlgi Alanları:Şiir, edebiyat, müzik(rap),bilgisayar (yazılım, donanım)

Gönderim zamanı 02.05.2007 - 19:31

RÜVEYDA


fezayı bağlayarak yorgun kanatlarına

bir güvercin uçurup kıtalar arasından

çağırdın beni

geçerek birer birer sürgün kanyonlarını

derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına

yarım koyup bir bardak kurşun rengi çayımı

yıkarak yalnızlığa kurduğum sarayımı

yetim çığlıklarımı duyurmak üzere sana

koşup geldim; iliştir beni memnu bahtına




adını söylemek istemiyorum

her hecesi amansız bir kor dudaklarımda

her harfine yıllardır şimşeklerle yarıştım

zindanlara karıştım, ölümlerle tanıştım

adını söylemek istemiyorum

Rüveyda dediğim zaman

anla ki, senin için yürüyor kelimeler

çığlığımın atardamarlarından



hangi yıldızdır bilmem, gözlerin

kayar da üzerime Rüveyda

önce tuhaf bir deprem yayılır bedenime

sonra açılır önümde ıstırab vadileri

silik renkleriyle adımlarıma

çözülmeye yüz tutan bir mazi mühürlenir

hayalin bittiği menfeze doğru

alaca bir at koşar içimde

zamansız, mekansız nefese doğru



uslanmaz bir yürek taşıdığıma dair

yaygın bir kanaat dolaşır aynalarda

oysa Rüveyda

baştan başa ben

kevser akan, gül kokan bir kalbin filiziyim



kitaplara sürdüğüm kapkara lekelerden

bir anlatsam nasıl utandığımı

bir doğrulsam eğrildiğim yerden

ağarır tanyeri nilüferlerin

alaca bir at koşar içimde

ezer toynaklarıyla anılarımı




sular köpürmemeliydi Rüveyda

kırılmamalıydı ıslak dalları hasret selvilerinin

ben zehire alışkınım, şerbete değil

rüyalar nefret eder avare duruşumdan

kabuslar çekerek ancak derdimi yeryüzünde

sen gün boyu simsiyah bir ufukla beraber

ben her gece bir mehdi türküsüyle çilekeş

yargılamak için zeval kayıtlarını

inkilap bekliyorum




hangi umut çiçeğidir bilmem, ellerin

uzanır da gönlüme Rüveyda

derinden bir ok saplanır bağrıma

beynimi çağıran bir sese doğru

alaca bir at koşar içimde

zamansız, mekansız nefese doğru



varlığın cinayettir memleketimde işlenen

akıtır kanını asil pehlivanların

yokluğun sükunettir kuşatır evrenimi

varlığın ve yokluğun ölümüdür baharın


artık eskisi gibi bakamıyorsun

göklerinde bir belkıs otururdu Rüveyda

binlerce gökkuşağı olurdu kirpiklerin

güneş bir ane gibi dururdu başucunda

artık dokunamıyor kakülün bulutlara

karalara bürünmüş saçlarında dolunay


...:::--------------------------------------------------------:::...
BİTTİ!

CAN_i
...:::--------------------------------------------------------:::...


#5 IssIz

IssIz

    Dağ Dikeni

  • Üyeler
  • 11.239 Mesaj
  • Konum:araf..
  • İlgi Alanları:ohoo bi sürü..kitap şeetmek,gesmek,uçmak, uçarken atlamak...bi de musiki dinlemek...

Gönderim zamanı 02.05.2007 - 19:33


Adın Senin

Saçlarına can veren yıldızlar nerde gülüm
Hangi ferman dokundu bakışlarına senin
Belki sahrada değil, şimdi göklerde gülüm
Taşıyor bulutları gözlerinde, nazenin

Senin her kirpiğinde bir dervişin ahı var
Muhteris aynaların eskidiği yerdesin
Yüzünde en çaresiz devlerin günahı var
Zamanı sonsuzluğa bağlayan mahşerdesin

Divan-ı harbe giden yiğitlerin ardında
Kanayan kitaplara gül götüren yağmurum
Hüznü bir tabut gibi buluyorum derdinde
Senin toprağın için çırpınıp ağlıyorum

Memnû bir zerrin kadar edâlı ve soylusun
Gamzelerinde nazlı kıvılcımlar gizlenir
Bağbozumunda bile yediveren boylusun
Gün olur ki, kalbinde gözlerim filizlenir

Bu sevda dayanılmaz bir ağıttır zülfünde
Rüzgarın her bûsesi içimde kurşun olur
Yıldız kayar, ay susar geceye güldüğünde
Dağda çiğdem solarken çölde ceylan vurulur

Ben bu yol ayrımında sensiz olsam ne çıkar
Kahra göçen kuşların kanatlarında kaldın
Ölümün gözyaşları bir gün hicranı yıkar
Tarihe bir sır gibi düşer senin de adın

Nurullah Genç









Alıp başını gitmek istersin.

Bilmediğin, bilinmediğin,

Çözmediğin, çözülmediğin bir denkleme...

Biraz ürkek düşünürsün...

Biraz kekeme....



'Üstüme gelme hayat!

Bundan sana ne...? ! '



Kekemeliğin korkularındandır...

Giderken bile; gidene değil de

Geride kalana aklın takılır...

Bir yanına yatarsın ' git.. ' der

bir yanın ' kalmalısın... '

Geceleri hep uykusuz kalırsın...

Ayağına pranga olur tüm düşündüklerin...

Gitmeden daha

Sen; gider gider gelirsin...



' Üstüme gelme hayat....

beni bilirsin....'



Kaldığın bu yerde

Harcadığın yılların gelir aklına...

Bir bir sayarsın...

Toplarsın, çarparsın,

Böler, çıkarırsın...

Bakkal defteri kadar kalın...

Bakkal defteri kadar karmaşa...

İçinden bin bir küfür

' Sümme haşa...! Sümme haşa...! '

Farkedersin ki hayatı

Arka sokaklarda dolanarak yaşarsın...

Kabarmış hesabından kaçarsın...



' Üstüme gelme hayat...!

Daha neyi alacaksın..? ! '



Hep sevmişsindir aslında...

Hep ama hep sevmişsindir...

Birini sevmişsindir sonra...

Sonra birini daha...

Birini daha...

Daha....! ?

Her gelip geçen gemiye aşık olmuşsundur..

Gemiler gitmiş

Sen yorulmuşsundur...



' Üstüme gelme hayat....!

Gemi olmuş musundur..? '



Kocaman bir mahalleden

Daracık bir sokağa.

Sokaktan ufacık bir eve

Evden odaya....

Yağlarından tiksinir gibi

Kurtulmak ister gibi

Kapatmışsındır kalabalıklara kendini...

Gitgide yanlız kalmışsındır...

Yalın yaşanan gecelerde

Gitmekle kalmak arasında dolanırken...

Beynine bir silah gibi dayamışsındır korkularını...

Yalnız...Korkak...Kekeme....




' Üstüme gelme hayat...!

Kıyarım kendime....!
'




#6 _KajmeraN_

_KajmeraN_

    ...::: UFAKLIK :::...

  • Üyeler
  • 5.365 Mesaj
  • Konum:Atatürk'ün İzinde
  • İlgi Alanları:Şiir, edebiyat, müzik(rap),bilgisayar (yazılım, donanım)

Gönderim zamanı 02.05.2007 - 19:34

NEREDEN BİLECEKSİN


O eski hülyaların sahile vurduğunu

Yakama bir muamma taktığım gün hatırla

Gurbetin mahşerimde bir sıla bulduğunu

Dağlar gibi eriyip aktığım gün hatırla



Nereden bileceksin, şehrin sokaklarında

Kaybolan ışıkların gözlerim olduğunu

Her seher yüreğimde açan karanfillerin

Her akşam ellerimde sararıp solduğunu

Nereden bileceksin


Kim bilir, belki bir gün kapıma geleceksin

Siyah tüylü martılar yorgun pencerelerde

Benimle ağlayacak benimle güleceksin

Göğsümde ızdırabı deniz fenerlerinin

Hayatımdan fışkıran hüzne gömüleceksin




Her şairin bir gülle bahtiyar olduğunu

Bir sana bir göklere baktığım gün hatırla

Gönlümün kahrın ile ihtiyar olduğunu

Sigaramı sessizce yaktığım gün hatırla



Bilemezsin içimde bir denizdir yaşamak

Sen denizin en uzak noktasında şen şakrak

Ben kırgın dalgalarla avunurum derinde

Gemilere yosunlu mendiller bağlayarak



Nereden bileceksin fesleğen köklerinin

Hercai bulutlardan bıkıp usandığını

Ansızın kayıveren yıldızların ardında

Vuslatı bekleyen bir kalbin yandığını

Nereden bileceksin




Yağmura boyun büken susuz topraklar gibi

Kim bilir belki bir gün kapıma geleceksin

Sinesinde bi-vefa bir sırrı saklar gibi

İnfazına yürüyen ölü tutsaklar gibi

Gözlerinin hicranlı yaşını sileceksin



Tatlı bir rayihanın göklere dolduğunu

Irmaklara karışıp aktığım gün hatırla

Gölgelerin ruhumu görüp kaybolduğunu

Mavi bir şimşek gibi çaktığım gün hatırla



Gülümse ve uzaklaş çünkü anlayamazsın

Bu kopan fırtınayı Yusuf'un yüreğinde

Koyu bir çaresizlik ayinidir yalnızlık

Züleyha'nın menekşe büyüyen gözlerinde



Nereden bileceksin kayalara tutunan

Devlerin birer birer vurulup öldüğünü

Rüyaları süsleyen eşsiz mücevherlerin

Bir dervişi görünce yere döküldüğünü

Nereden bileceksin



Kim bilir belki bir gün kapıma geleceksin

Kollarında rüzgarlı bir deprem karanlığı

Kapı aralığından sessizce gireceksin

Işıldayan bu gönül şahikası önünde

El pençe divan durup sen de eğileceksin




Bülbülün lalezardan neden kovulduğunu

Bu hayal zindanını yıktığım gün hatırla

Balığın susuz kalıp suda boğulduğunu

Acılar evreninden çıktığım gün hatırla


...:::--------------------------------------------------------:::...
BİTTİ!

CAN_i
...:::--------------------------------------------------------:::...


#7 IssIz

IssIz

    Dağ Dikeni

  • Üyeler
  • 11.239 Mesaj
  • Konum:araf..
  • İlgi Alanları:ohoo bi sürü..kitap şeetmek,gesmek,uçmak, uçarken atlamak...bi de musiki dinlemek...

Gönderim zamanı 02.05.2007 - 19:34

Akşam

Akşam, sihirli tablo; gözlerim kamaşıyor
Düşünürken akşamsız aleme varanları
Akşam, periler gibi ufuklarda yaşıyor
Saçından süzülüyor yıldız çağlayanları

Biraz sonra evlerin ışıkları yanacak
Karanlık bir köşede durup dikileceğim
Pencereden bakanlar beni heykel sanacak
''Acaba heykel miyim! '' diye irkileceğim

Nurullah Genç








Alıp başını gitmek istersin.

Bilmediğin, bilinmediğin,

Çözmediğin, çözülmediğin bir denkleme...

Biraz ürkek düşünürsün...

Biraz kekeme....



'Üstüme gelme hayat!

Bundan sana ne...? ! '



Kekemeliğin korkularındandır...

Giderken bile; gidene değil de

Geride kalana aklın takılır...

Bir yanına yatarsın ' git.. ' der

bir yanın ' kalmalısın... '

Geceleri hep uykusuz kalırsın...

Ayağına pranga olur tüm düşündüklerin...

Gitmeden daha

Sen; gider gider gelirsin...



' Üstüme gelme hayat....

beni bilirsin....'



Kaldığın bu yerde

Harcadığın yılların gelir aklına...

Bir bir sayarsın...

Toplarsın, çarparsın,

Böler, çıkarırsın...

Bakkal defteri kadar kalın...

Bakkal defteri kadar karmaşa...

İçinden bin bir küfür

' Sümme haşa...! Sümme haşa...! '

Farkedersin ki hayatı

Arka sokaklarda dolanarak yaşarsın...

Kabarmış hesabından kaçarsın...



' Üstüme gelme hayat...!

Daha neyi alacaksın..? ! '



Hep sevmişsindir aslında...

Hep ama hep sevmişsindir...

Birini sevmişsindir sonra...

Sonra birini daha...

Birini daha...

Daha....! ?

Her gelip geçen gemiye aşık olmuşsundur..

Gemiler gitmiş

Sen yorulmuşsundur...



' Üstüme gelme hayat....!

Gemi olmuş musundur..? '



Kocaman bir mahalleden

Daracık bir sokağa.

Sokaktan ufacık bir eve

Evden odaya....

Yağlarından tiksinir gibi

Kurtulmak ister gibi

Kapatmışsındır kalabalıklara kendini...

Gitgide yanlız kalmışsındır...

Yalın yaşanan gecelerde

Gitmekle kalmak arasında dolanırken...

Beynine bir silah gibi dayamışsındır korkularını...

Yalnız...Korkak...Kekeme....




' Üstüme gelme hayat...!

Kıyarım kendime....!
'




#8 IssIz

IssIz

    Dağ Dikeni

  • Üyeler
  • 11.239 Mesaj
  • Konum:araf..
  • İlgi Alanları:ohoo bi sürü..kitap şeetmek,gesmek,uçmak, uçarken atlamak...bi de musiki dinlemek...

Gönderim zamanı 02.05.2007 - 19:36




Aşk Cefâ Ülkesinde Umudun Rüyasıdır

aşk ölümcül bir hülyadır
anlayamadığım
ey sarı gök bulutu, ey ıstırab gülşeni
son bir karanfil gibi
taşıyacağım seni
kalbimin hüsnüyusuf mahrem bahçelerinde
derindesin, rüya kadar derinde

aşk ipek bir karanlıktır
kollayamadığım
gecenin bir vaktinde gelen çiçekler için
tenhâsında kuşlar uçan
sulara karışıp akmak isterim
kan çölünün ıssız vâhalarından
saâdet burcuna çıkmak isterim
gitmeliyim buralardan seninle
kalırsam, surları yıkmak isterim

aşk gizemli bir şarkıdır
dinleyemediğim
ayrılığın arkasından duyulan
gün doğuyor, neden gülemiyorum
siyah bir tanyerinde
beklemek yakışmaz bana geceyi
eylül mü vurdu güllerimi, bilemiyorum

aşk isyankâr bir korkudur
sonlayamadığım
gece yolculuğuna takılır ayakları
özlem beyaz bir gül, açar bağrında
yâr kokusu yayılsın diye kaldırımlara
ölü ve gözüyaşlı bırakır çocukları
arıbeyi konunca ruhun zümrüt taşına
mor gülüşlü haramî çıkar dağlar başına
diriltir sarı saçlı, kırılgan aynaları

aşk veremli bir türküdür
söyleyemediğim
nağmeleri doruklardan yayılan
anılar sehpasında
takıyor boynumuza kırmızı urganları
kötürüm bir vâdide geziyor kurbanları
her aşkı dâre çeken vefâsız leylâsıdır
alır avuçlarına, öper ısırganları
aşk cefâ ülkesinde umudun rüyasıdır

Nurullah Genç









Alıp başını gitmek istersin.

Bilmediğin, bilinmediğin,

Çözmediğin, çözülmediğin bir denkleme...

Biraz ürkek düşünürsün...

Biraz kekeme....



'Üstüme gelme hayat!

Bundan sana ne...? ! '



Kekemeliğin korkularındandır...

Giderken bile; gidene değil de

Geride kalana aklın takılır...

Bir yanına yatarsın ' git.. ' der

bir yanın ' kalmalısın... '

Geceleri hep uykusuz kalırsın...

Ayağına pranga olur tüm düşündüklerin...

Gitmeden daha

Sen; gider gider gelirsin...



' Üstüme gelme hayat....

beni bilirsin....'



Kaldığın bu yerde

Harcadığın yılların gelir aklına...

Bir bir sayarsın...

Toplarsın, çarparsın,

Böler, çıkarırsın...

Bakkal defteri kadar kalın...

Bakkal defteri kadar karmaşa...

İçinden bin bir küfür

' Sümme haşa...! Sümme haşa...! '

Farkedersin ki hayatı

Arka sokaklarda dolanarak yaşarsın...

Kabarmış hesabından kaçarsın...



' Üstüme gelme hayat...!

Daha neyi alacaksın..? ! '



Hep sevmişsindir aslında...

Hep ama hep sevmişsindir...

Birini sevmişsindir sonra...

Sonra birini daha...

Birini daha...

Daha....! ?

Her gelip geçen gemiye aşık olmuşsundur..

Gemiler gitmiş

Sen yorulmuşsundur...



' Üstüme gelme hayat....!

Gemi olmuş musundur..? '



Kocaman bir mahalleden

Daracık bir sokağa.

Sokaktan ufacık bir eve

Evden odaya....

Yağlarından tiksinir gibi

Kurtulmak ister gibi

Kapatmışsındır kalabalıklara kendini...

Gitgide yanlız kalmışsındır...

Yalın yaşanan gecelerde

Gitmekle kalmak arasında dolanırken...

Beynine bir silah gibi dayamışsındır korkularını...

Yalnız...Korkak...Kekeme....




' Üstüme gelme hayat...!

Kıyarım kendime....!
'




#9 IssIz

IssIz

    Dağ Dikeni

  • Üyeler
  • 11.239 Mesaj
  • Konum:araf..
  • İlgi Alanları:ohoo bi sürü..kitap şeetmek,gesmek,uçmak, uçarken atlamak...bi de musiki dinlemek...

Gönderim zamanı 02.05.2007 - 19:37




Bana Özlemin Kaldı

ey yıllardır içimde besledigim kanarya
senin o sulusepken, yeşil gözlerin varya
gökleri denizin elinden aldı
fırtına delirdi; deniz bunaldı
kızıl tüylü kanatların firakını
cekti uzaklara resimlerini
bana özlemin kaldı

patikalar ustune yasıverdin adımı
acımasız,her aksam ciğnedin feryadımı
ey yıllardır içimde besledigim kanarya
senin o sulusepken goslerin varya
sanki bir alev topu, yakar hayallerimi
her ikindi sonrası ruhumun toprağına
garip tohumlar gibi atarım ellerini

sana mahsun bir umut, desemmi bilmiyorum
sana çılgın bir bulut, desemmi bilmiyorum
derin bir ucurumda arıyorum kalbini
ya gel, yabeni unut, desemmi bilmiyorum

ey yıllardır içimde besledigim kanarya
senin o sulu sepken yeşil goslerin varya
ruyalarımı caldı
sevda ırmagında sular alcaldı
son bahar ugradı yureğimize
sararttı gülleri, yaseminleri
bana özlemin kaldı

Nurullah Genç









Alıp başını gitmek istersin.

Bilmediğin, bilinmediğin,

Çözmediğin, çözülmediğin bir denkleme...

Biraz ürkek düşünürsün...

Biraz kekeme....



'Üstüme gelme hayat!

Bundan sana ne...? ! '



Kekemeliğin korkularındandır...

Giderken bile; gidene değil de

Geride kalana aklın takılır...

Bir yanına yatarsın ' git.. ' der

bir yanın ' kalmalısın... '

Geceleri hep uykusuz kalırsın...

Ayağına pranga olur tüm düşündüklerin...

Gitmeden daha

Sen; gider gider gelirsin...



' Üstüme gelme hayat....

beni bilirsin....'



Kaldığın bu yerde

Harcadığın yılların gelir aklına...

Bir bir sayarsın...

Toplarsın, çarparsın,

Böler, çıkarırsın...

Bakkal defteri kadar kalın...

Bakkal defteri kadar karmaşa...

İçinden bin bir küfür

' Sümme haşa...! Sümme haşa...! '

Farkedersin ki hayatı

Arka sokaklarda dolanarak yaşarsın...

Kabarmış hesabından kaçarsın...



' Üstüme gelme hayat...!

Daha neyi alacaksın..? ! '



Hep sevmişsindir aslında...

Hep ama hep sevmişsindir...

Birini sevmişsindir sonra...

Sonra birini daha...

Birini daha...

Daha....! ?

Her gelip geçen gemiye aşık olmuşsundur..

Gemiler gitmiş

Sen yorulmuşsundur...



' Üstüme gelme hayat....!

Gemi olmuş musundur..? '



Kocaman bir mahalleden

Daracık bir sokağa.

Sokaktan ufacık bir eve

Evden odaya....

Yağlarından tiksinir gibi

Kurtulmak ister gibi

Kapatmışsındır kalabalıklara kendini...

Gitgide yanlız kalmışsındır...

Yalın yaşanan gecelerde

Gitmekle kalmak arasında dolanırken...

Beynine bir silah gibi dayamışsındır korkularını...

Yalnız...Korkak...Kekeme....




' Üstüme gelme hayat...!

Kıyarım kendime....!
'




#10 _KajmeraN_

_KajmeraN_

    ...::: UFAKLIK :::...

  • Üyeler
  • 5.365 Mesaj
  • Konum:Atatürk'ün İzinde
  • İlgi Alanları:Şiir, edebiyat, müzik(rap),bilgisayar (yazılım, donanım)

Gönderim zamanı 02.05.2007 - 19:39

CANFEZAM

bir darbımeseldir canfêzam bakışların

vurur beni

uzanırım da kadife saçaklarına

rüzgâr durdurur beni

şehrinde kaybolmuşum uzatmalı kirpiklerinin

en leylâk kokuşunla, en şahin uçuşunla

o körpe, o İstanbul endâmın kavurur beni

bu bir cefâ derbendi, kahır istilâsıdır

ellerin ufalar, tenhâlara savurur beni

şenliğinde aykırı yürüyüşlerin

eziyorsun göklerini

yine de ufuklarda bekletiyor gurur beni

bu hicran değişmeyen kaderimdir, umarım

biliyorum canfezâm, vuslat unutturur beni


...:::--------------------------------------------------------:::...
BİTTİ!

CAN_i
...:::--------------------------------------------------------:::...


#11 IssIz

IssIz

    Dağ Dikeni

  • Üyeler
  • 11.239 Mesaj
  • Konum:araf..
  • İlgi Alanları:ohoo bi sürü..kitap şeetmek,gesmek,uçmak, uçarken atlamak...bi de musiki dinlemek...

Gönderim zamanı 02.05.2007 - 19:43




Beni Anlamayışına

Sana bir uygarlığı getirdim; anlamadın
Yavuz kahramanları, şiirin burçlarını
Ayak ucuna koydum gecenin saçlarını
Urganmış boynumda taşıdığın gerdanlık
Sana hükümdarlığı getirdim; anlamadın

Sevda suya karışır, sızar kan dağlarına
Köpüren yüreğimde zıpkınlanır umutlar
Yüzün tunç gibi çöker ülkemin bağlarına
Irmaklar bilmediğin kadar hülyalı akar
Her vadi bir yanıyla senin yüzüne bakar
Bir yanında münzevi hıçkıran Leyla kuşu
Sen henüz tanımadın sevda denen yokuşu
Sen henüz yorulmadın yokuşta devler gibi
Yıkılmak üzre olan çaresiz evler gibi
Sen henüz vurulmadın uçarken göklerinde
Sen henüz bir oltaya takılmadan derinde
Karalar bağlamadın; beni anlayamazsın
O kalp sende oldukça gülüm, ağlayamazsın

Seni bir yıldız gibi koyacağım göklere
Her gece ışığını ruhumdan alacaksın
Aldanma gururunu okşayan çiçeklere
En güzel güllerini ruhumla alacaksın

Kopacak sanıyorsun bu ip ince yerinden
Bu ipin her çizgisi yaralı bir dev gibi
İnecek sanıyorsun bu bayrak gönderinden
Bu sevda tükenecek sönen bir alev gibi

Sen hala anlamadın sevginin en hasını
Sen hala çözemedin ırmağın dünyasını
O, coşkun bir denizin sularına yürürken
Sen hasta bir çeşmeden doldurmuşsun tasını
Gittiği her iklime sevdanı götürürken
Gözyaşı çukuruna gömmüşsün deltasını

Henüz bir tokat gibi inmedi yüzüne aşk
Kalbine çivilerle gömülmedi ayrılık
Görmedin bir arslanın can çekişen resmini
Yalnızlık kitabında okumadın ismini
Bir takvim yaprağında yanmadı bakışların
Dökülen tüylerine tutunmadın kuşların
Karanlık köşelerde acı acı gülmedin
Sen henüz kovulduğun kapılarda ölmedin
O Celali uykudan uyanmadın, uyanma
Düşlerimin rengine boyanmadın, boyanma

Bir kuş gibi çırpınan kalbimin kafesine
Bir avuç yem bıraksan ölür müsün, a gülüm
Feryadı kayaları parçalayan sesine
Ömür boyu yabancı kalır mısın, a gülüm
Sen henüz bir zindanın küflü duvarlarına
Çarpmadın gözyaşıyla boğulan gözlerini
Sen henüz diken diken saplamadın göğsüne
Dudağında kuruyup dağılan sözlerini
Sen henüz dokunmadın yalnızlığa kan gibi
Acıyı kaynatmadın içinde volkan gibi
Karalar bağlamadın beni anlayamazsın

O kalp sende oldukça gülüm, ağlayamazsın

Nurullah Genç









Alıp başını gitmek istersin.

Bilmediğin, bilinmediğin,

Çözmediğin, çözülmediğin bir denkleme...

Biraz ürkek düşünürsün...

Biraz kekeme....



'Üstüme gelme hayat!

Bundan sana ne...? ! '



Kekemeliğin korkularındandır...

Giderken bile; gidene değil de

Geride kalana aklın takılır...

Bir yanına yatarsın ' git.. ' der

bir yanın ' kalmalısın... '

Geceleri hep uykusuz kalırsın...

Ayağına pranga olur tüm düşündüklerin...

Gitmeden daha

Sen; gider gider gelirsin...



' Üstüme gelme hayat....

beni bilirsin....'



Kaldığın bu yerde

Harcadığın yılların gelir aklına...

Bir bir sayarsın...

Toplarsın, çarparsın,

Böler, çıkarırsın...

Bakkal defteri kadar kalın...

Bakkal defteri kadar karmaşa...

İçinden bin bir küfür

' Sümme haşa...! Sümme haşa...! '

Farkedersin ki hayatı

Arka sokaklarda dolanarak yaşarsın...

Kabarmış hesabından kaçarsın...



' Üstüme gelme hayat...!

Daha neyi alacaksın..? ! '



Hep sevmişsindir aslında...

Hep ama hep sevmişsindir...

Birini sevmişsindir sonra...

Sonra birini daha...

Birini daha...

Daha....! ?

Her gelip geçen gemiye aşık olmuşsundur..

Gemiler gitmiş

Sen yorulmuşsundur...



' Üstüme gelme hayat....!

Gemi olmuş musundur..? '



Kocaman bir mahalleden

Daracık bir sokağa.

Sokaktan ufacık bir eve

Evden odaya....

Yağlarından tiksinir gibi

Kurtulmak ister gibi

Kapatmışsındır kalabalıklara kendini...

Gitgide yanlız kalmışsındır...

Yalın yaşanan gecelerde

Gitmekle kalmak arasında dolanırken...

Beynine bir silah gibi dayamışsındır korkularını...

Yalnız...Korkak...Kekeme....




' Üstüme gelme hayat...!

Kıyarım kendime....!
'




#12 _KajmeraN_

_KajmeraN_

    ...::: UFAKLIK :::...

  • Üyeler
  • 5.365 Mesaj
  • Konum:Atatürk'ün İzinde
  • İlgi Alanları:Şiir, edebiyat, müzik(rap),bilgisayar (yazılım, donanım)

Gönderim zamanı 05.05.2007 - 19:20

En çok tanınan şiiri "Yağmur"dur.
Bu şiir Peygamber efendimize yazılmıştır. Ve diyanetin altın naat ödülüne layık görülmüştür...

--------------------------------------

YAÐMUR

Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat
En müstesna doğuşa hamiledir kainat

Yıllardır boz bulanık suları yudumladım
Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

Hasretin alev alev içime bir an düştü
Değişti hayal köşküm, gözümde viran düştü
Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde
Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü

İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin
Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla
Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin
Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla
Evlerin anasına dikilir yeşil bayrak
Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak

Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım
Heyula, bir ağ gibi ördü rüyalarımı
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım

Yağmur, gülşenimize sensiz, baldıran düştü
Düşmanlık içimizde; dostluklar yaban düştü
Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe
Her sayfada talihsiz binlerce kurban düştü

Bir güzide mektuptur, çağların ötesinden
Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına
Yayılır o en büyük muştu, pazartesinden
Beyazlık dokunmuştur gecenin siyahına
Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin
Sükutu yar, sevinci dualar kadar derin

Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım
Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamış mazide
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım

Sensiz kaldırımlara nice güzel can düştü
Yarılan göğsümüzden umutlar bican düştü
Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin
En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü

Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan
Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar
Mutluluk nağmeleri işitirler Hıra'dan
Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar
Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri
Paramparça, ateşler şahının hayalleri

Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım
O mücella çehreni izleseydim ebedi
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım

Sarardı yeşil yaprak; dal koptu; fidan düştü
Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü
Katil sinekler deldi hicabın perdesini
İstiklal boşluğuna arılar nadan düştü

Dolaşan ben olsaydım Save'nin damarında
Tablosunu yapardım yıkılan her kulenin
Ebedi aşka giden esrarlı yollarında
Senden bir kıvılcımın, süreyya bir şulenin
Tarasaydım bengisu fışkıran kakülünü
On asırlık ocağın savururdum külünü

Bazen kendine aşık deli bir fırtınaydım
Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım

Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü
Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü
Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara
Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü

Badiye yaylasında koklasaydım izini
Kefenimi biçseydi Ebva'da esen rüzgar
Seninle yıkasaydım acılar dehlizini
Ne kaderi suçlamak kalırdı, ne intihar
Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya
Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya

Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım
Tereddüt oymak oymak kemirdi gururumu
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım

Haritanın en beyaz noktasına kan düştü
Kırıldı adaletin kılıcı; kalkan düştü
Mahkumlar yargılıyor; hakimler mahkum şimdi
Hakların temeline sanki bir volkan düştü

Firakınla kavrulur çölde kum taneleri
Ahuların içinde sevdan akkor gibidir
Erdemin, bereketin doldurur haneleri
Sensiz hayat toprağın sırtında ur gibidir
Şemsiyesi altında yürürsün bulutların
Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların

Devlerin esrarını aynalara sorsaydım
Çözülürdü zihnimde buzlanmış düşünceler
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım

Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü
İlkin karardı yollar, sonra heyelan düştü
Güvenilen dağlara kar yağdı birer birer
Sensizlik diyarından püsküllü yalan düştü

Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini
Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir
Yıldırımlar parçalar çirkefin gölgesini
Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir
Yağmur, bir gün kurtulup çağın kundaklarından
Alsam, ölümsüzlüğü billur dudaklarından

Madeni arzuların ardında seyre daldım
Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım

Şehirler kabus dolu; köylere duman düştü
Tersine döndü her şey sanki; asuman düştü
Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayali

Hazindir ki, dertleri aşmaya umman düştü
Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır
Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur
Sensiz doğrular eğri, beyaz bile karadır
Sesini duymayanlar girdabında boğulur
Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenin
Şaşkınlığa açılır gözleri, görmeyenin

Saatlerin ardında hep kendimi aradım
Bir melal zincirine takıldı parmaklarım
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım

Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü
Sensiz, kıtalar boyu uzayan vatan düştü
Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül
Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü

Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde
Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay
Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde
Sümeyra'yı arıyor her damlada bir saray
Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin
Mekanın fırçasında solmayan resim senin

Yağmur, bir gün elimi ellerinde bulsaydım
Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım

Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü
Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü
İniltiler geliyor doğudan ve batıdan
Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü

Islaklığı sanadır ahımın, efganımın
İçimde hicranınla tutuşuyor nağmeler
Sendendir eskimeyen cevheri efkarımın
Nazarın ok misali karanlıkları deler
Bu değirmen seninle dönüyor; ahenk senin
Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin

Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım
Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım

Yağmur, sayrılığıma seninle derman düştü
Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü
Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün
Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü

Nefesinle yeniden çizilecek desenler
Çehreler yepyeni bir değişim geçirecek
Aydınlığa nurunla kavuşacak mahzenler
Anneler çocuklara hep seni içirecek
Yağmur, seninle biter susuzluğu evrenin
Sana mü'mindir sema; sana muhtaçtır zemin

Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım

Kardeşler arasına heyhat, su-i zan düştü
Zedelendi sağduyu; körleşen iz'an düştü
Şarkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın
İnsanlık bahçemize sensizlik hazan düştü

Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım


...:::--------------------------------------------------------:::...
BİTTİ!

CAN_i
...:::--------------------------------------------------------:::...


#13 IssIz

IssIz

    Dağ Dikeni

  • Üyeler
  • 11.239 Mesaj
  • Konum:araf..
  • İlgi Alanları:ohoo bi sürü..kitap şeetmek,gesmek,uçmak, uçarken atlamak...bi de musiki dinlemek...

Gönderim zamanı 05.05.2007 - 19:22

muhteşemm... ::



Ayın güle Serenadı

l

ey imtiyazlı güzel, uyan derin uykudan
hatırla bülbüllerin divane olduğunu

dün sabah seni görüp çarpılmış gökte güneş
önce anlayamamış ona ne olduğunu

gönderince kalbime ışığını bu gece
bildim bütün aşkların bahane olduğunu

şimdi ben de garip bir haldeyim, biçareyim
şaşırdım ayın kime pervane olduğunu

ll
rüzgarı senin için öpüyor dudaklarım
bal rengine boyuyor yolları senin için

dehlizlerin dumanlı, küflü karanlığından
aydınlığa çekiyor kulları senin için

misk-ü amber kokuyor çölün kalbinde zaman
sim-ü zerle süslüyor kumları senin için

senin için ırmağa karışıyor denizler
can meyvesi kırıyor dalları senin için

lll
bülbül yine mey’ustu; vatan virandı gülüm
uğrunda hayallerim bile yıprandı gülüm

Mecnun dahi Leyla’yı anmaz oldu yürekten
güzeller güzeliydi; hani sultandı gülüm

yaşamak, sonsuzluğu tattı avuçlarından
ölüm tomurcuklandı; kabir uyandı gülüm

bir kafdağı kalmıştı varlığından bihaber
seni görünce, o da tutuşup yandı gülüm



Nurullah Genç

*böö







Alıp başını gitmek istersin.

Bilmediğin, bilinmediğin,

Çözmediğin, çözülmediğin bir denkleme...

Biraz ürkek düşünürsün...

Biraz kekeme....



'Üstüme gelme hayat!

Bundan sana ne...? ! '



Kekemeliğin korkularındandır...

Giderken bile; gidene değil de

Geride kalana aklın takılır...

Bir yanına yatarsın ' git.. ' der

bir yanın ' kalmalısın... '

Geceleri hep uykusuz kalırsın...

Ayağına pranga olur tüm düşündüklerin...

Gitmeden daha

Sen; gider gider gelirsin...



' Üstüme gelme hayat....

beni bilirsin....'



Kaldığın bu yerde

Harcadığın yılların gelir aklına...

Bir bir sayarsın...

Toplarsın, çarparsın,

Böler, çıkarırsın...

Bakkal defteri kadar kalın...

Bakkal defteri kadar karmaşa...

İçinden bin bir küfür

' Sümme haşa...! Sümme haşa...! '

Farkedersin ki hayatı

Arka sokaklarda dolanarak yaşarsın...

Kabarmış hesabından kaçarsın...



' Üstüme gelme hayat...!

Daha neyi alacaksın..? ! '



Hep sevmişsindir aslında...

Hep ama hep sevmişsindir...

Birini sevmişsindir sonra...

Sonra birini daha...

Birini daha...

Daha....! ?

Her gelip geçen gemiye aşık olmuşsundur..

Gemiler gitmiş

Sen yorulmuşsundur...



' Üstüme gelme hayat....!

Gemi olmuş musundur..? '



Kocaman bir mahalleden

Daracık bir sokağa.

Sokaktan ufacık bir eve

Evden odaya....

Yağlarından tiksinir gibi

Kurtulmak ister gibi

Kapatmışsındır kalabalıklara kendini...

Gitgide yanlız kalmışsındır...

Yalın yaşanan gecelerde

Gitmekle kalmak arasında dolanırken...

Beynine bir silah gibi dayamışsındır korkularını...

Yalnız...Korkak...Kekeme....




' Üstüme gelme hayat...!

Kıyarım kendime....!
'




#14 _KajmeraN_

_KajmeraN_

    ...::: UFAKLIK :::...

  • Üyeler
  • 5.365 Mesaj
  • Konum:Atatürk'ün İzinde
  • İlgi Alanları:Şiir, edebiyat, müzik(rap),bilgisayar (yazılım, donanım)

Gönderim zamanı 22.05.2007 - 07:46

Nuyageva

Doruktan uzattıkça mercan bakışlarını
Bazen güneşe bakan gülleri hatırlarım
Yaprakları en ücra yıldız kanatlarından
Ezgiler sağnak sağnak iner dudaklarından
Bazen fosforlu bir gemi belirir ufukta
Köpürür ülkemin siyah koylarında
Aralayıp susamış mekan bulutlarını
Doruktan uzattıkça mercan bakışlarını
Bazen bir kapı açılır rüyalarımda
Sonsuzluk çiçek tozu, dökülür avuçlarıma...

O nasıl maceraydı, o nasıl düştü
Çevresine ihtilal kuzgunları üşüştü
Ay görünce düzenli ışıyan gözlerini
Hıçkırıklı bir mendil gökten kıyıya düştü
Öyle maktül bir esaret boşaldı ki doğudan
köleler ata bindi, sultanlar yaya düştü
Nuyageva bir gümüştü, tılsımlı bir gülüştü...


...:::--------------------------------------------------------:::...
BİTTİ!

CAN_i
...:::--------------------------------------------------------:::...


#15 _KajmeraN_

_KajmeraN_

    ...::: UFAKLIK :::...

  • Üyeler
  • 5.365 Mesaj
  • Konum:Atatürk'ün İzinde
  • İlgi Alanları:Şiir, edebiyat, müzik(rap),bilgisayar (yazılım, donanım)

Gönderim zamanı 11.08.2007 - 21:36

İntihar Etme Leyla

sormasam da adını
prangalarım söyler...
iki damla göz yaşı akıtan yüreğime..
baharı unutturan sormasam da adını
soldun bir tabeladır asılan düşlerime..
çaresizlik hep sana özgü müdür sanırsın..
yalnız sen mi kararır,küçülür aldanırsın..
beni de sömürüyor bu zalim vaveyla
intihar etme leyla...
bir muamma akşamı közlere sardın beni..
bir türlü aşamıyorum yasaklarını
ulaşamıyorum sofralarına...
mıknatıslı yolların çekiyor ayaklarımı
ölü bir badem gibi öyle durma karşımda
bir ceset olup düşme hüsranın kollarına..
intihar etme leyla..

mevlevi duruşunla eritiyorsun beynimi
çiçekler manzumesi yanaklarından...
iliğim süzülüyor
geç geldin iklimine yalnızlığımın
ağırlayacak yerim kalmadı hicranını
umutlarımdan başka..
gitme mumyalanmadan cilasıyla ...


...:::--------------------------------------------------------:::...
BİTTİ!

CAN_i
...:::--------------------------------------------------------:::...


#16 _KajmeraN_

_KajmeraN_

    ...::: UFAKLIK :::...

  • Üyeler
  • 5.365 Mesaj
  • Konum:Atatürk'ün İzinde
  • İlgi Alanları:Şiir, edebiyat, müzik(rap),bilgisayar (yazılım, donanım)

Gönderim zamanı 11.08.2007 - 21:41

Seni Benim Kadar Sevemeyenler Seni Benim Kadar Sevebilir mi?

seni benim kadar sevecek olan
başını taşlarda çürütmelidir
yarasına dikenleri sarmalı
kalbinde dağları yürütmelidir

gözleri her sabah başka bir çeşme
her akşam krater, her gece duman
gökleri günboyu alevlenirken
boynunda bir kement olmalı zaman

yollar düğüm düğüm boğmalı onu
ızdırap sızmalı baktığı yerden
kaplan tutuşmalı, kurt inlemeli
saçından bir teli yaktığı yerden

sana benim kadar tutulmak demek
vurulmak demektir kartallar gibi
tâcını, tahtını kaybetse bile
gülümseyebilmek krallar gibi


seni benim kadar sevecek olan
ruhunu kapından kovabilir mi
seni benim kadar sevemeyenler
seni benden fazla sevebilir mi


...:::--------------------------------------------------------:::...
BİTTİ!

CAN_i
...:::--------------------------------------------------------:::...


#17 _KajmeraN_

_KajmeraN_

    ...::: UFAKLIK :::...

  • Üyeler
  • 5.365 Mesaj
  • Konum:Atatürk'ün İzinde
  • İlgi Alanları:Şiir, edebiyat, müzik(rap),bilgisayar (yazılım, donanım)

Gönderim zamanı 11.08.2007 - 21:45

Su İsteyişine

bir su ver, dirileyim kuruyan köklerimde
bir köprü kur çıldıran nehirlerin kalbine
bir kuşun yuvasına götür gökkuşağını
karıncanın kırılan ayağına sar beni
ben ki, toprak altında bir devim, kurtar beni
okunu çek bağrımdan; yandı cânım, bir su ver
ölü bir tenden bile perişânım, bir su ver


ağlıyor ateşimin gölgesinde, Neruda
Aragon mutlu aşkın yokluğunda çilekeş
her yerde tutuşan su istiyor geceden
her çeşmenin başında eşkiya gülümsüyor
bir çiçek at kararan duygular mahşerine
bir fidan dik bağrına onurlu bahçivanın
damarlarım çatladı; yandı kanım, bir su ver
dirilmek istiyorum a sultanım, bir su ver

gözleri birer birer kayan hücrelerimde
Genç Werther'i yeniden kurşunlayan bir acı
al hançeri eline, kopar bileklerimi
katranlı bir urganda tükensim yalnızlığım

bir ağacn titreyen yaprağına koy beni

bir kez olsun, yaralı bir İstanbul say beni
zehir akıt içeyim a hanedânım, bir su ver
a cellâdım, a kahrım, a zindânım, bir su ver


...:::--------------------------------------------------------:::...
BİTTİ!

CAN_i
...:::--------------------------------------------------------:::...


#18 DKNH

DKNH

    εїз Black Mamba 24 km/h hız yapar..

  • Muhabirler
  • 9.404 Mesaj
  • Cinsiyet:Bayan
  • Konum:Yok ki benim bir yedeğim

Gönderim zamanı 11.08.2007 - 21:55

ANSIZIN
seni kaybettiğim o günden beri
içimi dağlıyor hasretin, sızın
kah gönderiyorsun yalnızlığını
kah karşıma çıkıyor ansızın
herhangi bir gecede, dumanlı bir köşeden
bazen ayın ondördü kadar şehla ve güzel
bazen bir ejder gibi, bakışları bir kızın
ızdırab şarabıyla ruhumu sarhoş eden
kil renkli gözlerini buluyorum ansızın
herhangi bir zamanda muamma bir şarkının
dalgın nağmelerinde duyuyorum seni
ağlayan kirpikleri bazen kumral ve kısa
uçurtmalar taşıyor göklere nefesini

bazen karanlıkları örtecek kadar uzun
alevli saçlarında dağılıyor gül ve gün
kalbimden bir karanfil koparıyor sonsuzun
savaşta yenik düşen gemiler kadar üzgün
herhangi bir denizin efsunuyle yeniden
her şey sanki yeniden başlayacak derinde
sönerken mutluluğun nazenin kandilleri
yaralı bir güvercin görürüm ellerinde
hayalinde bulurum solgun karanfilleri



Gönderilen Resim
Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti....

#19 _KajmeraN_

_KajmeraN_

    ...::: UFAKLIK :::...

  • Üyeler
  • 5.365 Mesaj
  • Konum:Atatürk'ün İzinde
  • İlgi Alanları:Şiir, edebiyat, müzik(rap),bilgisayar (yazılım, donanım)

Gönderim zamanı 25.09.2007 - 21:16

Rüveyda Ben Sendeyim Sen Bendesin

Önce korkunç azaba kahra gömülüyorum
Sonra en büyük affa ugrayip gülüyorum
Çatliyor da mezarim disa vuruyor beni
Terazi Rüveyda’ya divan kuruyor beni
günes akti, ay söndü parçalandi yildizlar
Rüveyda simdi burda sen varsin, gözlerin var
Beyaz tüller içinde ruhun sariyor beni


Sahibisin bu essiz muhabbet sarayimin
Magrur yükseliyorsun ulularin katina
Huriler imreniyor sonsuz saltanatina
Elime tutusturup kalbinin kadehini
Sevgini sarap gibi sunuyorsun Rüveyda
Çiçek çiçek kalbime doluyorsun Rüveyda

Aci yok, intizar yok eskide kaldi hasret
Ömrünü tamamladi endise, korku, hayret
Buz ve köz tarih oldu
Geçti zaman ve mekan
Zaman biziz, mekan biz
Imkansiza yok imkan
Ömrün ne sonundayiz, ne de henüz basinda
Otuz üç yasindayiz, hep otuz üç yasinda
Içim sensin bu ilde, disim sensin Rüveyda
Rüveyda,
Ben sendeyim sen bendesin Rüveyda


*fiuv


...:::--------------------------------------------------------:::...
BİTTİ!

CAN_i
...:::--------------------------------------------------------:::...


#20 orumcekadam2

orumcekadam2

    Buranın müptelasıdır

  • Üyeler
  • 4.836 Mesaj

Gönderim zamanı 14.11.2007 - 12:20

GİDERİM

İçimde bir acı fırtına kopar
Bulutlarda şimşek çakar giderim
Bitmeyen arzular yolumu kapar
Çılgın bir sel gibi yıkar giderim

Anlarım eşitten farkını farkın
Yıllar süren ömrü biter merakın
Keder uzak olur; mutluluk yakın
Yorgun kafesimden çıkar giderim

O an, zaman durur, mekan silinir
Sonsuzluğa doğru nefes alınır
Ruhum bir damla su, göğe salınır
Süzüle süzüle akar giderim

Çile denizinin görünür dibi
Alır beni yüreğimin sahibi
Geceyi süsleyen yıldızlar gibi
Ben de, bir meş'ale yakar giderim

Birgün utku için, hicran yerine
Dalmak için hülya bahçelerine
Dostların ıslanmış çehrelerine
Son defa, hasretle bakar giderim



Nurullah Genc
Surda bir gedik açtık; mukaddesmi mukaddes!
Ey kahbe rüzgar,artık ne yönden esersen es!...

Üstad Necip Fazıl Kısakürek
orumcekadam2





Benzer Konular Daralt

  Konu Forum Konuyu Açan İstatistikler Son Mesaj Bilgisi

0 kullanıcı bu konuya bakıyor

0 üye, 0 ziyaretçi, 0 gizli