0
İnadına Irkçıyım , İnadına Kafatasçıyım !
Malatya’da bir kez daha oynanan kanlı oyunda birilerinin gizli emelleri uğruna 3 can daha alındı. Bu cinayetlerin bitmeyeceğini Hrant Dink cinayetinden sonra pek çok kez dile getirmiştim. Cinayetlerin “Türkiye’yi parçalama” konulu uzun bir senaryonun parçası olduğu o kadar açık ki. Olaydan 5 dakika sonra milliyetçiler, yine aynı tipler ve medya tarafından katil ilan edildi. Mehmet Ali Birand’ın Kanal D Haber’deki yorumunu dinlediğim zaman çok üzüldüm. “Acaba kime ya da kimlere diyet ödüyor da bu kadar olayı saptırıyor?” diye düşünmekten kendimi alamadım. Cinayetle ilgili yaptığı yorum kısaca şöyleydi: “Bu katilleri azmettirenler şu anda muhtemelen yanınızda oturuyor. Bunları hepiniz tanıyorsunuz. Mahkeme önlerinde gösteri düzenleyenler vs..” Birand, konuşmasında o kadar açık hedef gösterdi ki bir isim vermediği kaldı. AB ve ABD basını cinayet sonrasında altın bulmuş gibi sevindiler. Türkiye’de ırkçılığın tırmandığına, milliyetçilerin din düşmanlığı yapmaya başladığına manşetlerden dikkat çektiler. Bunları yazanların hepsi düşman ve Sevr dayatmacılarının maşaları. Ne üdüğü bilirsiz misyonerler öldürüldü diye Türk milliyetçilerini aşağılayanlar, ABD başkanı Bush’un açıkça ifade ettiği ve ırkçılığın daniskası olan “Irak’ta haçlı savaşı var” ifadesini görmezden geliyorlar. Almanya’da canlı canlı insanları uyurken yakanlar, Fransa’da mahalle yakanlar, İngiltere’de sadece Müslüman olduğu için işine giden insanları kurşun yağmuruna tutanlar, Bosna’da 250 bin, Kosova’da 10 bin, Çeçenistan’da 200 bin, Irak’ta 700 bin Müslümanı emperyalizm ve haçlı zihniyeti adına açıkça, hunharca öldürenler ırkçı ve tehlikeli değil ama, kimin öldürdüğü belli olmayan bir misyoner Hıristiyan öldürüldükten 5 dakika sonra Türk milleti ve devleti külliyen ırkçı ve yabancı düşmanı ilan ediliyor. Buradan itiraf ediyorum; evet ben vatanımı parçalamayı, milleti bölmeyi amaçlayanlara destek verdiği açıkça bilinen misyoner faaliyetlere karşıyım. Ulu önder Atatürk’de “misyoner” adı altında faaliyet gösteren, halklar arasında hüsumet aşılayan “doktor, din adamı” adı altındaki tipleri, kulaklarından tuttuğu gibi sınır dışı etmişti. O ırkçıysa ben de en az onun kadar ırkçıyım, kafatasçıyım. Günümüzde kimse kimsenin dinini o kadar kolay değiştiremez. Zaten amaçları da din değiştirmek değil, amaç o olsa gidip Çin’de Hindistan’da yoğunlaşırlardı. Misyonerlik adı altında ajanlık, bölücülük yapma numaralarını Atatürk de yemedi, biz de yemiyoruz. Bir yıl kadar önce dünyanın sözde tarafsız ve en büyük yardım örgütü Kızılhaç’ın resmi Ankara temsilcisi apar topar, gizlice sınır dışı edildi. Kızılhaç mensupları utanmadan, çekinmeden Diyarbakır kırsalında PKK’ya açıkça yardım götürürken vatan evlatları tarafından suçüstü yakalandılar. Kızılay Başkanı Tekin Küçükali’nin olaya çok iyi vakıf olduğunu biliyorum. Ama skandalın basına bildirilmesini AKP hükümeti engelledi. Bilin bakalım neden? Bir örnek daha vereyim. Öğrencilik yıllarında hiçbir belgesi olmayan ve Türk kocasından dayak yiyen bir Alman vatandaşının Almanya Konsolosluğu ve Beyoğlu’ndaki sözde Protestan kilisesi aracılığı ile bir gecede nasıl Almanya’ya kaçırıldığına göz tanığı oldum. Her kim “bu kiliselerde siyaset yok, sadece Allah, Peygamber, kitap, insanlık var” diyorsa bilin ki o ya işbirlikçidir ya da çok cahildir.
AB hayranı Mehmet Ali Birand ve Sevr dayatmacıları tarafından döllenmiş hain gazeteciler ile satılmış aydınlar bu kafayla devam ederse, milliyetçilik zayıflamak yerine katlanarak artacaktır. Millet uyanıyor !..
Tarih:22.04.2007
Vedat Yenerer - Yeniçağ
