bu konuya 20 yanıt verildi

[mavikırmızı]

Saklanmaya son vermenin en çabuk yolu gerçeği söylemektir. Herkese. Herzaman şimdi gerçeği söylemeye başla ve hiç durma. Kendine kendin hakkındaki gerçeği söylemeye başla. Sonra başkası hakkında gerçeği söylemeye başla. Sonra başkasI hakkındaki gerçeği kendine söylemeye başla. Sonra kendin hakkındaki gerçeği başkasına söylemeye başla. Sonra başkası hakkındaki gerçeği başkasına söyle. Sonunda, herkese herşey hakkındaki gerçeği söyle. Bu gerçeği söylemenin beş basamağıdır. Bu özgürlüğe giden yolun beş basamağıdır.

GERÇEK SENİ ÖZGÜRLEŞTİRECEKTİR.

ALINTI

[IssIz]

dedükodu yap diyon yani..


tamam sustum...

[dokuzharf]

Alınganlığımın farkına vardığımda öncelikle bir başkasında nasıl durduğunu düşündüm. Çekilmez birşey bu. Olur olmadık anlarda olur olmadık laflara sanki sana söyleniyormuşcasına davranmak. Ve bunun sonrasında o laf sanki sana söylenmiş gibi söyleyeni kötülemek , onu o lafı söylediğine pişman etmek. Suçsuz bir insanın üstüne gitmek. Bunu çok yaptığımın farkına vardığımda düşündüm. Utandım önceleri kendimden. Yapmayacağıma dair sözler verdim. İlk başlarda güzel gitse de sonrasında yapamadım. Bundan şikayetçiyim ve bile bile alınganlığa ve insanları üzmeye devam ediyorum.

Eleştiriye açık olamamak. Söylenen gerçeği kabullenmemek.
Birde herşeyi ben bilirim edası var ki onu hiç sormayın.

Delirdiğimi hissettiğim anlar oldu. Bazen ailevi sorunlardan bazen arkadaşlardan bazen de sevdiğim kız yüzünden çıldırdığım anlar. Sinirden deliye döndüğüm , elimden gelse kendime zarar vereceğim anlar. Dışarı atamadım kendimi bu anlarda. hep kapalı kutu oldum anlatamadım kimselere derdimi. Başkasını dinlemek , ona elimden geldiğince yardım etmek , onları mutlu etmek için çaba sarfeden ben kimseye derdimi anlatamadım. Küstüm çoğu zaman hayata. O anlarda sigara en yakın arkadaşım olmuştu. İçkiyle yatıp içkiyle kalktığım zamanları da unutmuş değilim. Eve içkili geldiğim anlardaki Babamın kapıda karşılaması ve yüzüme tükürmesi de aklımdan çıkmıyor. O anlarda önüme gelene kötü davranma gibi bir huya sahip olduğumda söylenebilir. Kimseye aldırış etmeden , sanki sorun dünya sorunuymuş gibi davranmak. Bir başkasının derdi yokmuşcasına onlara bağırmak çağırmak. Soru sorduklarında yada beni mutlu etmek için yardım teklif ettiklerinde onları terslemek. Düşünsene çok dertli bir insan görüyorsun , içine kapanık biri. Arkadaşın dostun ,ailenden biri. Mutsuz olduğunu gördüğün an ona yardım etmek istiyorsun. Yanına yanaşıp halini hatrını sormak , derdinin ne olduğunu , dermanı varsa elinden geldiğince yardım edeceğinden bahsediyorsun. Ama karşındaki seni tersliyor. Bağırıyor , çağırıyor. Senin ona yardım etmek istediğini anlamıyor.

İtiraf etmeliyim ki böyle biri oldum. Sinir , stres ve birçok sebep. Herşeyi düşünür oldum ve kırdım kendimi ve etrafımdakileri. Beş para etmediğimi biliyorum. Ve bunu ancak kendime itiraf ediyorum. Sorunluyum , sorunlarımı aşacağıma da inanmıyorum. Bir zamanlar gittiğim doktora tekrar gitmek istemiyorum. Ya bu halime alışacağım yada .....

[IssIz]

özgür müsün şimdi?

[dokuzharf]

Ne özgürüm ne de özgürlüğe giden yoldayım.

[IssIz]

boşver o zaman...sat ruhunu müziğe..o ne yapacağını bilir seni...bak nasıl da özgürlüğün uçarı prensi oluyorsun bir anda....

defo çok,insanız işte...tamir çabası da gerek evet, ama kalbinin olması, aşk için yaratılmış bir kalbinin olması bile seni değerli kılar...gerisini de müzik halleder..

[dokuzharf]

Eğerki iyi edecekse müzik , sonsuzluğun müziğini dinletmeliler ki unutayım , o anın tadını çıkarayım. Düşünmeyeyim derdi kederi. Alsın götürsün beni gitmediğim görmediğim yerlere. Bitmemeli müzik , unutturmalı bana herşeyi. 3 dakika sonra bitecek bir müzik , rüyanın en güzel yerinde kalkmaya benzemez mi ? Yeniden derdi kederi getirmez mi hayat gibi önüme ? Bu dert senin derdin , bunu sen çözmelisin , çözemezsen bununla yaşayacaksın diye diretmez mi ? Sonsuzluğun müziğini dinletmelisin bana , unutturmalı bana derdi kederi...

[IssIz]

hah işte ben de buraya gelelim istiyordum şeker..o zaman aşka aç kalbini,ama korkmadan...

ve susmayan tek müziği bizzat senin için besteler...susturma, başladığında...onu duyan az olur çünkü...

[dokuzharf]

Aşka yol almış hatta o yolun sonunda kendini bile göremeyen , hala ve hala aşkını dile getirip ona anlatamayan bir kalp var karşında. Sürekli haykıran , haykırmak isteyen ve her ortamda bundan bahsetmek isteyen kalbin sahibi varki bunu beceremiyor. Dinletemiyor kendini , aldığı olumsuz cevaplara rağmen diretiyor bu konuda. Onsuz olamayacağını ve onsuz geçen her günün ölüm gibi geldiğini söyleyen bir kalp var karşında.. Aşk mutlu eder derler. Hayatı nasıl yaşadığını anlamazsın derler , onunla yatar onunla kalkarsın , etrafındakiler senin mutluluğunu gördüklerinde seninle mutlu olurlar derler. Derler de derler. Sonucun sadece bende hüsran olması mı sorun ? Yoksa benim sorunlarımın benim tarafımdan büyütülmesi mi sorun ? Anlatamadığım , dile getiremediğim , kelimeleri toparlamakta zorlandığım anların çoğalması mı sorun ?

Hali hazırda bestelenen müziğin benim için çaldığını düşünüyorsak , çalan kişi neden bana klasik veyahut romantik bir parça değil de rock şarkısı çalıyor ?

[IssIz]

aşık olmak için ille de bir ten mi lazımdır?aşkın kendisi de aşık olmayı haketmez mi? ruhunu salıver aşka,gerisini düşünme...karşılık da nedir? aşkın; ''aşktan ölmek''ten başka ne karşılığı olsun?

aşk, faniye inkılab ettiğinde başlıyor o dediğin dertler..oysa aşktır en aşık olunası...muhatabımın bir insan olmasına gerek yok ki...aşkla doğduk ve aşktan ölürüz...yok başka matematiği bunun...

dünya kirlettikçe ruhumu, aşkla temize çekeceğim...aşk büyütecek ruhumu,kollarında sallayarak...yavaş ve eziyetli olacak...başımla beraber! biliyorum çünkü alacağım ''karşılığı''...ellerim tutsa da bir faninin ellerini, ruhum sevişecek ruhuyla...aşk canımı alana dek!...

ve bu gecelik mine susar....

[mavikırmızı]

Aşk toplumculuğa, birey olmaya, kendini inşa etmeye engeldir. Aşk bir kendi olamama, zincirleri kendi elinde dolaşma, güvenlik noktasında ısrarla kendi üstünü aratmadır. “Aşk bile bile tutsaklıktır.”
Aşk sistemin üreticisi, kapitalizmin en küçük hücresi olan ailenin embriyonudur. Aşkı aştığında insan özgürleşecektir. Aşk özgürlük düşmanıdır!

[DaaAnnK]

ehemm şey yaw tamam güzel yorumlarda itiraf nerde ? yorumlarda itiraf bulamadım

[dokuzharf]

İtiraf etmeliyim ki böyle biri oldum. Sinir , stres ve birçok sebep. Herşeyi düşünür oldum ve kırdım kendimi ve etrafımdakileri. Beş para etmediğimi biliyorum. Ve bunu ancak kendime itiraf ediyorum. Sorunluyum , sorunlarımı aşacağıma da inanmıyorum. Bir zamanlar gittiğim doktora tekrar gitmek istemiyorum. Ya bu halime alışacağım yada .....

[DaaAnnK]

hani konuyu açan arkadaş için diyorum yaw gökkuşağı konu açılışı konsepte uygun mu açılmış ö

[dokuzharf]

Haklısın , haklısında dün gece öyle bir efkar basmıştı ki , yazıyı okuyunca karalayıverdim.

mavikırmızı gelince başlığı neden açtığına dair açıklama yapar büyük ihtimalle.

[IssIz]

Aşk toplumculuğa, birey olmaya, kendini inşa etmeye engeldir. Aşk bir kendi olamama, zincirleri kendi elinde dolaşma, güvenlik noktasında ısrarla kendi üstünü aratmadır. “Aşk bile bile tutsaklıktır.”
Aşk sistemin üreticisi, kapitalizmin en küçük hücresi olan ailenin embriyonudur. Aşkı aştığında insan özgürleşecektir. Aşk özgürlük düşmanıdır!

inşallah aşık olursun!!!

[mavikırmızı]

Saklanmaya son vermenin en çabuk yolu gerçeği söylemektir. Herkese. Herzaman şimdi gerçeği söylemeye başla ve hiç durma. Kendine kendin hakkındaki gerçeği söylemeye başla. Sonra başkası hakkında gerçeği söylemeye başla. Sonra başkasI hakkındaki gerçeği kendine söylemeye başla. Sonra kendin hakkındaki gerçeği başkasına söylemeye başla. Sonra başkası hakkındaki gerçeği başkasına söyle. Sonunda, herkese herşey hakkındaki gerçeği söyle. Bu gerçeği söylemenin beş basamağıdır. Bu özgürlüğe giden yolun beş basamağıdır.

GERÇEK SENİ ÖZGÜRLEŞTİRECEKTİR.


itiraf!!insanin ic dünyasına seyehat..itiraf ,bir tür rahatlama..itiraf,karanlığın arasına gizlediğimiz ve çıkmak için can çekeşir şekilde çırpınan kişiligimiz...itiraf,Her türlü riski almaya hazır hale gelerek vicdanını rahatsız edeni, ilgilisine kusmak.
evet içimizde sakladıgımız söyleyemediğimiz ne kadar cok gercek var.

GERÇEK SENİ ÖZGÜRLEŞTİRECEKTİR.dedik ve gökkusagı sıkıntılarını itiraf etti..özgürlüğe gıden yol başlıgı başlı başına bir itiraf gibi görünmeyebilir belki..amayazıda ki kararlılık da bundan sonra yapacaklarımınve daha önce yapmadıklarımın itirafıdır...

Bu mesaj mavikırmızı tarafından düzenlendi. Düzenleme zamanı: 01.03.2007 - 01:48

[IssIz]

sizin itirafları dinlemiş miydik?

[KaKTüS]

itiraf ediyorum "mavikırmızı" arkadaşımın avatarını güzel bulsam da bakamıyorum...bıçak veya makasın bu şekilde verdiği pozlar yüzümü ekşitiyor...

[mavikırmızı]

sizin itirafları dinlemiş miydik?

İtiraf etmeliyim ki her gerçek,her zaman,heryerde ve herkese söylenmez.Her şeyin olduğu gibi gerçeği söylemenin de yeri ve zamanı vardır.Avatarımdaki dil kesme esprisi de bunu anlatmaktadır.Rahatsız edici olsa da bu çok önemli gerçeği hatırlatması açısından işe yarar buluyorum bu avatarı. En önemli konu ise her gerçeğin herkese söylenmeyeceğidir.Çünkü karşımızdaki insan bunu anlayacak kapasitede mi ve doğru karşılayacak olgunlukta mı bunu anlamamız gerekir.Ve çoğunlukla bu noktada yanılırız.Karşımızdaki insan bu gerçeği doğru değerlendiremez ya da o da hata yapar ve yanlış insanlara söyler.
Ama en önemli gerçek şu ki bir insanla dost olmak ve dostluğumuzu ilerletmek için ona kademe kademe gerçekleri söylemeliyiz.Yalanlar üzerine dostluk olmaz.Ve dostsuz kalıp özgür olamayız.

Bir diğer konu da saklamaya çalıştığımız bizi rahatsız eden gerçeği başkalarının başına geldiğinde biz nasıl karşılıyoruz ve hakkımızdaki gerçeği söyleyeceğimiz insan nasıl karşılıyor.Kendimize bu soruları soralım.Ve ona göre davranalım.Belki de o kadar önemli değildir bizim önemli sandığımız şey.

Her şeyin yeri ve zamanı vardır.