Gece midir insani hüzünlendiren, yoksa insan mıdır hüzünlenmek için geceyi bekleyen?
Kadife gece gel ört tüm çirkinlikleri, acıları, kötülükleri.
İçtiğim kahvenin kokusunu içime çekmeyi seviyorum. Ama bir insan kokusunu, paylaşılacak taze ekmeğin kokusunu, hediye getirilmiş bir demet çiçeğin kokusunu, ikram edilen kolonyanın kokusunu daha çok seviyorum.
Karanlık geceye bakarken penceremden, yüzümün aksini görüyorum. Bir de hayal ağacımı. Dilek ağacına asılan çaputlar gibi astığım hayallerimi görüyorum. Hayal kırıklıklarım ise, dopdolu ceplerimde.
Sizin yüzünüzden geceye sığınır, içime çekilir oldum. Sizin içinizin karanlığı geceye itti beni. İyi de oldu huzuru ve sakinliği buldum gecede. Mutluluk ise, hala yerini tespit edememişliğimle umutlarımda ısrarla demir atmış bekliyor. Günışığına da yazık ediyorsunuz. Lekeliyorsunuz pırıltısını. Söndürüyorsunuz parlaklığını. Ne hale getirdiniz canım aydınlığı.
Ama artık günışığını istemiyorum.
Gün sizin olsun, ışık da kıçınıza girsin.
Alttan aydınlatmalı.
Böylece o ışıkla gözleriniz daha çok parlar gün içi yalakalıklarınızda, dalkavukluklarınızda, yaltaklıklarınızda, yalanlarınızda, hainliğinizde.