Nazım Hikmet sadece bir şair değil , gençlik yıllarından beri Moskovaya bağlı , onun emrinde çalışan Türkiyenin Afganistan gibi bir Sovyet peyki olmasını isteyen bir ihtilalciydi. Kurtuluş savaşı destanını yazması ve bazı şiirlerinde Türkiyeyi ve Türk halkını sevmesi ikna edici değil. O İstiklal Savaşına Türk milletinin inandığı şekilde bakmadığı gibi , sosyal problemleri de milli duygularla ele almıyordu.
Komünist olmayan, iyi niyet sahibi insanlarında iştirak ettikleri bir kampanya sayesinde hapisten kurtulduktan sonra soluğu Moskova da alan Nazım, dünya tarihinin en kanlı diktatörlerinden biri olan Stalini tanrılaştırmış , bununla da kalmayarak Polonya nüfusuna girmiş ve Borzeçki soyadını almıştır.
Bu açıkça gösteriyor ki ; Nazım Türk milletiyle olan bütün bağlarını koparmak istemişti. Son derece müsamağalı bir insan olan ve Nazım a karşı büyük bir sempati besleyen Ahmet Hamdi TANRIPINARın , Nazım ın adını değiştirdiğini öğrendiği zaman yüzünün birdenbire karardığı, adeta çöktüğü yıllarca dillerde dolaşmıştır.
Nazım neden buna lüzum görmüştü? Bazılarının söylediği gibi Türkiyede hayatını tehlikede hissediyorsa , demirperde dışında bir memlekete gidebilir orada şiirlerini serbestçe yazabilirdi. Rusyaya gitmeyi uygun görmüş olsa bile , orada tabiiyetini ve adını değiştirmeden yaşayabilirdi. Şairin içindeki Türkiyeye ve Türk milletine karşı derin nefret duygusunun varlığını kabul etmeden bu son hareketlerini izah etmek mümkün değildir. Beklide o kendisini Türk olarak hissetmiyordu.
Hapisten çıktıktan sonra yapmış olduğu hareketler , Türkiyede ona karşı sempati besleyenleri bile sarsmış, kimse adını anmak istemez olmuştu. Etrafında uyanan nefret o kadar kuvvetli idi ki ; Marksist bir görüşe sahip olan fakat düşüncelerinde yinede tarafsız olmayı bilen Behçet NECATİGİL bile iki defa yazdığı Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü adlı eserinde ona yer vermez.
Son zamanlarda komünist düşünceli dergiler Nazımı yeniden piyasaya sürdüler. Özellikle Kurtuluş destanı nı bastılar. Gençlik arkadaşı olan Va-Nû sempatik bir tonla ve romancı üslubuyla Nazım a dair hatıralarını yazdığı eserler basıldı.Bunlar sayesinde Nazım , eserlerini ve şahsiyetini yakınen tanımayan ve Cumhuriyet devri şiirin geçirdiği durumları bilmeyen geniş okuyucu kitlesine yepyeni bir şair olarak gözüktü.
Va-Nû nun hatıralarında çok iyi belirttiği gibi Nazım her şeyi inkar etmiş olsa bile Türkçeye bağlı kalmış ve eserlerini Türkçe yazmıştır. Onlar bir vakia olarak mevcutturlar. BİZ YOK FARZETSEK BİLE VAR OLMAYA DEVAM EDECEKLERDİR.